Bel ağrısına iyi gelen hareketler, hayatının belli bir döneminde bel ağrısı yaşamış ya da hâlihazırda yaşayan herkes için umut vericidir. Çünkü hayat kalitesini önemli ölçüde düşüren bel ağrısı, neden olduğu hareket kısıtlılığı ile de gündelik işleri yapmayı bile bir ızdırap hâline dönüştürebilir. Bütün bu olumsuz yönleri düşünüldüğünde bel ağrısı ile yaşamayı öğrenmektense ona çözüm bulmayı amaçlayan insan sayısı da oldukça artmıştır. Dolayısıyla ilerleyen teknolojinin de ışığında yapılan tıbbi araştırmalar sayesinde bel ağrısına iyi gelen hareketler belirli bir standart hâline gelebilmiştir.
Lumbago adı da verilen bel ağrısına iyi gelen hareketler özellikle vücudun hareket kısıtlılığını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Yani ısınma egzersizleri ile başlayan süreç hem bel ağrısını ortadan kaldırmak hem de bel ağrılarının vücudumuza tekrar uğramasını engellemek amacı ile yürütülür. Bel ağrısına iyi gelen hareketler günü kurtarmak için yapıldığında uzun vadeli bir sonuç almak neredeyse imkânsızdır. Bu hareketlerin düzenli olarak yapılması ve bunların yanında kiloya, beslenmeye ve aktif bir yaşam sürmeye de dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bel ağrısına iyi gelen hareketler bel ağrısını tetikleyen bazı alışkanlıklardan da vazgeçmekle olumlu sonuçlar verebilir. Bu alışkanlıklardan bazıları;
Düzensiz beslenmek
Duruş bozuklukları
Hareketsiz bir hayat düzeni
Stres
Uykunun yeterince alınmaması
Yatar pozisyonda bel için olumsuz etkileri olan yerlerin tercihi
Isınmadan ya da düzensiz aralıklarla vücut için zorlayıcı spor dalları ile uğraşmak
şeklindedir.
bel ağrısına iyi gelen hareketler
Bel Ağrısı Egzersizleri
Bel ağrısı egzersizleri belin zaman içinde gerçekleşen deformasyonunun etkilerini azaltmaya yöneliktir. Hareketsiz bir yaşam belin en büyük düşmanlarından biridir. Yürüyüş ve akla gelebilecek her türlü aktifliğe dayanan yaşam biçimi, sadece bel ağrısına iyi gelmez, aynı zamanda vücudun bütünü için de çok yararlıdır. Bel ağrısı egzersizleri ile amaçlanan aslında belin güçlenmesini sağlayacak sırt, karın ve baldır kaslarının çalıştırılmasıdır. Bu bölgelerdeki kasların gelişimi belin üstlendiği vücut yükünü en aza indirmeye yöneliktir. Vücudun özellikle bacak bölgesindeki kasların güçlenmesi, belin taşıdığı yükün azaltılmasını da sağlar.
Bel ağrısı egzersizleri omurga kaynaklı birçok duruş bozukluğu için de idealdir. Ancak yine de bu egzersizler, bel ağrısının şiddetine ve belin yıpranma durumuna bağlı olarak bir uzman tarafından önerildiği takdirde yapılmalıdır. Bazı bel ağrısı egzersizleri belinizin ve omurganızdaki bazı kişiye özgü semptomların durumuna göre tehlike arz edebilir. Egzersizlere bir uzmana muayene olduktan sonra öneri üzerine başlamak her zaman daha sağlıklıdır. Egzersizlerin vücudunuza maksimum yarar sağlamasını istiyorsanız, uzman bir hekim tarafından ayrıntılı MR ve omurga muayenesi sonuçlarını beklemeniz gerekebilir.
Herhangi bir şekilde bel kaynaklı ağrılar yaşıyorsanız aşağıdaki bel ağrısı egzersizleri uzmanlar tarafından önerilmektedir:
bel ağrısına iyi gelen hareketler
Ayak parmak uçlarına dokunma egzersizi: Ayaktayken gerçekleştirilen bu egzersiz birkaç faklı biçimde yapılabilir. Ayakta durun ve kaliteli nefes alışverişine dikkat edin. Daha sonra dizlerinizi kırmadan iki elinizin parmakları ile ayak parmak uçlarınıza dokunmaya çalışın. Farklı bir biçimde sağ elinizi sol ayağınızın, sol elinizi de sağ ayağınızın parmaklarına dokundurarak da yapabilirsiniz. Her iki durumda da boşta olan elinizi yukarı doğru esnetmeniz gerekir. Bu egzersiz omurga, sırt ve karın kaslarının çalışmasını sağlayarak belin güçlenmesine yardımcı olabilir.
bel ağrısına iyi gelen hareketler
Yarım mekik egzersizi: Bu egzersiz kronikleşmiş ve henüz tedavi aşamasına gelinmemiş bel ağrıları çekenler için önerilmez. Sakatlanma riskine karşı dikkatli bir biçimde yapılmalıdır. Sırt üstü uzanılır ve baş enseden avuçlar içine alınarak kavranır. Bu egzersiz sağ dirsek karnın sol kısmına, sol dirsek de karnın sağ kısmına ulaşmaya çalışacak şekilde çaprazlama tekrarlanır.
bel ağrısına iyi gelen hareketler
Tek bacak egzersizi: Yatar pozisyonda gerçekleştirilir. Tek bacak dizden ya da diz arkasından iki elle kavranır. Daha sonra karna doğru çekilir ve bu sırada diğer bacak düz kalmalı ve çekiş esnasında karın kasları sıkılmalıdır.
Bel ağrısı neden olur?
Bel ağrısı neden olur? Bel ağrısının nedeni, ayrıntılı olarak gerçekleştirilen tıbbi tetkikler neticesinde dahi bazen belirlenememektedir. Bu belirsizlik durumları elbette fıtık, omur yaralanmaları, skolyoz gibi elle tutulur bir sonuca varılamadığında geçerlidir. Bununla birlikte bel ağrısı nedenleri birçok farklı kaynaktan beslenebilir. Bunların başında belin düzenli taşıdığı yük miktarının fazlalığı ve ani hareketler gelir.
Bel ağrıları vücuda aşırı yüklenilmesi durumunda da ortaya çıkabilir. Bunlara ağır ve bilinçsizce yapılan egzersizler örnek verilebilir. Üstelik bazı egzersizlerin vücuda zaten zararlı olmasının dışında, bir de yanlış metotlarla uygulanması çok ciddi bel sakatlıklarına yol açabilmektedir. Bu sakatlıklar çoğu zaman kronikleşen ağrılarla kendilerini gösterirler.
