Kortizon Nasıl Kullanılır? Ne İşe Yarar?

kortizon kullanımı

Kortizon, böbreküstü bezlerinde üretilen ve insan vücudu için oldukça önemli bir hormondur. Vücuttaki kortizon üretimi kişiden kişiye değişebilmekle birlikte bireylerin sinirli, stresli ve gergin olduğu dönemlerde kortizon üretim seviyesi artış göstermektedir. Kortizon birçok ilaçların üretiminde kullanılmakla birlikte içeriğinde de kullanılmaktadır. Aşırı kullanımı ise insanları oldukça sıkıntılı ve zorlu bir hastalık dönemi ile baş başa bırakabilir.

Kortizon Nasıl Kullanılır?

Kortizon bireyin bağışıklık sistemini güçlendirici bir etkiye sahiptir. Bireyin vücudunda yeterli miktarda bulunmadığı zamanlarda halsizlik, yorgunluk v zayıf bağışıklığa yol açtığı bilinmektedir.

Kortizon tedavisinin çeşitleri vardır ve bu tedavi yöntemleri bireylerin kendi kendilerine uygulayabildiği yöntemlerdir. Kortizon iğnesi, kortizon hapı ve kortizon kremleri olarak çeşitli seçenekleri vardır.

Kortizon İğnesi

İğne ile vücuda enjekte edilen kortizon tedavisi genellikle kas ve eklem iltihaplanmalarında kullanılır. Çok fazla et tüketildiğinde oraya çıkan gut hastalığının tedavisinde de kullanıldığı bilinmektedir. İğnenin uygulandığı bölgede ise vücutta birkaç günlüğüne kızarıklık ve şişlik meydana getirebilir.

Kortizon Kremleri

Bireylerin ciltlerinde meydana gelen çeşitli rahatsızlıklarda kullanılabilen kortizon kremleri oldukça hızlı etki göstermesiyle bilinir. Böcek ısırmalarında da kullanılan bu tedavi yöntemi, yüzde ve ellerde meydana gelecek olan lekelenmelerde de kullanılmaktadır. Bireyin hormon dengesini de belli bir seviyede tutar.

Kortizon Hapları

Genelde belli başlı rahatsızlıklar için kullanılan kortizon hapları herhangi bir doktor tavsiyesi ve reçetesi olmadan kullanılmamalıdır. İlacın kullanımına başlandıktan sonra ise herhangi bir şekilde doktora danışılmadan bırakılmamalıdır. Bırakıldığı takdirde vücudun dengesini bozan etmenler barındırmaktadır.

kortizon ne ise yariyor 2
kortizon nasıl kullanılır? ne i̇şe yarar? 3

Kortizonun Yan Etkileri Nelerdir?

İnsan vücudunun belli bir bölümünde görülmez. Vücudun her yerinde çeşitli şekillerde yan etkilerinin görülebileceği kortizonun bilinen en önemli yan etkisi şişlik ve kızarıklıktır. Bunların dışında ise bulantı hissi, karın bölgesinde yağlanma, kemik erimesi, uykusuzluk, nefes darlığı, baş dönmesi, ciltte sivilcelenme, ciltte yağlanma gibi yan etkilerine de sahiptir. Bu etkilerden herhangi birinin hissedilmesi veya fark edilmesi durumunda kişi hemen doktoruna başvurmalıdır ve uzman görüşü olmadan ilacı bırakmamalı veya dozajında değişim yapmamalıdır. Aşırı fazla kortizon alınması sonucunda bu etkilerin şiddetinin arttığı bilinmekle beraber yine bir uzaman görüşü olmadan kullanım miktarı arttırılmamalıdır.

Kortizon Tedavisinde Beslenme

Kortizon tedavisini uygulayan bir kişinin belirli bir beslenme üzeni olmalıdır. Uzmanların verdiği beslenme programının dışında herhangi bir besin tüketmemelidir. Kortizon tedavisindeki en önemli detay ise tuz kullanımının azaltılmasıdır. Tuz denildiğinde ise yalnızca yemeklere sonradan ilave edilen tuz gelmemelidir. Örnek olarak belirtmek gerekirse tüketilen ekmeğin içerisindeki tuz miktarı da göz önünde bulundurulmalıdır. Uzmanların tavsiyesi olarak ise tuzsuz ekmek tüketimi oldukça faydalı olacaktır.

Bol sebze ve meyve tüketimi de kortizon tedavisinin en önemli beslenme programları arasındadır. Alınacak olan vitamin ve mineral miktarının yükseltilmesi tedavinin etki göstermesinde önemlidir. Potasyum içeriği yüksek olan sebzelerin tüketimi önem arz etmektedir.

Kortizon tedavisi gören bireylerde kemik yıkılması oldukça sık görülen bir durumdur. Bu durumun önüne geçmek için yapılması gereken ise kalsiyum alımının arttırılmasıdır. Alınan kalsiyum miktarı arttırıldıkça kemiklerin zarar görmesi azalacaktır. Kalsiyum için en çok tüketilmesi gereken besinler ise kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, süt ve yoğurt olarak nitelendirilebilir.

Kortizon kullanımından kaynaklı olarak şeker metabolizmasında bozukluklar yaşanabilir. Bu durumdan kaynaklı olarak bireylerin tatlı ve yağlı yiyecek tüketme isteği daha da artacaktır. Kortizon tedavisi uygulanan kişi ise kendisini olabildiğince bu tatlı ve yağlı tüketim maddelerinden uzak tutmalıdır. Tatlı ihtiyacını ve isteğini gidermek isteyen kişiler bunları düzenli olarak tüketecekleri meyvelerden karşılayabilirler.

Kortizon Ne İşe Yarar?

Kortizon bağışıklığı baskılayan bir ilaçtır. Vücutta oluşacak olan iltihaplanmaların şiddetlenmesini engelleyerek bir süre sonrasında da tamamen keser. Kortizonun yeterli miktarda olmaması durumunda ise vücuttaki iltihaplanmalar artış gösterir. Bireyin vücudundaki kortizon üretiminin yetersiz olması durumundan ek takviyeler yapılmaktadır. Kortizon iğneleri, kortizon hapları ve kortizon kremleri sayesinde bu eksiklik giderilmektedir. Bireylerde en sık rastlanan hastalıklar arasında yer alan astım ve alerjik rahatsızlıkların giderilmesinde kullanılan başlıca ilaçlar arasındadır. Bunlar dışında ise çeşitli cilt rahatsızlıkları, ciltte kuruma, romatizma, zehirlenmeler ve idrar yolu iltihaplanmalarında da önemli bir etkiye sahiptir.

Kaynak: Wikipedia

SMA İlaçları Neden Pahalı?

sma ilaçları ne kadar

SMA ilaçları neden pahalı? İnsan vücudundaki birçok kası tutarak hareket kabiliyetini kısıtlayan Spinal Musküler Atrofi (SMA), bireylerin yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir. Hareket hücreleri olarak adlandırılan motor nöronlardan kaynaklanan bu rahatsızlık genelde batı ülkelerinde görülmektedir. Ağırlıklı olarak bebeklerin ölümüne neden olan bu hastalık çok az rastlanan bir problemdir. Omurilikte yer alan hareket etme mekanizmasını etkileyen SMA hastalığı vücuttaki kasların sinir hücrelerinden gelen mesajları alamamasına sebep olmaktadır. Hareket kabiliyetini sıfıra kadar düşürebilen bu rahatsızlığın tedavisi ise ilaç ile mümkün olmaktadır.

Zolgensma adlı ilaçta sayı olarak oldukça fazla virüs bulunmaktadır. Bu virüsler zararsız olmasıyla birlikte SMA hastalarında eksik bulunan bir DNA tipinin yüklenmesiyle hastalara tedavi amacı güder. Değiştirilmiş gen olarak da adlandırılan bu yöntem sayesinde eksik olan DNA hücrelerinin ilacın içerisinde yer alan virüsler sayesinde hastanın vücuduna aktarılır. U.S. Food and Drug Administration (FDA) tarafından faydaları ve etkileri onaylanmış olan ilaç 2 yaşından küçük olan her türlü bebek için tescillenmiştir.

SMA Hastalığı Tedavisi Neden Pahalı?

sma ilaçları
SMA ilaçları

SMA tedavisi için onaylanmış ve etkileri belirgin bir şekilde görülebilen yalnızca 3 farklı ilâç bulunmaktadır. Bu ilaçların dışındaki bir tedavi yöntemi ise sonuç göstermemektedir. Ülkemizde bu ilaçların maddi boyutunu karşılayabilmek adına pek çok ailenin gücünün yetersiz olması doğrultusunda aileler yurtdışına yerleşerek ilacı oradan temin etme yöntemini seçmektedirler. İlaç tedavisi ile çözüm yolu aranan bu rahatsızlık uzun süren laboratuvar çalışmaları ve temin edilme şansının kısıtlı olması sebebiyle pahalı bir ilaçtır. Dünyanın en pahalı ilacı olmasıyla dikkat çeken Zolgensma yurtdışında satılmaktadır. Yurt içerisinde satılan ilaçların bir kısmı devlet tarafından karşılanırken bir kısmı da geri ödemeli olarak verilmektedir.

Yurtdışı menşei olan ilaçların ülkeye girişi, vergiler gibi seçeneklerden dolayı oldukça fiyatlı olan ilaçlar şunlardır: Spinzara, Zolgensma ve Risdiplam.

SMA İlaçları Ne Kadar?

Spinzara: Biogen adlı ilaç firması tarafından piyasaya sürülen bu ilaç SMA tedavisi için ortaya çıkarılan ilk tedavi olmuştur. Omurilik sıvısına enjekte edilerek uygulanmaktadır. 2020 yılında yapılan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası gereğince oluşturulmuş olan Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından yapılan açıklamaya göre Spinzara’nın fiyatı 73 bin avro olarak belirlendi.

Zolgensma: 2019 yılında piyasaya sürülmüş olan bu ilaç fiyatı ile dünyanın en pahalı ilacı olma unvanına sahip olmuştur. Ülkemizde bulunmayan ilaç şu an için yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avrupa’da uygulanmaktadır. Oldukça etkili bir ilaç olmasına karşın fiyatı ile göz korkutan ve birçok aileyi mağdur bırakan Zolgensma’nın piyasa değeri 2 milyon dolar civarındadır. İçerisinde yer alan zararsız virüsler sayesinde hastada eksik olan DNA tipini hasta bedenine aktarmaktadır.

Risdiplam: 2020 yılının hemen başında Roche ilaç firması tarafından piyasaya sürülen Risdiplam, evde alınabilecek ilk ilaç özelliği taşımaktadır. Her gün şurup olarak tüketilmesi gerekmektedir. Kesin çözüm olarak sunulmasının sakıncalı olduğu bu ilaç tedavi gören ailelerin de tedavi sürecini olumsuz etkileyebilecek bir açıklama olacağından dolayı kesin çözüm olarak adlandırılamamaktadır.

sma ilaçları
sma ilaçları

SMA Hastalığı İlacı Devlet Desteği Var Mı?

1 Aralık 2020 tarihinde yayınlanan karar ile SMA ilaçlarının tüm tipleri için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yapılan açıklama ile taraflarından karşılanacağı belirtildi. Geri ödemeli olarak karşılanan sma ilaçları hasta veya hasta yakınları tarafından rahatlıkla temin edilebilmektedir. Yerli ilaç sanayiinin oldukça önemli olduğu da belirtilerek daha etkili çözümler aranacağının da sözü verildi. Spinzara ilacı SMA hastası bireylere herhangi bir ödeme yapmadan uygulanmaktadır.

Türkiye’de Kaç SMA Hastası Var?

Diğer birçok hastalığa göre oldukça ender rastlanan bu hastalık çocukları etkilemeye devam etmektedir. Birçok bebeğin ölüm sebepleri arasında gösterilen hastalık zorlu bir süreç olmakla birlikte ilaç tedavisinin de oldukça pahalı olduğu bilinmektedir. Birçok yurtdışı menşei taşıyan ilaçlar yüksek fiyatları ile umut bekleyen hastaları ve hasta yakınlarını zorlamaktadır. Yurtdışındaki fiyatları ile 2 milyon dolar civarında olan ilaç zor durumda bırakıyor.

Yapılan araştırmalara göre 6 bin ile 10 bin doğum arasında bir görülen SMA hastalığı ender olmasıyla dikkat çekmektedir. Doğum oranlarının yüksek olduğu ülkelerde daha fazla görülmektedir. Ülkemizde ise yaklaşık olarak 3 bin bebeğin bu hastalıkla mücadele ettiği bilinmektedir. Önümüzdeki yıllarda yüksek teknoloji sma ilaçları beklenmektedir.

Kaynak: Wikipedia / mda

Adetten 10 Gün Sonra Kanama Neden Olur?

adetten 10 gun sonra kanama neden olur 1

Adetten 10 gün sonra kanama neden olur? Günümüzde kadınların biyolojik yapısı gereği belirli döngüler yer almaktadır. Bu oluşan döngüler sayesinde kadın vücudu daha dirençli bir yapıya sahiptir. Bu döngülerin ilk sırasında adet döngüsü yer almaktadır.

Adet döngüsü vücutta bulunan kirli kanın atılmasıyla gerçekleşir. Ayrıca her ay düzenli olarak yumurtalıkların yumurtlama dönemi de gerçekleşmektedir. Böylece bu dönemlerde hamile kalma olasılığı da diğer dönemlere nazaran yüksektir. Adet döneminin öncesinde ve sonrasında yaşanabilecek bazı olaylar vardır. Bu olaylar kimi zaman bir sorun teşkil etmese de bazı noktalarda ciddi hastalıklarında habercisi olmaktadır.

adetten 10 gun sonra kanama neden olur
adetten 10 gun sonra kanama neden olur

Adet Kanamasından 10 Gün Sonra Tekrar Kanama

Kadınlarda her ay düzenli olarak gerçekleşen bu döngüde kimi zaman farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Normal bir kadın vücudu 28-30 gün arayla adet döngüsüne girer. Ancak normal hayatında yaşadığı bir takım olaylar ya da vücutta oluşabilecek hastalıklar bu durumu etkilemektedir. Düzensiz adet ile vücudun dengesi oldukça şaşmaktadır.

Adet Olduktan Sonra Yine Adet Olmak

Adet döngüsü 4-7 gün arasında gerçekleşir. Bu döngünün herhangi aksama olayında sık adet görme denilen durumda beraberinde gelmektedir. Normal adet gününden 10 gün erken adet görmek, vücudun erken yumurtlama dönemi, mevsimsel değişkenlikle gibi birçok olayı da tetiklemektedir.

Hayatımızın her alanında yaşadığımız olayların vücudu etkilediğine dair kanıtlardan birisi de adet döngüsünün sürekli değişmesidir. Çoğu hasta “ 40 günde bir adet oluyorum” diyerek alanında uzman doktoruna başvurmaktadır. Vücutta oluşa bu düzensizliği bir takım ilaçlar ve tedavi yöntemleri sayesinde eski düzenine getirmeniz mümkündür. 

Erken ya da geç adet görme sorunlarının yanı sıra “15 gündür adet oluyorum” gibi bir durumla karşılaştığınız da vücudunuzun dengesi sarsılmış olabilir ya da bir takım etkenler adet döngüsünü uzatmış olabilmektedir. Bunun yanı sıra adet bittikten iki gün sonra kan gelmesi gibi bir etkenle karşılaşabilirsiniz. Bu süreçte sakinliğini koruyarak beklemeli ardından uzman hekime danışmanız gerekir.

Bir Hafta Arayla Adet Görmek

Adet döngüsü her kadının vücudunda farklılık göstermektedir. Fakat ortalama süre 21 gün ile 35 gün arasındadır. Aksi bir gecikme durumu yaşandığında doktorunuza başvurabilir nedenini öğrenebilirsiniz.

