Kirpi Etinin Faydaları

kirpi etinin faydalari

Zaman içerisine farklı hayvanların etleri hakkında yeni görüşler ortaya çıkmıştır. Kirpi eti de son zamanlarda pek çok habere gündem olmuştur. Halen ciddi kesimler tarafından bilinmemesine karşın bazı yörelerde yaygın olarak tüketildiği bilinmektedir.

  • Belli hastalıklara iyi gelmesi
  • Tadının güzel olması
  • Avlanmasının kolay olması kirpi etinin popüler olmasını sağlayan ana nedenlerdir.

Kirpi Eti Yenir Mi?

İslam dini hangi hayvanların etlerinin helal hangilerinin haram olduğu konusunda belli sınırlar çizmiş durumdadır. Ancak insanların dahil olduğu mezheplere göre sınırların farklı şekilde algılanması mümkündür. Mezheplere göre haram ve helal algısının değişim göstermesi ise normal olarak karşılanmaktadır. Kirpi eti yemek haram mı sorusu da mezhepler üzerinden farklı şekillerde yanıt almaktadır. Elde edilen bilgilere göre;

  • Hanefi
  • Hanbeli mezheplerine göre kirpi etinin yenmesi mekruhtur.

Mekruh olarak nitelendirmek haram demek değildir. Ancak bir şeyin mekruh olması harama çok yakın olması demek olduğundan insanların olabildiği kadar uzak kalmaları önerilmektedir. Kirpinin eti konusunda;

  • Şafii
  • Maliki mezhepleri helal olduğu yönünde yorumlamalarda bulunmaktadır.

Bahsedilen yorumlar büyük İslam alimleri tarafından yapılmıştır. Bu neden yüzünden kişiler yemek ya da yememek konusundaki kararlarını dahil oldukları mezheplere göre gönül rahatlığı ile gerçekleştirebilmektedir.

Kirpi Eti Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Doğada pek çok farklı türü olan kirpi için belli hastalıklara iyi geldiğine yönelik açıklamalar yapılmaktadır. Kirpi etinin yenmesi ile şifa bulacaklarını düşünenler yüzünden hayvanın avlanma oranları ciddi seviyelere ulaşmıştır. Kirpi etinin iyi geldiği hastalıklar arasında;

  • Egzama,
  • Cüzzam,
  • Verem,
  • Sedef,
  • Hemoroit gibi rahatsızlıklar bulunmaktadır.

Gece altına işeme sorunu yaşayan çocukların da aynı et kapsamında şifa bulacaklarına yönelik bir inanç vardır. Ayrıca çocuğu olmayan kadınların da düzenli olarak bu etten tüketmeleri önerilmektedir. Et tüketim yöntemlerine yönelik yörelere göre değişim gösteren rivayetler olduğu da bir gerçektir. Ancak rivayetlerde uygulanan yöntemler oldukça çağ dışı olarak yorumlanmaktadır. Bu neden yüzünden artık tüketimler sadece etin pişirilmesi üzerinden gerçekleşmektedir.

Kirpi Eti Yemek

İnsanlar kirpi eti faydası ya da faydalarını temin edebilmek adına bu eti yemeyi tercih etmektedir. Bazı yörelerde ise alışkanlıklardan ötürü bahsedilen etin yenmesi normal olarak karşılanmaktadır. Fakat kirpi eti yemek ile alakalı araştırmalar yapıldığında bu durumun yeni ortaya çıkmadığı görülmektedir. Bahsedilen rivayetler Anadolu’da kirpi etinin tarihinin çok eskilere dayandığının bir göstergesidir.

Kirpi etinin doğrudan yenmesi mümkündür. Bu et ya da kirpi havanının farklı uzuvları kullanılarak belli ilaçlar da yapılabilmektedir. Geçmiş zamanlarda şifa bulunması için hazırlanan karışımlarda kirpi en önemli kaynaklardan biri olarak tanımlanmıştır. Günümüzde ilaçlar genel manada bitkilerden elde edilmektedir.

Kirpi Eti Nasıl Pişirilir?

Kirpi etlerinin pişirilmesi konusu hastalıklarına şifa bulmak isteyenlerin araştırmalarına konu olmaktadır. Öncelikle bu hayvanın eti de sıradan bir et türüdür. Yani istenen şekillerde pişirilerek yenmesi mümkündür. Yapılan araştırmalar kirpi eti pişirme teknikleri arasında en çok yahninin kullanıldığını göstermektedir. Etin şifa bulmak amacı ile katıksız olarak haşlanarak yenmesi de mümkündür. Bazı yörelerde ise pişirme esnasında;

  • Soğan
  • Sarımsak
  • Pirinç gibi malzemelerle tatlandırma sağlandığının altı çizilmektedir.

Damak tadına göre değişim gösteren baharatların da etin içerisinde katılmasında bir sakınca yoktur. Daha önce kirpi eti yememiş olanlar için iki uyarı yapılmaktadır. Öncelikle bu hayvanın etindeki yağ oranı fazladır. İkindi uyarı ise etin tadı ile alakalıdır. Çünkü kirpi etinin pek çok insanın damak tadına göre ekşi kaldığından bahsedilmektedir. Fakat özellikle alışıldıktan sonra etin tadının çok sevildiği de bilinmektedir.

Kirpi Eti Nerede Satılıyor?

Açıklanmış olan hastalıklara iyi gelmesi yüzünden kirpi eti nasıl bulunur konusu pek çok kere gündem olmuştur. Hatta bazı insanların yasadışı olarak internet üzerinden kirpi eti satışı yaptığı da ortaya çıkmıştır. Ülkemizde herhangi bir kasaba giderek bu hayvanın etinin bulunması mümkün değildir. İnternet üzerinden de yasal şekilde temin edilememektedir. Etin en iyi bulunma yöntemi hayanın avlanmasıdır. Ancak bu durum ülkemizdeki kirpi sayısının ciddi oranda düşmesine neden olmuştur. Resmi birimlerden yapılan açıklamalara göre kirpinin bahsedilen hastalıklara iyi gelmemektedir. Bundan ötürü hayvanların avlanmasının durdurulması istenmektedir. Tabi gerçekleştirilen açıklamalara uyan ve inanan insan sayısı yok denecek kadar azdır. 

Amazonit Taşı Faydaları

amazonit tasi faydalari

Doğal taşların insanların enerjileri üzerinde doğrudan etkileri bulundukları bilinmektedir. Etkilerin temin edilebilmesi için;

  • Taşların doğru olarak kullanılması,
  • Ten temasına dikkat edilmesi,
  • Taş temizliğinin uygun olarak yapılması gibi noktalara dikkat edilmesi şarttır.

Amazonit taşı nedir ne değildir. Konusunda da benzer uyarılar yapılmaktadır. Amazon Nehri içerisinden temin edilen bu taşın 4000 yıl öncesinden beridir kullanıldığına inanılmaktadır. Etkileri ve faydalarının yanı sıra görünümü ile de dikkat çeken bu taşın farklı aksesuarlar içerisinde kullanımı da mümkündür. Üstelik artık ülkemizden de erişimi zahmetsiz ve kolay şekilde gerçekleştirilebilmektedir. İşte amazonit taşı ile alakalı olarak merak edilen tüm detaylar.

Amazonit Taşı Özellikleri

Amazonit taşı isminden de belli olduğu üzere içerisinde amazonit bulunduran bir taştır. Kaynağı Amazon Nehri olarak gösterilmektedir. Bu neden yüzünden doğal olmasına dikkat edilmelidir. Zira piyasada görünüm açısından bu taşa benzemesine karşın sahteleri de dolaşmaktadır. Amazonit taşı;

  • Koyu mavi,
  • Mavi,
  • Turkuaz,
  • Mavi – yeşil gibi renklerden oluşabilmektedir.

Renklerin çok olması da taşın özelliklerinden biridir. Ayrıca dikkatli bir şekilde bakıldığında taşın üzerinde küçük kristaller ya da farklı bir değişle prizma şekilleri olduğu fark edilecektir. Bu şekiller yukarıda da verilen renkler ile iç içe geçmiş durumdadır. Böylelikle taşın açıklanacak olan faydalarının yanı sıra bir süs eşyası bir aksesuar olarak kullanımı da mümkün hale gelmektedir.

Amazonit Taşı Ne İşe Yarar?

Amazonit taşı faydaları aynı zamanda taşın ne işe yaradığını da ifade etmektedir. Bu taşın açıklanacak olan faydalarından ötürü uyum taşı olarak nitelendirildiği de bilinmektedir. Taşı uygun olarak kullanan kişilerin;

  • Eskiye göre kendilerini daha sakin hissettikleri,
  • Yaşadıkları olaylara daha pozitif baktıkları,
  • Streslerinin oranlarının azaldığı bilinmektedir.

Taş, sahip olduğu özellikler sayesinde insanların kalplerini sakinleştirmektedir. Ortama pozitif bir hava da kattığı için taşı kullananlar barışçıl insanlar haline gelmektedir. Bu da kişilerin günlük yaşamlarına da iş yaşamlarına da olumlu şekilde etkiler etmektedir. Enerjiyi de yenileyen amazonit taşının etkilerinin daimî olması açısından temizliğine önem verilmesi gerekmektedir.

Amazonit Taşı Nasıl Temizlenir?

Doğal taşların temizliği de kullanımı da faydalarının derecesini belirlemektedir. Öncelikle bu taşların muhakkak tene temas etmesi gerekmektedir. Temas ise sadece taşı kullanan kişiye özel olması lazımdır. Diğer türlü enerji kombinasyonu bozulmuş olacaktır. Amazonit taşı temizliği bakımından diğer doğal taşlarla benzerlik göstermektedir. Kullanıma bağlı olarak aylık şekilde temizlenmesi yeterlidir. İlk kullanım öncesinde de muhakkak verecek olduğumuz yöntemlerle temizlenmesi lazımdır. Temizlik için;

  • Bir kuma gömerek bir gece toprakta bekletmek,
  • Akan suyun altına tutmak yeterli gelecektir.

Yöntemlerden herhangi birinin uygulanması temizliği sağlamış olacaktır. Taşın temizliği için sabun kullanımından kesinlikle uzak kalınmalıdır. Aksinin olduğu durumlarda taşın yapısında belli bozulmalar yaşanacaktır. Bu da otomatik olarak etkilerinin azalmasına yol açacaktır.

Amazonit Taşı Kolye

Doğal taşlar ilk zamanlarda insanların ellerinin altında sıradan taşlar olarak değerlendirilmiştir. Ancak bu şekilde hem kullanım hem de taşıma açısından zorluklar yaşanmıştır. Günümüzde doğal taşlar aksesuar haline getirilmektedir. Kadınlar için de erkekler için de uygun olan aksesuarlar sayesinde taşların etkisini alırken bir yandan da şıklık yakalanmış olunmaktadır. Amazonit taşı bileklik de kolye de bulmak mümkündür.

Bu tür taşların hediye olarak kullanılması da günümüz popüler uygulamalarından biridir. Kadınlara alınan hediyelerde küpeden bahsedildiği üzere bileklik ve kolyeye kadar alternatifler bulunmaktadır. Erkeklere amazonit taşından bir hediye almak isteyenlere tespihler önerilmektedir. Zira hem şık hem de oldukça modern amazonit taşı tespihler satışa sunulmaktadır.

Amazonit Taşı Fiyatı

Doğal taşların kendilerine göre bir piyasası bulunmaktadır. Ortalama rakamlar ise;

  • Taşın bulunma sıklığına,
  • İşlenme durumuna,
  • Büyüklüğüne göre değişim göstermektedir.

Bazı taşlar kesimleri yüzünden enerjilerini kaybetmektedir. Bu tür taşlar piyasa değerlerinin çok altında satılmaktadır. Ancak taşların kullanımı herhangi bir fayda vermemektedir. Amazonit taşı ne kadar ya da fiyatı nedir gibi araştırmalar da benzer maddeler üzerinden yapılmalıdır. Taşın aksesuar olarak temininde kullanılan diğer parçalar da rakamların değişmesine neden olacaktır. Fakat altı yeniden çizilmek gerekirse piyasa değerinin çok altında olan taşlardan uzak durulmalıdır. Amazonit taşını 50 TL’den de çok daha üzeri rakamlardan da satın almak mümkündür.

Amla Yağı Faydaları

amla yagi faydalari

Hindistan’da yaygın olarak kullanılan Amla yağı bizim ülkemizde de kullanılmaktadır. Hindistan’da amla meyvesi doğrudan veya toz olarak yenebilir. Amla yağı, Hindistan cevizi yağı ile ısıtılarak da elde edilebilir. Bu yağ özellikle saç bakımında çok önemlidir. Saç bakımı tüm dünyada kadınların en önemli konularından biridir. Saçları sağlıklı ve parlak tutmak tüm kadınların ilk hayalidir. Bu bakımdan kadınlar daha çok saç dökülmesini önlemek için önleyici tedbirler almaya çalışırlar.

Mevsimsel nedenlerle veya çok miktarda kimyasal kullanımı nedeniyle kadınların saçları hızla dökülmeye başlar. Bu durum birçok kadını rahatsız etmektedir. Birçok kadın saçlarının dökülmemesi için doğru ürünleri kullanır. Bu amaçla faydalı ürün bilgileri elde etmek ister. Kadınların saçlarının istediği bir diğer şey de erken beyazlamaya çare bulmaktır.

Amla Yağı Faydaları Nelerdir?

Amla yağının ne olduğundan ve içeriğinden kısaca bahsettik. Peki nedir bu amla yağının faydaları, ne için kullanmalıyım? gibi sorularınız varsa içeriğimizi okumaya kesinlikle devam edin.

Türkiye’deki adı ile bektaşi üzümü yağı yani amla yağı kullanımını öneren uzmanlar, bu yağın saç büyümesi üzerinde etkisi olduğunu söylüyor. Bu nedenle amla yağı saç çıkartır mı sorusunun cevabı evettir. Phyllanthus emblica yağı saçı besleyen birçok önemli asit içerir. Bu asit sayesinde saçın dayanıklılığı ve canlılığı artar. Bu saçların daha hızlı uzamasına neden olacaktır. Bu, amla yağının faydalarından biri olarak sayılabilir. Saçların çıkmamasının en önemli nedeni çok çabuk kırılacak olmasıdır.

Kadın saçı sürekli olarak birçok süreçten geçer. Bunun sonucunda saçlar kırılır ve canlılığını kaybeder. Saç canlılığını ve nemini kaybeder ve artık uzamaz. Bu noktada uzmanlar Phyllanthus emblica yağının rolünden bahsederler. Amla yağı, saçı güçlendiren mineraller ve vitaminler içerir. Bu sayede saçı uçtan uca besleyebilir. Saçı besleyen amla yağı sayesinde saçlar sağlıksız görünümünden kurtulabilir.

