Molluskum Kontagiozum hastalığı, ciltte siğile benzeyen kabartıların görülmesine sebep olan ve Molluskum Kontagiozum virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir viral enfeksiyon türüdür. Bu hastalık; doğrudan temas, cinsel yolla temas veya bu hastalığa sahip olan kişinin temas ettiği eşyalara temas yolu ile bulaşır. Oldukça sık rastlanan Molluskum Kontagiozum hastalığı, kaşıntı ya da ağrı gibi belirtilere sahip olmayan küçük çıkıntılar şeklinde görülür.
Molluskum Kontagiozum Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Molluskum Kontagiozum hastalığı semptomları; genellikle hafif pembe renkli, siğile benzeyen küçük, ağrısız ve kaşıntısız çıkıntılar şeklindedir. Fakat nadiren de olsa bazı hastalarda kaşıntı gözlenebilir. Bu çıkıntıların belirdiği yerler; çoğunlukla yüz, boyun, el, kol, gövde, bacak ve genital bölgedir. Çoğunlukla küçük ve çok sayıda olan bu çıkıntılar, nadiren yüzlerce sayıya ulaşabilir ya da tek ve büyük bir çıkıntı olabilir. Kadınlara oranla erkeklerde daha sık rastlanan Molluskum Kontagiozum hastalığı, 60 yaş üzeri bireylerde nadiren görülür.Hastadaki semptomlar, dermatolojik muayene ile dermatoloji doktoru tarafından incelenmeli ve teşhis bu şekilde konmalıdır.
Molluskum Kontagiozum Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır?
Molluskum Kontagiozum hastalığı tedavisi yöntemleri; hastanın yaşına, psikolojisine ya da çıkıntıların sayısına, büyüklüğüne, iltihaplı olup olmamasına göre değişkenlik gösterir. İltihaplı çıkıntıların mevcut olması halinde öncelikli olarak antibiyotik tedavisi uygulanır. Daha sonra kazıma, cihaz yardımı ile çıkarma, krem, jel ya da solüsyon gibi tedavi yöntemlerinden uygun olan seçilir ve seçilen tedavi uygulanır. Molluskum Kontagiozum hastalığı sahibi kişi, tam olarak iyileşene kadar doktor kontrolü altında tutulur. Çıkıntıların küçük olması halinde tedavi sonrasında hastanın cildinde genellikle herhangi bir iz kalmaz. Fakat büyük çıkıntıların var olması durumunda tedavi sonrasında ciltte bazı izlerin ya da lekelerin kalması söz konusu olabilir.
Tedavi esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar ise şu şekildedir:
- Tedavi sırasında çıkıntıların etrafındaki sağlam dokuya zarar verilmemelidir.
- Deriye gömülmüş ve içi dolu olan çıkıntıların temizlenmesi esnasında kalıntı bırakılmamalıdır.
- Hastanın sahip olduğu estetik görüntünün ve cilt dokusunun bozulmadan temizleme yapılması gereklidir.
- Başka komplikasyonlara yol açacak hamlelerden kaçınılmalıdır.
Ayrıca Bakınız: Ihlamur Çayının Faydaları Nelerdir?