Bel ağrısına neden olabilen bir diğer durum ise birçok kişi tarafından yakından tanınan bel fıtığıdır. Bel fıtığının yanı sıra en az onun kadar ağrılı bir sürece neden olan omur disk kaymaları da bir diğer örnektir. Sinir sıkışmaları gibi daha az önem teşkil eden ve omurga tümörleri gibi çok daha ciddi hastalıklar da bel ağrısı nedenleri arasında olabilir.
bel ağrısına iyi gelen hareketler
Bel ağrısı nasıl geçer?
Bel ağrısı nasıl geçer?Bel ağrısına ne iyi gelir? Bel ağrısı tedavisi olmak isteyen hastanın yaşı, kilosu, yaşam tarzı ve buna benzer birçok faktör tedavi sürecinde devreye girebilir. Peki bel ağrısı nasıl geçer? Bel ağrısına ne iyi gelir? Bel ağrısı tedavisi için kullanılabilecek olan yöntemler aşağıdaki gibidir:
Kronikleşmemiş ve kısa süreli ağrılar için ağrı kesiciler,
Ağrı kesici ve kas gevşetme özellikli bitki çayları,
Ağrının şiddetine göre soğuk ya da sıcak pres uygulaması,
Doktor önerisi ile belirlenmiş egzersiz programları,
Teşhis konmamış ise çok hafif ısınma egzersizleri,
Yoga yapmak,
Akupunktur,
Ayrıntılı muayene ve teşhis sonucunda karar verilen fizik tedavi
Kronikleşmiş ve egzersizle tedavi olmayacak bir nedene bağlı ise ameliyat.
Bağırsakların dolması halinde, kabızlık olarak da nitelendirilen sindirim ve boşaltım problemi ortaya çıkar. Bu nedenle, bazı sorunlar ortaya çıktığı zaman bağırsak temizleme yapılması gerekir. Bu konuda; ne zamanlar bağırsak temizleme yapılması gerektiği, bağırsak temizlemenin nasıl yapılacağı, ne kadar süre içerisinde tamamlanacağı da öğrenilerek işlemlere başlanmalıdır.
Bağırsak Temizleme Yapmak İçin Neler Gerekir?
Bağırsak temizleme yapılmasına ihtiyaç duyulan zamanlarda, basit ve etkili olan tarifler denenerek rahat bir şekilde işlem yapılabilir. Bunun için de bazı gıda malzemelerine ihtiyaç duyulur. Gıda malzemeleri sayesinde sindirimin hızlandırılması ve daha hızlı, kolay bir şekilde boşaltım sağlanacağı için; bağırsakların çalışmasına olanak sağlayan gıdalar tercih edilir.
bağırsak temizleme nasıl yapılır? basit ve etkili tarif 9
Malzemeler:
Kurutulmuş halde bulundurulan kayısı
Kuru kayısının olmaması halinde yaş kayısı ve kayısı yaprakları
Kaynamış halde bulunan su ve demleme kabı
Yaş kayısı kullanılacaksa eğer, fırın
Gibi, gereken malzemeler mevcuttur.
Bağırsak Temizleme Yapılması Nasıl Sağlanır?
Bağırsak temizleme yapmak için, sindirimi hızlandıran ve kolaylaştıran bir karışımın tüketilmesi gerekir. Bunun için, kuru kayısı varsa doğrudan kullanım sağlanırken; yaş kayısı varsa, ortadan ikiye kesilir ve çekirdeksiz bir halde fırın içerisine yerleştirilir. Fırının ısısı sayesinde yanmadan kuruyan kayısılar alınır ve işleme devam edilir.
Kaynamış halde bulunan su içerisine, kuru olan kayısılar atılır ve demleme kapları içerisinde bir miktar bekletilir. Yaşanan bağırsak doluluğunun ölçüsüne göre kayısı kullanımı yapılırken, en fazla; bir su bardağı için dört tam kayısı olacak şekilde oran sağlandığına emin olunur. Daha sonra karışımın renk aldığı fark edildiği zaman doğrudan tüketilmeye hazır hale gelir.
Ayrıca, sıcak içeceklerin tüketilmesini sevmeyen insanlar, kayısıların mutfak robotu içerisinde parçalanmasını sağlayarak da tüketimini yapabilir. Mutfak robotunda küçük parçalara ayrılan kayısılar, sularını da bırakarak yoğun kıvamlı bir meyve suyu haline gelir. Bu pürelerin tüketilmesi, bağırsakların daha hızlı bir şekilde temizlenmesine yardımcı olacaktır. Arıca, uzun vadeli olarak bağırsak temizliğini sağlamak için; kayısı yaprakları ve bir miktar kayısı kaynatılarak haftada iki gün tüketilmelidir.
Chest press nedir? Nereyi çalıştırır? Nasıl yapılmalı? Chest press vücudun göğüs bölgesinde bulunan kas topluluğunu, omuz bölgesini ve kolları geliştiren vücut geliştirme metotlarından biridir. Chest press tekniğinin doğru kullanımı, kasların gelişiminde alınacak sonuçları doğrudan etkiler. Bu yüzden teknik, diğer egzersizlerde olduğu gibi chest presste de oldukça önem taşır.
Chest presse merak sardıysanız yapılacak ilk iş bu egzersiz konusunda yetkin bir antrenörle koordinasyon sağlamaktır. Girmek istediğiniz form ve egzersiz için kullanılacak olan süre de chest press hocası ile belirlendiğinde tatmin edici sonuçlar elde etmek mümkündür. Bunun dışında bu egzersizi yapmaya karar vermiş birileri de fikir alışverişi ve süreç birlikteliği açısından yararlı olabilir. Peki ayrıntılarıyla “Chest press nedir? Nereyi çalıştırır? Nasıl yapılmalı?” sorularının cevabı? Cevaplar makalemizde.
chest press nedir
Chest press nereyi çalıştırır?
Chest press üst vücut bölgesindeki kasların gelişmesini sağlamak için en doğru yöntemlerden biridir. Chest press egzersizi sırasında en çok çalışan yer göğüs kaslarınızdır. Bunun dışında omuzların genişliğine ve kas gelişimine, üst kol kaslarının gelişimine de direkt etki eder. Çünkü egzersiz esnasında etkin olarak çalışan yerlerden biri de kollar ve omuzlardır. Hareketlerin periyodik olarak uygulanması ile omuzlar ve kollar belirli bir kuvvete maruz kalır. Bunun için gerekli enerjiyi sağlamak amacıyla kan akışını hızlandırır ve kasların gelişimi de bu süreçte gerçekleşir. “Ne kadar tekrar, o kadar gelişim” mottosu bu egzersiz için de geçerlidir.