10 gün erken adet olmak kadınlar üzerinde birçok durumun habercisi olabilmektedir. Vücudun belirli düzenin bir anda dışına çıkması bir problem olabileceğine işarettir. Kadınlarda yaşanan bu durumda fazlasıyla telaşa kapılmaktadır. Ancak bu endişe çoğu zaman yerini farklı duygulara bırakabilmektedir.

Mensurasyon döneminin gecikmesinin yanı sıra normal döngüden önce adet olabilmekte mümkündür. Bu durum yaşandığında çoğu kadının aklına “ erken adet görme hamilelik belirtisi mi?” diye soru gelmektedir. Bu durum yaşadığında acele etmemenize ya da heyecanlanmanıza pek fazla gerek yoktur. Sebebi ise vücutta yaşanabilecek her durumda bu süreç değişebilmektedir.

adetten 10 gün sonra kanama neden olur
adetten 10 gün sonra kanama neden olur

Bir Ay İçinde İki Kere Adet Görme Nedenleri

İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölür. Bu dünya düzeni içerisinde her anne bir çocuk sahibi olmak iter. Ancak vücutta gelişen bazı istemsiz durumlar bu isteği biraz geciktirebilmektedir. Gelişen durumların belirli nedenleri olmaktadır.

Adet döngüsü ay içinde tekrarlanabilir. Kadınlarda ara kanama diye belirtilen bu dönem zor bir süreç olmak ile beraber birçok duyguyu da beraberinde getirmektedir. Hamilelik bekleyen bir anne adayı “ hamilelik beklerken adet oldum” gibi bir sorunla karılaşabilmektedir. Bu problem bağlamında ay içerisinde iki defa adet olmanın belirli nedenleri vardır. Bu nedenler;

  • Stres, kaygı, endişe gibi ani yaşanan duygular,
  • Hormon dengesizliği,
  • Hareketsizlik,
  • Troid bezlerinde yaşanabilecek olağan üstü durum,
  • Fazla kilo,
  • Ergenlik çağına yeni girmiş genç kızlar,
  • Menopoz dönemine girmeye çok yaklaşmış kadınlar,
  • Enfeksiyonlar gibi belirtiler vücudun dengesini bozabilmektedir.

Bu nedenler haricinde “Âdetim bitti 2 gün sonra adet oldum hamile olabilir miyim?” Gibi bir soruyla yaklaşan anne adayı, bu durumda uzman doktoruna başvurmalı gerekli muayeneleri olmalıdır. Doktorun uygun gördüğü takdirde ilaç veya farklı tedavi yöntemleri uygulanır.

15 Günde Bir Adet Olmak Neyin Belirtisidir?

15 günde bir adet olmak vücudun dengesinin bozulduğuna ya da vücutta istem dışı gerçekleşen bir takım olaylarında habercisi olabilmektedir. Adet bittikten sonra kan gelmesi gibi durumlar yaşandığında öncelikle sakin olmanız gerekmektedir. Adet öncesi ve sonrasında vücudunuzda gerçekleşen durumları takip etmeli aksi bir durum yaşandığı takdirde doktorunuza başvurmalı şikâyetinizi belirtmelisiniz.

Adet döngüsü, istisna sayılacak şekilde hamile kadınlarda gerçekleşmektedir. Hamilelik ara kanamalar tehlikeli olabilmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi istisna gibi durumlarda bir sorun yaşanmamaktadır.

Kaynak: kidshealth / clevelandclinic

Sol ve Sağ Ayak Baş Parmağı Uyuşması, Ağrıması Neden Olur?

sol ve sag ayak bas parmagi agrisi neden olur 2

Sol veya sağ ayak baş parmağı uyuşması birçok sebepten olabilir. Bu durum bazen ağrı, hissizlik veya yanma şeklinde olabilmektedir. Tüm bu problemler insanlar için uzun bir süre devam ederse can sıkıcı bir duruma gelebiliyor. Saydığımız bu etkenlerin onlarca farklı nedeni olabilir ve doktor görüşü alınması halinde kesin teşhis konulabilir.

Sağ ve Sol Baş Parmak Neden Uyuşur?

Ayak başparmağı uyuşmasının nedenleri;

  • B12 vitamin eksikliği
  • Kansızlık
  • Siyatik
  • Şeker hastalığı
  • Kullanılan ilaçların gösterdiği yan etkiler
  • MS
  • Obozite
  • Dar ayakkabı giymek
  • Periferik arter hastalığı
  • Bel fıtığı
  • Alkol
  • Zona hastalığı
  • Raynaud hastalığı
  • Artrit ve osteartrit hastalıkları
  • Omurilik yaralanmaları
  • Donma
  • Gulian – barre sendromu
  • Ayak yaralanmaları

Şeklindedir ve bu listede olmayan birçok sebepten kaynaklı ayak parmaklarında uyuşma meydana gelebilir.

ayak baş parmağı uyuşması
Ayak baş parmağı uyuşması

Sağ ve Sol Ayak Baş Parmağı Ağrısı Neden Olur?

Uyuşma ve ağrı nedenleri benzerlik gösterir. Bu ağrıların nedenleri;

  • Ayağa alınan darbelerden sonra ağrı
  • Donma sonrasında hissizlik ile beraber ağrı
  • Omurilik kaynaklı ağrılar sonucunda
  • Şeker hastalığı
  • B 12 vitamin eksikliği

Sadece bu kadarla sınırlı değildir; ama biz en önemli sebeplerini sizlerle paylaşıyoruz.

Askerde Ayak Baş Parmağı Uyuşması Neden Olur?

Askerde baş parmağın uyuşması genellikle tek bir nedene bağlıdır. Askeriyede verilen botlar tam ayağı oturmadığı takdirde baş parmağa baskı uygular ve bu da parmağın uyuşmasına veya ağrımasına sebep olur. Bu tür bir durum ile karşılaşan askerlerimizin postallarını değiştirmesi ile birlikte bu sorunda doğal bir şekilde çözülecektir.

Ayak Baş Parmak Uyuşması Hangi Bölüm ve Doktor Bakar?

Ayak baş parmağında uyuşma sorunu yaşayan kişilerin hangi bölüme gidilmesi gerektiği hakkında bilgisi olmayabilir. Sadece ayak baş parmaklarında uyuşma sorununda değil, vücutta ki diğer uzuvların uyuşmalarında da

 nöroloji bölümüne gidilmelidir. Nörolog bir uzman tarafından ancak gerekli testler yapılır ve teşhis konulur. Aynı şekilde nasıl geçer ve tedavisi gibi konular hakkında da hekim en doğru tespiti yapacaktır.

Sağ ve Sol Ayak Parmak Karıncalanması, Ağrısı ve Uyuşması Nasıl Geçer?

Baş parmak ve diğer parmakların karıncalanması ve uyuşması durumlarında bir nöroloji uzmanına gidilmesi en doğru hareket olacaktır. Ayak baş parmağı uyuşması nasıl geçer evde? Diyenler aşağıdaki yöntemleri deneyebilirler.

  • Öncelikli yapılması gereken parmaklara tek tek masaj yapılıp, dolaşımın sağlanmasıdır. Bu durum uyuşmalarda ve karıncalanma durumlarında tavsiye edilir.
  • Mümkün olduğunda uyuşan yer hareket ettirilmeli ve sabit durulmamalıdır.
  • Ayakkabı veya çorap var ise çıkartılmalıdır. Mümkün olduğunca ayak havasız kalmamalıdır.
  • Raynaud hastalığı söz konusu ise ayakların ve parmakların ısıtılması gereklidir.
ayak baş parmağı uyuşması
Ayak baş parmağı uyuşması

Parmak Uyuşması İçin Egzersiz ve Masaj Tavsiyeleri

Sol veya sağ ayak parmakları egzersizleri ile var olan ağrıyı, karıncalanmayı ve uyuşukluğu azaltabilirsiniz. Bunun için;

  • Baş parmakta uyuşma var ise sertleşme olup olmadığına bakılmalıdır. Eğer parmakta sertleşme ve uyuşma var ise, çok yavaş şekilde masaj yapılır.
  • Parmaktaki sertleşme bir süre sonra genellikle sona erer. Karıncalanma ile birlikte uyuşuklukta geçmiş olacaktır.
  • Bunların haricinde parmakların tümünde uyuşukluk var ise, serçe parmaktan başlayarak ufak hareketler ile kıpırdatmak gerekir. Tüm ayak parmakları için bu hareketler 2 veya 3 kez yapılır.
  • Bu egzersiz sonrasında da karıncalanma ve uyuşma sona erecektir.
  • Masajı yapacak kişi iki baş parmağını paralel şekilde, masaj yapılacak parmağa getirmelidir.
  • Aşağıdan yukarı hafif baskılar uygulayarak parmaklar aynı hizada olacak şekilde hafif baskı uygulanmalıdır.

Ayak Baş Parmağın Uyuşması ve Ağrısı Hangi Hastalığın Belirtisi?

Ayak baş parmak uyuştu ise, kişiler bunu pekte sorun etmezler; ama bu durum tekrarlanır ise ve uzun sürerse ciddiye alırlar. Ayak baş parmağı uyuşması neden olur cevabını yazımızın başında belirttiğimiz gibi net bir şekilde doktorlar haricinde kimse veremez. Buna bağlı olarak uyuşmalar veya hissizlikler bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi, anlık olarak gerçekleşen küçük bir sağlık problemi de olabilmektedir.

Ayak baş parmağı uyuşması geçmiyor ise nörolog bir doktordan randevu alınmalı ve gerekli tetkikler yaptırılmalıdır. Bu tür karıncalanmalar ve uyuşmalar çok sık olmadığı sürece büyük bir problem olarak görülmemelidir. Ancak bu ağrılar, karıncalanmalar ve uyuşmalar sık sık tekrarlanır ise nasıl geçer veya ne iyi gelir araştırmaları yapmadan doktora gidilmelidir.

Kaynak: MedialNewsToday

Prostacare Ne İçin Kullanılır? Kullanımı Ve Yorumları

prostacare ne icin kullanilir 1

Prostacare ne için kullanılır? Bu ilaç hakkında sorulması gereken en son sorudur. Nitekim bu ürün bir ilaç değildir ve bitkisel bir takviye gıda görevi görür. Aynı zamanda piyasada sahtesi bulunan bu ürünün orijinalini bulmak ve satın almadan önce araştırması yapılması gereklidir.

Prostacare Ne İçin Kullanılır?

Prostacare şurubu kullanımı erkeklerin en büyük kabuslarından birisi olan prostat sorununa çözüm olarak kullanılır. Prostat sadece yaşlılar ve yetişkinler için değil; aynı zamanda gençler içinde sorun teşkil eden bir sağlık problemidir. Bu sorunun tedavisi için en sağlıklı yol bir doktora görünmelidir; ama insanlar alternatif tıp alanına yönelerek sorunlarına çözüm ararlar. İşte bu çözümlerden birisi de Prostacare tabletlerdir. Prostacere Ultra ne için kullanılır?

  • Prostacare şurubun prostat haricinde farklı ürolojik hastalıklara da iyi geldiğini söylenmektedir.
  • Prostacare prostat kanserini önleme amaçlıda kullanılabilmektedir.
  • Bu ürün prostat kanseri için kullanılmaz, sadece önleyici görevi vardır.
  • Cinsel yaşamı olumsuz etkileyen fiziksel problemleri olumlu anlamda etkilediği belirtilmektedir.
prostacare ne için kullanılır
prostacare ne için kullanılır

Prostacare Ultra Kullanımı Nasıl Olmalıdır?

Prostacare Ultra kullanımı günde 1 kez olmak şartı ile kullanılır. Aç karnına mı tok karnına mı kullanıldığı fark etmez. 50 ml ve 80 gr ölçütlerinde satılan bu ürünü kullananlar şurup şişesini 10 gün kullansa yeterli olacaktır. Üretici firmaya göre Prostacare Ultra şurup 50 ml her gün 1 kez mutlaka kullanıldığı takdirde faydasını gösterecektir.

Prostacare Eczanede Satılır mı?

Prostacare Ultra eczanelerde satılmamaktadır. Nereden alınır sorusuna verilebilecek en iyi cevap ise, resmi satış siteleri olacaktır. Birçok muadili olduğu iddia edilen bu ürünün orijinalini yasal sitelerden almanız gereklidir. Alım yapmadan önce satış yapan siteden belgelerini talep edin ve resmi olmayan hiçbir siteden alışveriş yapmayın. Prostacare fiyatlarına aldanan birçok kişi ucuz diye bu ürünü sahte sitelerden almaktadır. Bu ürünler fayda yerine Prostacare Ultra kullanıcıları için zararlı olacaktır.

Prostacare Ultra Kullanıcı Yorumları ve Şikayetleri

Prostacare ultra kullanıcı yorumları internette araştırıldığında olumlu tepkiler aldığına şahit olabilirsiniz. Bu ürünü daha önce kullanan ve işe yaradığını iddia eden birçok kullanıcının yorumlarını görebilmeniz internette mümkündür. Yorumlar bu konuda aldatıcı olabilir. Nitekim bu ürünün satışını yapanlar bu tür bir algı yaratmak adına çalışmalar yapmış olabilir. Aynı şekilde Prostacare şikayetleri de rakip bir firma tarafından manipüle edilmiş olabilir. Bu yüzden şikayet var gibi platformlardan güvenirlik analizi yaparken bu hususları göz önünde bulundurmak gerekir.

Hologram ve bandrol ile ürünün orijinalliği test edilebilir. Bu yüzden ürünü almadan önce hologram ve bandrol olduğundan emin olmanız gerekir.

Prostacare Ultra İçindekiler

Prostacare Ultra içeriği bakımından;

  • Cüce palmiye bitkisi
  • Kabak çekirdeği özü
  • Afrika eriği

Bu besinleri barındırdığı belirtilse de, bu konuda kesin bir bilgi bulmak mümkün değildir. Prostacare şurup içindekiler hakkında satın alım öncesinde bilgi almak ve bu bilgiler doğrultusunda alımın gerçekleştirilmesi gerekir.

prostacare ne için kullanılır
prostacare ne için kullanılır

Prostacare Fiyat Bilgisi

Prostacare fiyat tek kutu için 99 TL olarak resmi sitesinde satışa sunulmuştur. 2 adet alımda fiyat 169 TL, 3 paket alım gerçekleştiğinde ise 249 TL’dir. Bu şurup fiyatını çok daha düşük fiyatlarda satan siteler güvenilir olmamakla beraber, sağlığı tehdit edebilir. Prostacare eczane fiyatı 89 TL olarak internet sitelerinde gösterilse de, bu fiyat satış sitelerindeki fiyattır.

Prostacare Hakkında Bilinmesi Gerekenler

  • Prostacare eczanelerde satılmadığı ve sadece siteler üzerinden satışı gerçekleştiği için güven problemi yaratan bir takviye gıdadır. Bu yüzden alım öncesinde daha önce kullananların tavsiyeleri dikkate alınmalıdır.
  • Prostacare orijinal olarak satın alınmalıdır. Aksi takdirde sahtesi sağlık açısından ciddi olumsuz etkilere neden olabilir.
  • Prostacare nedir ne için kullanılır gibi soruları sadece internet üzerinden değil, satışı yapan resmi sitelerin yetkililerinden de bilgi alınmalıdır. Bu şurup hakkında bilgi kısıtlıdır. Bu yüzden orijinal satış siteleri en detaylı şekilde bilgi aktarımı müşterilerine sağlayacaktır.
  • Prostacare zararları ve yan etkileri bakımından değerlendirildiğinde kısıtlı bilgiden kaynaklı olarak net bir kanıya varılamamaktadır.
  • Ürün N11 ve Gittigidiyor gibi sitelerde de satıştadır ve burada satış yapabilmek için resmi olmak gereklidir. Bu yüzden ürünlerin bu tür büyük markalardan alınması çok daha sağlıklı olacaktır.