Amla Yağı Nasıl Kullanılır?

Açıklamalar, amla yağının saçlarda kullanımının çok kolay olduğunu gösterir. Amla yağını direkt olarak saç köklerine dökün. Daha sonra bu yağı tüm saç köklerinize masaj yapın. Amla yağının saçta en az iki saat kalması gerekir. Bu süre zarfında şapkayı başınıza geçirin ve iki saat bekleyin. Şapka yerine isteğinize göre bir bone ya da bir tülbent gibi şeyler de tercih edebilirsiniz.

 Ancak amla yağının gece kullanılması daha pratiktir. Gece yatmadan önce saçınıza amla yağı sürün. Sabaha kadar böyle olsun. Bu uygulamayı düzenli olarak uygulayarak saçlar daha parlak ve canlı hale gelecektir. Amla yağını saça sürdükten sonra insanlar kısa sürede etkisini gördüklerini söylerler.

Amla yağını sadece kadınlar kullanabilir gibi herhangi net bir kıssas yoktur. Erkekler de saç veya sakal için amla yağından yararlanabilir. Bunun için elinize biraz bektaşi üzümü yağı alın ve sakalınıza sürün. Yaklaşık bir saat sonra sakalı ılık suyla durulayın. Saçlar için amla yağına başvururken erkeklerin saçlarında amla yağını en az  bir saat bekletmesi gerekmektedir.

Amla Yağının Zararları Nelerdir?

Amla yağı ile alakalı uzmanlar her türlü araştırmayı yaptıklarını belirtir. Amla satışı meydana getiren siteler de bu yağın kullanımının hiç bir zararı olmadığını anlatım eder. Saçları uzatma mevzusunda zararı olmayan amla yağının yine de kesinlikle kullanım sıklığı durumuna dikkat edilmesi önerilir. Amla yağının zararları durumu için  uzmanlar ürünün her gün kullanılmaması gerektiğine dikkat çeker. Buna nazaran amla yağını her gün kullanmak saçların devamlı yağlı bir halde kalmasına sebep olur.

Amla Yağı Evde Nasıl Yapılır?

Amla yağı, en iyi şekilde hindistancevizi  şeklinde elde edilir. Buna ayçiçek yağı da eklenir. Piyasada hazır bulunan amla yağı çoğu zaman katkısız ve saf bir halde karşımıza çıkmayabilir. Sizler için en doğru ve sağlıklı tercih amla yağını evde doğal yollardan kendiniz hazırlamanız ve kullanmanız olacaktır.

1 su bardağı kurutulmuş amlaya Hindistan cevizi yağı ve çok az miktarda Ayçiçek yağı ekleyerek iyice karıştırmanız önerilir. Bu karışımdan sonra amla toz haline bürünecektir. Karıştırma işlemi 5 dakika devam edip tamamen bittikten sonra tavada bu karışımı oldukça az bir ısı ile ısıtmanız gerekecektir. Bu karışım ısındıktan sonra bir süzgeçle iyice süzülmeli ve ardından soğumaya bırakılmalıdır.

Ağdadan Sonra Kabarma ve Kaşıntı Nasıl Gider?

agdadan sonra kabarma ve kasinti nasil gider

Kadınların vücut tüylerinden kurtulmak için değerlendirdiği pek çok farklı yöntem bulunmaktadır. Yöntemler genel olarak tüylerin kökten alınıp alınmaması durumuna göre gruplandırılmaktadır. Ağda;

  • Yüzyıllardan bu yana kullanılan,
  • Farklı türleri bulunan,
  • Tüyleri kökünden alan,
  • Tüylerin daha geç çıkmasını sağlayan etkili epilasyon yöntemlerinden biridir.

Ancak herkes ağda kullanımı konusunda doğru hareket etmemektedir. Hem bu neden yüzünden hem de açıklanacak diğer nedenlere bağlı olarak ağda sonrasında kızarıklıktan kaşıntıya kadar farklı sonuçlar alınabilmektedir. İşte bahsedilen sorunların nedenleri ve sunulan çözüm önerileri.

Ağdadan Sonra Kabarma Neden Olur?

Ağda sonrası kabarma için farklı nedenler sayılabilmektedir. Burada verilecek olan nedenlerin ana sorunu bulmada yardımcı olacağı düşünülmektedir. Siz de kendi yönteminiz ile sorununuzu değerlendirerek çözüm önerileri kısmına geçebilirsiniz.

  • Ağdanın içerik bakımından doğal olmaması,
  • Ağda uygulamasının hatalı şekilde yapılması,
  • Tüylerin çok uzun olması,
  • Ağda sonrasındaki bakımların atlanması kabarma sonucunu getirebilmektedir.

Ağda, tüylerin alınmasında en etkili yöntemlerden biridir. Bazı kadınlar verilen detayların tamamına uygun olarak hareket etmelerine karşın kabarma sonucundan kurtulamamaktadır. Bu durumun nedeni ise tenin hassas olması şeklinde açıklanmaktadır. Ağda, etkili olmasına karşın tek epilasyon yöntemi değildir. Böyle durumlarda kullanım sıklığının azaltılması ya da direkt olarak farklı yöntemlere geçiş sağlanması önerilmektedir.

Ağdadan Sonra Kabarma Nasıl Geçer?

Uzmanlar tarafından verilen öneriler kapsamında ağdandan sonra kabarma nasıl geçer konusu hakkında farklı çözüm önerilerine erişim sağlanabilmektedir. Kaliteli ağdaların ya da vücuda alerji yapmayacak olan bileşenlerin tercih edilmesi bu alanda atılması gerekli olan ilk adımdır. Diğer türlü verecek olduğumuz püf noktaları temelde hatalı uygulamalar olduğundan ötürü herhangi bir sonuç vermeyecektir.

Ağdadan sonra kabarma olmaması için;

  • Ağda yapılan bölgeye çok fazla dokunulmamalı,
  • Bu bölge olabildiği kadar nemli tutulmalı,
  • Ağda bölgesine özel nemlendirici bakımlar uygulanmalı,
  • Ağdadan birkaç saat sonra ılık bir duş yapılmalıdır.

Ağda sonrası bakım önerilerinden sonuç almak için önerilerin bir rutin halinde uygulanması da lazımdır. Aksinin olduğu durumda kabarmalar bir miktar inecek olmasına karşın tam manası ile ortadan kalkmayacaktır.

Ağda Şişliği Nasıl Geçer?

Kadınların cilt tipleri de renkleri de birbirinden farklıdır. Ağda özellikle açık ten rengine sahip olan kadınlarda kendini daha çok belli etmektedir. Bu ten grubundaki kadınlar kızarmanın yanı sıra ağda şişliği de yaşamaktadır. Ağda şişliği neden olur konusunda verilen bir diğer yanıt ağdanın hatalı şekilde uygulanmasıdır. Günümüzde kadınlar genellikle ağdalarını kendileri yapmaktadır. Çok sert çekilen ağda bezleri otomatik olarak deriye hasar vermekte ve şişlik oluşturmaktadır. Şişlik olunması için doğru ağda yapma teknikleri öğrenilmelidir. Buna ek olarak uygulama sonrasında uygun bölgelere buz ile baskı yapılması da önerilmektedir.

Ağdadan Sonra Kaşıntı Nasıl Gider?

Kabartı ve şişlik kadar ağdadan sonra kaşıntı sorunu yaşayan kadınlar da bulunmaktadır. Kaşıntı sorununda da çözüm önerilerinin alınabilmesi adına ilk olarak nedenin bulunması lazımdır. Bazı kadınlar bilmemelerine karşın ağda alerjisi bulundurmaktadır. Alerjen bünyelerde kaşıntının gitmesinin tek çözümü farklı epilasyon yöntemlerinin denenmesidir. Bunun haricinde kaşıntıdan kurtulabilmek için;

  • Ağda sonrasında pamuklu kıyafetlerin tercih edilmesi,
  • Ilık duş alınması,
  • Buz uygulamalarının yapılması,
  • Soğuk su ve süt karşımınım ağda bölgesine sürülmesi yöntemleri denenebilmektedir.

Yöntemlerin biri y ada birkaçı eşzamanlı olarak kullanıldığında kısa sürede sonuç vermektedir. Hangi yöntemin kimde işe yarayacağı da cilt tipleri ile alakalıdır. Bu neden yüzünden deneme yanılma yöntemi üzerinden ilerleme sağlanmaktadır.

Ağda Sonrası Kızarıklık Nasıl Geçer?

Ağda sonrası kızarıklık da uygulama bazında önemli noktalardan biridir. İşlem sonrasında bir süre kızarıklık görülmesi normal karşılanmaktadır. Fakat kızarıkların uzun süre kalması normal değildir. Siz de ağda sonrasında kızarıklık sorunu yaşıyorsanız;

  • Ağdadan birkaç gün önce kese yaparak,
  • Ağda sonrasında hafif kese uygulamaları deneyerek,
  • Ağda sonrasında gözenekleri tıkayacak makyaj uygulamalarından kaçınarak,
  • Korumasız olarak güneşe çıkmayarak,
  • Çok sıcak ya da soğuk sulardan uzak kalarak bu sorunu ortadan kaldırabilirsiniz.

Fazla bilinmemesine karşın aşırı terleme de ağda sonrasında kızarıklık sorunu oluşturabilmektedir. Bu durum terin kimyasal yapısı ile alakası bulunmaktadır. Çok sıcak günlerde ağda yapmamak ya da aşırı terlemeye neden olacak aktivitelerden uzak kalmak da kızarıklıkları önleyecektir.

El Ağdası Nasıl Kullanılır?

el agdasi nasil kullanilir

Özellikle kadınlar her zaman temiz ve pürüzsüz bir cilde, vücuda sahip olmak isterler. Bu temiz ve pürüzsüz vücuda sahip olmak için uygulanan yöntemlerden birisi de el ağdası yöntemidir. Bu ağdanın diğer ağda türlerinden farklı olarak uygulanan bölgeden ağda bezi yerine elle çekildiğini biliyoruz. El ağdaları cildi ve vücudu daha az tahriş etmekte ve daha kolay temizlenme özelliğine de sahiptir.

El Ağdası Kullanımı

El ağdası nasıl kullanılır sorusu özellikle ilk kez kullanacak olanların bir hayli kafasını meşgul etmektedir. Fakat el ağdasının uygulanması çok kolaydır. Birkaç kez kullandıktan sonra artık kolaylıkla bu uygulamayı yapabileceksiniz.

Fayans veya mermer gibi kuru bir yüzeye mümkün olduğunca fazla ağdayı dökün. Buna ek olarak el ağdasını cezve ya da ufak bir tencerede ısıttıktan sonra da fayans ya da mermer gibi kuru bir yüzeye dökebilirsiniz. Başka bir alternatif ise ağzı sıkıca kapalı olan hazır el ağdasını su dolu tencerenin içinde kaynattıktan sonra kullanmaktır.

Ağda vücut sıcaklığına uygun bir sıcaklığa ulaştıktan sonra parmaklarınızla kaldırın ve parlak sarıya dönene kadar birkaç kez sakız gibi gerin ve katlayın. Ardından tüylerden arındırmak istediğiniz bölgeye bir spatula yardımı ile ince bir tabaka halinde sürün.

Ters yönde çekmeden önce eliniz ile bastırmanız tüyleri iyice kapsaması bakımından da önemlidir. Batık problemi gibi problemlerle karşılaşmamak adına bu işlemi olabildiğince hızlı yapmanızda fayda var. En son aşama olarak ağda işleminiz tamamen bittikten sonra uyguladığınız bölgeleri iyice ılık suyla yıkamanız gerekmektedir.

Ellerinize ve istemeyeceğiniz alanlara bulaşmamasına dikkat edin. Özellikle ağdaya dokunduktan sonra ellerinizi gözünüz gibi hassas bölgelere sürmemeye dikkat edin. Olası göze ya da hassas olan bir başka bölgeye bulaş durumunda bol suyla yıkamaya özen gösterin. Ve kurulamak istediğinizde de yapışmayacak türden bir bez kullanmaya dikkat edin.

En iyi sonuç için ağda yapılacak bölge kuru ve temiz olmalıdır. Az bilinen ve ağdanın acısını minimum seviyeye indirecek olan bir yöntem olarak; ağdayı uygulayacağınız bölgeye ağdayı uygulamadan önce yeterli miktarda pudra sürüyoruz. Bu şekilde acı minimum seviyeye ulaşmakla kalmayıp, cildinize ve vücudunuza yapışmış olan ağdayı daha kolay çekmenizi de sağlıyor.

El Ağdasının Zararları

El ağdasının zararları bir çok kadın kullanıcı tarafından merak edilmekte olup bu bahsedilecek olan zararları minimum seviyeye indirmek tamamen sizin kendi elinizdedir. Ne tür bir ağda olursa olsun, uzun süreli kullanım bazı yan etkilere neden olacaktır. Tüm ağdaların doğrudan zararlı olduğunu söylemek yanlış olsa da dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.

Örneğin ağdanın türü ne olursa olsun, cildin buna uygun olduğundan emin olun. Çoğu kadın ve erkeğin el ağdası, ılık ağda, soğuk ağda gibi farklı ağda türlerine alerjisi vardır. Ağdaya alerjisi olan cilde ağda uygulanırsa ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Şekerin karamel haline getirilmesiyle elde edilen evde şeker ve limondan yapılan doğal ağdalar ve reçineli ağda da  da dahil tüm bunlar alerjiye neden olabilir. Bazı bölgelerde sarkmalara neden olabilir.

Bu gibi olası alerji durumlarını ve sarkmaları önleyebilmek için ağda kullanım sıklığını azaltabilirsiniz. Örneğin üst üste yakın zamanlarda uygulamaktan kaçınmanız alerji ihtimalini önleyeceği gibi tüylerinizin tam çıkmasını beklediğinizde alacağınız performans da artacaktır.

Ev Yapımı El Ağdası Tarifi

Markalardan hazır el ağdası almak istemiyorsanız ya da acil ihtiyacınız olduğu halde hazır el ağdasına ulaşacak vaktiniz eğer yok ise limon, su, toz şeker gibi basit malzemelerle evde kendi el ağdanızı yapıp kolaylıkla kullanabilirsiniz.

Ev yapımı el ağdası tarifi yapılması kadar aynı zamanda uygulanması da sizler için çok kolay olacaktır. İhtiyacınız olan malzemeler; Yarım su bardağı su, 2 buçuk su bardağı toz şeker ve biraz da limon suyu.