Chest press yapıldığı sırada da diğer tüm egzersizlerde olduğu gibi vücut yağ yakar. Vücutta bulunan yağlar enerji olarak vücuda dağılırken kaslar da gelişim gösterir. Vücuttaki bu değişiklikler ile birlikte daha zinde biri olmaya başlarsınız. Ve zindelik sağlık, estetik bir görünüm ve güç demektir!
chest press nedir
Chest press nasıl yapılır?
Chest press egzersizi yapmaya başlayacak olanların sıklıkla sorduğu “Chest press nasıl yapılır?” sorusunun cevabına ayrıntılarıyla yanıt verebiliriz. Öncelikle chest press alıştırmaları boyunca omurga mümkün olduğunca düz kalmalıdır. Bel için de aynı şey söylenebilir: Bel de mümkün olan en düz konumda kalmalı.
Baş ile omuzlar ve kalçalar daima egzersizi yaptığınız platforma yatay olarak durmalı. Bacakların kuvvetinden yararlanmak ve zemine baskı yapabilmek için ayakların altına da bir yükselti konabilir. Chest press yapıldığı süre boyunca ayaklar zemine sert bir biçimde baskı yapabiliyor olmalıdır.
Kollardan maksimum gücü alabilmek ve kasları en yüksek seviyede çalıştırabilmek için de dirsekler mümkün olan en aşağı seviyeye inebilmelidir. Göğüste bulunan kasların çalışması için ise chest press sırasında kollar dirsekler kilitlenene kadar kaldırılmalıdır. Ayrıca egzersiz sırasında iki el bileği de bükülmemelidir.
chest press nedir chest press machine
Chest Press Machine
Chest press machine adından da tahmin edilebileceği üzere chest press egzersizinin yapılabileceği basit bir makinedir. Chest press machine için de doğru oturuş biçimi, uygun ağırlık seçimi, nefes alışverişi ve yeterli tekrar sayıları sonuca ulaşmak için çok önemlidir. Kasların gelişiminde gidilecek olan uzun yolda, mesafenin kısaltılması da işte bu püf noktalarını bilmek ve uygulamak ile mümkündür.
Chest press machine hem ısınma egzersizlerinde hem de kendi başına chest press için kullanılabilir. Özellikle chest presse başlama aşamasında, başlangıç seviyesine uygun bir süreç yürütmek chest press machine ile mümkündür.
Chest press machine kullanmaya başlamadan önce düzgün oturuş pozisyonunu aldığınızdan emin olmalısınız. Bunun için bir antrenörden yardım almak en iyisidir. Daha sonra da vücudunuzun kaldırabileceği en iyi ağırlığın seçimi gelir. Antrenmanı en etkili biçimde gerçekleştirebilmek en ağırı kaldırmaktan değil, vücudunuz için en uygun ağırlığı seçmekten geçer. Ağırlıkları hareket ettirebilmek için chest press machinede bulunan kollara ellerinizi uygun bir şekilde yerleştirin. Bu yerleşme pozisyonuna genellikle martı adı verilir. Duruş martının kanatlarını açtığındaki hâline benzetilebilir.
Bunların dışında bel de mümkün olduğunca dik durmalıdır. Sırtınız ve beliniz de chest press machinein oturma platformuna tam yerleşmelidir. Sırtınız ile sırtlık arasında herhangi bir boşluk kalmadığından emin olun.
Chest press mahcine için en uygun tekrar sayısı 3’tür. Bu egzersizde set sayısı daha yüksektir. 3 tekrarlık 10 set en uygun sonucu almanız için idealdir. Her set bitiminde birer buçuk dakikalık molalar vücudunuzun egzersiz sırasındaki yorgunluğu için gereklidir. Kasların çalıştırılmasının en uygun yolu bunlardır. Ayrıca bir antrenörle görüşerek vücudunuza en uygun ağırlığın ve tekrar sayısının seçilmesini sağlayabilirsiniz.
Her egzersizde olduğu gibi chest press machinede de konsantrasyonun büyük bir önemi vardır. Chest press machine ile çalışırken doğru nefes alışverişi, konsantrasyon ve yeterli su tüketimi kas gelişimini sağlamak için önemlidir.
chest press nedir chest press dumbbell
Chest Press Dumbbell
Chest press dumbbell ile egzersiz yapmak, halter ya da chest press machine kullanmaktan daha yararlıdır. Çünkü göğüs kaslarının geliştirilmesine en fazla yardımcı olan chest press tipi chest press dumbbell kabul edilir. Diğer chest press egzersizlerine göre daha geniş bir hareket alanı sunar. Bu özelliği ile kolların gelişimine daha fazla katkıda bulunur. Çünkü ağırlıkların iki farklı elde bulunuyor olması, her iki kolun da ayrı ayrı çalışması anlamına gelir. Her iki kol da kendi kaldırması gereken ağırlığı kaldırır. Dolayısıyla halter ya da chest press machinedeki gibi ağırlığı bir taraf üstlenmek zorunda kalmaz.
Chest press dumbbell ile nasıl egzersiz yapıldığına dair birkaç ipucu vermek gerekirse;
Ayaklar zemine basacak ve aşağı doğru kuvvet uygulayabilecek şekilde durmalıdır. Chest press için kullanılacak olan banka bu şekilde sırt üstü uzanılır.
Omuzlar chest press bankına oturabilecek şekilde kendinizi yerleştirin.
Avuç içleri kollar havaya kaldırıldığında yukarı doğru bakacak şekilde uygun disklerin yerleştirildiği ağırlıkları çubuklarından sıkıca tutun.
Burundan derin bir nefes alın ve ağırlıkları kontrollü ve yavaş bir biçimde omuzlardan biraz daha geniş bir konumda tutarak indirin.
Ağırlıklar göğüs hizanıza gelene kadar bu indirme hareketini yapın. Ağırlıklar göğsünüze dokunduğu anda indirmeyi durdurun.
Şimdi burundan aldığınız nefesi ağzınızdan vererek ağırlıkları yukarı doğru itin. Ağırlıklar dirsekleriniz kilitleninceye dek yukarı doğru kaldırılmalı.
Bütün bu işlemleri sizin için belirlenen en uygun tekrar ve set sayısına göre yapın. Standart tekrarlar genellikle 8 ila 15 kezdir. Setler de 8 ila 15 tekrardan oluşur. Her set sonunda kısa bir süre dinlenerek 3 sete kadar chest press egzersizi yapabilirsiniz.