Kaynak: mayoclinic / webmd

Devit 3 Damla Nasıl Kullanılır? Devit 3 Damla Faydaları

devit 3 kullanımı

Devit 3 damla nasıl kullanılır sorusundan önce bu ürün hakkında kısa bir bilgi verelim. Devit 3, bebekler ve yetişkinlerin D vitamini eksikliğini gidermek için piyasaya sürülen bir ilaç türüdür. D vitamini ihtiyacını her insanın karşılaması gerekmektedir. Aksi takdirde farklı sağlık problemleri ile boğuşmak zorunda kalabilir. Buna bağlı olarak Devit 3 faydaları bakımından her insanın ihtiyaç duyabileceği bir ilaçtır.

Devit 3 Damla Nasıl Kullanılır?

Devit 3 damla kullanımı öncesinde doktor tavsiyesi dışında bu ürünün kullanılmaması gerektiğini belirtmekte fayda var. Aynı şekilde uzmanın önerdiği dozdan aşağısını veya fazlasını almak farklı yan etkilere neden olabilir. Bu şekilde kullanım gerçekleştirildiği takdirde fayda yerine zarar verecektir. Devit 3 ampul kaç gün arayla içilir? Sorusu tamamen hangi amaçla kullanıldığına bağlıdır. Bu yüzden doktor sağlık problemine göre kaç damla alınmalı ve ne kadar sürede alınmalı, size belirtecektir. Devit3 kullanımı aşağıdaki gibidir;

  • 24 saat içerisinde sadece bir kez kullanılır ve fazlası kullanılamaz.
  • Ağız yolu ile alınır.
  • Sulu olan bir gıdaya damlatma işlemi gerçekleştirilerek alınabilir.

Çocuklarda ve Yeni Doğan Bebeklerde Devit 3 Kullanımı

Çocuklarda veya yeni doğan bebeklerde Devit 3 kullanımı raşitizm tedavisinde ve D vitamini eksikliğinde kullanılır.

  • Bebek eğer 1 yaş altında ise günde 25 damla tavsiye edilir.
  • Bebeğin 1 yaş ve üstü olması durumunda günde 45 damla kullanmak gerekir.
  • Anne sütü emen bebekler için besine damlatma işlemi ile kullanılması sağlanılabilir.
  • Ebeveynlerin belirtilen dozu çok iyi ayarlamaları gerekmektedir. Herhangi bir aşırı doz verilmesi halinde mutlaka bir uzmana danışılması tavsiye edilir.

Devit 3 Neden Kullanılır?

Devit 3 oral damla kullanımı farklı sebeplerden olabilmektedir. Bu sebepler;

  • D vitamini yetersizliğinden ortaya çıkan bir hastalık türü olan Raşitizm hastalığında
  • D vitamini eksikliği mevcut ise
  • Kemik erimesi hastalığından dolayı kırık riski var ise, ana tedaviyi desteklemek amacı ile
  • Osteoproz tedavisinde ( kemik erimesi hastalığı) destekleyici unsur olarak
  • D vitamini eksikliğinin önlenmesi adına
  • Emilim bozukluğu durumundan ( Sindirim sistemi kanalında) kaynaklı D vitamini eksikliğine tedbir olarak
  • Vücudumuzda yer alan kalsiyum metabolizmasını dengede tutmaya fayda sağlayan hormon olan Parathormon’un işlevselliğine devam etmesinde

Devit 3 Damla Faydaları Nelerdir?

Devit 3 Oral damla faydaları bakımından insanlar için oldukça etkilidir diyebiliriz. Nitekim vücudun en önemli ihtiyaçlarından olan D vitaminin eksikliğini gideren bu ilaç, D vitamini eksikliğine bağlı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Aynı zamanda bu vitaminin eksikliğinden kaynaklı doğacak olan hastalıklardan öncesinden korunma hakkı da elde edilmiş olur. Devit 3 damla faydaları açısından maksimum etkiye sahiptir ve en önemlisi bazı hastalıkların tedavisinde önemli bir unsurdur.

Devit 3 Yan Etkileri Nelerdir?

İlaçların içeriğinde yer alan maddeler insanlar için yan etki oluşturmaktadır. Devit 3 yan etkileri ilgili üretici firmanın sitesinde de belirtildiği üzere, geniş çaplı klinik araştırma yapılmamıştır. Fazla kullanımı Hiperkalsemi ile hiperkalsiüriye sebep olabilmektedir. Aynı zamanda çok nadir de olsa, döküntü ve kaşıntı gibi reaksiyonlar söz konusu olabilir.

Devit 3 Kimler Kullanmamalı?

  • D vitamini veya yapımında ki maddelere alerjisi olanlar
  • Akciğer tüberkülozu (aktif bir şekilde ise) olanlar uzun bir süreç de kullanmamalıdır.
  • D hipervitaminozu durumunda da
  • Böbrek taşı olan kişilerde
  • Kalsiyuma karşı alerjisi olanlarda,
  • Damar sertleşmesi hastası olan kişilerde ( ileri düzeyler için geçerli)
  • Hipertansiyon hastalarında

Bu damla kullanılmamalıdır.

Devit 3 Oral Damla Hakkında Bilinmesi Gerekenler

  • Devit 3 kullanımı doktorun yeterli görmesi halinde sonlandırılabilir. Bunun haricinde kullanımı sonlandırmak için inisiyatif alınmamalıdır.
  • Eğer gün içinde yeterli doz alınmaz ise, çift doz alınmamalıdır.
  • Eğer aşırı doz alımı gerçekleştirildi ise doktorunuz ile irtibata geçip bilgi almanız gerekmektedir.
  • Kullanım sonrasında uzman tarafından tavsiye edilen dozun yetersiz olduğunu veya fazla geldiğini düşündüğünüzde, bunu doktorunuz ile konuşmalısınız.
  • Aşırı kullanımında hiperkalsemi gelişebilmektedir. Aşırı kendine güvenme ve neşe durumu bunun belirtilerindendir. Aynı şekilde yorgunluk da belirtiler arasında yer almaktadır. Bunun haricinde diğer belirtiler; kusma, susama, iştahta azalma, bulantı, kalp ritim bozukluğudur.
  • 25 derece oda sıcaklığının altında saklanmalıdır ve ağzının kapalı olduğundan emin olunmalıdır.
  • Devit 3 hamilelikte kullanımı çok gerekmiyor ise tavsiye edilmemektedir. Özellikle doktor tavsiyesi olmadan kullanımı kesinlikle olmamalıdır.
  • İlacın kullanımı öncesinde kullanma talimatı detaylı bir şekilde okunmalı ve herhangi bir olağanüstü durumda en yakın sağlık merkezine gidilmelidir.

Kaynak: Wikipedia

Kanda Enfeksiyon Neden Olur ve Tedavisi?

kanda enfeksiyon olma nedenleri

Kan, damar ağında dolaşmakta olan rengi kırmızı ve vücutta temiz şekilde akmakta olan hayati açıdan önemli bir sıvıdır. Sağlıklı kan, temiz kandır ve atık maddeleri vücuttan atan bir yapısı bulunmaktadır. Ancak bazı durumlarda uygulanan testler sonucunda kanda enfeksiyon olduğu görülmektedir.  Bu da kanda enfeksiyon neden olur? sorusunu beraberinde getirir.

Kanda Enfeksiyon Nedir?

Normal şartlarda temiz bir şekilde akış sağlayan kan, bazı durumlarda kirlenir ve bakteri, enfeksiyon ile birleşebilir. Özellikle bağışıklık düşüklüğü yaşayan kadın ve bebeklerde sıkça rastlanan bu sorun kan dolaşımını da etkileyen bir sorun oluşturmaktadır. Bakteri, enfeksiyon ve mikroorganizmaların kana karışması ile oluşan sorun insanları kan zehirlenmesine kadar götürebilmektedir.

Bu gibi enfeksiyonların en kısa zamanda tedavi edilmesi, yaşanan problemin büyümemesi adına oldukça önemlidir. Vücut, kandaki bakterilere karşı bir savunma mekanizması gerçekleştirir, kandaki akyuvar sayısı buna bağlı olarak artar. Kan testinde CRP yüksek çıktığında enfeksiyon başladığı da anlaşılmaktadır. Kanda enfeksiyon çıktığında korkulmadan doktora başvurmak ve doğru şekilde ilerlemek gerekmektedir. Kanda enfeksiyon değerleri anormal ise, kulaktan dolma bilgiler ile tedavi gerçekleştirilmesi çok da doğru bir davranış olmayacaktır.

Kanda Enfeksiyon Belirtileri

  • Halsizlik, bitkinlik
  • Yüksek ateş
  • Bulantı, kusma
  • İştahsızlık
  • Üşüme, titreme
  • Solunum sıkıntısı
  • Ani kilo kaybı
  • Ciltte yaraların geç iyileşmesi
  • Cilt üzerinde kırmızı lekeler
  • Kan azalması şeklinde sıralanabilir.

Kanda Enfeksiyon Neden Olur?

Kanda enfeksiyon neden olur sorusuna cevaplar her zaman aranmaktadır. Bunun en basit sebebi mevsimsel değişim ya da alınan yanlış besinlerdir. Bu gibi sebeplerin çözümü ise basittir. Kolayca uygulanacak sağlıklı bir diyet programı veya bir süre beklemek bu problemi çözmeye yetecektir. Mevsimsel gribin de kanda enfeksiyon oluşturma gibi bir etkisi vardır, bu da yine hasta sağlığına kavuştuğu zaman normale dönecektir.

kanda enfeksiyon nedir 1
kanda enfeksiyon neden olur ve tedavisi? 21

Ancak geçmeyen ve daha da belirtilerini artıran enfeksiyon zamanında çözüme kavuşturulmazsa ölümcül sonuçlar verebilmektedir. Kan hastalıkları, bu nedenle oldukça önem arz etmektedir. Tedavinin doğru zamanda uygulanması olası bir hastalığın başlamaması açısından gereklidir. Kanda enfeksiyon oluşma nedenleri ise:

  • Bağırsakta meydana gelen enfeksiyonlar,
  • İdrar yollarında oluşan enfeksiyonlar,
  • Mevsimsel grip,
  • Açık yaralar, ağır yaralanmalar,
  • Tip 1-Tip 2 Diyabet hastalığı
  • Kemoterapi, radyoterapi tedavisi alınan durumlar,
  • Yatalak durumdaki hastalıklar,
  • İdrar sondası takılması,
  • Ameliyat esnasında alınan enfeksiyonlar,
  • Apseler
  • Böbrek enfeksiyonları
  • Üst solunum yolu enfeksiyonları şeklinde sıralanmaktadır.

Kandaki Enfeksiyonu Yok Etmek veya Engellemek İçin Ne Yapılmalı?

Sigara ve türevleri sağlığı daha olumsuz yönde etkileyerek özellikle de üst solunum yolu enfeksiyonlarını artırdığı için sigara içmekten ve sigara içilen ortamlardan kaçınmak gerekmektedir.

Yaraların açıkta bırakılması dışarıdan gelen enfeksiyon riskini artıracağı için yaralar açık bırakılmadan kapalı tutulmalıdır. Açık yara, ayrıca sinek gibi uçan canlıların dışkı veya mikrobakterilerini de temasa izin verdiği için yaralar açık bırakılmamalıdır.

Sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve diyet programı hazırlamak bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Güçlü bağışıklık sistemi ise enfeksiyon ve hastalık riskini oldukça azaltır. Doğru beslenme programları daima sağlığı da beraberinde getirmektedir.

Spor ve egzersiz yapmak ve bunu düzenli bir şekilde gerçekleştirmek kan akışını sistematik hale getireceğinden kandaki enfeksiyon da kendiliğinden düşüşe geçecektir. Sporcuların daha az hastalanan ve sağlıklı kişiler olmasının en önemli nedenlerinden birisi de düzenli spor yapan kişiler olmasıdır. Bu yüzden kandaki enfeksiyon nasıl geçer sorusu için egzersiz cevabı verilebilecek ilk cevap olmaktadır.

kanda enfeksiyon tedavisi 1
kanda enfeksiyon neden olur ve tedavisi? 22

Kandaki Enfeksiyon Tedavisi

Kandaki enfeksiyon tedavisi geç tedavi edilirse hastalar da daha büyük problemler, farklı ağır hastalıklar yaşatabileceğinden en kısa zamanda belirtiler fark edildiği andan itibaren tedaviye başlanmalıdır.

Kan şekerini düzenleyen ilaçlar, enfeksiyon önleyici antibiyotikler, ağrı kesiciler çeşitli tedavi yöntemlerinden olmaktadır. Ayrıca solunum sıkıntısı yaşatabilen kandaki enfeksiyon hastaya solunum cihazı bağlanması ile hastanın şikayetini azaltabilmektedir. Eğer ilaçlar da etki etmiyorsa bu durumda da damar yolu ile sıvı desteğinin sağlanması hastalığın daha hafif geçirilmesine imkan tanır.

Enfeksiyon hastalıkları ihmal edilmemesi gereken, basit gibi görülse de ileriye dönük ciddi sorunlar oluşturabilen ciddi bir hastalıktır. Kandaki enfeksiyonlar kişinin günlük hayatını etkileyebileceği gibi en ufak hastlık geçirdiği an da daha büyük hastalığa çevrilme ihtimalini de beraberinde getirmektedir. Tüm bunların yaşanmaması için doğru ve zamanında yapılan müdahaleler önem teşkil etmektedir.

Kaynak: Webmd

Ağız Tadı Bozukluğu Nasıl Geçer?

ağızdaki tat bozukluğu nasıl geçer

Günlük hayatta tükettiğimiz bazı yiyeceklerden veya içeceklerden kaynaklı olarak ağzımızda hoş olmayan tatlar kalabilir. Beslenme ihtiyacımızı karşılamak adına gün içerisinde birçok kez kullandığımız ağzımızda oluşabilecek bir tat bozukluğu iştahımızı kesebilir veya midemizin bulanmasına da sebebiyet verebilir. Bu durumda da ağız tadı bozukluğu nasıl geçer arayışı içerisine girilir.

Ağız Tadı Bozukluğu Sebepleri

Gün içerisinde vücudumuzun gerekli enerjiyi, vitamini, minerali, proteini alması için beslenmemize son derece dikkat etmek durumundayız. Bunun için de beslenme düzeninin tam olarak oturmuş olması gerekmektedir. Birçok sağlık çalışanının da tavsiye ettiği gibi günde 3 öğün beslenmek vücudumuzun ihtiyacı olan temel gereksinimleri karşılamaktadır. Tüketilen besinlerin çeşidine göre de vücudun enerji oranı doğru orantılı olarak artar veya azalır.

İnsanların en temel ihtiyaçlarından olan beslenme durumu birçok farklı maddenin tüketilmesini sağlar. Bazı besinler ağızda hoş olmayan tatlar bırakmasıyla birlikte bireyin iştahının kesilmesine ve kendisini iyi hissetmemesine sebep olur. Bireyin ağzının tadının bozulmasının birden fazla sebebi olabilir. Bu sebeplere göz atacak olursak;

  • Ağız hastalıkları
  • İltihaplar
  • Diş problemleri (çürük, kırık)
  • Tüketilen besinler ve lezzet oranı
  • Sigara ve alkol tüketimi
  • Bazı ilaçlar

gibi sebepler örnek olarak gösterilebilir.

Bireyin bu gibi durumlarda yapması gereken en önemli şey ağız tadı bozukluğu nasıl geçer arayışı ile bireysel olarak çözüm aramamasıdır. Birçok ağız tadı bozulmasının sebebinin sağlıkla ilgili bir sorunla ilişkisi olabilir ve aranan çözüm yolları bu rahatsızlığın daha da ileri safhalara taşınmasına sebebiyet verebilir.

ağız tadı bozukluğu nasıl geçer
ağız tadı bozukluğu nasıl geçer

Ağız Tadı Bozukluğu Nasıl Geçer Doğal Yöntemlerle?