Küçük veya isteğinize göre orta boy bir tencerenin içerisine verilen miktarlardaki kadar su ve toz şekeri ekleyip kısık ateşte pişirmeye başlayın. Isındıktan sonra yeteri kadar limon suyu eklenmelidir. Bu aşamada devamlı karıştırılmalıdır. Tahta kaşıkla karıştırmanız yapışmaması açısından çok daha iyi olacaktır. Ağda olması gereken kıvama geldiğinde bir kaba aktarın ve oda sıcaklığındaki bir sıcaklığa erişmesini bekleyin.

Hamam Tozu Nasıl Kullanılır?

hamam otu nasil kullanilir

Birçok insanın, özellikle kadınların istenmeyen tüylerle başının dertte olduğunu biliyoruz. Bu istenmeyen tüylerden kurtulup daha temiz ve pürüzsüz cilde sahip olmak için kullanılan yöntemlerden birisi de geçmiş yıllardan beri çoğunlukla tercih edilen ve hemen hemen herkesin kolaylıkla ulaşabileceği hamam tozudur. Hamam tozu genellikle aktarlarda satılmaktadır ve düşük maliyetle istediğiniz verimi alabileceğiniz bir yöntemdir.

Hamam Tozu Kullanımı

Hamam tozu nasıl kullanılır konusuna gelince; istenmeyen tüylerden kurtulmak için hamam tozu kullanmaya karar verenler, uygulama alanının genişliğine göre miktarı belirlemeli ve ardından tozu bir kaseye aktarmalıdır. Daha sonra suyu yavaş yavaş eklemeli ve kremsi bir karışım elde edene kadar karıştırmalısınız.

Hazırlanan krem karışımı uygulama yapılacak bölgeye sürülerek 4-5 dakika bekletilip hemen ardından temizlenmelidir. Temizlerken destek olarak pamuk tiftiği gibi bir bez kullanabilirsiniz. Bölgeyi temiz suyla yıkayabilirsiniz. Sert bastırmamakta fayda var. Daha sonra tüylerinizin döküldüğünü göreceksiniz. Yaklaşık 2 hafta sonra dökülen tüyler tekrar uzamaya başlayacaktır.

Hamam tozundan sonra en çok merak edilen hamam yağıdır. Bu yağ, toz hali gibi cildi istenmeyen tüylerden arındırmak için değil, arındırılıp dökülmüş olan tüylerin yeniden çıkmasını ertelemek ve tüylerin sıklığını azaltmak için kullanıır. Hamam tozu ile istenmeyen tüylerinizden kurtulduktan sonra cildinize 3-4 damla damlatın ve yaklaşık 7-8 dakika masaj yapıp iyice yedirin. Bu uygulamayı cildinizin tahriş olmaması adına yaklaşık 9-10 gün kadar zaman aralığı ile uygulamanız çok daha yerinde bir karar olacaktır.

Hamam tozu; kimyasal maddeler içerdiğinden kötü ve tehlikeli bir kokuya sahiptir. Bu nedenle hazırlarken ve özellikle kullanırken bu kokuyu mümkün olduğunca solumamaya özen göstermek ve bu tozu kullanma işini bir an önce bitirmek önemlidir.

Hamam Tozunun Faydaları Nelerdir?

Hamam tozunun faydaları hemen hemen herkesin endişe ile merak ettiği bir konu olmaktadır.  Özel bir bitki olan hamam tozu pek çok açıdan faydalıdır ve acaba hamam otu yağı tüyleri azaltır mı gibi bir soruya da olumlu yanıt verilebilir.

Jilet veya diğer tüy dökücü kremlerle karşılaştırıldığında, tüyleri daha uzun sürede yenileyebilir. Kullanımı çok kolay ve  pratiktir. Fiyat olarak da diğer epilasyon kremlerinden çok daha ucuz olduğu için bütçe dostudur. Cildi tahriş etmeden tüyleri kolayca çıkarmanıza yardımcı olabilir. Cildi kurutmaz veya yağlı hale getirmez. Yine de çok az zaman aralıklarıyla kullanmanız ve cildinizde uzun süre bekletmeniz cilt sağlığınız açısından zararlı olacağı için dikkat etmenizde fayda var.

Kullanımdan sonra ciltten kolayca temizleyebilirsiniz. Tüyler ile birlikte bez veya liflerle ovarak deriden uzaklaştırıp cildinizi ferahlatabilirsiniz. Hamam tozunun kokusu çok rahatsız edici olabilir. Özellikle bu noktada çok dikkatli olmalısınız. Hamam tozunu kullandıktan sonra aynı yeri beyaz sabun veya duş jeli ile yıkarsanız koku kolayca ve rahatlıkla kaybolacaktır.

Hamam Tozunun Zararları Nelerdir?

Hamam tozunun zararları nelerdir sorusunu sormak ve olası sonuçlardan haberdar olmak oldukça önemlidir. Faydaları da göz önüne alındığında; bu zararlı bilerek, cildinizde deneyerek kullanmanız çok daha mantıklı olacaktır.

Gebelik döneminde olanlar özellikle hamam otu zararlı mı gibi önemli sorulara doğru yanıt alabilmek  için doğru bilgilere sahip olmak ve kullanım noktasında oldukça bilinçli davranmak gerekmektedir.

Hamam tozu çok güçlü ve tehlikeli bir yapıya sahiptir ve kimyasal olarak As2S3 olarak adlandırılır. Hepimizin bildiği gibi, bazı insanlar hamam tozu kullandıktan zehirlenir, hatta ölüm noktasına kadar bile gidebilir. Bu kötü sonuçların nedeni maalesef ki kokuya çok fazla maruz kalmaktır. Aynı nedenle, hamam tozu ve yağının bilinçsizce uzun süre ciltte bırakılması ciddi tahriş ve yanıklara neden olabilir ve vücutta alerjik reaksiyonlara da neden olabilir.

Ancak yine de hamam tozu kullanmak istiyorsanız önce cildinizin küçük bir bölgesine uygulamanız, 2-3 dakika beklemeniz, temizlemeniz ve reaksiyon oluşmaması için bölgeyi 24 saat gözlemlemeniz gerekir. Ayrıca yüz ve göz gibi hassas bölgelerinizde asla kullanmamanız gerektiğini de bilmelisiniz. Ciltte kaşıntı, yanma veya kızarıklık gibi farklı bir etki ile karşı karşıya geldiyseniz bu tozu kesinlikle kullanmayınız. Aynı şekilde uygulayacağınız alanın iyi havalandırıldığından emin olmalısınız. Kesinlikle bu hamam tozunu hava olmayan küçük bir alanda kullanmayıp kokusuna uzun süre maruz kalmamaya çok dikkat etmelisiniz.

Hasta Yatağı Nasıl Olmalı ?

hasta yatagi

Hasta yatakları, hastaların rahatının sağlanabilmesi, vücut sağlıklarının korunması ve hareketlerinin kolaylaşması için tasarlanmış yatak tipleridir. Genel olarak ortopedik sınıfında değerlendirilir ki bu nedenle diğer tüm yataklardan fiyat bakımından farklılık gösterir. Hasta yataklarının özellikleri incelendiğinde bu fark açıkça görülebilir. Örneğin hastalar için tasarlanan yatakların taşıma kapasitesi, büyüklüğü, korkulukları ve uzunlukları normal yataktan farklıdır. En temel farklılık da aslında motor gücüne sahip olan yatak tipi olmalarıdır.

Yatalak Hasta Yatağı

Yatalak hasta yatakları olarak da bahsedilen medikal hasta yatakları, hastalar için de hastalarla ilgilenecek olan kişiler için de önemli kolaylıklar sunmaktadır. Hem hastaların kolay hareket etmesini sağlar hem de seçilen hasta yatağı tipine göre hastaların sırt bölgelerinde oluşan yaraları önler. Ayrıca hastalara ve yakınlarına kolaylık olması adına ikinci el hasta yatağı seçenekleri de mevcuttur.

Medikal Hasta Yatağı Fiyatları Ne Kadar?

Hasta karyolası olarak da bahsedebiliriz hasta yataklarından. Hasta yatakları ile ilgili en çok merak edilen konulardan birisi fiyattır. Tarafımıza sıklıkla medikal hasta yatağı fiyatları ile ilgili sorular gelmektedir. Bu durumda da yine hasta yatağı özelliklerine ve tiplerine göre fiyat farklılıklarını açıkça görebiliyoruz. Örneğin diğer motorlu hasta yataklarına göre 2 motorlu hasta yatakları daha ucuzdur. Tabi bunun yanında karyola başlığı, ek korkuluk vs. gibi eklemeler de fiyatta değişikliklere neden olmaktadır.

Hasta Yatağı Seçiminde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Hasta yatakları, hastalar için büyük kolaylık ve konfor sağlamaktadır. Bu nedenle de seçimi oldukça önemlidir. Doğru seçim, hastanın hareket kısıtlamasına göre seçim yapılması vs. fazlasıyla önemlidir. Hareket edebilme özelliğine göre sınıflandırılan hasta yatakları, hastaların ne derece hareket edebildiklerine göre kategorilere ayrılmaktadır. Bu nedenle de hastanızın durumuna en uygun olacak hasta yatağı tipini seçmenizde fayda var. Peki ya hasta yatağı seçimlerinde nelere dikkat edilmelidir?

Öncelikle vücut sağlığını en iyi şekilde koruyacak olan hasta yatağını seçmelisiniz. Zaten hasta yatağı denilen şey de buna göre tasarlanmış olup hastaların vücut sağlığını bozmama odaklıdır. Hastanın vücut şeklini alan, bel kısımları belirli yumuşaklıkta olan hasta yatakları, hastalar için fazlasıyla önemli ve gereklidir. Hastanın hareket durumuna zıt özelliklere sahip olmalıdır yatak. Bütün bunlar hasta yatağı seçiminde önemli olan kriterlerdendir. Firmamızla iletişime geçerek hastanız için en ideal hasta yatağı tipini bulabilir ve detaylı bilgiler alabilirsiniz.

Motorlu Hasta Yatağı Özellikleri Nelerdir?

Motorlu hasta yatağı ya da motorlu hasta karyolası olarak bahsedebildiğimiz yataklar, el ile değil kumanda ya da tuş ile ayarlanan yataklardır. Üzerinde bulunan motor tipine, motor sayısına vs. göre isimlendirilmekte ve işlev kazanmaktadır. Yatağın alt kısmında bulunan motor sistemi ile yatakların kullanımları kolaylaşır. Tek motorlu hasta yatakları özellikleri, sadece sırt bölgesinin hareket edebiliyor olup yatış açısının ayarlanır olmasıdır. İki motorlu hasta yatağı özellikleri de hem sırt hem de ayak kısmının hareket edebiliyor olmasıdır. Üç motorlu hasta yataklarının özellikleri, ayak ve bel hareketi yanı sıra yükseklik ayarlanabilme özelliği olmasıdır. Dört motorlular ise tüm bunlara ek olarak kan basıncının düzenlenmesinde de yardımcı olur.

Motorlu Hasta Karyolası Avantajları Motorlu hasta yatakları avantajları, oldukça çok sayıdadır ve her bir avantaj, hastanın bir şekilde daha sağlıklı olmasını sağlamaktadır. Konforlu ve rahat bir yatma deneyimi elde edilmiş olur ve motorlu hasta yatakları sayesinde hastanın sırt ve bel ağrıları son bulmuş olur. Ayrıca sürekli yatmak zorunda olanlar için de yara oluşumunu önleyici tipler mevcuttur. Firmamız tarafından sunulan ELT 120, ELT 200, ELT 210, ELT 220, ELT 230, ELT 240, ELT 250, ELT 260, ELT 310, ELT 320, ELT 330, ELT 400, ELT 410, ELT 420, ELT 430, ELT 440, ELT 450, hasta yatakları konforunuz için oldukça avantajlıdır. Web sitemizden tüm detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

İyot Damlası Nasıl Kullanılır?

iyot damlasi nasil kullanilir

İyot, 1800’lerde Barnard Courtois tarafından keşfedilen nadir bir elementtir. Bu elementin rengi mora benzer ve çeşitli guatr tedavilerinde kullanılmıştır. Özellikle deniz ürünlerinde düzenli iyot alımı çok önemlidir. Hamilelik sırasında iyot eksikliği, sağlıksız kilo alımı, fazla kilo ve iyot eksikliğinin neden olduğu tiroid problemlerinin neden olduğu çeşitli anormalliklere neden olabilir.

İyot içeren iyot damlaları vücuttaki iyot eksikliğini önlemek için önerilen takviyelerdir. İyot damlaları, suda çözünen haplar, kapsüller veya katı ilaçlar gibi değildir. Sıvı halde üretilmektedir.

İyot damlası nasıl kullanılır diye sorulduğunda en kolay ve rahat olan yöntem İçme suyuna 2 veya 3 damla eklenerek tüketmektir. Pek çok insan bu iyot damlası sayesinde sağlıklı ve eksiksiz hissetmeyi başarmış, hatta fazla kilolarından kurtulup istediği görünüme kavuşabilmiştir.

İyot, insan ve hayvanların normal büyümesi ve gelişmesi için gerekli olan önemli bir besindir. Vücudumuzdaki iyotun çoğu tiroid bezindedir ve tiroid hormonlarının yapımında kullanılır. Bu hormonlar, vücut ısısının ve enerjisinin oluşumunun yanı sıra normal vücut büyümesi ve entelektüel gelişim gibi olayların devamını sağlar.

 İyot eksikliği olan topraklarda ve bölgesel sularda yetişen gıdalarda yetersiz iyot seviyeleri bulunmuştur. Bu yiyecekleri yiyen insanlar yeterince iyot alamazlar. Bu nedenle gerekli iyotu iyot damla takviyeleri ile vücudumuza kazandırıyoruz.

Doktorunuza danıştıktan sonra iyot damlası kullanmanızı öneririz. Herhangi bir hastalığı olan kişiler ilaç kullandığından iyot damlaları zararlı olabilir, bu nedenle bu tür hastalıkları olan kişilerin kullanmaya başlamak için doktora başvurmaları gerekir.

İyot Damlası İle Zayıflama

İyot damlası ile zayıflama mümkündür. Özellikle son zamanlarda obezite hastalığına sahip insan sayısı çoğalmış, ve buna ek neredeyse hemen hemen herkes sağlıksız beslenmeye başlamıştır. Bu sebeplerden ötürü de fazla kilo problemi kaçınılmaz olmuştur.