Yağ oranı hesaplama metotları ile en doğru vücut yağ oranı bulunabilir. Vücut yağ oranları için erkekler ve kadınlara göre değerlendirmeler mevcuttur. Standartlar erkek ve kadınlarda farklılık gösterir. Cinsiyetin yanı sıra, sporcular ve fitnessçılar söz konusu olduğunda da ideal değerler farklı olabilir. Vücudunuz ile ilgili gerekli ölçümler yapıldıktan sonra kişiye özgü sonuçlar da elde edilebilmektedir. Ancak standartlar ile karşılaştırılabilir bir ölçüm sonucuna ulaşmak için de vücudun doğru bölgelerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Bunların dışında yağ ölçümleri sonuçlarına göre vücut sağlığı hakkında ayrıntılı bir değerlendirmede bulunmak mümkün değildir. Çünkü standart yağ oranlarına göre obezite sınırında olan bir insanın aksine sağlıklı bir vücuda sahip olması da muhtemeldir. Bunun tamamen zıddı olacak şekilde yağ oranları standart değerlerde seyreden birinin de vücudunda ciddi başka problemler olabilmesi sık rastlanılan bir durumdur.
Vücut yağ oranı hesaplamasından önce vücut yağ oranı nedir, ne anlama gelir, bunları yanıtlayalım. Vücutta bulunan yağlar genellikle kilolu olmak ile eşdeğer tutulur ancak durum böyle değildir. Yağ, vücut için mutlaka gerekli bir bileşendir ve herkeste bulunur. Fakat vücut yağının bir tehdit hâline gelmesi onun fazlalığı söz konusu olduğunda geçerlidir. Aksi durumda vücut yağı kişilerin enerji ihtiyacını karşılamada kullanılır. Ayrıca soğuktan ya da sıcaktan korunmak için de yeterli miktarda yağ vücutta depolanmış bir şekilde durur. Bütün bu koruyucu özelliklerini normal değerlerde seyrettiğinde taşıyan yağ, vücutta fazla miktarlara çıktığı takdirde bazı hayati risk taşıyan hastalıklara yakalanmanıza neden olabilir.
yağ oranı hesaplama 17
Vücut yağ oranı nasıl hesaplanır?
Vücut yağ oranı hesaplama süreci, boy ve kilo ölçümü kadar pratik değildir. Vücut yağ oranı hesaplamak için basit bir işlem uygulanacaksa ortalama değerlerin elde edilmesi vücudun bazı bölgelerinin ölçümüne bağlıdır. Kol, bel çevresi, kalça ve kilo hep birlikte değerlendirilir ve yağ oranı da bu değerlerin katıldığı bir hesaplama yöntemi ile hesaplanır.
İki insan aynı ölçülere sahip olabilirler. Kiloları da aynı olabilir. Hatta boyları da. Ancak vücutlarında bulunan yağ yüzdeleri aynı olmayabilir. Bunun sebebi vücudun yağı nerede depoladığına ilişkin farklılıklar ortaya çıkabilmesidir. Kişiden kişiye değişebilen bu durum, ayrıntılı bir yağ ölçümü ile ortadan kaldırılabilir.
Obezite sınırındaki biri ile fitness yapan birinin aynı kilolarda olmalarına rağmen farklı vücut yağ oranlarına sahip olabilmeleri de bir başka örnektir. Fitness vücutta kas gelişimini sağlar ve kasların gelişimi sonrası hacimleri de büyüdüğü için kiloya bu şekilde katılırlar. Kilo ölçümünde bir tarafta kas kütleleri yer alırken diğer tarafta vücutta biriken büyük hacimli yağ kütleleri vardır. Dolayısıyla vücudunuzda bulunan kas ve yağ miktarının ölçümü de birçok yolla yapılabilir ama bu yollardan biri kilonuza bakmak değildir.
Vücut Yağ Oranı Hesaplama
Mezura ile yapılacak birkaç basit ölçüm ile: Vücut yağ oranı hesaplamak için kullanılan yollardan biri de vücudun belli bölgelerinin ölçülmesidir. Yağ oranlarının ölçümü için elde edilecek bel, kalça ve kol çevreleri değerleri genellikle inç cinsinden değerlendirilir. Vücut yağ oranı hesaplamak için mezura kullanılacak ise kadınlar ve erkekler farklı yollar izler. Ancak şunu belirtelim: Vücut yağ oranı hesaplama konusunda en doğru yöntemin bu olduğu söylenemez. Bu yöntemde yanılma payı oldukça yüksek olabilmektedir.
Erkeklerdeyağ oranı hesaplama için boyun ve göbek çevresi ölçülür. Daha sonra boyun ölçümü sonrası elde edilen değer, göbek çevresi değerinden çıkarılır.
Kadınlarda yağ oranı hesaplama için ise boyun, bel ve kalça çevreleri ölçülür. Ve bu ölçümler her bölgenin en geniş yerinden alınır. Kadınlarda vücut yağ oranı hesaplamak için bel ve kalça çevresi değerleri toplanır. Bu toplamdan boyun çevresi değeri çıkarılır.
Bu vücut çevresi ölçümleri kullanılarak online vücut yağ oranı hesaplama sitelerinde de işlem yapılabilir.
Yağ oranı ölçümü için kullanılan kaliperler ile: Vücut yağ oranı hesaplama için kullanılabilecek bir diğer yöntem de kaliperlerdir. Vücudun belli bölgelerindeki deri yığılmaları ölçülerek yapılır. Daha anlaşılır bir dille anlatmak gerekirse vücutta üst üste binerek katmer hâle gelen deri kütleleri ölçülür. Bunun için özel bir kaliper kullanılır. Maliyetli bir yöntem değildir ve yanılma payı %3’ler civarında seyretmektedir.
Yağ oranı hesaplama ölçekleri: Bazı tartıların kilo ölçmenin yanı sıra yağ oranı tahmininde bulunduğu da bilinmektedir. Teknolojinin gelişimi ile birlikte yaygınlaşmaya başlayan bu tartılar vücudunuzun belirli bölgelerinin değerlerini girerek vücut yağ oranı hesaplama yapabilir.
Hidrostatiğin Vücut Yağ Ölçümünde Rolü: Vücudun su altındaki ağırlığının ölçülmesi ile elde edilen bir yağ oranı hesaplama yöntemidir. Vücut, suyun kaldırma kuvvetine karşı bir tepki uygular. Bu da su içinde yer alan tartı ile ölçülür. Sonuç, su altındaki vücut ağırlığı ve bazı ölçümler ile ulaşılan vücut yağ oranıdır. Su altında gerçekleştirilen bu ölçüm işleminin maliyeti il, sigorta desteği ve hizmeti sunan kurum gibi etkenlere göre değişiklik gösterebilir.
Vücut yağ oranı kaç olmalı?
Aşağıda yer alan tablo erkek ve kadınlarda yaşa göre vücutta bulunması gereken yağ oranı yüzdelerini göstermektedir. Herkesin vücudunda olması gerektiği kadar yağ bulunmalıdır. Önemli olan standart değerlerin dışında bir yağ oranına sahip olmamaktır. Ne daha fazla ne de daha az, sadece normal değerlere sahip olun!