Bireyin ağız sağlığına ve beslenme düzenine özen göstermesi ağız tadının bozulmasını engelleyici en önemli unsurlardır. Herhangi bir sebeple ağız tadı bozukluğunun önüne geçilemediyse eğer izlenmesi gereken çeşitli yollar mevcuttur. İzlenecek bu yollar sayesinde ağızda meydana gelen acı, ekşi, metalik tattan kurtulmak mümkündür.  Ağız tadı bozukluğu nasıl geçer sorusuna verilebilecek cevaplar aşağıdaki gibidir;

  • Günde en az 2 kez diş fırçalamak
  • Günde 1 kez diş ipi ile bakım yapmak
  • Keyfi olarak kullanılan bir ilaç var ise kullanımını azaltmak
  • Gün içerisinde 2 ila 2,5 litre su tüketmek
  • Naneli diş macunu kullanmak
  • Şekersiz sakız çiğnemek
  • Tüketilen yiyeceklerin kalitesine dikkat etmek
  • Karbonat ile su birleşimini kullanmak
  • Az miktarda da olsa sirke tüketmek (tükürük bezi salgılanmasını sağlar)
  • Portakal suyu, limon, mandalina gibi narenciye meyve sularının tüketilmesi
  • Nane bitkisinin çiğnenmesi
  • Karanfil kullanılması

gibi birçok yöntem ile ağız tadı bozukluğu ne zaman geçer sorusuna da cevap verebilmeniz mümkündür. Yapılan bu aktivitelere rağmen yine de azalma veya etkisinden kurtulmak mümkün olmadıysa bir diş doktoruna veya periodondiste başvurmak etkili bir çözüm bulunmasına yardımcı olacaktır.

Ağızda Neden Metalik Bir Tat Olur?

Ağız tadı bozukluğu nasıl geçer sorusunu soranların ağzındaki o garip ve değişik tat metalik tat olarak adlandırılabilir. Ağızda oluşan metalik tat tıp dilinde disguzi (paraguzi) olarak adlandırılmaktadır. Bu metalik tadın ana sebepleri psikolojik, nörolojik ve ilaçların sık kullanımı olarak nitelendirilebilir.

Kullanılan birçok ilacın en önemli ve etkin yan etkilerinden birisi de ağızda yarattığı kuruluktur. Bu kuruluk hissi de ağızda metalik bir tat kalmasına sebep olmaktadır. İlaçların neden olduğu bu metalik tadın giderilmesi için bol bol su tüketilmesi çözüm olacaktır. Ağız kuruluğundan kurtulmanın bir diğer yolu da şekersiz sakız çiğnemek olacaktır.

Ağızda yer alan bir diş probleminden kaynaklı da metalik bir tada maruz kalınabilmektedir. Rahatsızlığı yaşayan bireyin bu durumda periodontist adı verilen diş eti uzmanlarından yardım ve destek alması isabetli bir karar olacaktır. Periodondist ağızdaki bu sıkıntının giderilmesi için bazı ilaç tedavileri uygulayabilir veya diş ve ağız bakımının değiştirilmesi konusunda uyarılarda bulunabilir.

Ağızda oluşan metalik tattan kurtulabilmek için günde en az iki kez diş fırçalamak, bol bol su tüketmek, günde bir kez diş ipi kullanmak ve sigaradan uzak durmak yapılabilecekler arasındadır.

ağız tadı bozukluğu nasıl geçer
ağız tadı bozukluğu nasıl geçer

Ağızda Kötü Tat Oluşması Hamilelik Belirtisi Mi?

Hamileliğin özellikle belirli dönemlerinde hamile kadının ağzında çeşitli tat bozuklukları oluşabilir. Ağız tadı bozukluğu nasıl geçer sorusunu soran kişilerin bu durumun normal bir durum olabileceğini bilmesi gerekir. Sık sık görülen bu durum ciddi sorunların habercisi değildir, panik yapılacak bir durum söz konusu değildir. Sürekli anormal tat almaya başlayan hamile kadının ağzında bazen acı, bazen ekşi ve bazen de metalik bir tat meydana gelir.

Ağızda oluşan bu tatların tek sebebi hamilelik olabilir. Hamile kadınların sıklıkla karşı karşıya kaldıkları bu durum bebek veya anne sağlığını tehdit eden bir durum değildir. Gebelik döneminde kadın vücudunda östrojen hormonunun hızla artışı annenin ağzında tat bozukluğuna ve koku alma duyusunun azalmasına neden olduğu söylenmektedir. Doğum öncesinde kullanılan vitaminlerin de ağız tadının bozulmasında etkili bir rol adlığını belirtmek mümkündür.

Kaynak: Medicalnewstoday

Doğurganlık Diyeti Nedir? Nasıl Yapılır? Hamile Kalmak İsteyenler İçin

doğurganlık diyeti nasıl yapılır

Doğurganlık Diyeti Nedir?

Yoğun iş hayatına adapte olan kadınlar iş stresi ve düzensiz beslenme nedeni ile kadınların doğurganlıkları azalabilmektedir. Doğurganlık diyeti nedir sorusu da bu ihtiyaçtan doğan bir sorudur. Doğurganlık diyeti kadınların sağlıklı bir şekilde evlat edinebilmek için sağlıklı bir şekilde beslenerek sağlını dengeli ve düzenli bir hale getirmesi için uyguladıkları diyetin genel ismidir.

Bu diyet çocuk sahibi olmak isteyenlerin başvurmuş olduğu en yaygın çözümlerden bir tanesi olmaktadır. Yapımı ve uygulaması çok kolay olan diyet en sağlıklı çözümlerin başında yer almaktadır. Diyetin uygulanması ile kadın üreme organında bulunan yumurtalıkların doğurganlığının arttığı görülebilmektedir.

Doğurganlık Diyeti Nasıl Yapılır?

Sağlıklı bir bebek sahibi olabilmek ve doğurganlık diyeti nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle annenin de sağlıklı bir bedene ve zihne sahip olması gerekmektedir. Stresli bir ortam insanların sağlık sal problemler yaşamalarındaki en büyük etkenlerden bir tanesidir. Anne olmak isteyen aday doğurganlık listesini uygulayarak bu imkanları sağlayabilmektedir. Sekiz adımdan oluşan listenin maddeleri şu şekilde sıralanmaktadır.

doğurganlık diyeti nedir
Doğurganlık diyeti nedir

1-Trans Yağın Kesilmesi

Obezite, kolestrol, şeker hastalığı ve tansiyon gibi birçok hastalığa sebep olan trans yağ içeren yiyeceklerin tüketilmesinin kesilmesi gerekmektedir.

2-Doymamış Bitkisel Yağların Tüketiminin Artması

Fındık, fıstık, ceviz gibi sağlıklı kuru yemişler ve sağlıklı olan zeytin yağ gibi doğal besinlerin tüketilmesinin artması gerekmektedir.

3-Diyetinizde Bitkisel Protein Alımı

Doğurganlık diyeti süresince genellikle bitkisel ürünlerden protein alımına dikkat etmelisiniz aşrı yağlı et ürünleri tüketememeye özen göstermelisiniz.

4-Sindirimi Uzun Süren Besinler Tüketin 

Vücudun yenilen yemekten gerekli besinleri alabilmesi için sindirimi yavaş olan sağlıklı karbonhidrat tüketimini arttırmanız gerekmektedir.

5-Protein ve Kalsiyum Değeri Yüksek Besinler Tüketmelisiniz

Süt ve süt ürünlerinde tam yağlı besinler tüketmeye özen göstermelisiniz. Protein değeri yüksek besinler tüketerek vücudunuzun ihtiyacı olan enerji değerlerini sürekli yüksek seviyede tutmalısınız.

6-Vitamin Takviyeleri

Vitamin değerlerinizi sağlıklı bir şekilde yüksek seviyelerde tutmalısınız eczanelerde satılan sağlıklı vitaminler yardımı ile vücudunuza destek olabilirsiniz.

7-Asitli Ve Şekerli İçecekler

Asitli ve şekerli içeceklerin tüketimi en aza indirilerek vücut sağlığı dengede tutulmalıdır.

8-Spor Yapmak

Sağlıklı bir bedene ve uygun vücut kitle endeksine sahip olabilmek için düzenli olarak spor yapılmalıdır. Doğurganlık diyeti süresince egzersiz ve spor yapmak hem anne hem de bebek için oldukça faydalı olacaktır.

Doğurganlığı Arttıran Şifalı Bitkiler

Birçok hastalığa iyi gelen ve pek çok hastalığı önleyen doğanın mucizesi olan şifalı bitkiler insan sağlı açısından çok büyük öneme sahiptir. Bitkilerin günlük hayatımızdaki yerleri çok önemli olmaktadır. Birçok ilaç yapımında kullanılan bitkiler tek başlarına ilaç olma özelliği de taşıyabilmektedirler. Doğurganlığın artmasını sağlayabilecek bitkiler bulunmaktadır. Bu bitkilerden bazıları şu şekilde sıralanmaktadır.

  • Deve dikeni tohumu
  • Karahindiba
  • Zerdeçal
  • Yeşil yapraklı bitkiler
doğurganlık diyeti nedir
Doğurganlık diyeti nedir

Hamile Kalmayı Kolaylaştıran Bitki Çayları

Günlük hayatımızda sıkça tükettiğimiz çayların bilinen ve bilinmeyen birçok hastalığa iyi gelmektedir. Bu bitki çayları insan sağlığına büyük katkılarda bulunmaktadır. İlaç kullanmadan bitki çayları sayesinde hastalıklardan korunabilir ve bünyemizi güçlendirebiliriz. Kadınların doğurganlığını arttırmaya yardımcı olan bitki çayları da bulunmaktadır. Bu bitki çayları kadınların sağlıklı bir şekil de evlat sahibi olmakla birlikte sağlıklarını dengeleyici bir besin takviyesi olmaktadır. Bu çaylardan birkaç tanesi şu şekilde örneklendirilebilirler.

  • Zerdeçal çayı: kaynatılarak içilen zerdeçalın antibiyotik olma özelliği vardır ve yumurtalıklarda oluşan iltihaplanmaları önleyerek cinsel bölgede oluşabilecek enfeksiyonları önlemektedir. Bu da gebeliğe hazırlanan anne adayının cinsel organında uygun ortamın hazırlanmasına yardımcı olabilmektedir.
  • Karahindiba çayı: Antioksidan özelliği taşıyan bitki içerisinde yüksek oranda kalsiyum magnezyum ve c vitamini bulundurmaktadır. Hormonların artışını sağlayan bu bitki çayı doğurganlığın artmasında büyük oranda yardımcı olacaktır. Doğurganlık diyeti süresince karahindiba çayı içilmesi tavsiye edilir.
  • Deve dikeni tohumu çayı: Adet düzensizliği yaşayan kadınlar için doğal bir ilaç görevi gören bitki çayı yüksek oranda östrojen salgılayarak yumurtalıklarda bulunan yumurtaların sayısının artışında yardımcı olabilmektedir. Buda doğurganlığın artmasında büyük etki gösterecektir.
  • Taze zencefil çayı: Erkekler de sperm sayısında artış etkisi gösteren bitki çayı kadınlarda ise yumurta sayısının artmasına yardımcı olabilmektedir.
  • Papatya çayı: stres vücuda hormon salımın da vücuda çok büyük derecede zarar vermektedir. Papatya çayı stersi düşürerek hormonların dengelenmesinde yardımcı olabilmektedir. Hormonların dengelenmesi cinsel birliktelik sırasında anne adayının maksimum yumurta üretimini sağlamsında yardımcı olmaktadır.
  • Giseng : sağlığa bir çok faydası bulunan Giseng  çayı  yumurta sayılarının artmasını sağlayarak doğurganlığın artmasını sağlayan en etkili bitki çaylarından bir tanesidir.

Kaynak : Eatright

Diz Kapağı Sıvı Kaybı Bitkisel Çözüm

diz kapagi sivi kaybi bitkisel cozum 1

Bugünkü makalemizde diz kapağı sıvı kaybı ile ilgili önemli bir konuya odaklanacağız. Bu konu, benim de deneyimlediğim bir durum olduğu için sizinle bir bağ kurmam gerektiğini düşündüm. Bir zamanlar diz ağrısı ile mücadele eden biriydim ve sıvı kaybı, günlük yaşamımı olumsuz etkilemişti.

Her adımda ağrı hissetmek, sınırlı hareket kabiliyetim ve sürekli bir endişe hissi… Bu durum beni hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak oldukça zorladı.

Ancak, umutsuzluğa kapılmadan önce, bitkisel çözümlerin bana yardımcı olabileceğini öğrendim. Bu çözümler sayesinde diz kapağımın sıvı kaybını önlemeye ve ağrıları hafifletmeye başladım. Bu deneyimim beni bu konuda daha fazla araştırmaya ve bilgi edinmeye yönlendirdi.

Şimdi, sizinle diz kapağı sıvı kaybının bitkisel çözümünü paylaşmak istiyorum. Bu makalede, bu sorunun anlaşılması, belirtileri ve bitkisel tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgi bulacaksınız. Siz de yeniden sağlıklı ve hareketli bir yaşamın keyfini çıkarmaya başlayabilirsiniz.

Diz Kapağı Sıvı Kaybı Bitkisel Kürler

Kuş Burnu Bitkisi Kürü

Diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözüm önerilerinden bir tanesi de kuşburnu bitkisidir. Kuş burnu genellikle öğütülerek hazır çay halinde satılan bir ürün olsa da bitki olarak tıbben de birçok hastalığa iyi gelmektedir. Bu hastalıklardan bir tanesi de diz kapağındaki sıvı kaybı olmaktadır. Kürün hazırlanışı şu şekilde olmaktadır.

  • Öncelikle kuş burnunu kırmanız gerekmektedir.
  • Kaynayan suyun içine kırmış olduğunuz kuş burnu bitkisini atmanız gerekmektedir.
  • Daha sonra kaynayan kabın altını kısarak üzerini kapatın ve 5-6 dakika kadar demlenmeye bırakın.
  • Demini alan karışımı süzdükten sonra yemeklerden yaklaşık 2 saat sonra günde 2 kez tüketmeniz gerekmektedir.
  • Aynı zamanda Hibiskus bitkisi ile de tüketilebilmektedir.
diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözüm
diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözüm

Hibiskus Bitkisi

Genellikle kış aylarının vazgeçilmez bitkilerinden olan Hibiskus bitkisi bir hastalığa iyi gelmekte ve birçok hastalığın oluşumunu önlemekte kullanılan Hibiskus bitkisinin faydalarından bir tanesi de diz kapağı sıvı kaybı oluşumunu engellemek ve de sıvı kaybı oluşan bölgede tekrardan sıvı oluşumunu sağlamaktadır. Hibiskus kürünün hazırlanışı çok kolay olmaktadır bu kür şu şekilde hazırlanmaktadır.

  • Günlük hayatımızda sıkça tükettiğimiz çay gibi hazırlanan Hibiskus bitkisinin taze olması önemli olmaktadır.
  • 1 bardak kaynayan suyun içine 1 tatlı kaşığı ölçeğinde Hibiskus bitkisini atıyoruz.
  • Karışımın demlenmesini bekliyoruz.
  • Demini alan karışımı süzüyoruz.
  • Süzdüğümüz karışımı sabah, öğle ve akşam yemeklerinden 2 şer saat sonra günde 3 kez tüketilmelidir.
  • Aynı zamanda kuş burnu ile birleştirilerek de tüketilebilmektedir.  Düzenli olarak tüketilmesi gerekmektedir.

Bamya Tohumu Kürü

Pek çoğumuzun yemek olarak sevmediği bamya sebzesinin tohumu birçok hastalığa iyi gelebilmektedir. Bu hastalıklar arasında astım, bronşit kas ve eklem ağrıları gibi hastalıklar yer alabilmektedir. Ama en önemlisi bu bitkinin tohumu diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözümler listesinde yer alıyor olmasıdır. Bu kürün hazırlanışı ve uygulanışı çok kolay olmaktadır.

  • 7-8 tane bamya tohumunu 1 bardak su yardımı ile yutmanız gerekmektedir.

Düzenli olarak tüketmeniz gereken baya tohumu yaklaşık olarak 1 ila 2 ay kullanıldığında etkisini gösterecektir. Dizdeki sıvı kaybına bamya tohumu en etkili kürdür ve bu sorunu yaşayan kişilerin denemesi gereken bir kürdür.