Hormonal dengesizlik hafife alınsa da aslında ciddi sorunlara yol açan bir hastalıktır. Bu yüzden önlem almanız ve dikkatli olmanız gerekiyor. Önlemleri alırken çok sık boğulmanızı gerektirecek bir durum yoktur. Yapmanız gereken ilacı düzenli olarak almak ve her gün ihtiyacınız olan iyotu takviye etmek. Bunu yaparak, kolayca kilo verecek ve sağlığınızı geri kazanacaksınız. Son zamanlarda etkili olan iyot damlalarını günlük iyot ihtiyacınızı karşılamak için kullanabilir, kısa sürede kilo verebilirsiniz.

İyot Damlasının Yararları Nelerdir?

İyot damlalarının bir çok faydası olduğundan bahsetmiştik. Aşağıda verilen faydalar her zaman ve her durumda herkes için geçerli olmayabilir. Sonuç olarak her insanın bünyesi, sağlığı ve problemleri birbirinden farklıdır. Eğer aşağıda yazan maddelerden herhangi birini kendinizde eksiklik olarak görüyor iseniz mutlaka uzman bir doktor ile konuşarak ve gerekli testler, analizlerden geçerek doktorunuzun önerdiği doğrultuda ilerleyiniz. Aksi takdirde sadece bir madde sizin için eksiklik olduğu için kendi kendinize dozaj ayarlanmadan ve düzensiz kullanır iseniz çok ciddi sağlık problemleri ile de karşı karşıya kalabilirsiniz.

  • Kemiklerin güçlenmesini ve gelişmesini destekler.
  • Guatr oluşumunu engeller.
  • Psikolojik gelişim üzerinde olumlu etkileri vardır.
  • Hamilelik sırasında oluşabilecek düşük ve ölü doğum gibi sorunları önleyin
  • Boy uzamasına ve fiziksel gelişime katkı sağlar.
  • Vücutta yakılan kaloriyi artıracaktır.
  • Metabolizmayı hızlandırır ve normal çalışmasını sağlar.
  • Direnç ve sağlıklı vücuda katkıda bulunur.
  • Gereken enerjiyi sağlar.
  • Doğal kilo kaybı sağlar.
  • Kabızlık problemlerinin oluşmasını önleyebilir.
  • Işıltılı bir cilt görünümü sağlar.

İyot Damlasının Zararları Nelerdir?

İyot damlasının zararları sizi endişelendirebilir fakat buna yol açmamak neredeyse tamamen sizin elinizdedir. İyot damlaları yanlış kullanılırsa aşırı doz zararlı olabilir. Önerilen dozu aşan herhangi bir üründe olduğu gibi, iyot damlalarının yan etkileri olabilir. Aşırı iyot vücudu olumsuz etkileyebilir. Bu sağlığınız açısından çok zararlı sonuçlar doğurabilir. İyot damlası kullanılmaya başlanmadan önce mutlaka alanında uzman bir doktora danışılmalı, yapılan kan ve vitamin değerli ölçümü sonucunda doktorun önerdiği markalar ve doktorun önermiş olduğu miktarlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Doz aşımının bilinen bazı tehlikeleri vardır. Vücudunuzdaki deride alerji oluşabilir, vücudun bazı bölümlerinde sivilceler çoğalabilir, büyüme bozukluğu, guatr, kısır gibi hastalıklara yol açabilir. Orijinal olmayan ve son kullanma tarihi belirtilmeyen ürünleri kullanmamanız da yine aynı şekilde sağlığınız için önemli olacaktır.

Keten Tohumu Nasıl Kullanılır?

keten tohumu nasil kullanilir

Keten tohumu, bilindiği üzere içeriğinde bulunan B12 ve Omega3 açısından çok zengin bir yapıya sahip, anavatanı Türkiye olan bir bitki türüdür.  Çok ama çok şifalı bir bitkidir. Öğütülerek ya da saf haliyle besin olarak da tüketilebilen bu bitkinin faydalı olduğu birçok alandan biri de şüphesiz hemen her yaşta insanın istediği sağlıklı bir şekilde zayıflama alanıdır. Yüksek lifli içeriğiyle, kullananlara uzun süreli tokluk hissi sağlar.

 Sağlıklı kilo vermeyi sağlar ve şüphesiz göbeği eritir.  Keten tohumu ayrıca; kanseri önlemeye, bağırsak hareketini düzenlemeye, sindirim kolaylığına yardımcı olur. Olası kabız durumlarını engeller, cilt kuruluğunu önleyerek cilde güzel bir parlaklık kazandırır. Ayrıca B12 eksikliğinden daha fazla muzdarip olan vejetaryen insanların sık sık tükettiği bir besindir.  Her zaman, her konuda, üründe, besinde olduğu gibi keten tohumunun tüketilmesinde de dikkat edilmesi gereken husus, fazla tüketilmemesi gerektiğidir.

Keten Tohumu Nasıl Kullanılır? Nasıl Tüketilmeli?

     Zayıflamak için keten tohumuna başvuran kişiler şunu bilmelidir ki; 1 tatlı kaşığı keten tohumu öğütülmüş yağ olarak 45 kkal’e tekabül etmektedir. Yani olası diğer yağ kullanımlarında daha dikkatli olmak gereklidir. Her gün sabah, öğle, akşam vakitlerinde birer ya da biraz daha fazla miktarda; 2 tatlı kaşığını geçmeyecek şekilde tüketilmelidir. Çiğneme yolu ile tüketilmesi gereken öğütülmüş keten tohumundan sonra 1 bardak su içilmesi çok daha fayda sağlayacaktır. Bilinen, daha güvenilir olan markaları tercih etmek ve keten tohumunun renginin açıklığına dikkat etmek de daha faydalı olacaktır. 

Keten tohumunun renk tonunun daha açık renkte olanı tercih edilmelidir. Keten tohumunu evde kendi malzeme ve yöntemlerinizle öğütmeniz tavsiye olacaktır. Eğer dışarıdan hazır öğütülmüş şekilde alınacaksa da kesinlikle ne zaman öğütülmüş olduğu bilinmelidir. Aksi taktirde kendinize ve ailenize zararlı olması kaçınılmaz olabilir.

Öğütülmüş keten tohumunu tüketmenin bir diğer yolu da salatalara ve yoğurda karıştırarak tüketmektir. Salata ve yoğurda katılmadan önce sıcak suda bekletilmesi ve ölçüsü de 1.5 yemek kaşığını geçmemelidir. Çünkü her besin gibi keten tohumunun fazla tüketilmesi de mide ağrısına ve bulantısına neden olabilir. Ancak çocuklar için olası bir yan etki durumunu önlemek adına salata ve yoğurt halinden ziyade, kek hamuru ya da kurabiye hamuruna karıştırmak çok daha güvenli olacaktır. 

Eğer sıvı şeklinde tüketilmek istenirse; 1 tatlı kaşığı öğütülmüş keten tohumu, 1 fincan sıcak suda bekletilip demlenir ardından süzülerek içilir.

Keten Tohumu Yağı İle Cilt Bakımı

İçermiş olduğu liganlar ve potasyum ile su dengesi ve kan basıncını normal seviyeye getirmeyi sağlayan keten tohumu yağı, kırışıklık ve ince çizgili görünümü azaltarak ve ilerlemeyi yavaşlatarak pürüzsüz bir cilt hayaline herkesi yaklaştırmayı başarır. Nemlendirici olarak ve hatta makyajdan önce de kullanılabilir. Bileşenler cildin içerisini gereken neme kavuşturarak cilt yüzeyini de sağlıklı bir hale getirir. Tıkanmış gözenek problemini çözer. Özellikle ılık bir duş sonrası kullanımı gözenekleri açmakla da kalmayıp cildinizi rahatlatacak ve nefes aldıracaktır.

Cilt için büyük bir tehdit oluşturan UV ışınlarını da önleyerek cildi korur. Ayrıca düzenli kullanımında ciltteki bazı leke ve sivilce izlerini de azalttığı kanıtlanmıştır. Yeni sivilce oluşumu ihtimalini de önler. İçerdiği bir diğer bileşen fitokimyasallar ile selülitli görünümden uzaklaştırır, cildin tabakasını kalınlaştırır. Egzama ve yara izlerine sürüldüğünde onları yok denecek kadar az seviyeye indirir, vücudun bazı bölgelerinde bulunan ve hepimizin maalesef gözüne batan kararmaları da önler. İyi bir temizleyici de olan keten tohumu yağı ile cilt makyajdan ve kirlerden herkes için çok kolay olan bir şekilde yüze parmaklarla veyahut bir pamuk yardımı ile sürülerek arındırılabilir.

Kişinin isteğine göre temizleyici olarak kullanılmak istendiğinde kahve tozu, bal ve şekere karıştırılarak adeta bir peeling etkisi de elde edilebilir. Elde edilen karışım yüze dairesel hareketlerle uygulanıp 15 dakika bekletilmeli ve ardından bol su ile yıkanıp, temiz bir havlu ile durulanmalıdır. Yalnız bu peeling etkisi cildi tahriş edeceğinden gün aşırı kullanımdan kaçınılmalı, haftada yalnızca 2 defa kullanılmalıdır. Bir başka öneri olarak; Avakado yağına keten tohumunu karıştırarak yüzünüze ya da istediğiniz bölgeye uygulayın, cildinizin canlandığını anında hissedeceksiniz. 

Stag 9000 Nedir? Nasıl Kullanılır?

stag 9000 nedir

 Stag 9000, şeffaf açık sarı bir çözelti şeklinde aktif bileşen olarak lidokain içeren bir spreydir. Erkekler için yapılan bu ürünün çoğu bitkiseldir. Bitkisel olarak karanfil esansiyel yağı, susam yağı, nane yaprağı yağı ve karanfil yağından oluşur. Birçok erkeğin ve kadınların da yaşamış olduğu erken boşalma problemini geçici olarak yavaşlatabilmekte olup, 12 ml’lik ve 20ml’lik seçenekleri ile bize sunulmuştur. Hekiminizin yazmış olduğu reçete  ile ürüne eczanelerden ulaşmanız gerekmekte ve olası sağlık problemlerine karşın hekiminize danışmadan kullanmamalısınız.

Stag 9000 Nasıl Kullanılır?

Sprey formunda olan bu Stag 9000 haricen kullanıma uygundur. Sprey; doğru kullanılmayı, içeriğine ve amacına ulaşmayı amaçlar. Yanlış uygulama, ürünün etkisiz kalmasına ve herhangi bir işe yaramamasına neden olabilir. İnsanlar; genellikle spreylerin penisin tamamına püskürtülmesi gerektiğine inanmaktadır. Fakat bu fikir tamamen yanlıştır.

Spreyin kullanımı herkes için oldukça kolaydır. Kullanımdan önce uygulanacak olan bölgenin temiz ve kuru olması gerekmektedir.  Cinsel ilişkiden en az 10 dakika önce penisin gövde ve baş kısmına spreylendikten sonra sıvı iyice emilene kadar ovulmalıdır.  Tavsiye edilen püskürtme miktarı penisin baş kısmı için 2 ve gövdesi içinse 3’er kez şeklindedir. Bu sayede erkeğin cinsel organında lokal anestezik etki oluşmuş olur. Cinsel ilişki yaşandıktan sonra ise su ile yıkanmalı ve temizlenmelidir. Ürünün kullanım miktarı ve bekleme zamanı kişiden kişiye göre değişmekte olup aşırı kullanım yapıldığında da bol su ile yıkanmalıdır. Ayrıca kişisel olarak hekimin önermiş olduğu başka uygulama yöntemleri de kullanılabilir. Dikkat edilmesi gereken bir başka husus da bu ürün 3 aydan uzun süre kullanılmamalıdır. Son kullanım tarihine de özellikle dikkat edilmeli, serin kuru bir yerde muhafaza edilmelidir.

STAG 9000 SAĞLIĞA ZARARLI MI?

Erken boşalma problemlerini önlemek için kullanılan geciktirici sprey, insanlarda herhangi bir zararı olup olmadığı konusunda merak uyandırıyor. İddiaya göre bu ürünler tıbbi ortamda üretiliyor, yani steril ve zararsız. Kadınlara veya erkeklere zararlı olmasa da bu maddelerden bir veya birkaçına alerjisi olan kişilerin dikkatli olması gerekir. Spreyi kullandıktan sonra cildinizin yüzeyinde tahriş veya şişlik fark ederseniz, durumu doktorunuzla konuşabilir ve farklı ürünler deneyebilirsiniz. Ayrıca ilk kullanımdan önce uygulanacak olan bölgeye az miktarda sürülüp reaksiyonu ölçülürse kendinizi daha güvenli hissedebilir ve sonrasında rahatlıkla kullanabilirsiniz.

STAG 9000 HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

  • Sprey kullanıldıktan sonra oral seks yapılmaması: Sprey kullandıktan sonra oral seks olmadığı düşüncesi doğru bilinen yanlış anlaşılmalardan biridir. Gecikmeli spreyi kullandıktan sonra oral seks herhangi bir sorun yaratmaz ve karşı tarafta herhangi bir rahatsızlığa neden olmaz. Burada dikkat edilmesi gereken husus stag 9000 penise uygulandıktan sonra bekleme süresini beklemeden, hemen oral seks yapılmamalıdır. Bekleme süresi olan 10-20 dakika aralığındaki herhangi bir süre kadar beklenmelidir. Beklenmemesi durumunda ürün tamamen emilmemiş olur ve işte bu noktada partnerinizin bu durumdan hoşlanmayıp tedirgin olması kaçınılmaz olur.
  • Spreyin yıkanmaması gerekir: Aksine, cinsel ilişkiden sonra spreyin uygulanmış olduğu bol su ile yıkanıp temizlenmelidir.
  • Her ilişkide sprey yeniden uygulanmalıdır: Belki de bu herkesin en fazla düştüğü hatalı durumlardan biridir ve bu yanlış spreyi olması gerekenden çok daha önce bitirmenize neden olur. Spreyi uyguladıktan sonra, aynı gün içerisindeki birkaç diğer cinsel birlikteliğinizden önce tekrar uygulamanıza asla gerek yoktur. Spreyin tek sefer kullanımı ile gece boyunca etkisinin devam etmesi mümkündür.
  • Sprey uygulanır uygulanmaz ilişkiye girilebilir: Yukarıda bulunan Stag 9000 nasıl kullanılır? bölümünde de anlatıldığı gibi, spreyin cinsel ilişkiden en az 10 dakika önce uygulanması gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Bu 10 dakika sürenin sebebi ise şudur ki, sprey yavaş emilip etkisini yavaş gösterdiği içindir.  Hatta bekleme süresinin 15-20 dakika bandında olması çok çok daha etkili ve sağlıklı olacaktır.
  • Penisin tamamına ve bolca sürülürse daha etkili olur: Hayır, bol ürün bol fayda mantığı bu ürün için tamamen devre dışı kalmalıdır. Spreyin bolca sıkılması daha etkili bir sonuca ulaştırmaz. Sprey; penisin baş ve gövde kısmına yeteri kadar sıkılmalı ve bolca ovulmalıdır ki emilip istenen etkiyi gösterebilsin.