Yüksek tansiyona ne iyi gelir? Yüksek tansiyon ya da tıptaki adı ile hipertansiyon çoğu kez semptom göstermeyen sinsi bir hastalıktır. Bu yönü ile vücut için oldukça tehlikelidir ve teşhisinde geç kalındığı takdirde ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Bütün bunların yanı sıra kalp, beyin, akciğer gibi birçok hayati organa zarar verebilir. Kontrol altına alınmamış ve tedavi edilmeyen yüksek tansiyon hayat kalitesini de ciddi oranda düşürür. Bu hayati organlar kaynaklı ölümler dünyada büyük bir istatistiki değere sahiptir. Bu nedenledir ki yüksek tansiyon kontrol altına alınmalı ve takip edilmelidir. Tedavisi de hem ilaç hem de hayatınızda değiştireceğiniz birkaç önemli alışkanlık ile mümkündür.
Ayrıca yüksek tansiyona iyi gelen ve kalp hastalıkları uzmanları tarafından da önerilen kürler de vardır. İlaç tedavisine ek olarak bunlar da kullanılabilir. Elbette bir doktor tarafından gerçekleştirilmiş ayrıntılı bir muayene sonrası… Peki yüksek tansiyona ne iyi gelir?
Yüksek tansiyon nasıl düşürülür?
Daha fazla hareket edin. Yürüyüş, hafif egzersizler tansiyon düşürmede etkilidir. Asansör yerine merdiveni kullanın, kısa mesafeleri arabanız ile değil yürüyerek katedin. Ev temizliği yapın. Doktorunuza danışarak hafif bir egzersiz programı ayarlayın ve günün belirli saatlerinde egzersiz yapın.
Fazla kilolar da yüksek tansiyona neden olabilir. Sağlıklı bir diyet ile kilo verin.
Tüm zamanların bir klişesi: Üç beyazdan uzak durun. Un, tuz ve şeker kullanımını azaltın.
Uyku düzeninize dikkat edin.
Stresli bir hayatınız varsa rahatlamak için yoga yapmayı deneyebilirsiniz.
yüksek tansiyona ne iyi gelir
Doğal Tansiyon Düşürücü
Evde doğal tansiyon düşürücü besinler kullanılabilir. Yüksek tansiyona iyi gelen bu besinler:
Su: Günlük iki buçuk litrelik su tüketimi tansiyonun düşürülmesinde etkili bir yoldur.
Limon: Limonun yüksek tansiyona iyi geldiği uzman çevrelerce de kanıtlanmıştır. Her gün aç karna bir bardak limon suyu, tansiyonunuzu düşürmeye yardımcı olacaktır.
Zencefil: Damarların temizlenmesinde rol oynar. Damar sertliğine de iyi gelir ve tansiyonu düşürür.
Sarımsak: Sadece tansiyonu düşürmeye yardımcı olmaz, aynı zamanda kolesterole de iyi gelir. Günde bir iki diş sarımsağı çiğ tüketin.
Ananas faydalarıyla beraber görünüşüyle de oldukça dikkat çeken bir meyvedir. Görünüşü sebebiyle bir çok meyveden farklı olan ananas yeşil yaprakları olan, dış kısmı dikenlerle kaplı, çapraz çizgileri bulunan ve altın rengine sahiptir. Görünüşüyle bu kadar dikkat çekmesi yanında sağlık açısından da ananasın faydaları göz ardı edilemeyecek kadar çoktur. Ananas C vitamini açısından en zengin meyvelerden biridir. Bununla birlikte bu meyve dışında hiçbir meyve de bulunmayan bazı enzimler sayesinde sindirimi kolaylaştırır ve bu sayede yağ yakımını oldukça hızlandırmaktadır.
Ananasın faydaları şu şekilde sıralanabilir;
Ananasta bulunan yüksek miktardaki C vitamini sayesinde mikrobikal enfeksiyonlara, öksürüğe, grip ve nezle gibi hastalıklara iyi gelir.
İçerisinde bulunan bromelain isimli enzim sayesinde solunum yolu hastalıkları ve yanık ve yara tedavilerinde oldukça etkin rol oynar.
Yine bromelain enzimi sayesinde cilt kırışıklıkların açılmasında etkili olur.
Ananasın ağrı kesici özelliği vardır.
Diş çürümelerini engeller ve diş minelerini güçlendirir.
Antidoksidan yapısı sayesinde kalp hastalıklarına ve kansere karşı koruma sağlamaktadır.
Sindirimi kolaylaştırması, proteinlerin kolay parçalanmasını sağlaması, selilüt oluşumunu engellemesi, yağ yakımını hızlandıran ve vücuttaki yağ depolanmasını engelleyen ananas bu özellikleri sayesinde insanların özellikle kadınların gözde meyvesi haline gelmiştir.
Ananas gut, boğaz ağrısı ve şişliklere iyi gelmektedir.
İltihaba karşı savaşma özelliği olan ananas bronşit iltihaplarının oluşmasında oldukça etkin rol oynamaktadır.
Yüksek tansiyon sorunu olan kimselere de ananas tüketimi önerilmektedir.
Ananas ciltte oluşan çatlak ve kuruluklara iyi gelmektedir.
Aç karnınıza tüketirseniz bu meyve bağırsak kurtları ve parazitlerini döker.
Ananası hem yemeniz hem de ezip maske olarak yüzünüze sürmeniz aknelerinize iyi gelecektir.
ananasın faydaları
Ananasın Zararları Nelerdir?
Çok fazla miktarda tüketilen ananas yanaklar, dudaklar, iç dilde hassasiyet ve şişme meydana getirebilir.
Ananasın kava, kedi otu kökleri ve alkol ile etkileşime geçmesi zararlı sonuçlar doğurabilir.
İçerisinde bulunduğu bazı enzimler sebebiyle fazla oranda tüketilmesi gebelerde düşüklere sebebiyet veren rahim kasılmalarına sebep olabilmektedir.
Bromelain enzimi yararlı olmasının yanında fazla tüketilirse kusma, ishal, deri döküntüsü, aşırı adet kanamasına sebep olabilmektedir.
Görüldüğü üzere ananasın zararları genellikle fazla tüketimle ortaya çıkan durumlardır. Bu durumlar ananasın faydaları yanında dikkat edildiği sürece etkili olmayacaklardır. Meyve olarak direk tüketilebilen ananas bunun yanında farklı şekillerde de tüketilebilmektedir. Bunlardan en gözde olanı iste rengarenk olan ananas salatalarıdır. Bunlardan ananas ve karides salatası tarifi şu şekildedir:
Malzemeler:
Konserve ya da taze ananas (150 gram)
Karides (150 gram kadar)
Marul
Mayonez
Limon
Peynir
Yumurta(3 adet orta boy)
Hazırlama:
Yumurtaları haşlayarak küçük küpler halinde kesin. Ananasları da eğer konserve alacaksanız direk küpler halinde kesebilirsiniz fakat taze alacaksanız ilk olarak dikenlerinden ve kabuklarından ayıklamanız gerekmektedir sonrasında küpler haline getirebilirsiniz. Ayrıca içini aldığınız ananasın kabuklarını da çanak olarak kullanabilirsiniz.