Zerdeçal Ve Zerdeçal Yağı Kürü

Zerdeçal kalsiyum değeri en yüksek olan bitkiler arasında yer almaktadır. Kalsiyum kemik yapısının güçlenmesinde en önemli olan etkenlerden bir tanesi olmaktadır. Kalsiyum içeren besinler tüketmek kemik yapınızın güçlenerek yıpranmasını önleyecektir. Zerdeçalın toz şekilde tüketimi diz kapağı sıvısı oluşumunda etkili olabilir.  Zerdeçal yağı ise kas ve kemik ağrılarında ağrıyan bölgeye sürüldüğünde ağrı kesici etki gösterecektir. Kürün hazırlanışı şu şekilde oluşmaktadır.

  • Kaynayan suyun içerisine toz zerdeçal ve tadını yumuşatmak adına zencefil eklenir.
  • Hazırlanan karışımın demlenmesi beklenir.
  • Demlenen karışım süzgeç yardımı ile süzülerek içilir.
diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözüm
diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözüm

Zencefil Ve Zencefil Yağı Kürü

Diz kapağı sıvı kaybı bitkisel çözüm yöntemlerinden birisi olan Zencefil yağı kürü oldukça etkili bir bitkisel kürdür. İçerisinde antioksidan bulunan zencefil ağrı kesici ve mikrop kırıcı olma özeliğine sahiptir. Güçlü bir ağrı kesici olan zencefil her türlü eklem ve kas ağrıları haricinde baş ağrılarına da iyi gelmektedir. Eklem ve kas ağrılarınız için çayını içebilir ve yağını sürerek ağrıyan bölgenin gevşemesini sağlayabilirsiniz. Zencefil çayının hazırlanışı çok kolay olmaktadır. Hazırlanış aşamaları şu şekilde yer almaktadır.

  • Kürü hazırlamadan önce zencefilin dış kabuğunu soymalısınız.
  • Dış kabuğunu soyduğunuz zencefili yaklaşık 10 dakika kadar kaynatmanız gerekmektedir.
  • Kaynattığınız zencefili süzdükten sonra içilebilir hale gelmektedir.
  • Tatlandırmak adına içerisine 1 tatlı kaşığı bal ekleyebilirsiniz.

Kaynak: Harvard

Balgam Nasıl Atılır Bitkisel Çözüm

balgam-nasil-atilir-bitkisel-kur

Öksürük ve balgam sıkıntısı çekiyorsan limon gerçekten harika bir doğal çözüm olabilir. Limonun antibakteriyel ve antioksidan özellikleri var ve mukus salgısını azaltıp öksürüğü hafifletmeye yardımcı oluyor.

Limon Balgam Söktürücü Kürü

İçindekiler:

  • 1 limon
  • 1 bardak ılık su
  • 1 çay kaşığı bal (isteğe bağlı)

Yapılışı:

  1. Limonun kabuğunu soyup, bütün limon suyunu sıkın.
  2. Limon suyunu ılık suyla karıştırın.
  3. İsterseniz biraz bal ekleyip karıştırabilirsiniz. Bal hem tat verecek hem de öksürük için rahatlatıcı olacaktır.
  4. Karışımı için.

Kullanımı:

  • Sabah aç karnına için.
  • Gün içinde her 2-3 saatte bir tekrarlayın.
  • Öksürük ve balgam rahatlayıncaya kadar kürü sürdürün.

Bu karışım vücudunuzu alkali hale getirecek ve mukus salgısını azaltmaya yardımcı olacaktır. Limondaki C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirecek, öksürük ve balgam atılımını kolaylaştıracaktır.

Kürü yaparken bol sıvı tüketin ve iyileşme sürecine yardımcı olmak için dinlenmeyi ihmal etmeyin. İstikrarlı olun, sonuçlar birkaç gün içinde kendini gösterecektir.

Öksürük ve balgam sorununuz devam ederse veya kötüleşirse doktora başvurmanızı öneririm. Ama bu basit limon kürü, pek çok kişiye doğal ve etkili bir rahatlama sağlıyor. Umarım sizin içinde işe yarar! Geçmiş olsun.

Halsizlik Ve Yorgunluğa Ne İyi Gelir?

halsizlik

Şehir yaşamının hızı ve yüksek iş temposundan kaynaklı olduğu düşünülen günlük işleri yaparken isteksizlik ve halsizlik hali olan bu durum aslında kansızlık, depresyon ve stres, tiroit hastalıkları, kanser ve kalp hastalıkları gibi ciddi hastalıkların belirtisi olabilir.

yesil cay 1
halsizlik ve yorgunluğa ne i̇yi gelir? 37

Halsizlik ve Yorgunluğa Bitkisel Çözüm

Çağımızın en sık rastlanan halsizlik ve yorgunluk için en etkili tedavilerden biride bitkisel çözümlerden geçiyor.

  • Yeşil çay tarifi

İçerdiği Gingseng sayesinde enerji verip metabolizmayı hızlandıran yeşil çayı kaynatmış olduğumuz suda 6 ila 7 dakika bekledikten sonra günde 2-3 defa tüketilebilir.

  • Biberiye Çay Tarifi

Acımsı bir tadı olan biberiye halsizliği sindirim sistemini düzene sokarak önler. 1 tatlı kaşığı kadar biberiyeyi önceden kaynattığımız suyun içine atıp 1 çay kaşığı bal ile takviye edebiliriz.

  • Mate Çayı

İçerdiği kafein ile yorgunluğu alan aynı zamanda yağ yakarak kilo vermeyi de sağlar. 1 tatlı kaşığı mate çayını yeşil çayın içine atıp 4-6 dakika demlendikten sonra tüketebiliriz. Ancak içerdiği kafeinden dolayı aşırı tüketilmemelidir.

  • Zencefil Çayı

1 yemek kaşığı zencefili büyük boy su bardağı sıcak suya ekleyip 8-9 dakika beklettikten sonra tüketebiliriz. Ayrıca soğuk kış aylarında gribe karşıda tüketebiliriz.

  • Siyah Çay

Gündelik hayatımız da en çok tükettiğimiz çaylardan olan siyah çayı tamamen demlendikten sonra 5-10 arası taze ve kuru karanfil ilave edip birkaç dakika bekledikten sonra içebilirsiniz.

 Halsizliğe İyi Gelen Bitkiler

  • Gingseng stesli günler yaşayan kişilerde halsizliğe ve yorgunluğa da iyi gelip aynı zamanda sakinleşmeye de yardımcı oluyor.
  • Biberiye genelde zayıflamak için aranılan bitki olsa da kişiye enerji vererek yorgunluk ve uykusuzluk şikâyetleri de önlemekte olup hamile olan bayanların doktoruna danışmadan tüketmesi tavsiye edilmez.
  • Maydanozu düzenli olarak tüketmeyi uzmanlar öneriyor. Salataların içinde sıklıkla kullanılan bu bitki kahvaltıda tüketildiğinde yararı daha fazla hissedilecektir. Açlık hissi oluştuğunda tüketildiği takdirde halsizliği azaltır.
  • Tere her öğün yemeğin arasına tere sıkıştırarak tükettiğimizde sürekli olarak halsiz hissediyorsak bu sorun ortadan kalkacaktır.  
halsizliğe i̇yi gelen meyveler
halsizliğe i̇yi gelen meyveler

Halsizliğe İyi Gelen Meyveler

  • Elma günde 1 tane orta boy elma yemek kendimizi sürekli halsiz hissediyorsak  yorgunluğu giderir
  • Muz 1 tatlı kaşığı balı üzerine gezdirip tükettiğimizde halsizliği geçirir.
  • Üzüm yaz aylarında daha sıklıkta tükettiğimiz bu meyve enerji verip halsizliğe iyi gelir. Frenk üzümü ise sürekli ve aşırı halsizlik için tavsiye edilen üzüm çeşididir.
  • Havuç sadece gözlere faydalı olmakla kalmayıp halsizliği de kesen bir meyvedir.

Halsizliğe İyi Gelen Yiyecekler

  • Yoğurt sindirimi kolaylaştıran ve diyet listelerinin vazgeçilmezi olan vitamin bakımından oldukça yoğun olan yoğurt kronik halsizliğe bile iyi gelir.
  • Sarımsak devamlı olarak soğan sarımsak tüketenlerin çok nadir hasta olmasına bağlı olan bu yiyeceğin fayda sağlamadığı şey yok denecek kadar azdır. Vücudumuz bu yiyecekte bulunan antibiyotik özelliği ile halsizliğe karşı direnir ve dinç hissetmemize neden olur.
  • Pirinç çok kilo aldırması sebebiyle daha az tüketmeye başladığımız uzak doğuluların vazgeçilmez yiyeceği olan pirinç sindirim sistemini düzene sokarak vücuda direnç sağlar.
  • Mercimek doktor tavsiyesi ile et yemeni yasaklandıysa lakin yüksek miktarda protein ihtiyacınızda varsa tüketebileceğimiz bu yiyecek yeni çocuğu olmuş annelerin bile halsizliğine iyi gelir.
  • Bal çok kuvvetli bir enerji kaynağı olan balı süt içerisinde 1-2 tatlı kaşığı katarak sabah kahvaltılarında tüketmek mümkündür.
  • Kabak çekirdeği lezzetli ve vitamin açısından oldukça zengin olup B vitaminlerinin çoğunu barındırmakla beraber hastalanmayı ve halsizliği önler.
  • Yulaf ezmesi bol miktarda glikojen içermektedir. Sporsal aktivitelerde bulunurken vücudun gereksinim duyduğu enerjiyi glikojenden karşılamaktadır. Bu sayede spor esnasında yorgunluk, halsizlik gibi sorunların azaltılması sağlanır.
kahvaltı sofrası
kahvaltı sofrası

HALSİZLİK VE YORGUNLUK İÇİN NE YAPILMALI?

Halsizlik Ve Yorgunluğa İyi Gelen Şeyler

Hemen hemen her yaşta görülebilen halsizlik ve yorgunluk her sabah uyanıldığında hissediyorsa bir kişi kronik yorgunluk sendromunu gösterir ve ciddi bir hastalığa meydan vermeden kesinlikle bir doktora görünmelidir. Kişi ilaveten;

  • Düzenli kahvaltı yapmak
  • Yeteri kadar su içmek
  • Yoğurt tüketmek
  • Yeşil ve beyaz çay tüketmek
  • Trans yağlardan uzak durmak
  • Kırmızı et ve yumurta tüketmek
  • Düzenli uyku ve spor yapmak da halsizlik ve yorgunluğumuzun ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır.

Kaynak: nhs / medicinenet

Lordoz Nedir? Neden Olur? Nasıl Tedavi Edilir?

lordoz nedir

Lordoz nedir? Lordoz, belde bulunan normal çukurluğun artmasına verilen isim olup, insanların sağlığını etkileyen önemli hastalıklardan biridir. Sırt, karın, kalça kasları, bağlardaki dengesizlikler ve güç kayıpları, belde bulunan bel çukurunun artmasına sebep olan başlıca etkenlerdir. Aynı zamanda aşırı kilo, karın kaslarında meydana gelen gevşeklik durumları da, lordoz hastalığının artıran etkenlerden olmaktadır.

lordoz nedir
Lordoz nedir

Günümüzde oldukça sık görülen bir omurga hastalığı olan lordoz, en ciddi ortopedik rahatsızlıklardan biridir. Bel bölgesinde bulunan omurganın aşırı derecede eğilmesi ile meydana gelen lordoz, hastaların ciddi derecede ağrılar çekmesine neden olmaktadır. Lordoz nedir sorusunun cevabı kısaca, beldeki çukurun derinleşmesi nedeniyle, omurgada oluşan basıncın artması sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır.

Lordoz Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Lordoz Hastalığının Belirtileri Nelerdir? Lordoz hastalığının en büyük belirtisi, bacaklarda ve bel bölgesinde oluşan ağrılar olmaktadır. Omurlarında kayma olan hastalarda da, bel çukurluğunun yani lordozun artma durumları görülmektedir. Lordozun yaşanan ağrılar dışında en önemli belirtileri; kas spazmları, uyuşma ve karıncalanma durumları, mesane sorunları ve bağırsakta yaşanan sorunlar olmaktadır.

Aynı zamanda gergin ve kısa olan sırt – bel kasları, gergin yapıda olan göğüs ve karın kasları, gergin ve uzun yapıda olan kalça fleksörleri – gergin ve kısa olan bel kasları da lordozun meydana gelişini haber veren belirtilerden bazılarıdır.

lordoz nedir
Lordoz nedir

Lordoz Nasıl Tedavi Edilir?

Lordoz nedir? Lordoz nasıl tedavi edilir? Konusu kapsamında birçok ilgili tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bu tedavilerden ilki kas güçlendirmesini sağlamak için yapılan fizik tedavileri olmaktadır. Aynı zamanda şişliği ve ağrıyı azaltmak için ilaç uygulamaları da, lordoz tedavi yöntemleri arasında bulunmaktadır. Yoga, ateller ve aşırı olan kiloların verilmesi de, lordoz tedavilerinde fayda sağlamaktadır. Lordoz hastalığının çok ileri aşamalarında uzman doktorların kararına bağlı olarak, bazı ilgili vakalarda cerrahi tedavi uygulamaları da yapılabilmektedir. Omurga rahatsızlığı olan lordoz tedavilerinde, omurga sağlığının geri kazanılması için yoga, pilates ve spor aktiviteleri gibi benzeri tedavi yöntemleri de, konunun uzmanı olan doktorlar tarafından önerilmektedir. Yoga, pilates gibi benzeri yapılan spor aktiviteleri, kasların güçlenmesini ve omurga rahatsızlıklarının azalmasını sağlayıp, lordoz hastalıklarının tedavisinde etkili rol oynamaktadır.


Kaynak: wikipedia / medlineplus

Çaydanlık Kireci Nasıl Temizlenir? En İyi 4 Yöntem

çaydanlık kireci nasıl temizlenir

Günlük yaşamımızın vazgeçilmezi ve millet olarak sudan sonra en çok tükettiğimiz içecek olan çayın ne denli temiz koşullarda yapıldığına dikkat ettiniz mi? Çay içmeyi sevdiğimiz kadar çaydanlık temizliğine de özen gösteriyor muyuz? Maalesef günlük kullanımın fazlalığından dolayı çaydanlıklarımız aşırı derecede kireçlenmekte ve kirlenmektedir. Çaydanlık kireci nasıl temizlenir? Bu konuyu inceleyelim.

Temizliğine dikkat etmezsek çaydanlıklarımız kullanılamaz bir hal alabilir. Günlük temizliği yapılmadığı zaman çaydanlıklarımız hem kireçlenmekte hem de kirlenmektedir. Bu durumu önlemek ve daha sağlıklı bir çay keyfi sürmek için temizliğe dikkat etmeliyiz aksi takdirde çok sevdiğimiz çay bizlere zehir olabilir. Bu durumu önlemek için çaydanlığımızın performansına göre temizliğini mutlak suretle yapmalıyız. Aşırı kireçlenen ve kirlenen çaydanlıklarınızı birkaç pratik ve kimyasal olmayan yollarla temizlenebilir. Bu haber ile birlikte sizde kireçlenen ve kirlenen çaydanlıklarınızı kolay yollarla temizleyebilirsiniz.

çaydanlık kireci nasıl temizlenir
Çaydanlık kireci nasıl temizlenir

Çaydanlık Kireci Temizleme De En Etkili Yöntem: Diş Macunu

Öncelikle diş macununu sürmek için elinize bir eldiven takın daha sonra elinizle bir miktar macunu kuru olan çaydanlığa sürün iyice sürdüğünüz macunu 5 dakika bekletin sonrasında lavaboda bol su ile çaydanlığınızı durulayın. Göreceksiniz ki çaydanlığınız yeni alınmış gibi tertemiz ve parlak bir görünüm sahip olacaktır.  Bu yöntem, çaydanlık kireci nasıl temizlenir? Sorusu için verilecek olan en iyi cevaptır.