Kreval Şurup Ne İçin Kullanılır?

kreval surup ne icin kullanilir

Hastalıkların tedavi edilmesinde hastaların durumlarına göre belli adımlar izlenmektedir. Doktorların bu minvalde tablet şeklindeki ilaçlardan damardan kullanılan enjeksiyon yöntemlerinden ya da şuruplardan istifade edebilmeleri mümkündür. Şuruplar da gerek yetişkinlerde gerekse çocuklarda tercih edilen tedavi yöntemlerindendir. Kreval şurup da genellikle çocuklarda kendini gösteren öksürük tedavisinde ve semptomlarının giderilmesinde değerlendirilmektedir.

Kreval Şurup Ne İşe Yarar?

Öksürük farklı nedenler yüzünden görülebilmektedir. Kimi öksürük türleri farklı hastalıkların habercisi olarak değerlendirilmektedir. Bazıları ise kronik nedenlerden ötürü ileri gelmektedir. Öksürüğün nedeni ve ne şekilde tedavi edileceği ancak uzmanlar tarafından gerçekleştirilecek olan muayeneler çerçevesinde belirlenmektedir. Kreval şurup ne için kullanılır ana sorusuna;

  • Akut öksürüğün
  • Kuru öksürüğün tedavisi şeklinde yanıt verilmektedir.

Açıklandığı üzere verilen öksürük türleri farklı hastalıklar yüzünden kendini gösterebilmektedir. Bu gibi durumlarda ilk olarak ana hastalığın tedavi edilmesi gerekmektedir. İnsanların bu gibi ilaçları uzmanlarda danışmadan kullanmalarının zararı da bu şekilde açıklanabilmektedir. Çünkü kişiler farkında olmadan bir semptomu ortadan kaldırıp ana hastalığı es geçebilmektedir.

Kreval Şurup Nasıl Kullanılır?

Aktif bileşen olarak butamirat sitrat bulunduran Kreval şurup kullanımı konusunda farklı detaylar bulundurmaktadır. Öncelikle herhangi bir uzman önermediği süre boyunca ilacın altı yaşından küçükler tarafından kullanılması tavsiye edilmemektedir. Yetişkinler ve altı yaşın üzerindeki çocuklarda kullanımından yana ise herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Kullanım detayları;

  • Üç ila altı yaş arasındaki çocuklar için günde üç kez bir ölçek
  • Altı on iki yaş arasındaki çocuklar için günde üç kez iki ölçek
  • Ergenlerde günde üç kez üç ölçek
  • Yetişkinlerde ise günde dört kez üç ölçek şeklinde açıklanmaktadır.

Kreval şurup nasıl kullanılır konusunda farklı detaylar olduğu da bilinmektedir. Öncelikle doktorlar tarafından ek tavsiyeler olmadığı süre boyunca şurubun bir haftadan uzun süre kullanılması kesinlikle önerilmemektedir. Bunun yanı sıra şurubun miktarı da çok önemlidir. Verilen bir ölçek 15 ml şeklinde açıklanmaktadır. Açıklanan miktarların kesin olarak alınabilmesi adına şurubun kutusundan çıkan ölçeğin değerlendirilmesi gerekmektedir. Gereğinden az da ya da çok ilaç almak istenemeyen neticeler görülmesine yol açabilmektedir.

Kreval Şurup Kullanım

Kreval şurup kullanımı konusunda aç veya tok karna olmak üzere alternatifler bulunmaktadır. Genellikle tok karna kullanılması tercih edilmektedir. Buna karşın kullanımda da önemli olan uzmanların ne şekilde hareket edilmesini istediğidir.

Kadınların hamilelik dönemleri hakkında da Kreval şurup kullanımı konusunda belli detaylar bulunmaktadır. Öncelikle özellikle ilk üç ay içinde bu şurubun kesinlikle kullanılmaması gerekmektedir. Hamileliğinin ilk üç ayında olan kadınların durumu doktorları ile muhakkak paylaşmaları gerekmektedir. İlaçlı tedaviye başladıktan sonra hamile olduğunu fark eden kadınlar kullanımı hemen durdurmalıdır. Sonrasında ise yeniden doktora gidilerek duruma uygun yeni bir tedavi rotası belirlenmelidir.

Kreval Şurup Yan Etkileri

Tablet şeklinde alınan ilaçların da şurupların da belli yan etkileri olabilmektedir. Kreval şurup yan etkileri ciddi ve olağan olmak üzere farklı başlıklar altında incelenmektedir. İlacı kullanmaya başladıktan sonra ciltlerinde döküntü yaşamaya başlayan kişiler bulunmaktadır. Bu durum normal gibi karşılanmasına karşın çok ciddi bir yan etki olarak değerlendirilmektedir. Bundan ötürü yan etkiyi görenlerin muhakkak ilaç kullanımını bırakıp bir acile başvurmaları lazımdır.

  • İshal,
  • Mide bulantısı,
  • Uyku isteği gibi yan etkiler diğerlerine göre daha sık görülmektedir.

Yukarıda bahsedilen yan etkileri görenlerin de durumdan doktorlarını haberdar etmeleri istenmektedir. Yan etkilerin durumuna göre uzmanlar farklı ilaçlar ile tedaviyi devam ettirme yoluna gidebilmektedir. Aynı şekilde doz değişimlerinin de böyle durumlarda gündeme geldiğinden bahsetmek mümkündür.

Kreval Şurup Fiyat

İlaçların reçete edilmesinden sonra hastaların ilaçlara ödedikleri rakamlar değişim gösterebilmektedir. Bu durumun nedenleri farklıdır. Kimileri için var olan sigortaları ilaçların paralarını ödemektedir. Ya da hangi bölgedeki eczanelerin tercih edildiğine göre de ilaç fiyatları değişim gösterebilmektedir. Kreval şurup fiyat aralıkları için de aynı kıstaslar geçerlilik arz etmektedir.

2021 yılı içerisinde elde edilen verilere göre şurup en uygun olarak 15,11 TL üzerinden satışa sunulmaktadır. Maksimum satış rakamları ise 15,88 TL’yi bulmaktadır. İlaç fiyatlarındaki ortalama rakamlar senelik olarak değişim göstermektedir. Bu neden yüzünden ilacın son rakamlarının ancak güncel şekilde gerçekleştirilen araştırmalarla bulunması mümkündür.

Enfexia Ne İçin Kullanılır?

enfexia ne icin kullanilir

Enfeksiyonların tedavisinde farklı ilaçlar değerlendirilmektedir. Uzmanların gerçekleştirdiği muayenelere göre en çok tercih edilen ilaçlardan biri olarak Enfexia gösterilmektedir. Ancak bu tür ilaçların yan etkileri fazladır. Aynı zamanda antibiyotik özelliği gösterdiği için ancak reçeteli biçimde temin edilmesi gerekmektedir. Bunlardan kaynaklanan nedenler yüzünden bilinçsiz şekilde kullanılması kesinlikle tavsiye edilmemektedir.

Enfexia 500 Ne İçin Kullanılır?

Enfexia 500 belli enfeksiyonların tedavisinde kullanılmaktadır. Bileşiminde sefuroksim bulunmaktadır. Bu etken maddenin direkt olarak enfeksiyonlar ile savaşmaya başladığı bilinmektedir. İlacın tedavi ettiği başlıca hastalıklar arasında;

  • Genital enfeksiyonlar
  • Alt solunum yolu enfeksiyonları
  • Üst solunum yolu enfeksiyonları
  • Bel soğukluğu
  • Deri ve yumuşak deri enfeksiyonları yer almaktadır.

İlacın, yapılan muayeneler sonrasında uzman reçetesi ile birlikte alınabildiğinin altı çizilmektedir. Özellikle idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde Enfexia tercih edilen ilaçlar arasında gösterilmektedir. Fakat burada hastalığın ilerleme seviyesi çok önemlidir. Kimi enfeksiyonlar için doğrudan damar yolundan verilen ilaçlar tercih edilmektedir. İyileşme elde edildiğinde antibiyotik olarak bu ilaçtan destek alınabilmektedir. Enfexia ne için kullanılır konusundan sonra ilacın içerikleri ve ne şekilde kullanılması gerektiği hakkında da araştırmaların yapılması gerekmektedir.

Enfexia Antibiyotik

Enfexia antibiyotik bileşenlere sahip olan ilaçlar kategorisinde yer almaktadır. Ülkemizde yakın geçmişe kadar antibiyotik kullanımı ile alakalı olarak yeterli bilinç olmadığının altı çizilmektedir. Ancak son yıllarda konu hakkında gerek sosyal medya üzerinden gerek televizyon kanalları üzerinden bilgilendirmeler yapılmaktadır. Enfexia da bu bilgilendirmeler ile tanınır hale gelmiştir.

Hastaların uzmanlardan bu tür ilaçları yazmaları istemeleri kesinlikle uygun değildir. Uzmanlar hasta muayeneleri çerçevesinde gerek olması halinde zaten ilaçları tedavi yöntemine eklemektedir. Ayrıca antibiyotikler oldukça güçlü bileşenlere sahiptir. Bundan kaynaklı olarak kullanım öncesinde dikkatli davranılması önerilmektedir. Enfexia için sefuroksime alerjisi olanların ilacı kullanmamaları istenmektedir. Diğer türlü kullanım neticesine ve dozuna bağlı olarak istenmeyen neticeler görülebilmektedir.

Enfexia Nasıl Kullanılır?

Enfexia nasıl kullanılır hakkında olağan ve olağandışı süreler bulunmaktadır. Normal şartlar altında ilacın kullanım süresi için beş ila on gün verilmektedir. Yedi gün de geçerli süreler arasında sayılmaktadır. Yetişkinlerde sayılmış olan enfeksiyonların tedavisi için;

  • Günde iki kez
  • 250 mg şeklinde alım önerilmektedir.

Alım için verilen öneriler genel geçer önerilerdir. Uzmanlar hastaların durumuna göre dozları artırıp azaltabilmektedir. Bu neden yüzünden esas olan kullanım şekli her daim uzmanlar tarafından önerilen kullanım şeklidir. Çocuklarda da kullanılabilen bu ilaç için önerilen doz ise günde iki kez 125 mg olarak açıklanmaktadır. Burada da uzman önerileri kullanım şekillerini değiştirebilmektedir.

Enfexia Hamilelik

Antibiyotik olarak değerlendirilen ilaçların genel kullanımında bile dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu tür ilaçların hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanımı ekstra hassasiyet içermektedir. İlaç kullanımından kaynaklanabilecek olan zararlardan korunabilmek için kadınların gebelik gibi detayları muhakkak doktorları ile paylaşmaları gerekmektedir. Enfexia hamilelik durumunda;

  • Doz ayarlamaları yapılarak,
  • Zarar ve fayda durumları kıyas edilerek kullanılabilmektedir.

Kullanım konusunda bahsedilen iki önemli detay da ancak uzmanlar tarafından belirlenmektedir. Bundan ötürü hastaların uzmanları kesinlikle bilgilendirmeleri lazımdır. İlacı kullanmaya başladıktan sonra hamile olduklarını fark eden kadınlar için de aynı durumlar söz konusudur. Böyle durumlarda da direkt olarak doktorlara danışılması lazımdır. Danışma öncesinde ilacın kullanımına ara verilmesi de önerilmektedir.

Enfexia emzirme döneminde de rahat bir şekilde kullanılabilecek ilaçlar arasında değildir. Zira ilacın etken maddeleri süt aracılığı ile bebeklere geçebilmektedir. Uzmanlar kullanım öncesinde ilaçtan elde edilecek olan yararlar ile bebeğe gelecek olası zararların derecesini hesaplamaktadır. Zarar ve fayda durumuna göre ise kullanma ya da kullanmama kararı alınmaktadır.

Enfexia Yan Etkileri Nelerdir?

İlaçların farklı yan etkileri kaydedilmektedir. Ancak yan etkiler konusunda herkeste bir şey fark edilecek diye bir şart yoktur. Sayılacak olan Enfexia yan etkileri genel manada ilacın bileşenlerine alerjileri olanlarda kendini göstermektedir. Yan etkiler arasında;

  • Nefes almada zorluk
  • İsilik
  • İshal
  • Mantar
  • Yüksek ateş bulunmaktadır.

Sayılan yan etkilerin tamamı önemli ve ciddi yan etkiler arasındadır. Bu neden yüzünden yan etkilerin görülmesi veyahut devam etmesi durumunda ilacın kullanımı bırakılmalıdır. Böyle durumlarda uzmanlar da bilgilendirilmelidir. Böylelikle tedavinin farklı bir ilaçla ya da değişen dozlarla devam etmesi sağlanmış olunacaktır.Enfexia Ne İçin Kullanılır?

Cosakondrin Plus Nedir, Ne İçin Kullanılır?

cosakondrin plus nedir ne icin kullanilir

Cosakondrin plus ilacı; içeriğinde; sülfat, MSM, kondroitin, sülfat ve glukozamin bulunduran ek gıda takviyelerinden bir tanesidir. Özellikle de Cosakondrin plus kadınlar kulübü tarafından en sık araştırılan konulardan da bir tanesi olarak bilinmektedir. Bunun sebebi ise; ek gıda içerikli vitaminlerin kilo aldırıyor düşünesinden kaynaklanmaktadır. Ancak bu tamamen yanlış bir düşünce tarzıdır. Kullandığınız ek gıdalar, kilo almanıza değil; daha düzenli bir şekilde hayatınızı sürdürmenize yardımcı olmaktadır. Özellikle de beslenme düzeniniz nedeniyle, bağışıklık sisteminizde bazı düşüklükler yaşanıyorsa bu sorunun en kısa süre içerisinde önüne geçmeniz de çok önemlidir. Aksi takdirde, ileride daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalmanız söz konusu olabilir.

Cosakondrin Kullanım İçeriği

Cosakondrin plus ilacının içerisinde MSM yer aldığı için, MSM nedir, ne işe yarar? Tarzında soruların da sık sık araştırılmaya devam ettiği verilen bilgiler arasında yer almaktadır. MSM, tam adıyla metilsülfonilmetan demektir. MSM’nin en büyük etkisi ise; ağrıların en kısa süre içerisinde geçmesini sağlıyor olması olarak da bilinmektedir. Özellikle de bağışıklık sistemi düşük olan ve çeşitli vitamin eksiklikleriyle karşı karşıya kalan kişilerin en sık yaşadığı problemlerden bir tanesi de hiç kuşkusuz, vücut ve kemik ağrıları olarak bilinmektedir. Cosakondrin plus gıda takviyesi almaya başladığınızda ise; ağrılarınızın büyük ölçüde geçmeye başlayacağından ve günden güne daha da rahatlamaya başlayacağınızdan emin olabilirsiniz.