Bu esnada karidesleri de ayıklayıp kaynatmalısınız. Tüm işlemler gerçekleştikten sonra marul dahil malzemelerimizi karıştırarak üzerine peynir rendeleyip limon baharat ve eğer isterseniz değişik otlar ekleyebilirsiniz. Ananasın faydaları oldukça fazladır tek dikkat edilmesi gereken husus tüketim konusunda fazlaya kaçmamaktır bunun dışında afiyetle tüketebilirsiniz.
EEG nedir? Halk arasında “beyin elektrosu” olarak bilinen Elektroansefalografi tekniği, 1929’da Alman Ruh Hekimi Hans Berger tarafından geliştirildi. Elektroensefalograf aletiyle elde edilen kayıt ise elektroansefalogram (EEG) olarak adlandırılır.
EEG, beynin elektriksel etkinliğinin değerlendirilmesi amacıyla yapılır. İşlem esnasında, beyindeki sinir hücreleri tarafından hem uyanık, hem de uyku halindeyken üretilen elektriksel faaliyet, kâğıt üzerine beyin dalgaları halinde yazdırılır. Beynin faaliyetleri sadece uyku ve uyanıklıkla sınırlı değildir. Birçok faaliyeti bulunur. EEG ile bunlardan sadece biyoelektrik faaliyeti kaydedilir.
EEG Hangi Durumda Çekilir?
Sebebi bilinmeyen şiddetli baş ağrılarının nedeninin araştırılmasının yanında beyin fonksiyonlarının çeşitli açılardan incelenmesi gerektiğinde de EEG’ye gereksinim olur. Fakat beynin normal elektrik faaliyetlerinin bozulmasından kaynaklanan bir hastalık olan epilepsi tanısının konulmasında, tedavisinde ve takibinde çok önemli bir role sahiptir.
EEG ayrıca, bilinç ve algı bozuklukları, unutkanlık, dikkat bozukluğu, uyku bozuklukları ile santral sinir sistemi iltihabının teşhis ve tedavisinde, ilk akla gelen en önemli tetkik olarak yerini alır.
EEG Çekimi Nasıl Yapılır?
Önce, uzanır pozisyonda olan hastanın saçlı derisine metal elektrotlar yapıştırılır. Beyindeki elektriksel faaliyet, bu elektrotlar sayesinde EEG cihazına iletilerek, kaydedilir. Toplam 20-35 dakika arasında süren işlemde, hastaya, ilaç, ağrı kesici ve elektrik kesinlikle verilmez. Hastanın nörolojik olarak teşhis konulması gereken bir rahatsızlığı varsa, uyku EEG’si çekilir.
Eğer beyinde bulunan elektriksel faaliyetler anormal durumda ise uyku EEG’si en çok başvurulan yöntemlerden biridir. Hasta bir gün uykusuz bırakılmasının ardından ertesi gün ilaç verilmeksizin doğal olarak uykuya geçmesi sağlanır. Uyku sırasında da beynin elektriksel faaliyetleri, EEG yöntemiyle kayıt altına alınır.
eeg nedir
EEG Çekimine Nasıl Gelinmelidir?
Hastanın EEG çekimine gelirken yapması gereken çok özel bir hazırlık veya dikkat etmesi gereken özel bir durum yoktur. Sadece çekimin yapılacağı gün, sabah erkenden hastanın saçlarını yıkayarak, saç derisini temiz ve parazitsiz hale getirmesi yeterlidir. Alması gereken ilaçları varsa doktorunu mutlaka bilgilendirmelidir. Vücuda oturan dar ve sıkı kıyafetler yerine uykuya geçişi kolaylaştıran pijama veya eşofman gibi pamuklu giysiler tercih edilmelidir.
Gül hastalığı tıbbi adıyla Roza ciltte kızarıklık ve iltihaplı sivilcelerle ilerleyen bir cilt hastalığıdır. Halk arasında Gülleme olarak bilinir. Genellikle gıda alerjileri, hormonal dengesizlik ya da güneşe bağlı olarak çıktığı kabul edilmektedir. Gül hastalığı, reflü ve mide ülseri ile eş zamanlı ortaya çıkabilir. Kızarıklar başlangıçta çıkıp daha sonra kaybolma gösterebilir. Hastalık genelde açık ten ve renkli gözlü kişilerde daha sık rastlanır. Özellikle bahar aylarında etkili olan bu hastalık ciltte kırmızımsı, pembemsi lekelerle kendini belli ediyor. Merak etmeyin gül hastalığı tedavisi hakkındaki tüm cevaplar burada.
Gül Hastalığı Neden Olur?
Gül hastalığının nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Bazı ırklarda (Kafkas) fazla görülmesi genetik olabileceği araştırılmış fakat herhangi bir gen bulunamamıştır. Mantarlar, stres, güneş ışığı, aşırı sıcak, makyaj malzemeleri ve baharatlı yiyecekler gibi nedenlere bağlı olarak Gül hastalığının gelişebileceği gözlenmiştir.
gül hastalığı nedir belirti ve tedavileri nelerdir? 27
Gül Hastalığı Belirtileri
Hastalık kızarıklık ve yanma ataklarıyla başlıyor. Kızarıklık genelde burun üzerinde, yanaklar ve alın kısmında görülüyor. Gül hastalığının ilerlemesi tüm vücutta görülmesine sebep olur. Kızarıklık kalıcı hale gelmeye başlıyor ve üzerinde kılcal damarlarda artış ortaya çıkabilmektedir. Ciltte iltihaplı yada iltihapsız sivilcelerde görülmektedir.
Hastalığın semptomları ve seyri kişiden kişiye değişebilir. Gül hastalığı, hastaların 1/3’ünde göz tutulumu olarak da kendisini gösterebiliyor. Genelde 20-40 yaş arası kadınlarda görülüyor. Erkeklerde daha ileri yaşlarda görülüyor fakat kadınlarda oranla hastalık daha ağır ilerliyor. Erkekler de ileri vakalarda burun büyümesi gibi çeşitli etkiler olabiliyor.
Gül Hastalığı Tedavisi
Tüm hastalıklar da olduğu gibi Gül hastalığında da erken tanı çok önemlidir. Hastalık eğer erken teşhis edilirse tedavide o kadar etkili olur. Hastalar cildi tahriş edebilecek alkol, tonik gibi ürünlerden uzak durmalıdır. Metronidzol içeren krem ve jeller kullanılabilir. Şiddetli vakalarda sistemik tedaviler uygulanıyor. Daha ağır vakalarda A vitamini türevi ilaçlar kullanılmaktadır. İyileşme 2-6 ay sürebiliyor.