Çaydanlık Nasıl Parlatılır?

Uzun süre kullanıldıktan sonra çaydanlıkların içinin kireç tutması gibi dışı da lekelenip kirlenebilir. Çaydanlığınızın dışını, evde kimyasal olmayan maddelerle temizleyebilirsiniz. Bazı pratik yöntemler şunlardır.

Sirke ve tuz ile parlatma

Bir kaba sirkeyi koyun ve bir miktarda tuz ekleyin. Bir müddet tuzun sirke içerisinde erimesini bekleyin. Eriyen karışımı bir bez yardımıyla çaydanlığınızın etrafına sürerek temizleyin. Fark edilir bir şekilde göreceksiniz ki çaydanlığınız yeni alınmış gibi tertemiz ve pırıl pırıl olacaktır.

çaydanlık kireci nasıl temizlenir
Çaydanlık kireci nasıl temizlenir

Sirke ve karbonat ile parlatma

Sirke-tuz karışımı kadar etkili bir yöntem olan sirke-karbonat yönteminde ise bir miktar karbonat ile sirkeyi bir kaba koyun ve çözündükten sonra çaydanlığınıza bez ile temizleyin eğer çaydanlığınız aşırı kirlenmiş ise çaydanlığı karışımın içerisine koyun ve bir süre bekledikten sonra yıkayın.

Limon kabukları ile parlatma

Limonun kabuğunu küçük parçalar halinde kesin ve çaydanlığınızı ovalayın. Daha sonra nemli bir bez ile ovalamaya devam edin bir süre beklettikten sonra bol su ile çaydanlığınızı yıkayın ve sonuç olarak çaydanlığınız tertemiz ve parlak olacaktır.

Çaydanlık Kireci Nasıl Temizlenir?

Limon-Karbonat ile Temizleme

Bilindiği üzere karbonatın kireç sökücü özelliği, limonun ise parlatma özelliği vardır. Temizlemek istediğiniz çaydanlığınızın içine önce bir paket karbonatı atın, daha sonra önceden doğradığınız bir adet limonu üzerine atın ve çaydanlığın yarısını geçmeyecek miktarda su ilave edin, ve ocakta kaynamaya bırakın. Bir müddet sonra kaynayan suyu lavaboya dökün ve su ile çaydanlığınızı temizleyin sizde göreceksiniz ki kireç giderilmiş olacaktır. Çaydanlık kireci nasıl temizlenir? Sorusuna verilebilecek en etkili cevap bu yöntemdir.

Limon Tuzu ile Temizleme

Çaydanlık temizlemenin bir diğer pratik yolu da limon tuzudur. Çaydanlığınızın altına limon tuzunu dökün daha sonra yarısı kadar su ilave edin ve kaynamaya bırakın 15-20 dakika kaynadıktan sonra içindeki suyu dökün kalan tortuyu bir fırça yardımıyla temizleyin son olarak duruladıktan sonra kullanmaya başlayabilirsiniz.

çaydanlık kireci nasıl temizlenir
Çaydanlık kireci nasıl temizlenir

Patates Kabuğu ile Temizleme

En ekonomik çaydanlık temizleme yöntemi olan patates kabuğu yönteminde ise öncelikle kabuklarını soyduğunuz patatesleri çaydanlığınızın içine atın ve daha sonra patates kabuklarının üzerine gelecek kadar su ilave edin bir süre kaynadıktan sonra ocaktan alın ve içindeki suyu dökün ve kullanmaya başlayın. Ekonomik olması için patates yemeği yapıldıktan sonra bu yöntemi kullanırsanız eğer daha çok tasarruf edersiniz.

Sirke-Tuz ile Temizleme

Bir diğer kireç temizleme yöntemi de sirke ve tuz karışımı yöntemidir. Bir çay kaşığı sirkeyi çaydanlığın içine atın üzerine de kirecin miktarına göre bir veya iki yemek kaşığı sofralık tuz ekleyin 10-15 dakika kadar beklettiğiniz karışımı su ve bulaşık süngeri ile temizledikten sonra kullanıma başlayabilirsiniz.

Sirke-Karbonat ile Temizleme

Etkin temizleme maddelerinden olan karbonat ve sirkeyi kullanarak da çaydanlıklarda oluşan kireci giderebilirsiniz. Öncelikle yapmanız gereken bir su bardağı sirke ile bir paket karbonatı çaydanlığınızın içerisine atın ve yarısı kadar su ilave ederek kaynamasını bekleyin.  Su kaynadıktan sonra ocaktan çaydanlığınızı alın ve bulaşık süngeri ile temizleyin. Bir süre beklettikten sonra çaydanlığınız ilk gün ki gibi temiz ve parlak olacaktır. Çaydanlık kireci nasıl temizlenir ve çaydanlık nasıl parlatılır? Sorularına sizler için cevap verdik.

Kaynak: thekitchn

Boğaz Ağrısına Doğal Antibiyotik

boğaz ağrısına doğal antibiyotik

Boğaz ağrısına doğal antibiyotik ile ilaçsız ağrı ve sızıdan kurtulabilirsiniz. İnsan vücudu için en tehlikeli unsurlardan birisi de bakterilerdir. Bakteriler ile savaşmada antibiyotik kullanımı günümüzde oldukça yaygındır. Doktorlar bakteriden kaynaklı hasta olmuş kişileri öncesinde muayene eder ve sonrasında da bakterinin türüne göre bir antibiyotik yazar. Antibiyotiklerin sık ve uzun süreli kullanımları zararlıdır. Bu yüzden de bakterilere bitkisel çözüm sunan doğal antibiyotikler tercih edilmelidir.

Bakterilere Karşı En Etkili Bitkisel Çözüm: Sarımsak

Doğal besinler arasında en etkili olanı olarak bilinen sarımsak, antibakteriyel özelliğine sahiptir. Aynı zamanda antifungal etkisini de göstermektedir. Bunun nedeni ise, içerisinde bulunan alisin özüdür. Sarımsak virüslerin yok edilmesinde de vücut için önemli bir silah haline gelebilmektedir. Bakterilerden kaynaklı hastalıkların üstesinden antioksidan özelliği sayesinde sayesin de gelir. Vücudumuz için fayda sağlayan bakteriler de vardır ve sarımsak bu bakteriler için herhangi bir tehlike oluşturmaz.

boğaz ağrısına doğal antibiyotik
boğaz ağrısına doğal antibiyotik

İçerisinde barındırdığı,

  • Manganez
  • Fosfor
  • Çinko
  • Folat
  • Kalsiyum
  • Selenyum
  • Demir
  • Potasyum

Mineralller birçok hastalık ile savaşmada önemli roller üstlenir. Aynı zamanda içerisinde B1, B2, B3 ve C vitamini barındırması sarımsağı özel bir besin haline getirir. Bu yüzden sarımsak tüketimi insan sağlığı açısından çok önemlidir ve bakterilere bitkisel çözüm arayanlar için en etkili çözümdür.

Bakterilere Karşı Etkili Kür Tavsiyesi

Gerekli malzemeler:

  • Anason ( Bir çay kaşığı)
  • Sinameki (5 yaprak)
  • Çekilmiş ve toz halde keten tohumu (Bir yemek kaşığı ölçütünde)
  • Rezene ( Bir çay kaşığı)

Tarifi:

  • Rezene, anason ve sinameki yaprağı havanda öncelikle ezilmelidir ve bir su bardağı kaynamış suyun içerisine atılmalıdır.
  • Sonrasında 15 dakika demlenmelidir.

Bu kür günde 1 bardak içilmelidir ve aç karnına içilmesi tavsiye edilir. Bir yemek kaşığı keten tohumu tozu su ile birlikte tüketilir ise şayet bağırsakların çok daha etkili çalışmasına olanak tanır. Bu yüzden de bakteriler ile savaşta etki gösteren bir unsurdur. 3 yemek kaşığı kadar gün içinde tüketebilirsiniz ve herhangi bir zararı yoktur. Sinameki belirtilen miktardan fazla tüketilmemelidir. Aksi takdirde bağırsakta tembellik problemine yol açabilir. Boğaz ağrısına ne iyi gelir yutkunamıyorum diyenler için özellikle bu tarif tavsiye edilebilir.

boğaz ağrısına doğal antibiyotik
boğaz ağrısına doğal antibiyotik

Virüslerin Düşmanı Kekik

Boğaz ağrısına doğal antibiyotik için sarımsak ve kekik uzmanların en fazla tavsiye ettiği besinlerdir. Mikropların yok edilmesinde önemli bir etken olan kekik, 5 dakika demlendikten sonra tüketilmelidir. Bakterilerin en önemli düşmanlarından olan karvakrol ve timol kekik içerisinde bulunur. Bu iki önemli madde sayesinde bakteriler ile olan savaşta vücut direnç gösterir.

Kekik ile elde edilen uçucu yağ da virüslere karşı etkili bir çözüm olarak tavsiye edilir. Kaynar suyun içerisine atılan kekik yağı( 4 damla) koklanarak etkisinden faydalanılabilir. Keskin bir koku olduğu için buharı koklamanız gerekmez. Bulunduğu ortama kokusunu yayacaktır ve bu koku akciğerler içinde fayda sağlar.

Elma Sirkesinin Bakterileri Temizlemede ki Marifeti

Elma sirkesinin bakterilere bitkisel çözüm sunmasının dışında;

  • Kanser riskini azaltması
  • Toksinlerin atılması
  • Kilonun dengeli olmasını sağlama
  • Kanı alkalize etmesi

Özelliklerine sahiptir. Elma sirkesini salatalarda ve yemeklerde kullanmak hem sağlığınız için faydalı olacak, hem de yemeklerinize lezzet katacaktır.

Bakteriler İle Bal İle Savaşın

Doğal ve zararsız boğaz ağrısına doğal antibiyotik aranıyorsa bal ilk tercihler arasında yer almalıdır.

  • Antiseptik
  • Antimikrobiyal
  • Antienflamatuar

Etkilerine sahip olan bal, enfeksiyonlar ile savaşan önemli bir besindir. Bakteriler ile savaşmak için etkili yöntem üremelerini engelleyebilmektir. Bu da bal ile mümkündür ve böylece toksinlerin temizlenmesi de mümkün hale gelir. Balın diğer faydaları ise;

  • Sindirim sistemini yatıştırması
  • Vücudun direncini arttırması
  • Zencefil ile birlikte öksürük üzerinde etkili olması
  • Bağışıklık sistemini arttırması
  • Karaciğerin daha sağlıklı çalışmasını sağlaması

Tüm bu faydalardan sağlanmak için bal seçiminin iyi yapılması gerekir. İşlenmemiş ve organik bal tüketimi yukarıda saydığımız faydaları gösterir. Bal kürü Boğaz ağrısına ne iyi gelir diyenler için İbrahim Saraçoğlu tarafından verilen kürlerden birisidir.

boğaz ağrısına doğal antibiyotik
boğaz ağrısına doğal antibiyotik

Bakteriler İle Savaşmada Etkili Bitkiler

Bakterilere bitkisel çözüm olarak sunduğumuz tavsiyelerin dışında aşağıda yer alan bitkileri de uygun bir şekilde kullanabilirsiniz. 

  • Lavanta:  Hem yağı hem de çiçeği bakterilerin en önemli düşmanlarındadır. Antiseptik özelliği bulunur ve bir pamuğun üzerine damlatılması halinde kokusu odaya yayılır. Çayını yapmak için 5 dakikalık demlemeye bırakılması gerekir.
  • Zencefil: Doğal antibiyotik görevi gören zencefil, bakterilere bitkisel çözüm sunan en önemli bitkilerdendir. Limonata içerisine zencefil atılarak ( rendelenmiş şekilde) tüketilebilir.

Propolis: Son yıllarda fazlası ile popüler olan Propolis, bakteriler için tehlikeli; insan sağlığı için ise tamamen faydalıdır.

Kaynak: healthline / observer

Kist Eriten Şifalı Bitkiler

zeytinyagi-kekik

Kistler vücudumuzun herhangi bir yerinde bulunabilir ve bu kistlerin bir çoğunluğu zararsızdır. Zararlı olan kistler de bulunmaktadır ve tedavisi gerçekleşmez ise, sonuçları kötü olabilir. Bir uzman tavsiyesi bu aşamada alınmalıdır ve doğal yollar ile bu konuda size yardımcı olacak kist eriten şifalı bitkiler aşağıdaki gibidir;

Kist Eriten Şifalı Bitkiler Arasında Isırgan Otu Mucizesi

Isırgan otu birçok sağlık probleminin çözümünde etkili bir bitki olarak bilinir. Eğer kistler ile ilgili bir problem yaşıyorsanız da bu besin kullanılabilir.

Hazırlanışı:

  • Bir miktar ısırgan otu ezilmelidir ve bunun için mikser veya havan kullanılabilir.
  • Toz halinde kullanılması tavsiye edilmez. Bunun yerine toz halindeyken 1 çorba kaşığı yoğurt veya çorbanın içine karıştırılarak tüketilebilir.

Bu karışım ile birlikte kist eriten şifalı bitkiler de ısırgan otunun rolünü çok daha iyi anlayacaksınız. Isırgan otunun  bağışıklığı güçlendirme özelliği bulunur ve antihistaminik özelliklerde barındırır. Bu yüzden de kanser ile mücadele kapsamında önemli bir görev üstlenir. Bunun yanı sıra kistleri ve diğer kötü huylu hücreler ile savaşmada yardımcı rol görevi vardır. Mikropların yok edilmesinde de etkili olan bu bitki, ağrı kesici özelliğine de sahiptir.

Vücut için zararlı olan toksinler, birçok sağlık problemini de beraberinde getirir ve bu konuda da ısırgan otu toksinlerden arındırma özelliğine sahiptir. En önemli özelliklerinden birisi de kemik ve kasların güçlendirilmesinde fayda sağlar.

kist eriten şifalı bitkiler
kist eriten şifalı bitkiler

Kekik Karışımı İle Kistlerle Savaşın!

Karışımın yapılışı:

  • 1 bardak kaynamış suyun içerisine 1 çay kaşığı ölçütünde kekik konulur.
  • 3 dakika demlenmesi için beklenir ve sonrasında tüketilir.
  • 24 saatlik dilim içerisinde 2 kez kullanmanız yeterli olacaktır.

Yukarıda ki karışımın daha etkili olabilmesi adına yemeklere karıştırılması da tavsiye edilir. Sonrasında kistin erimesi konusunda sizlere fayda sağlayacağını sizlerde göreceksiniz. Aynı zamanda ağrı kesme ve kasların gevşemesinde faydalı olduğu bilinir. Kötü huylu hücreler ile insan sisteminin girdiği savaşta önemli savaşçılarınızdan da olacaktır. Kist eriten şifalı bitkiler arasında en etkilisi bu karışımdır.

kist eriten şifalı bitkiler
kist eriten şifalı bitkiler

Kırk Kilit Otu Kürü

Yapılışı:

  • 1 bardak suyun içerisine kırk kilit otu(3 dal) konulmalıdır.
  • Ağzı kapalı bir şekilde 5 -7 dakika arasında kaynatıldıktan sonra hazır hale gelecektir.

Bu karışımı günde 3 defa içmeniz tavsiye edilir ve tüketilirken taze olmasına dikkat edilmelidir. İdrar söktürme ve kötü huylu hücrelere karşı etkili bir bitkisel karışımdır.

Sinirli Yaprak Karışımı – Birçok Derde Deva

Kist eriten şifalı bitkiler arasında yer alan sinirli yaprak karışımı birçok konuda fayda sağlar.

Hazırlanışı:

  • 4 yaprak sinirlik yaprak, 2 bardak suyun içerisine konularak 10 dakika boyunca kaynatılır. Kaynatırken kısık ateşte olmasına dikkat edilmelidir.