Cosakondrin Ne İşe Yarar?

Cosakondrin plus hakkında araştırma yapmaya devam eden kişiler, ilacın ne işe yaradığı konusunda detaylı araştırmalar yapmaya da devam etmişlerdir. İlaç, gıda takviyesi olduğu için; genel olarak bağışıklığınızın güçlenmesine yardımcı olacak ve günlük hayatınızın düzene girmesine de olanak tanıyacaktır. Özellikle de düzenli kahvaltı etmeyi ve akşam yemeği yemeyi unutuyorsanız, bu konuda dikkatli olmanızı sağlayacak olan ilaçlardan bir tanesi de hiç kuşkusuz; Cosakondrin plus olarak bilinmektedir. Düzenli bir şekilde yaşayarak hayatını düzene sokmak isteyen kişilerin büyük bir kısmı, kısa süre içerisinde söz konusu gıda takviyesini düzenli ve devamlı bir şekilde kullanmaya başlamışlardır. Cosakondrin plus kullananlar da ilacın bünyeye çok iyi geldiğini ve daha rahat yaşam standartları altına yaşamaya başladıklarını belirtmişlerdir. İlaç hakkında yapılmaya devam eden olumlu yorumlar ise; birçok kişinin en yakınlarında bulunan eczanelerden söz konusu gıda takviyesini almasına da neden olmuştur.

Cosakondrin Kimler Kullanabilir?

Cosakondrin nasıl kullanılır ve kimler tarafından kullanılır? Tarzında sorular da birçok kişi tarafından yöneltilmeye devam etmektedir. İlacın genel içeriğine bakıldığı zaman, genel olarak eklem ve kemik ağrılarını gidermek amacıyla kullanılmaya devam ettiği de gözler önüne serilmiştir. Özellikle de gün içerisinde sıklıkla yaşadığınız ağrılar nedeniyle de işlerinizi yapmakta güçlük çekmeye başladıysanız, muhakkak söz konusu gıda takviyesini kullanmaya başlamanızda fayda vardır. Ancak bütün vitaminler, her insanın bünyesinde olumlu etkiler bırakmayacağı için, doktorunuzla görüşmenizde de fayda vardır. Aksi takdirde, vücudunuza farklı zararlar vermeniz de söz konusu olabiliyor. Fakat; doktor kontrolü olmadan söz konusu vitamini kullanmaya başladıysanız ve vücudunuzda herhangi bir değişikliğin olduğunu tespit ettiyseniz en kısa süre içerisinde doktora giderek alerjik tersler yaptırmanızda fayda vardır. Söz konusu ilacın, sizin vücudunuzda olumsuz herhangi bir etkisi varsa; doktorunuz en kısa süre içerisinde ilacınızı değiştirecek ve farklı vitamin takviyeleri kullanmanızı sağlayacaktır.

Cosakondrin Plus Yan Etkileri

Cosakondrin plus yan etkileri de birçok kişi tarafından sık sık araştırılmaya da devam etmektedir. Cosakondrin plus genel olarak yan etki göstermeyen vitamin türlerinden bir tanesi olsa da bazı zamanlarda mide bulatışı gibi problemlerin yaşanmasına da sebebiyet verebiliyor. Bazı zamanlarda ise; ilacın baş ağrısı yaptığı; söz konusu gıda takviyesini alan kişiler tarafından verilen bilgiler arasında yer almaktadır. Ancak söz konusu yan etkiler herkeste ortaya çıkmamakla beraber, çok nadir görülmektedir. Bu nedenle direk telaşlanmanıza da gerek yoktur.

Söz konusu gıda takviyesi hakkında en sık yöneltilen sorulardan bir tanesi de Cosakondrin plus kilo aldırır mı? Sorusu olmuştur. İlacın kilo aldırıcı bir etkisinin olduğu kesin bir kanıyla ispatlanmamıştır. Bazı kişiler ilacı kullanmaya başladığında daha düzenli yemek yediği için kilo aldığını düşünse de bu durum tamamen düzenli beslenmekten kaynaklanmaktadır.

Monurol 3g Nasıl Kullanılır?

monurol 3g nasil kullanilir

Antibiyotik ilaçlar kategorisine giren Manurol 3g, ağır hastalıklarda kullanılmaya devam eden ilaç türlerinden bir tanesi olarak bilinmektedir. Özellikle de idrar yolu enfeksiyonları birçok kişinin problem yaşadığı rahatsızlıklardan bir tanesidir. Bu tarz sorunlarla karşı karşıya kalan kişilerin ise; Monurol 3g kullanımı için, doktor kontrolünden geçmesi gerekmektedir. Doktorunuz izin verdiği süreçte ilacı kullanmaya başlamanız mümkün olacaktır. Ancak idrara çıkarken yanma hissediyorsanız, doktorunuza danışmadan ilacı kullanmaya başlamamalısınız. Çünkü idrar yanması, yalnızca enfeksiyonlarda ortaya çıkan bir durum değildir. Bazen farklı nedenlerden ötürü bu tarz durumlarla da karşı karşıya gelmeniz mümkün olacaktır. Bu nedenle idrar yolu enfeksiyonu tanısı olmadan ilaç kullanımına başvurmamanızda fayda vardır.

Monurol 3g Ne Kadar Sürede Etki Eder?

Monurol kullananlar, ilacın etkileri hakkında bazı bilgiler vermiştir. Monurol ilacı kullanılmaya başlandığı zaman düzenli olarak devam edilmesi de çok önemlidir. İlaç düzensiz bir şekilde kullanıldığı zaman etkisini hiçbir şekilde göstermeyecektir. Kısa süre içerisinde idrar yolu enfeksiyonundan kurtulma hissine kapılıyor olsanız da ilacı kullanmaya devam etmezseniz, aynı sancıların yeniden ortaya çıkabileceğinden emin olabilirsiniz. Bu nedenle doktorunuzun belirttiği süre zarfı boyunca söz konusu ilacı kullanmaya devam etmenizde de fayda vardır. İlacın tüm kullanım koşullarına uyum sağlayarak hareket ettiğiniz takdirde, birçok kişinin mustarip olduğu idrar yolu enfeksiyonlarından kısa süre içerisinde kurtulabileceğinizden emin olabilirsiniz.

Monurol Kullanımı

Monurol ilacını kullanmaya başlayacak olan kişiler, Manurol 3g sıcak suyla mı? Gibi soruları sık sık sormaya da devam etmişlerdir. İlaç suyun içerisinde çözülse bile sıcak suya atma gibi bir zorunluluğunuz olmadığını bilmenizde fayda vardır. Tam aksine, ilacı ılık bir suya koymanız etkisini daha kısa süre içerisinde göstermesini sağlayacaktır. Ancak Monurol ilacını mesaneniz boşalmadan kullanmamanızda fayda vardır. Aksi takdirde herhangi bir etkisini görmeniz maalesef söz konusu olmayacaktır. İdrar yolu enfeksiyonları için kullanılmaya devam eden ilaçların büyük bir kısmı, mesane boşken kullanılmalıdır. Doktorlar da bu yönde sık sık uyarı vermeye devam etmektedir. Çünkü ilacı mesanesi boş olmadan kullanmaya çalışan hastalar, etkisini göremediğini belirtmiştir. Siz de bu tarz sorunlarla karşı karşıya kalmadan kısa süre içerisinde iyileşmek istiyorsanız, kullanım koşullarına uyum sağlamanızda da fayda vardır.

Monurol Kaç Gün Arayla Kullanılır?

Monurol ilacını satın almaya karar veren kişilerin büyük bir kısmı da Monurol reçetesiz satılır mı? Tarzında soruları sık sık yöneltmeye devam etmektedir. İlacı reçetesiz bir şekilde kullanmanız sağlığınız için iyi olmadığı gibi, alerjik reaksiyonlarla karşılaşmanız da mümkün olabiliyor. Bu nedenle doktor kontrolünden geçmeden idrar yolu enfeksiyonları için herhangi bir ilaç kullanmaya başlamamanızda fayda vardır.

Monurol ilacı ne kadar kullanılır? Sorusunun cevabına gelirsek ise; ilacı, 10 gün içerisinde yalnızca 2 şase olacak şekilde kullanmanız gerekmektedir. Monurol ilacının yapısı ve içeriği çok güçlü özelliklere sahip olduğu için, fazla kullanım gibi durumlarla söz konusu kaldığınız zaman sorun yaşamanıza da neden olabiliyor. Hatta alerjik bir bünyeniz olmasa bile, farklı yen etkilerle karşılaşarak sorun yaşamanız da söz konusu olabilir. Bu tarz problem yaşadığınızda ise; durumunuzu muhakkak alanında uzman bir doktora belirtmeniz gerekecektir.

Monurol 3G Yan Etkileri

Monurol ilacını kullanmaya başlayan kişiler, Monurol 3g yan etkileri konusunda da araştırma yapmaya devam etmektedirler. İlaç, bazı kişilerin bünyesine alerjik durumların yaşanmasına sebebiyet verebiliyor. Örneğin; ilacın yan etkilerinden bir tanesi de ishal olarak bilinmektedir. Ancak bu yan etki her insanda görülmeyebilir. Bazı kişilerin ise; zaman zaman, vücudunda alerjik reaksiyonların oluştuğu gözlemlenmiştir. Bu durumun temel nedeni ise; ilacın içerisinde bulunan içeriklerden ve bileşenlerden kaynaklı olabiliyor. Bu tarz durumlarla karşı karşıya kaldığınızda ise; muhakkak en yakınınızda bulunan hastaneye gitmeniz ve doktor kontrolünden geçmeniz gerekecektir. Eğer idrar yolu enfeksiyonlarınız devam ediyorsa, doktorunuz size farklı ilaçlar uygulamaya başlayacaktır.

Monurol 3g kullananların en çok araştırdığı konulardan bir tanesi de hiç kuşkusuz, Manurol gebelik süreci içerisinde kullanılır mı? Sorusu hakkında olmuştur. Eğer idrar yolu enfeksiyonu yaşıyorsanız ve hamileyseniz, bu durumu doktorunuzla paylaşmadan hamilelik döneminiz içerisinde Monurol 3g ilacını kullanmaya başlamamanızda fayda vardır. Aksi takdirde beklenmeyen sorunlar yaşayabilirsiniz.

Bacağa Vuran Fıtık Ağrısı Nasıl Geçer?

bacaga vuran fitik agrisi nasil gecer

Başlık belki biraz korkutucu gelebilir, değil mi? Ancak endişelenmeyin, çünkü bu yazıda sizinle paylaşacağımız bilgilerle bacağınızı vuran fıtık ağrısından kurtulmanız mümkün olacak. Bunu belirtmek gerekirse, bir tıp uzmanıyla danışmadan büyük bir ağrıyla başa çıkmaya çalışmak sağlığınıza zarar verebilir. Ancak, evde uygulayabileceğiniz bazı yöntemlerle rahatlama sağlayabilir ve süreci hafifletebilirsiniz.

  1. Dinlenme ve Hareket Etme Dengesi: İlk adım, dinlenme ile hareket etme arasında bir denge kurmaktır. Tamamen hareketsiz kalmak, kasların sertleşmesine ve ağrının artmasına neden olabilir. Ancak aşırı aktivite de durumu kötüleştirebilir. Dolayısıyla, ağrı hissettiğinizde dinlenmeye zaman ayırın, ancak tamamen hareketsiz kalmaktan kaçının. Hafif yürüyüşler veya yüzme gibi düşük etkili egzersizler fıtık ağrısını hafifletebilir.
  2. Isı ve Soğuk Terapisi: Fıtık ağrısı genellikle iltihaplanma ve kas spazmlarından kaynaklanır. Bu durumda, ısı ve soğuk terapisi iyi bir çözüm olabilir. Sıcak duş almak veya ısıtıcı pedler kullanmak kasları gevşetebilir ve ağrıyı azaltabilir. Diğer yandan, buz uygulamak iltihaplanmayı azaltabilir ve ağrıyı hafifletebilir. İki terapiyi de deneyerek hangisinin sizin için daha etkili olduğunu gözlemleyebilirsiniz.
  3. Egzersiz ve Esneme: Düzenli egzersiz ve esneme rutinleri, kasları güçlendirebilir ve esnekliğinizi artırabilir. Bu da fıtık ağrısını azaltmaya yardımcı olabilir. Ancak, egzersiz seçiminde dikkatli olmak önemlidir. Belirli egzersizler fıtık ağrısını artırabilir, bu yüzden doktorunuzun veya bir fizyoterapistin önerilerine uygun egzersizler seçmek önemlidir.
  4. Duruş ve Hareket Alışkanlıkları: Fıtık ağrısını hafifletmenin bir diğer yolu da günlük duruş ve hareket alışkanlıklarınızı gözden geçirmektir. Özellikle masa başı çalışıyorsanız, doğru duruşu korumak ve düzenli aralıklarla kısa molalar vermek bel ve sırt sağlığınızı korumak için önemlidir.
  5. Masaj ve Fizik Tedavi: Profesyonel bir masaj veya fizik tedavi seansı da fıtık ağrısını hafifletmede etkili olabilir. Uzman bir fizyoterapist veya masör, kasları rahatlatabilir, esnetebilir ve ağrıyı hafifletebilir.

Sonuç olarak, bacağınızı vuran fıtık ağrısından kurtulmak için birçok yöntem mevcuttur. Ancak herkesin vücudu farklı tepkiler verebilir, bu yüzden en etkili yöntemi bulmak için deneme yanılma yöntemini kullanabilirsiniz. Ancak unutmayın, şiddetli ağrılarınız varsa veya durumunuzda bir değişiklik fark ederseniz, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Sağlığınız her şeyden önemlidir, unutmayın!

Boğazdaki Gıcık Nasıl Geçer?

bogazdaki gicik nasil gecer

Boğazda gıcıklanma hemen her insanın başına gelebilen sağlık sorunlarından biridir. Bahsedilen durumun ciddi bir sorun olarak addedilmesi için devamlı hale gelmesi gerekmektedir. Diğer türlü senede bir kez görülen bir gıcıklanmanın insanları telaşe düşürmesine lüzum bulunmamaktadır. Peki gıcıklanmanın nedenleri nelerdir ve nasıl geçer? Merak ettiğiniz tüm soruların yanıtlarını sizler için hazırladık.