Hasta güneşten mutlaka korunmalıdır. Sauna, hamam gibi çok sıcak ortamlar hastalığı şiddetlendirebilir. Sıcak ve baharatlı yiyecekler de dikkatli kullanılmalıdır. Bunun yanında teknolojiyle beraber gelişen modern tıpta hastaya çeşitli tedavi yöntemleri sunuyor. Mezoterapi, Fraksiyonel lazer gibi yöntemlerle hastalığın seyrine azaltmak ya da bıraktığı etkileri silmeye yardımcı oluyor.
Pancar pekmezinin sahip olduğu faydalar; hem sağlık alanında, hem vücut güzelliği alanında hem de cinsel hayat alanındadır. Pancar pekmezi konusunda, pancar pekmezi faydalarınelerdir, araştırması sıklıkla yapılır. Pancar pekmezi; kan değerlerini düzenleme, cilt güzelliğini sağlama ve cilt tonu eşitleme, cinsel hayatı düzenleme gibi konularda fayda sağlar. Ancak bu faydaları elde etmek için, doğal pancar pekmezinin yapılması sağlanmalıdır.
Şeker Pancarı Pekmezi Nasıl Yapılır?
Şeker pancarı kullanılarak yapılacak olan pekmez, doğrudan şekerin kaynağı kullanılarak pekmez yapılmasına bağlı olarak; besin değerleri ve fayda oranı en yüksek olan pekmez çeşididir. Bu pekmezi yapmak için, ilk olarak şeker pancarlarının soyulması sağlanır.
pancar pekmezi faydaları
Kabuksuz halde elde edilen şeker pancarı, doğrudan güneş altında kalacak şekilde bir gün boyunca bekletilir. Bekleme sayesinde pancarın sahip olduğu şeker daha da tatlı bir hal alır ve pancarın gevşediği görülür. Bu aşamadan sonra, şeker pancarı miktarıyla orantılı olacak şekilde kazanlar ayarlanır ve içerisine bir miktar su koyularak kaynatılır.
Kaynar su içerisine, pancarların küçük parçalara ayrılmış hali ilave edilir ve su buharlaşması sağlayana kadar kaynatılır. İyice kaynayan ve daha yoğun bir kıvama gelen pancarın, sıvı ancak yoğun bir yapıda olduğu görülür.
Daha sonra, güneş altında bekletmek için uygun olan ve güneşe temas eden yüzeyin geniş olmasını sağlayacak özellikte kaplara aktarım sağlanır. Bir hafta içerisinde yapılacak olan ara ara karıştırma aşamalarından sonra pekmez hazır hale gelir.
Pancar Pekmezi Nasıl Kullanılır?
Elde edilen pancar pekmezi için, kesin olarak kullanım şekli söz konusu olamaz. Beğeni ve damak tadı algısına bağlı olarak; sabahları aç karna, yemeklerde ve özellikle kahvaltıda öğün olarak, süte karıştırılarak tüketilebilir. Bu durum tamamen kişisel tercihtir.
pancar pekmezi faydaları
Pancar Pekmezinin Cinselliğe Etkisi
Cinsel olarak yaşanan hareketlilik sonucunda, özellikle erkeklerde besin kaybı söz konusu olur. Vücut içerisinden atılan yüksek fruktozlu salgılar; halsiz kalınmasına, aç ve yorgun hissedilmesine neden olur. Bu aşamada kullanılacak olan pancar pekmezi, içerisinde yüksek oranda şeker bulundurmasına bağlı olarak; atılan şekerin alınmasını, vücudun yeniden enerji kazanmasını ve isteğe bağlı olarak yeniden harekete geçilmesine imkan tanır.
Kolesterol Nasıl Düşürülür? Kanda pek çok madde bulunur. Bu maddelerden bazıları vücut fonksiyonlarının çalışmasını ve hücrelerin yenilenmesini hayati derecede etkiler. Yaşamımız için önemli olan maddelerin başında kolesterol gelmektedir. Kanda doğal olarak bulunan ve mum kıvamında yer alan kolesterol iki türde bulunur ve insan sağlığı için oldukça önemlidir. Ancak İyi kolesterol ve kötü kolesterol olmak üzere iki grubu vardır. Günümüzdeki bireylerin pek çoğunda bu kötü kolesterol görülmektedir. Kolesterol yükseldiği zaman sağlığı tehdit etmektedir. Peki,
Kolesterol Nasıl Düşürülür?
1. Kuru Yemişler Kolesterol Düşmesine Yardım Etmektedir
Kolesterol seviyesini düşürüp daha kaliteli yaşama sahip olabilmektesiniz. Yüksek değerde olan kolesterolü düşürebilmek için öğünlerinizde kuru yemiş tüketebilirsiniz. Sağlıklı yağlardan fındık, badem, ceviz gibi kuru yemişler evlerde ve öğünlerde muhakkak bulunmalıdır.
kolesterol nasıl düşürülür
2. Mevsiminde Meyve ve Sebzeler Tüketilmelidir
Uzmanlar ve hekimler, sebzelerin ve meyvelerin sağlıklı beslenme yolunda yer almasını önermektedir. Bağışıklık sisteminin ve metabolizmanın daha sağlıklı çalışmasını sebzeler ve meyveler desteklemektedir. Taze sebzeler ve meyveler tüketip kötü kolesterol seviyelerini düşürebilmektesiniz. Yükselen kolesterolü düşürmek için öğünlerinize mutlaka salata; tatlı saatlerinizeyse bir porsiyon meyve ekleme sağlıklı bir seçimdir.
3. Haftada 2 Gün Balık Tüketmek Şart!
Omega 3 yağ asidi açısından oldukça zengin olan deniz ürünleri özellikle de balık tüketimi, vücudun ihtiyaçlarından biri olan fosforu karşılamakla beraber yüksek kolesterolü düşürücü etkiye de sahiptir. Uzmanlar soğuk suda yaşayan balıkların tüketilmesini tavsiye eder. Taze uskumru, alabalık, somon ve ringa balığı gibi balıklar, haftada en az iki kez sofrada konuk edilmeli ve kolesterol seviyesi dengede tutularak yükselmesi önlenmelidir.
kolesterol nasıl düşürülür
4. Lifli Yiyecekler Düzenli Biçimde Tüketilmelidir
Lifli yiyecekleri tüketmek, sağlıklı bağırsaklara sahip olmanın anahtarlar noktalarından biridir. Lifli gıdalarda özellikle tüketilmesi gerekenler; kabak, mandalina, erik, armut, incir ve daha fazlası yer alır. İçinde bu besinlerin de yer aldığı beslenme programları hazırlar ve bunlara uygun öğünler oluşturursanız, kolesterolü kısa zaman içinde ideal bir rakama getirebilmektesiniz. Yüksek kolesterolün insan sağlığını tehdit ederek kalp krizi riskine neden olduğu bilinmektedir. Sağlıklı bir kalbe sahip olabilmek için için lifli gıdaları tercih edebilirsiniz.