Bu karışım günde 2 kez içilir ise kistler ile mücadele kapsamında fayda sağlayacaktır. Bu karışımın diğer etkili olduğu konu ise yaralara iyi gelme özelliğidir. Bu karışımı hem yemek, hem salata hem de su şeklinde yapabilirsiniz ve haftada 3-5 kez tüketimini gerçekleştirirseniz etkisi çok daha fazla olacaktır. Bu karışım idrar söktürme ve en bağırsak temizliği konusunda da başarılıdır.

Böbrek Kisti İçin En İyi Bitkisel Çözüm: Soğan Kürü

Hazırlanışı:

  • 1 soğan dört farklı parçaya bölünmeli ve bekletilmelidir.
  • Sonrasında 2 su bardağı ölçütünde su kaynamaya bırakılmalıdır ve kaynadıktan sonra içerisine soğanlar katılmalıdır.
  • Soğanlarla birlikte 4 -6 dakika tekrar kaynatılmalıdır.

Böbrek kisti için en şifalı bitkiler arasında yer alan soğan, bu şekilde bir karışım ile etkisini maksimum seviyede gösterir. Bir bardak olarak her gün içmeli ve aç karnına içildiğinden emin olunmalıdır. Ayrıca diğer kistlerde de etkili olduğu gözlemlenmiştir.

kist eriten şifalı bitkiler
kist eriten şifalı bitkiler

Yumurtalık Kistlerine İyi Gelen Bitkiler

Yumurtalık kistleri birçok kadında görülür; ama bu kistlerin önemli bir bölümü zararsız olarak nitelendirilen kistlerdir. Yumurtalık kistlerine iyi gelen besinler bu aşamada kadınlar tarafından tercih edilmelidir. İşte bu besinler;

  • Maca kökü
  • Civanperçemi
  • Karayılan otu
  • Deve dikeni

Bu bitkiler yumurtalık ağrısı ve adet döngüsü ile ilgili problem yaşayan kadınlar için oldukça etkilidir. Aynı zamanda yumurtalık da yer alan kan akışını da hızlandırdığı için kullanımı tavsiye edilir. Bu bitkileri kist eriten şifalı bitkiler olarak değerlendirmek yanlış olacaktır ve sadece yumurtalık kistleri için iyi geldiği bilinmelidir.

Kaynak: healthline / medicalnewstoday

Bağırsak Temizliği Nasıl Yapılır?

bağırsak temizliği

Toksinler, bağırsaklarımız için zararlıdır ve belli bir süre içerisinde bazı sağlık problemlerine neden olur. Bu sağlık problemlerinin başında da, sindirim sisteminin zayıflaması gelir. Sindirim sisteminin zayıflaması halinde vücudumuz en büyük savaşçısını kaybeder ve birçok hastalığa karşı mağlup olur. Bu yüzden bağırsak temizliği nasıl yapılır? Sorusunun cevabı insanlar için önemli bir konudur.

Kolon (bağırsak),  besin maddeleri, tuz ve su gibi öğelerin diğer sindirilemeyen besinlerden ayrılmasında önemli bir görev üstlenir. İnce bağırsak da katı atıkların vücuttan atılması görevin yapar.

bağırsak temizliği nasıl yapılır
bağırsak temizliği nasıl yapılır

Bağırsak Temizliği İçin En Etkili Kür

Bağırsak temizliği için aşağıdaki kürü deneyebilirsiniz.

Malzemeler

  • Tamamen organik elma suyu (1 fincan yeterli olacaktır)
  • Taze olmak koşulu ile limon suyu ( 2 yemek kaşığı ölçütünde)
  • Zencefil suyu ( 1 tatlı kaşığı)
  • Yarım çay kaşığı deniz tuzu
  • Son olarak yarım fincan sıcak su

Yapılışı

  •  Bu tarifin yapılabilmesi için yarım fincan su koyulmalı ve ısıtılmalıdır. Suyun arıtılmış su olması daha da etki gösterecektir.
  • Suyun ısınması ile birlikte deniz suyunu içerisine ekleyin
  • Son olarak zencefil suyu, organik elma suyu ve taze limon suyu da eklendikten sonra, karıştırma işlemi yapın.

Bu karışım gece yatmadan önce içildiği takdirde kolonların hızlı bir şekilde temizlenme sürecine gireceğini sizlerde göreceksiniz. Bu kür her öğünden 1 saat önce içildiği takdirde de etkisini fazlası ile gösterecektir.

bağırsak temizliği nasıl yapılır
bağırsak temizliği nasıl yapılır

Kolon Temizliği İçin Zencefil Mucizesini Denediniz mi?

Yukarıda yer verdiğimiz kür, bağırsak temizleme için en etkili kürlerden birisidir ve bunun yanı sıra zencefil ile de bu işlem gerçekleştirilebilmektedir. Bunun için;

Gerekli Malzemeler

  • Taze ve küçük boyutlarda bir tane zencefil
  • 1 bardak su
  • Bal ( zevkinize kalmış)

Nasıl Yapılır?

  • Zencefil parçalara bölünmeli ve sonrasında blendera konulmalıdır. 1 Bardak su da içerisine konulmalı ve çalıştırılmalıdır.
  • Sonra süzgeç aracılığı ile süzme işlemi yapılmalı ve bir bardak içerisine konulmalıdır.
  • Bu aşamada dilerseniz bal da kullanılabilir. Hem tatlandıracaktır hem de vücudun daha fazla dirençli olmasını sağlayacaktır.

Bu kür haftalık tekrarlanır ise, bağırsak temizleme konusunda oldukça faydalı olacaktır.

bağırsak temizliği nasıl yapılır
bağırsak temizliği nasıl yapılır

Bağırsak Temizliğinde Çilek, Ananas ve Maydanoz Karışımı

Gerekli Malzemeler:

  • Ananas ( bir dilim)
  • 6 adet çilek
  • 4 adet maydanoz

Hazırlanışı:

  • Püre haline gelmesi gerektiği için yukarıda yer alan besinleri blendera atılmalı.
  • Püre haline gelmesi ile birlikte bir bardak suyu ekleyiniz ve bu kürü her sabah aç karnına tüketmelisiniz.

Bu kür 1 hafta süresinde tekrar edilmelidir. Böylece bağırsaklarda hareketlenme meydana gelir. Kolon temizlemenin yanı sıra bağırsakta biriken toksinlerin yok olmasında da etkilidir. Faydaları bununla da bitmiyor. Aynı zamanda idrar söktürme konusunda da bu kür oldukça başarılıdır.

Bu kürde kullanılan besinlerin her biri metabolizmanın çalışmasını sağladığı için kabızlık sorununa da çözüm olarak tüketilebilir. Ayrıca bu karışımı ara ara kullanmanız halinde kolon kanseri için bir tedbirdir.

8 Besinden Oluşan Muhteşem Karışım

Malzemeler:

  • 1 adet armut
  • Zencefil ( taze ve ince dilim halinde olmalıdır)
  • Ispanak (1 avuç )
  • Keten tohumu (1 tatlı kaşığı )
  • 1 adet yeşil elma
  • Yulaf ezmesi ( 1 yemek kaşığı ölçütünde)
  • 1 avuç maydanoz
  • Kefir ( 1 su bardağı)

Hazırlanışı:

  • Yukarıda ki malzemelerin her birini blendara atın.
  • Sonrasında çıkan bu karışımı bekletmeden tüketin.

Bu karışımı 7 günde bir kez tekrarlamanız yeterli olacaktır. Kolonların temizlenmesi için oldukça etkili olan bu karışım, toksinler ile savaşta sistemin çok daha güçlü olmasını sağlayacaktır.

Bağırsak Temizlemede Etkili Besinler

Bağırsak temizleme için yukarıda yer verdiğimiz kürler haricinde aşağıda yer verdiğimiz besinleri de tüketebilirsiniz.

  • Su, bağırsak temizliğinde önemlidir ve günde 2 litre su tüketimi bu konuda oldukça fayda sağlayacaktır.
  • Kuru incir, hurma ve kuru kayısı da temizleme konusunda etkili besinlerdir. Her birinin içinde bulunan lifler bağırsağın yüzeyinde kayganlık yaratma özelliğine sahiptir.
  • Lif değeri yüksek olan çorbalarda bu konuda yararlıdır. Kurubaklagil içeren çorbaların bu aşamada tercih edilmesi gerekir. Özellikle buğday ve mercimek bu konuda yüksek lif değerine sahip besinlerdir.
  • Bağırsakların verimli bir şekilde çalışması önemlidir ve kimyon, kırmızı pul biber ve karabiber bu konuda önerebileceğimiz besinlerdir.
  • Son olarak keçiboynuzu tüketimi de kolon temizlemede kullanılan bir besindir.

Kaynak: mayoclinic / livescience

Laktoz Nedir? 8 Laktoz İntoleransı Belirtileri

laktoz nedir

Laktoz nedir diye sorduğumuzda, hepimizin de artık bildiği gibi, sütte bulunan bir madde kastedilmektedir. Diğer adıyla da süt şekeri şeklinde bilinmektedir. Genellikle, mide problemi çekenler laktozu iyi bilmektedirler. Çünkü, sindirim sorunu yaratabilmektedir.

Laktoz Nedir?

Laktoz, memeli canlıların sütlerinde yer alan karbonhidrat biçiminde de bilinmektedir. Anne sütünde ve ineklerin sütünde yer alan ve kristalize olma özelliğiyle de bilinen bir tür şekerdir. İçinde glukoz ve galaktoz denilen ana maddeler yer almaktadır.

Enerji ve vücut gelişimi için önemli bir madde diye de görülmektedir. Laktoz, disakkarit grubundan bir şeker şeklinde de geçiyor. ‘’Disakkarit’’ (çift şeker) denilen madde, iki basit şekerin (monosakkarit) bir araya gelerek tek bir şeker oluşturması olayına deniliyor. Laktozdan başka, maltoz ve sükroz da disakkarit grubunda yer alıyor. Böylelikle, sütteki karbonhidrat salınımı daha da arttığı için, yüksek dozda şeker de meydana geliyor. Disakkaritler, hayvansal olabildiği üzere, bitkisel de olabiliyor. Bunlardan en fazla bilinenini laktoz oluşturuyor.

laktoz nedir
Laktoz nedir

Laktozun Etkileri Nelerdir?

Laktozun Etkileri Nelerdir? Laktoz içerikli sütlerin kimi etkiler yaptıkları bilinmektedir. Bu yönde, bazı ağrılara, gaz sancılarına sebebiyet vermemek adına kimi üretici firmalar laktozsuz süt üretimi de yapmaktadırlar. Çünkü, laktoz kabızlık, ishal, mide sancısı ve yanması yan etkilerini de taşıyabiliyor.

Laktoz İntoleransı Nedir?

Laktoz intoleransı, insanlarda sıklıkla görülen problemlerden biridir. Bu rahatsızlık, günümüzde sindirim sistemi düzgün çalışmayan birçok insan için de acı vericidir.  Laktoz intoleransı adlı sindirim sistemi hastalığı, midenin laktoza karşı bir tolerans göstermemesinden ve ondaki şekeri sindirememesinden kaynaklanmaktadır.

Disakkaritlerden biri olan laktozu sağlıklı şekilde sindirebilmek için, vücuttaki laktaz enziminin yeteri kadar üretilmesi gerekmektedir. Oysa, bu sorunda mevcut enzimin yoğunluğu azdır, laktozu sindirmeye yetmemektedir. Laktoz enzimi bağırsaklardan geçtiğinde, rahatça emilebilmelidir; ardından, içindeki iki temel şeker olan glukoza ve galaktoza ayrışabilmelidir.

Laktoz intoleransında bu ayrışma gerçekleşmez. Aslında, herkes bebekken laktozu sindirme gelişimiyle doğar. Çünkü, bu madde aslen anne sütünde de yer almaktadır. Fakat, zamanla büyüyen insan, stres, sağlıksız yaşam, hızlı bir süreç içinde ne kadar istese de, kendisine ihtimam gösteremez. O yüzden, 21. yüzyılda sindirim sistemi hastalıkları, bağırsak problemleri de oldukça fazla şikayetle birlikte çoğalmaktadır.

laktoz nedir
Laktoz nedir

Laktoz İntoleransının Belirtileri Nelerdir?

Laktoz intoleransı genellikle iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar birinci (primer) laktoz intoleransı ve ikinci (sekonder) laktoz intoleransı adıyla ayrılmaktadır. Birnci laktoz intoleransı daha fazla rastlanılan bir rahatsızlıktır. İkinci laktoz intoleransı ise, daha çok kalıtımsal şekilde görülebilmektedir. İkinci laktoz intoleransı, çölyak diye bilinen hastalıkla da birlikte gelişir.

Laktoz intoleransının birtakım belirtileri nüksetmektedir. Bunları aşağıdaki şekilde sayabilmemiz mümkündür:

  • Karın  ağrısı
  • Midede yanma
  • Midede şişkinlik hissi
  • Kramplar
  • Kabızlık
  • İshal
  • Gaz yapmak
  • Bel ağrısı

Bunlardan en sık görüleni midedeki şişkinlik hissidir. Kişi ağrıyla birlikte, o şişkinliğe istinaden, bir şey yiyip içmek istemez. Sindirilemeyen laktozun yerine bağırsağa su dolmaya başlar. Sanki, bir musluk açık kalmışçasına bağırsak dolar. Kalın bağırsağa ulaşan laktoz, bakterilerce fermente edilemediği için şişkinliğe sebebiyet verir. Burada yağ asitleri yayılmaya, gaz oluşumu gelişmeye başlar. Kişide kramplar meydana gelir. Bazen bu kramplar insanı iki büklüm hale getirir.

Laktoz İntoleransını Bilmek Neden Önemlidir?

Laktoz intoleransını bilmek önemlidir. Çünkü, bunun kronik hale gelmesi ve yaşam standartlarının düşürülmemesi arzu edilmektedir. Laktoz intoleransı genellikle beslenmeden de kaynaklanmaktadır. Süt, süt tozu, peynir, yoğurt, bisküvi, tatlı, şekerli gıdalar, süt katkılı her türlü ürün tüketildikçe mide aşınmaya başlar. Bu sebeple, dikkat edilmesi gerekmektedir. Bilhassa, laktozsuz süt kullanımı arttırılmalıdır.

Eğer, bunun önlemi alınmazsa, vücut çok hassas hale gelebilir. Bir damla sütün ağzına değmesiyle, kişi mide ağrılarından, kramplardan duramayabilir. Beslenmeden kesilip, uykusunu alamayabilir. Bu anlamda, süt ve süt ürünleri doğru tüketilmezse, bunlarda bulunan kalsiyum, A, B12, D gibi vitaminlerden de mahrum kalınması, başka rahatsızlıkları da tetikleyebilir. Nitekim, mide de oldukça hassas bir organdır, bağırsağı etkilemektedir. Vücudun tabiri caizse ikinci beyni diye geçen bağırsaklara özen gösterilmemesi, kansere değin giden zorlu bir süreci de ortaya çıkarabilir.

laktoz nedir
Laktoz nedir

Laktoz İntoleransının Tedavisi Nasıldır?

Eğer ki, süt ve süt ürünlerine karşı büyük bir hassasiyetiniz baş gösterdiyse, vakit kaybetmeden bir doktora gitmenizde yarar vardır. Bu anlamda, doktora gittiğinizde, size birtakım testler uygulanacaktır. Bunlar, laktoz toleransı testi, dışkı asidi testi, hidrojen solunum testi biçiminde bilinmektedir. Bunlarla beraber, endoskopi yöntemiyle, bağırsaklarınızdaki laktoz sindirim seviyesi de ölçülmektedir.

Laktoz toleransı testinde, laktoz intoleransı olan hastaların kanında glukoz artışının olmadığı gözlemlenmektedir. Dışkı asidi testindeyse, bağırsakta fermente edilememe durumuna göre, dışkıdaki laktik asidin oranı ölçülür. Son olarak, hidrojen solunum testindeyse, sizden laktozlu ürünler tüketmeniz istenir. Ardından, yaklaşık 15 dakika sonra, bir balona üflemeniz rica edilir. Buna göre, hasta olan bireylerde hidrojende bir artış görülmektedir. Tüm bu testlerin neticeleri bağlamında, size uyarlanan bir tedavi süreci başlayacaktır.