Boğazda Gıcık Neden Olur?

İnsanların fizyolojik ve psikolojik durumları birbirinden ayrılmaktadır. Boğazda gıcık neden olur konusu da bu nedenlere bağlı olarak farklı başlıklarda incelenmektedir.  Yapılan araştırmalara göre;

  • Sigara kullanımı,
  • Geniz akıntısına neden olan solunum yolu hastalıkları,
  • Alerjik reaksiyonlar,
  • Boğazdaki kuruluklar gıcıklanma sıkıntısının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Yukarıda sayılan maddeler boğazda görülen gıcıklanma hissinin fiziksel nedenleri olarak değerlendirilmektedir. Ancak pek çok hastada herhangi bir fiziksel neden bulunmamasına karşın gıcıklanma durumunun görüldüğü tespit edilmiştir. Bu da boğazda oluşan gıcıklanmanın stres ve psikolojik kaynaklı olabileceğini de göstermektedir. Özellikle iş ya da özel yaşamında aşırı strese maruz kalanların bu sıkıntıyı daha çok yaşadıkları kaydedilmiştir. Uzmanlar boğazdaki gıcıklanma hissinin ana nedenini tespit ettikten sonra tedaviye geçmektedir. Bu sayede tedavi hemen herkese özel şekilde verilebilmektedir.

Boğazda Gıcık Hangi Hastalığın Belirtisidir?

Boğazdaki gıcık çoğu zaman geçici bir durum olarak değerlendirilmektedir. Ancak nadir de olsa bazı hastalarda bu durum devamlı olarak sürmektedir. Gıcığın tedavi edilmesinden kısa süre sonra yeniden kendini göstermesine de rast gelinmektedir. Bu gibi durumlar gıcığın aslında bir hastalık değil bir semptom olduğunu göstermektedir. Gıcığın ortadan kalkması için ise altında yatan hastalığın tedavi edilmesi gerekmektedir. Peki kendini gıcık ile gösteren hastalıklar nelerdir? Bu tür hastalıklar arasında;

  • Boğaz reflüsü,
  • Faranjit,
  • Solunum yolu enfeksiyonları yer almaktadır.

Boğazdaki gıcığın ana nedeninin tam olarak tespit edilebilmesi için hastaların bir uzman muayenesinden geçmeleri gerekmektedir. Farklı hastalıkların ilerlemesinin de önüne geçilebilmesi bakımından bireylerin zaman kaybetmeden bir uzmana danışmaları tavsiye edilmektedir.

Boğazda Oluşan Gıcık Nasıl Geçer?

Uzmanlar tarafından boğazdaki gıcık tedavisi kapsamında farklı öneriler getirilmektedir. Önerilerin kişiden kişiye göre değişim göstermesinin ana nedeni gıcık oluşma sıklığının değişim göstermesi ya da farklı hastalıkların bulunması olarak açıklanmaktadır. Uzman önerileri çerçevesinde;

  • İlaçlı tedavilerin takip edilmesi
  • Spreylerin düzenli olarak kullanılması boğazdaki gıcığın oluşmamasını sağlayacaktır.

Daha önceki içeriklerde bahsedildiği üzere gıcık oluşum nedenleri kimileri için tamamen psikolojiktir. Bu gibi kimseler için de farklı öneriler getirilmektedir. Getirilen öneriler arasında kısa ya da uzun soluklu bir tatile çıkmak bulunmaktadır. Ev değişikliği yapmak, mümkünse farklı iş kollarında çalışmak da boğazdaki gıcığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Buradaki önemli nokta gıcığın oluşmasına olanak hazırlayan ortamdan kişilerin uzaklaşmasıdır.

Boğazdaki Gıcık Nasıl Geçer? Bitkisel Yöntem

İnsanlar son yıllarda hastalıklarına bitkisel tedavi yöntemleri aramaktadır. Bahsedilen durum ilaçların yan etkilerinden kaynaklanmaktadır. Ancak verilecek olan yöntemler her zaman fayda sağlamamaktadır. Bu neden yüzünden yöntemlerin ana tedavi sistemine destek olma işlevi göstermesi daha uygun olmaktadır. Boğazdaki gıcık nasıl geçer konusunda evde uygulanabilecek olan yöntemler arasında;

  • Ilık su tüketimini artırmak,
  • Nefes almayı rahatlatacak egzersizler yapmak,
  • Bitki çayları tüketmek, bulunmaktadır.

Kötü alışkanlıklar yüzünden boğazlarında gıcık oluşan kimselerin bu histen kurtulabilmelerinin ilk adımı sigara gibi alışkanlıklarını bırakmaları oluşturmaktadır. Bazıları sigara içmeyi bıraktıklarında gıcık oluşumunun yok olduğunu fark edeceklerdir. Kimileri için ise sigarayı bırakmanın yanı sıra belli ilaçları ve spreyleri kullanmak da gereklidir. Bu neden yüzünden tedavi aşamasında bireysellik ön planda tutulmaktadır.

Boğazdaki Gıcık Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Boğazdaki gıcığa ne iyi gelir araştırmaları sonrasında pek çok farklı tedavi önerisi elde edilebilmektedir. Gıcığın ana nedeni boğazın kurumasıdır. Bu neden yüzünden sorunu yaşayanların gıcıklanma sonrasında hemen su ya da farklı sıvılar tükettikleri bilinmektedir. Böylece yaşanan öksürük durumunun sona ermesi sağlanmaktadır. Ancak atılan bu tür adımlar gıcık tedavisi demek değildir. Gıcığın muhakkak tedavi edilmesi gerekmektedir. Tedavinin ertelenmesi ya da hiç yapılmaması durumlarında yaşanan öksürük kronik hale gelebilmektedir. Bu da hastaların yaşamları boyunca boğazlarında gıcık sıkıntısı çekmelerine neden olacaktır. Uzmanlar hastalığın ilerlemeden tedavi edilmesi için zaman kaybetmeden bir doktora gözükmesi gerektiğinin altını aynı nedenlerden ötürü çizmektedir.

Travogen Krem Ne işe Yarar?

travogen krem ne ise yarar

Mantar, deri hastalıkları arasında en çok rast gelinenlerden biri olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar ortak kullanım alanlarından kolay bir şekilde mantar kapabilmektedir.

  • Havuzlar,
  • Ortak kullanılan taraklar,
  • Ortak kullanılan havlular mantarın kısa süre içerisinde bulaşmasına neden olabilmektedir.

Travogen Krem mantar kaynaklı hastalıkların büyük bir kısmının tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak uzmanlar tarafından reçete edilen bu ilaç her mantar türünü de tedavi etmemektedir. Kremin nelere iyi geldiğini ya da ne şekilde kullanılması gerektiğini içeriklerimizden öğrenebilirsiniz.

Travogen Krem Nelere İyi Gelir?

Mantar, insan vücudunda oldukça farklı bölgelerde kendini gösterebilmektedir. Bu neden yüzünden tedavisi bulunduğu alana göre yapılmaktadır. Travogen içerik olarak izokonazol nitrat bulundurmaktadır. Bu neden yüzünden mantar hastalıklarının tedavisinde haricen değerlendirilen merhem grupları arasında başı çekmektedir. Merhemin iyi geldiği alanlar;

  • Deri üzerindeki mantar oluşumu,
  • Derideki maya benzeri olan mantar oluşumu,
  • Koltukaltlarında ya da kasıklardaki mantar kaynaklı kızarıklıklar,
  • Meme altlarında, testislerin üzerindeki ince kabuklaşmalar olarak sıralanabilmektedir.

Merhemin uzman önerisi çerçevesinde kullanılması faydasının görülmesi açısından en önemli detaylardan birini oluşmaktadır. Düzenli kullanım ile birlikte derice ince kabuklaşmaya neden olan sorunları giderdiği de bilinmektedir. Bazı durumlarda kahverengi ve kırmızı lekelenmelerin tedavi edilebilmesi için bu merhem değerlendirilebilmektedir. Travogen krem kullanım alanları görüldüğü üzere oldukça geniştir.

Travogen Krem Nasıl Kullanılır?

Travogen kullanımı konusunda uzmanlar doz ve şekil bazında farklı açıklamalar yapabilmektedir. Bu durum hastaların rahatsızlık boyutuna göre değişim göstermektedir. Bireyler kullanımda muhakkak uzmanların önerdiği yöntemi takip etmelidir. Bunun haricinde kullanım için önerilen miktar günde bir adetten oluşmaktadır.

Kullanım, merhemin hastalıklı olan bölgeye uygulama olarak açıklanmaktadır. Eşit ve az miktarda uygulan krem deriye yedirilmelidir. Ancak her mantar türünün tedavisi bu şekilde tamamlanamayacaktır. Bu durumun nedeni ise özellikle el ya da ayak parmaklarında yer alan mantar enfeksiyonlarının daha inatçı olması olarak açıklanmaktadır. Böyle enfeksiyonları bulunanlar için iki ya da üç hatta dört haftaya kadar merhem uygulaması devam edebilmektedir. Tedavinin sonuç vermesi açısından kullanım düzenli olarak yapılmak zorundadır.

Travogen Krem Gebelikte Kullanılır Mı?

Travogen gebelik konusunda belli soru işaretlerini berberinde getirmektedir. Ancak merhemin içeriklerinin araştırılması halinde gebelik sırasında kullanımının bir zarar oluşturmayacağı ortaya çıkmıştır. Yine de kadınların kullanım öncesinde muhakkak doktorlarına danışmaları istenmektedir.

Gebelikte kullanım öncesinde uzmanlara danışılmasının ana nedeni merhemin içerdiği maddeler olarak açıklanmaktadır. İzokonazol bulunduran ilaçların doğacak olan çocuğa herhangi bir zarar verdiğine yönelik bilgiler bulunmamaktadır. Yine de uzmanlar temkinli olarak hareket etmek istemektedir. Merhemi uygulamaya başladıktan sonra hamile kalanların da durumu doktorlarına bildirmeleri istenmektedir. Bu gibi durumlarda farklı tedavi yöntemleri denenebilmektedir.

Travogen Krem Yan Etkileri Nelerdir?

Haricen kullanılan merhemlerin bir kısmının yan etkileri olduğu gözlemlenmektedir. Travogen yan etkiler bakımından ilk sırayı alerji almaktadır. İnsanlar farkında olmasalar bile merhemlerin içerdiği maddelere karşı alerji geliştirebilmektedir. Bu neden yüzünden kullanım öncesinde derinin bir bölümünde krem uygulanması önerilmektedir. Derinin alerjik reaksiyon göstermesi halinde kullanım bırakılmalı ve yeniden doktora gidilmelidir. Bunun haricinde rapor edilmesine karşın çok sık görülmediğinin de altı çizilen yan etkiler arasında;

  • Deride kızarıklık,
  • Deride yanma,
  • Deride kabartı oluşumu bulunmaktadır.

Yan etkilerin birinin ya da birkaçının görülmesi halinde kullanıma son verilmesi önerilmektedir. Merhemin yan etkilerini görenler imkanları var ise yeniden doktorlarına muayene olmalıdır. Kişiler bunun yerine durumdan eczacılarını da bilgilendirebilmektedir. Bahsedilen durumların yaşanması halinde genellikle içerik bazında benzer olmasına karşın daha hafif olarak değerlendirilen merhemlerin denenmesi önerilmektedir.

Travogen Krem Fiyatı

İlaç fiyatları miligram boyutlarına göre ya da nerelerden satın alındıklarına göre değişim gösterebilmektedir. Üstelik reçeteli olarak satışa sunulan ilaçların ve merhemlerin fiyatları sigortası bulunan vatandaşlar için devlet tarafından ödenmektedir. Bu da ilaçların ücretsiz olarak temin edilmesini sağlamaktadır. Yine de Travogen fiyat açısından resmi bilgilendirmeler yapılmaktadır. bu sayede ilacın haricen satın alınması ve çok yüksek rakamlardan satın alınmaması sağlanmış olmaktadır.

2021 resmi rakamlarına göre Travogen %1 60 gram krem için ödenmesi uygun olan rakamlar 31,55 TL’den oluşmaktadır. İlacın merhem formu yerine sprey formunun tercih edilmesi durumunda ödenecek olan rakamların 22,39 TL olarak güncellendiği görülmektedir. 

Sağlıklı Zayıflamak İçin Nasıl Beslenmeliyiz?

saglikli beslenme

Sağlıklı görünmek ve sağlıklı bir yaşam sürebilmek için fazla kilolardan arınmak gerekiyor. Öncelikle sağlıklı zayıflamak için kendinizi asla uzun süre aç bırakmamalısınız. Aç kalmak kısa sürede kilo vermenize neden olsa da kilolarınızı hızlıca geri almanızın da nedeni olacaktır. Sağlıklı zayıflamak için dengeli ve düzenli beslenmek devamında ise günlük spor planına uygun olarak çalışmak gerekir.

Sağlıklı zayıflamak istiyorum diyorsanız diyet listesi oluşturmalısınız. Listeniz için uygun olan beslenme düzeni ile ilgili bilgi alabilirsiniz. Pek çok kişi özellikle yaz aylarının gelmesiyle birlikte sağlıklı zayıflamak için diyet programı hazırlatıyor. Bu programa bağlı kalıyor ve hem dengeli beslenme hem de hareketsiz bir yaşam problemini ortadan kaldırıyor.

lifli meyveler
lifli meyveler

Sağlıklı Zayıflamak İçin Nasıl Beslenmeliyiz?

Sağlıklı zayıflamak için hayatımızda değiştirmek ve beslenme alışkanlıklarımıza dikkat etmek gerekmektedir. Peki, sağlıklı zayıflamak için nasıl beslenmeli? Ağırlaşan vücut hareketsizleşir. Pek çok kilolu birey hareket etmek istemez. Sosyal hayattan uzaklaşır ve yalnızlaşır. Modern ve şehir yaşamının getirmiş olduğu olumlu etkilerinin yanı sıra olumsuzlarda ortaya çıkmaktadır. Dört duvar arasında geçen süre bireylerin kilo alımına neden olmaktadır. Televizyon programlarında ve internette kilo vermek isteyenlere yönlendiren pek çok diyet listeleri bulunuyor. Ancak sağlıklı zayıflamak için kendinize özel bir sağlıklı beslenme listesi hazırlatmalısınız. Sağlığınızı koruyarak kilo vermek hedefiniz olmalıdır.

Şok diyetler uygulayarak bir haftada mucizevi oranda kilo vermek değil öncelikli olarak sağlıklı ve doğal beslenme felsefesine uygun olarak iyi bir yaşam sürmeye çalışılmalıdır.

  • Diyete başlamadan önce sağlıklı bir birey olup olmadığınızı öğrenmelisiniz.Bunun için hekime gitmelisiniz.
  • Bol bol su tüketin
  • Lifli meyveler ve sebzeler tüketmeye çalışın
  • Şeker ve suni tatlandırıcılardan uzak kalın
  • Beyaz pirinç ve beyaz unu kesinlikle tüketmeyin.
  • Düşük karbonhidratlı bir beslenme listesi oluşturun, protein ağırlıklı olarak beslenin.

Sağlıklı Zayıflamak İçin Diyet Programı

Sağlıklı zayıflamak için öncelikli olarak beslenme düzeninizi değiştirmeniz gerekiyor. Karbonhidrat içeren besinlerden uzak kalmak ve zinde bir yaşam için protein ağırlıklı beslenmek hem doyurucu hem de sizin için sağlıklı olacaktır. Fitness Dergisi’nin sizler için hazırladığı sağlıklı zayıflamak için yapılması gereken önerileri aşağıda bulabilirsiniz.

  • Her gün birkaç porsiyon meyve tüketmek zayıflamak için önemlidir. Taze meyvelerin içinde bulunan vitaminler ve enzimler metabolizma hızını yükseltir. Bunun için zayıflamak isteyen bireyler muhakkak bir kaç porsiyon taze meyve tüketmelidir.
  • Her öğünde çiğ sebze ve salata tüketmek metabolizma hızınızı artıracağı için tüketilmelidir. Kilo vermek istediğiniz dönemde tükettiğiniz yeşil sebzeleri muhakkak zeytinyağı ile harmanlayın.
  • Diyetisyeninizin önerisine kulak verin ve asla taviz vermeyin. Özellikle bu dönemde kızarmış besinlerden uzak durun.
  • Haftada en az 1 öğün mutlaka kurubaklagil tüketin. Bezelye, mantar, barbunya gibi protein bakımından zengin besinlerden tüketin.
  • Sağlıklı zayıflamak için her gün en az 2 litre su tüketin. Diyetisyenler özellikle su tüketimi ile ilgili sürekli olarak uyarıda bulunmaktadırlar. Su içme konusunda hemfikir olan diyetisyenlerin suyun hangi aralıklarla ve ne şekilde tüketilmesi gerektiği noktasında fikir ayrılıkları ortaya çıkmaktadır.
  • Kilo verirken hedef koymayın. Asıl amaç sağlıklı kiloya ulaşmak olmalıdır. Beslenme alışkanlıklarınızı ömür boyu değiştirmek ve devam ettirmek esas amacınız olmalıdır.
  • Süt ve yoğurt tam yağlı olarak tüketilmelidir. Yağsız ve diyet sütler hızlı acıkmaya neden olur. Zayıflamak için çok fazla yemek değil aç kalmaktan korkmak gerekir.

Diyet kelimesi aç kalmak kelimesinin aynısı değildir. Diyetisyenler aç bırakarak kilo verdirmezler.

Folik Asit Nedir Ne İşe Yarar?

folik asit nedir ne ise yarar

Folik asit vücutta olması gereken en önemli vitaminlerden bir tanesidir. Vücutta folik asit eksikliği olması durumunda, birçok farklı belirtiyle karşılaşmanız da mümkün olabiliyor. Bu nedenle düzenli olarak kan testlerinizi yaptırmanızda ve gerektiği yerde vitamin takviyesi almanızda fayda vardır. Aksi takdirde, farklı sıkıntılarla karşı karşıya kalmanız da söz konusu olabiliyor. Folik asit, genel olarak B9 vitamini olarak bilinmektedir. Sağlık ocaklarına gittiğinizde, verdiğiniz kanlar; vücudunuzda herhangi bir vitaminin eksikliği olup olmadığını da kolaylıkla tespit edecek ve gerektiği yerde size, vitamin takviyesi verilecektir. Ancak gerekli testleri yaptırmadan, folik asit kullanmamanızda fayda vardır. Aksi takdirde, farklı problemler yaşamanız da söz konusu olabiliyor.

Folik Asit Eksikliği Nelere Yol Açar?

Folik asit eksikliği olması durumunda, vücudunuzda farklı belirtiler ortaya çıkacaktır. Bu belirtilerden en belirgini ise; yorgunluk ve halsizliktir. Gün içerisinde çok hızlı yorulduğunuzu hissediyorsanız, vücudunuzda Folik asitin eksik olması muhtemeldir. Hatta Folik asit eksikliği ilerlediği dönemlerde, anemi hastalığı da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle söz konusu vitamin eksikliği ilerlemeden, gerekli kontrolleri yaptırmanızda ve gerekli önlemleri almanızda da fayda vardır. Folik asit eksikliğinin belirtilerinden bir tanesi de deride oluşan solgunluk olarak bilinmektedir. Bununla beraber, nefes darlığı gibi önemli sıkıntılar yaşıyorsanız, en yakınınızda bulunan sağlık ocağına giderek gerekli testleri yaptırmanızda da fayda vardır.

Folik Asit Kullanmaya Ne Zaman Başlanmalı?

Hamile olan bireylerin, bazı zamanlarda folik asit eksikliği yaşaması da söz konusu olabiliyor. Bu nedenle hamilelikte en iyi folik asit markası nedir? Tarzında sorular da sık sık yöneltilmeye devam etmektedir. Ancak hamilelik süresi boyunca, folik asit eksikliklerinin belirtilerini yaşamaya devam ediyorsanız da bilmediğiniz ilaçları kullanmak yerine, en yakınınızdaki hastaneye giderek doktorunuzdan tavsiye almanızda fayda vardır. Doktorunuz folik asit eksikliğinizin ne düzeyde olduğunu kontrol edecek ve bu doğrultuda size ilaç yazacaktır. İlaçlarınızı düzenli olarak kullanmaya devam ettiğiniz takdirde, yaşadığınız problemler de en kısa süre içerisinde çözüme kavuşacak ve folik asit eksikliğiniz de neredeyse tamamen bitecektir.

Folik Asit Almak Zararlı Mı?

En iyi folik asit ilacı hangisi? Gibi sorular da birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Folik asit sadece ilaç takviyesi olarak değil, bazı besinler yoluyla da alınabiliyor. Folik asit eksikliğiniz olması durumunda ilaç almanız riskli olsa da yediğiniz yemeklerden gerekli folik asit eksikliğinizi karşılamanızda da herhangi bir sakınca yoktur. Tam aksine, günlük olarak yediğiniz yemeklerden, bünyenizin ihtiyacı olan folik asit miktarını alıyor olmanız da daha sağlıklı olmanıza yardımcı olacaktır. Özellikle de ilaçlara alerjisi olan kişiler, hap kullanmak yerine folik asit içeren besinler yemeleri gerekmektedir. İçerisinde folik asit olan besinler ise şunlardır; pancar, kuru fasulye, kuşkonmaz, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, Brüksel lahanası, bamya vb. yiyeceklerdir. Bu yiyecekleri haftada 1 ya da 2 kere tüketirseniz, vücudunuzun ihtiyacı olan folik asiti almış olursunuz.

Folik Asit Hapları Kilo Aldırır Mı?

Folik asit kullananlar, folik asit takviyelerinin kilo aldırıp aldırmadığını sık sık araştırmaktadırlar. Gıda içerisinde bulunan folik asitler, kilo alımına yol açmıyor olsa da bazı hapların kilo aldırdığı da verilen bilgiler arasında yer almaktadır. Ancak yukarıda bahsi geçen yiyecekleri yerseniz, kilo alma ya da verme gibi sorunlarla karşı karşıya gelmezseniz. Bazı kişiler, folik asit eksiliğinden dolayı da hızla kilo kaybetmektedir. Aldığınız besin takviyeleri, vücudunuzda bulunan folik asit eksikliğinin mümkün mertebede önüne geçecektir.

Folik Asit Zararı Var Mı?

Folik asit faydaları kadar zararları da birçok kişi tarafından araştırılmaya devam etmektedir. Folik asit de her ilaç türü gibi yeterli dozda alınması gereken vitamin türlerinden bir tanesidir. Folik asiti vücudunuza çok fazla yüklediğiniz zaman; çeşitli bulantılarla, uyku bozukluklarıyla, karın ağrısı ya da sinirlilik gibi problemlerle karşı karşıya kalmanız da maalesef mümkün olabiliyor. Bu tarz problemlerle karşı karşıya kaldığınız zamanlarda ise; doktorunuza danışmanız gerekecektir. Doktorunuz duruma göre, ilaçlarınızı kesecek ya da dozunu düşürecektir. Folik asit eksikliğiniz tam anlamıyla giderildikten sonra ise; ilaç takviyesi almaya devam etmenize de gerek kalmayacaktır. Ancak, aylık doktor kontrollerinizi aksatmamanızda da fayda vardır.

Katarin İlaç Ne İşe Yarar?

katarin ilac ne ise yarar

Katarin ağrı kesici mi ve ne işe yarar? Soruları da internet üzerinden araştırılmaya devam etmektedir. Özellikle de üst solunum yolu rahatsızlıkları, birçok kişinin zorlu süreçler yaşamasına sebebiyet verebiliyor. Bu tarz sorunlar yaşandığı zaman, içebileceğiniz ilaçlardan bir tanesi de katarin olacaktır. Katarin hapı ya da şurubu, özellikle de grip olduğunuz zamanlarda hastalığınızın en kısa süre içerisinde geçmesine ve iyileşmesine yardımcı olacaktır. Kış aylarında, grip ve nezle hastalıklarının sık sık gündeme gelmeye devam etmesi de Katarin ilacı kullanımının günden güne sıklaşmaya başlamasına da sebebiyet vermiştir. Ancak ilacı kullanmaya başlamadan önce, doktor kontrolünden geçmenizde fayda vardır. Aksi takdirde, ilaç vücudunuza yan etki yapabiliyor.

Katarin İlaç Nelere İyi Gelir?

Özellikle de akut sinüziti gibi rahatsızlıklar birçok kişinin sık sık yaşadığı problemler arasında yer almaktadır. Bu hastalıklar yalnızca gribal enfeksiyonlara neden olmaz. Baş ağrısı gibi problemlere de yol açmaya devam eden sinüzit rahatsızlığı, direk olarak üst solunum yollarınızı etkisi altına alacağı için, ilaç takviyesi yapmaya başlamanızda da fayda vardır. Katarin ilaç, birçok eczanede bulabileceğiniz ilaç türlerinden bir tanesidir. Bazı kişiler, Katarin ağrı kesici mi? Sorusunu sık sık yöneltmeye devam ediyor olsa da ilacın asıl etkisi ağrı kesici olması da değildir. Bazı zamanlarda, Katarin ilacının baş ağrısı gibi problemlerin önüne geçtiği biliniyor olsa da bir yeriniz ağrıdığı zaman kullanmanıza gerek yoktur.

Katarin Nasıl Kullanılır?

Katarin FORTE nedir ne için kullanılır? Soruları, üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla karşılaşan kişiler tarafından sık sık sorulmaya devam etmektedir. İlacın hem şurup, hem de hap şeklinde olanları vardır. Eğer yetişkin bir bireyseniz, eczanelerden ilacı rahatlıkla satın almanız mümkün olacaktır. Ancak Katarin ilacını küçük yaşta çocuğunuza içirmek istiyorsanız, öncelikli olarak; doktor kontrolünden geçmeniz gerekecektir. Aksi takdirde, ilaç çocuğunuza iyi gelmeyebilir. Fakat; gerekli tetkitler yapıldıktan sonra, ilacın düzenli olarak kullanılmaya başlamasında herhangi bir sakınca yoktur. Fakat; doktorunuzun söylediği süre dışında, ilacı kullanmayı bırakmamanızda da fayda vardır. Aksi takdirde etkisini görmeniz maalesef mümkün olmayabilir.

Katarin İlacı Yan Etkileri Var Mıdır?

Katarin hap fiyatı konusunda araştırma yapmaya devam eden kişiler, ilacın herhangi bir yan etkisi olup olmadığını da sık sık araştırmışlardır. Her ilacın bazı bireylere çeşitli yan etkileri olabiliyor. İlacın vücudunuza herhangi bir yan etki yaptığını hissetmeniz durumunda ise; doktora gitmenizde fayda vardır. Özellikle de alerjik bir bünyeniz varsa, Katarin ilacını almadan önce gerekli testleri yaptırmış olmanız da çok önemlidir. Özellikle de baş ağrısı ya da ateş gibi durumlarla karşı karşıya kaldığınızı hissediyorsanız, ilacı kullanmayı bir an önce bırakmanız gerekecektir. Katarin ilacının vücudunuzda herhangi bir yan etkiye sebep olması durumunda, doktorunuz size farklı bir ilaç verecektir.

Katarin İlacı Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Katarin şurup ne işe yarar? Sorusu da birçok kişi tarafından sıklıkla araştırılmaya devam etmektedir. Katarin şurubu, genel olarak çocuklara verilen ilaç türlerinden bir tanesi olarak bilinmektedir. İlacın şurubunu ya da hapını kullanmaya devam ettiğiniz süre boyunca da dozunu fazlalaştırmamanızda fayda vardır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarda kullanılmaya devam eden ilaçlar, yeterli dozda kullanılmadığı zaman, etki etmediği gibi çeşitli yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bu nedenle hastalığın boyutuna ve doktorunuzun verdiği bilgilere göre, Katarin ilacını günde bir ya da iki kere süre içerisinde kullanmanız ve hastalığınız geçtikten sonra ilacı kullanmaya devam etmemenizde fayda vardır.

Katarin İlacının Fiyatı Nedir?

Katarin fiyat performans açısından en etkili grip ilaçlarından bir tanesidir. Grip hastalığı, her gün milyonlarca kişinin kaptığı virüsten bir tanesidir. Üstelik söz konusu ilacın bulaşıcı bir reaksiyon gösteriyor olması da ilaç kullanımının zorunlu hale gelmesine sebebiyet vermiştir. Bu tarz bir durumla karşı karşıya kaldıysanız, Katarin ilacı hastalığınızın en kısa süre içerisinde iyileşmesine yardımcı olacaktır. İlacın eczane fiyatı ise; 20 TL olarak bilinmektedir. Ancak bazı zamanlarda, söz konusu ilacın fiyatı da artma ya da azalma gösterebiliyor. Bu nedenle en yakınınızdaki eczaneden gerekli bilgiyi aldıktan sonra ilacı satın alabilir ya da doktorunuza reçeteli olarak da yazdırabilirsiniz.