Laktoz İntoleransını Önlemek İçin Neler Yapmalıdır?

Laktoz intoleransının önlenmesi bağlamında, en güvenli yöntemlerin başında, laktoz içeren ürünlerin tüketilmemesi gelmektedir. Bu anlamda, en sık önerilen takviyelerden biri probiyotiklerdir. Probiyotikleri içeren ürünler, düzenli sindirim yapılmasına destek vermektedir. Bunun için, eczanelerde özel ilaçlar ve takviyeler bulunmaktadır. Doğal probiyotikler denilince de akla, kombu çayı, tarhana çorbası, kefir, salatalık ve lahana turşusu, mikro yosunlar, doğal yoğurt gelmektedir. Laktoz intoleransının düşürülmesi adına, ayrıca laktozu sindirmenize yardımcı olabilecek laktaz enzimi prepatları satılmaktadır. Doktor tavsiyesiyle alınabilecek bu prepatların gramajları kişiden kişiye, semptomdan semptoma farklılık gösterebilmektedir.

Kaynak: webmd / mayoclinic

Aşotu Nedir? 13 Mucize Faydası

aşotu nedir

Aşotu Nedir? Faydaları Nelerdir? Bu küçük ve etkili ota yönelik sorulan soruların başına gelmektedir. Aşotu Latince adı Coriandrum Sativum olmakla birlikte halk ağzında Kişniş Otu adıyla daha çok bilinmektedir. Bu ot maydanozgiller ailesinden olmakla birlikte sağlık açısından tamamlayıcı bir etkiye sahip olan doğal bir mucizedir.

Günümüzde beslenme şekli ağırlıklı olarak doğal yollardan sağlanan besinler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu bağlamda en doğal olarak tüketilecek besinlerin başında otlar gelmektedir ve genel anlamıyla bu otlar sağlıklı bir yaşamın anahtarları olmaktadır. Aşotu da doğal ve sağlıklı bir yaşam sürebilmek adına en çok tercih edilen otların başında gelmektedir.

Bir diğer ismi kişniş olan ot, Anadolu coğrafyasında çok sık olarak bulunmasının yanı sıra yoğunlukla tercih edilen otlar arasındadır. Görünüş bakımından maydanoza çok benzeyen Aşotu pek çok farklı yöntem ile tüketilebilmektedir.

Anadolu’da çoğunlukla yoğurt ya da ayran çorbası adı verilen çorbanın temel malzemesi olmakla birlikte, hamurişi ürünlerde, salatalarda, güveçte pişen yemeklerde aroma katmak amacıyla baharat gibi kullanılıyor olmasının yanı sıra, gövde ve kökü de tıpkı bir sebze gibi pişirilerek ya da kaynatılarak tüketilebilmektedir.

Aşotu aynı zamanda çay haliyle de tüketilebilmektedir. Buna karşın çaydan elde edilen posa aynı zamanda yüze sürülmek üzere de kullanılabilmektedir. Cilde sürülmesi durumunda akne ya da sivilce oluşumunu engellediği gibi bu tarz problemlerin giderilmesi adına da etkili çözümler sunduğu düşünülmektedir.  

aşotu nedir
Aşotu Nedir

Aşotu Nedir?

Aşotu nedir? Sorusu özellikle şifa kaynağı olan bu bitki hakkında en çok merak edilen soruların başına gelmektedir. Pek çok amaçla ve yöntemle kullanılabilen ve maydanoza benzerliği ile dikkat çeken bu ot, gerçek bir şifa deposu olmak özelliği göstermektedir.

Diğer bir ismi kişniş olmakla birlikte, oyun ana yurdunun Akdeniz Havzası olduğu tahmin dilmektedir. Gerçek bir yabani ot olmasının yanı sıra günümüzde pek çok alanda kullanılarak, şifa kaynağı olarak tüketilmektedir.

Aşotu aynı zamanda meyvesinden tutun, yaprağına ve köklerine, gövdesine kadar tüketilmesi uygun olduğundan son derece bereketli bir bitki olma özelliği de göstermektedir. Baharat olarak da kullanılabilen ot gerçek anlamıyla bir şifa deposudur ve her evden eksik olmaması uzmanlar tarafından önemle tavsiye edilmektedir.

Aşotu Nasıl Tüketilir?

Aşotu nasıl tüketilir? sorusu ile birlikte aşotu nedir? Sorusu da herkes tarafından çok merak edilen bu küçük otun işlevleri ve faydaları konusunda ne denli büyük öneme sahip olduğunu göstermektedir. Bilineceği üzere aşotu bitkisinin hemen hemen her bölgesi besin olarak tüketilmeye son derece uygundur. Kökünden tohumuna kadar her tarafı değerlendirilebilir ve kolaylıkla tüketilebilmektedir.

Aşotunun tüketim alanlarını şekillerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Aşotu yapraklarından soslar yapılabilir ya da doğrudan salatalara eklenebilir.
  • Gövdesi ve kökü kendi başına çorba yapımına da uygun olmakla birlikte, çorbalara eklendiğinde eşsiz bir lezzet sunacaktır.
  • Tohumundan turşulara eklenilerek faydalanılmasının yanı sıra toz haline getirilerek baharat olarak da kullanılabilmektedir.
  • Yine tohumları aracılığıyla çay olarak kullanımına da uygundur.

Aşotu nedir? Ve ne işe yarar? Diyorsanız bu uygulamalar ile kullanarak ne denli lezzetli ve sağlıklı sonuçlar vereceğini görebilmeniz mümkündür.

Aşotu Nerede Bulunur?

Aşotu Nerede Bulunur? Sorusunun cevabı doğal olarak bu bitkinin Akdeniz Havzası özelinde yetiştiği düşünüldüğünde bu alanda sıklıkla yabani olarak bulunabileceği anlamına gelmektedir. Burdur, Antalya, Konya, Isparta ve Erzurum gibi bölgelerde bitkinin yabani halini görmek ve toplamak mümkündür.

Öte yandan internet üzerinden de aşotu satışı yapan kimseler bulunmaktadır. Sahip olmak istemeniz durumunda aktar ya da benzeri ürünler satan yerlerden temin etmek mümkündür. Öte yandan sebze, Ağustos ve Eylül aylarında olgunlaşıyor olmasından dolayı, en taze şekilde kullanılmak isteniyorsa bu aylarda tedarik edilmesi tavsiye edilmektedir.

aşotu nedir
Aşotu Nedir

Aşotu Faydaları

Aşotu faydaları bakımından Anadolu coğrafyasının mucizevi özelliğe sahip bitkilerinden biri olmakla birlikte, her derde deva olma niteliğine sahiptir. Tohumu, yaprakları, meyvesi, kökü ve gövdesi dahil olmak üzere her bölgesinden ay ayrı yararlanılması mümkün olan aşotu nedir? Ya da ne faydaları vardır? Gibi soruların cevapları pek çok kimse tarafından merakla takip edilmektedir. Tam bir şifa deposu olmasının yanı sıra, sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olmak adına düzenleyici özelliğe sahip olan aşotunun faydaları saymakla bitmez durumdadır.

Aşotu ya da kişniş olarak bilinen bu bitkinin faydaları arasında:

  • Güçlü bir antioksidan özelliğe sahip olduğundan grip ve soğuk algınlığı gibi dönemsel hastalıklara çok iyi gelmektedir.
  • İçinde barındırmış olduğu bazı özel asitlerden dolayı kötü kolesterolün yok edilmesi konusunda son derece etkin bir rol oynamaktadır.
  • Kan şekerini düzenler ve kolesterolü dengeler.
  • Felç ve kalp krizi gibi hastalıkların yaşanmasına yönelik engelleyici bir etkisi vardır.
  • Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlamakla birlikte hazımsızlığı da gidermektedir.
  • Mide krampı, şişkinlik ya da mide ağrısı gibi yemek sonrasında yaşanılan problemlere iyi gelmektedir.
  • Aşotu tohumları çiğnenmesi durumunda ağız kokusunu giderici bir etkiye sahiptir.
  • Etkili bir zayıflama aracıdır.
  • Stres ve kaygı gibi zihin yoran durumların önüne geçme konusunda son derece etkilidir.
  • Özellikle kadınlarda olmak üzere cinsel isteği arttırdığı bilinmektedir.
  • İştah açıcı bir etkiye sahiptir.
  • Akne, sivilce ya da açık yaralar üzerinde güçlü bir etkisi vardır.
  • Göz ve deride oluşan iltihaplara da iyi gelmektedir.

Bunlar ve bunlara benzer pek çok fayda bulunmaktadır. Kişniş ya da aşotu adı verilen bu mucizevi bitki gerçek anlamıyla bir şifa deposu olma özelliği göstermektedir. Bu bağlamda aşotu nedir? Diye soranlara verilebilecek en net yanıt, her bir bölümü ayrı ayrı şifaya sahip mucizevi bir sağlıklı beslenme aracıdır demek yanlış olmayacaktır.

Kaynak: wikipedia / thespruceeats

Sinir Otu Faydaları Nelerdir?

sinir otu faydaları

Sinir otu faydaları nelerdir? Sorusu son dönemde kamuoyunu son derece meşgul etmektedir. Faydaları bakımından sağlıklı bir yaşamın anahtarı olan sinir otu nerdeyse her derde deva olma niteliği taşımaktadır. Tohumu ve yaprağı ayrı ayrı şifa kaynağı olan sinir otu faydaları saymakla bitmeyecek alternatif sağlıklı yaşam ürünlerinden biri olmakla birlikte, vadettiği doğallıkla pek çok derdin çözümü olma konusunda son derece kritik bir öneme sahiptir.

Sinir otu faydaları açısından çok şey vadediyor olmasına karşın düzenli olarak kullanılması da gerekmektedir. Bu otu düzenli olarak tüketen kimselerde son derece belirgin yararları olmasına karşın bazı durumlarda otun zarar veren yapısı da belirgin bir şekilde açığa çıkabilmektedir. Çoğunlukla çay olarak tüketilerek tercih edilen ot, alternatif tıbbın şifa kaynağı olma özelliği göstermektedir. Bu sebepten dolayı günümüzde son derece popüler olarak tüketiliyor olmakla birlikte, her geçen gün talep yüksek oranda artış göstermektedir.  

sinir otu faydaları
Sinir otu faydaları

Sinir Otu Nasıl Kullanılır?

Sinir otu nasıl kullanılır? Sorusu adeta şifa kaynağı olan bu otun popüler hale gelmesi ve sağladığı şifanın kamuoyu tarafından bilinmesiyle en çok sorulan soruların başında gelmektedir. Doğada bulunan ve alternatif tıbbı tedavide rolü son derece önemli olan bitki ve otlar gibi sinir otunun kullanımı da son derece kolaydır. Çoğunlukla çay olarak tüketilen otun kullanıma hazır hale gelmesi hız ve basitlik konusunda avantaj sağlamaktadır.

Sinir otunu çay haliyle kullanmak için demleme yönteminin tercih edilmesi tavsiye edilmektedir. Şifa kaynağı olan bu otu demleme işlemine başlamadan önce 3 su bardağı kadar suyun kaynatılması gerekmektedir. Kaynamış bu suya birkaç tutam kadar sinir otu ilave edilmelidir ve demlenmesi üzere beklenmelidir. Yaklaşık olarak 10 ile 15 dakika kadar sonra çay hazır hale gelecektir ve gönül rahatlığıyla içilebilir durumdadır.

Alternatif tıbbın bu çok kullanılan otu, aynı zamanda kekik ile benzerliklere sahiptir. Bu sebepten dolayı kekik ile karıştırılarak tüketilmesi de mümkündür. Kekik ve sinir otunun birleştirilerek oluşturulan karışım yine demleme yöntemiyle ve çay haliyle yapılmaktadır. 3 bardak kaynamış suya kekik ve bir tutam kadar sinir otu ilave edilir ve yine demlenmesi üzere 10 ya da 15 kadar bekletilmesi gerekmektedir.

Sinir Otu Faydaları

Sinir otu faydaları sıralamakla bitmeyecek bir şifa kaynağıdır. Pek çok problemin çözümü konusunda yardımcı ve alternatif bir şifa kaynağı olmasının yanı sıra, düzenli tüketilmesi durumunda özellikle kalp ve damar hastalıkları başta gelmek üzere, pek çok rahatsızlık konusunda önleyici bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda yine düzenli tüketiminde sindirim sistemini düzenleyici bir etkiye sahip olan ot, kabızlık durumlarına son derece faydalı gelmektedir.

Sinir otu faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  1. DNA üzerinde gerçekleşebilecek yıkıcı etkileri tamamen önler.
  2. Kalp ve damar hastalıkları konusunda mucizevi bir etkiye sahiptir.
  3. Karaciğer hastalıkları konusunda yardımcı besin kaynağıdır.
  4. Solunum yollarını açar ve solunum yolu hastalıkları konusunda son derece etkilidir.
  5. Kansere bağlı kötü huylu hücrelerin çoğalmasının önüne geçer.
  6. Cilt konusunda eşine az rastlanır bir fayda sağlamaktadır.
  7. Çıban tedavisinde etkin bir şekilde kullanılır.
  8. Bağırsak hastalıkları konusunda son derece etkilidir ve sindirim sistemini düzenler.

Bu belirleyici faydalarının yanı sıra pek çok konuda fayda sağlayan sinir otu adeta doğanın sunduğu mucizevi bir çözüm önerisi olma özelliğine sahiptir.

Sinir otu faydaları arasında diğer faydalara bakılacak olursa, açık yaraların tedavi edilmesi konusunda kullanılmasının yanı sıra, akciğer ve karaciğer üzerinde dağılan pis kanı temizleme özelliğine de sahiptir. Öksürük ve ona bağlı oluşan boğaz gıcıklanmalarına karşı son derece etkili olmakla birlikte, nasıl oluşumlarının önüne geçmektedir ve bu bağlamda nasır tedavisinde de aktif olarak kullanılabilmektedir. Böcek ısırıklarına karşı da doğal bir çözüm önerisi olan sinir otu, mantara bağlı yaşanılan rahatsızlıklarda da başvurulacak ilk alternatiflerin başında gelmektedir.

sinir otu faydaları
Sinir otu faydaları

Sinir Otunun Zararları

Sinir otunun zararları en az faydaları kadar dikkat edilmesi gereken bir öneme sahiptir. Şifa ve sağlık kaynağı olan bu otun faydaları olduğu kadar zararları da vardır. Bu sebepten dolayı kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmakla birlikte, yine de tüketilmeden önce uzmanlara danışılmasında son derece fayda vardır.

Sinir otu faydaları olduğu kadar zararları da olan bir ottur. Sinir otu zararları arasında başlıca olanlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

  1. Doğrudan deriye temas ettiği durumlarda sıklıkla olmasa da tahriş özelliğine sahiptir.
  2. Astım ve Tansiyon hastaları kullanmadan önce uzmanlara danışmalıdır.
  3. Gereğinden çok tüketilmesi durumunda göğüs ağrısı ve göğüs sıkışması görülebilir.
  4. Gözde yaşlılık hissi yaratabilir.
  5. Gıcık hissinin yanı sıra hapşırma ve öksürmede yapabilmektedir.

Bu tarz durumların yaşanmaması adına böylesine yüksek ölçekli etkiye sahip bu şifa kaynağı ot tüketilmeden önce daima uzmanlardan ya da hekimlerden tavsiye almak son derece kritik bir öneme sahiptir. Özellikle sinir otu faydaları bakımından çok cazip gelebilmektedir ve bununla birlikte pek çok kimse hassasiyet göstermeden bu otun sağladığı şifadan yararlanabilmeyi arzu etmektedir. Olumsuzlukların yaşanmaması adına bu tarz durumlarda uzman tavsiyesiyle hareket edilmelidir.

Kaynak: wikipedia / ncbi.nlm.nih