Safran, birçok kültürde yüzyıllardır kullanılan, gerçekten büyüleyici bir baharat. Renk ve aroma bakımından oldukça zengin olan safran, yemeklerinize harika bir tat katmanın yanı sıra sağlık açısından da birçok faydası olan bir süper gıda. İşte safranın bazı önemli faydalarına bir göz atalım:
Moral Bozukluğuna İyi Gelir: Safran, doğal bir ruh hali düzeltici olarak bilinir. Araştırmalar, düzenli olarak safran tüketmenin depresyon semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabileceğini gösteriyor. Yani, biraz safran eklenmiş bir çay ya da yemek, sizi biraz daha mutlu edebilir!
Hafıza Dostu: Safranın, hafıza ve öğrenme yeteneklerini geliştirebileceği söylenir. Alzheimer hastalığı gibi durumlarla mücadelede destekleyici olabilecek antioksidanlar içerir. Bu nedenle, beyin sağlığınız için safranlı tariflere yer açabilirsiniz.
Görme Sağlığı: Safran, göz sağlığı için de faydalıdır. Antioksidan özellikleri, göz hücrelerini zararlı UV ışınları ve oksidatif stresten koruyarak görme kalitesini artırabilir.
Kalp Sağlığı: Bu kıymetli baharat, kalp sağlığını destekleyen bazı bileşenlere sahiptir. Kan dolaşımını iyileştirerek ve kan basıncını düşürerek kalp hastalıklarına karşı koruma sağlayabilir.
Cilt Sağlığı: Safran, cilt sağlığı için de harikalar yaratabilir. Anti-inflamatuar özellikleri sayesinde cildinizi canlandırır ve bazı cilt sorunlarına karşı koruma sağlar.
Yani, safran sadece yemeklerinize renk ve lezzet katmakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı yaşamın kapılarını aralamada da size yardımcı olur. Bir tutam safran, büyük değişiklikler yapabilir!
Bir ağırlık kaldırma egzersizi olarak deadlift yapıldığı esnada vücudun neredeyse tüm bölgelerindeki kaslar etkin olarak çalışır. Bir uzman yardımı vasıtası ile başta basit egzersizler yaparak başlanan deadlift, son yıllarda tutkunları için adına organizasyonlar düzenlenen bir spor hâline gelmiştir.
Deadlift nedir?
Deadlift, bulunulan yerin zemininde duran herhangi bir ağırlığın (genellikle halter kullanılır) bacaklar zemine dik tutularak kalça hizasına kadar kaldırılmasıdır. Düzenli deadlift yapılması sırt bölgesi ve kalça kasları ile diz eklemlerinin kuvvetlendirilmesini sağlar. İleride gerçekleşmesi muhtemel sakatlıklara karşı da vücudun güçlü kalmasını sağlar.
Deadlift nasıl yapılır?
Deadlift nasıl yapılır? Bel kaslarını kuvvetlendiren ve omurga/bel kaynaklı rahatsızlıklara karşı önlem almayı da sağlayan deadliftin basit yapılma yöntemleri vardır.
Bu egzersizin gerçekleştirilmesi sırasında herhangi bir sakatlık yaşanması ihtimali, deadliftin nasıl yapıldığı bilindiği sürece yoktur. Bu yüzden egzersize başlamadan önce vücudunuzu tanımanın ve kaldırılacak ağırlığın, uygun deadlft tipinin bulunması büyük ölçüde önem taşır.
Dolayısıyla deadliftin nasıl yapılacağından önce çeşitleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Deadliftin çeşitleri, yapılma yöntemlerine ve egzersiz için ihtiyaç duyulan ekipmanlara göre sınıflandırılmıştır.
Deadlift Çeşitleri
Klasik Deadlift
Sumo Deadlift
Romen Deadlift
Deficit Deadlift
Block Deadlift
Dumbbell Deadlift
Klasik Deadlift
Klasik deadlift üzerlerine çeşitli ağırlıklar takılı olan çubuklar vasıtası ile yapılır. Egzersiz sırasında vücudun doğru konumlanması gerekir. Zemin üzerinde ayaklar kalça hizasına kadar açılmış olarak durulur. Ağırlıkların takılı olduğu çubuğa, metal çubuk ayak bileklerinin ön kısmına dokunacak kadar yaklaşılır. Ayaklar ise tam olarak yüzünüzün dönük olduğu yöne doğru bakmalıdır.
Bunların dışında kaldırılacak olan ağırlığın takılı olduğu çubuklar nasıl tutulmalıdır? Doğru tutuş biçimi için kollar omuz genişliğinde açık olmalı ve çubuk da bu hizaya uygun olacak biçimde sıkıca tutulmalıdır.
Doğru tutuş biçimi ayarlandıktan sonra da halter yukarı çekilerek kaldırılmalı ve metal çubukla bacaklar arasında olabildiğince kısa mesafe kalmalıdır. Bu, vücudun ağırlık merkezi için gereklidir. Ağırlık merkezi öne doğru kaymazsa sırt bölgesinin sakatlıklarından da kaçınılmış olunur. Ayrıca bu yöntemi kullanarak egzersiz yapmak, vücudun dayanabileceği en yüksek ağırlığa ulaşmayı da daha basit hâle getirir.
Klasik deadlift yaparken ayakların duruş açısı da hem yeni başlayanlar için hem de profesyoneller için çok önemli bir konudur. Vücudun en uygun pozisyonu alması, ayakların da doğru duruş biçimi ile konumlandırılması sayesinde mümkündür. Ayaklar yüzünüzün dönük olduğu tarafa doğru düz bir biçimde bakmalıdır.
Bu arada metal çubuğun, yani ağırlığın takılı olduğu barın ellerle kavranma şekli isteğe bağlı olarak değişebilir. Egzersiz sırasında ön kol kasları için uygun bir tutuş olduğunu düşünenler, bir eliyle bilekleri iç tarafa bakacak şekilde, diğer eli ile bileği dışarı bakacak şekilde barı tutabilirler. Bu, tamamen vücudun en uygun tutuş şeklini ayarlamak ile ilgilidir. Kaldırma sırasında tercih edilen klasik tutuş şekli ise her iki el bileğinin de içe baktığı tutuş şeklidir.
Sumo Deadlift
Sumo deadlift, egzersiz sırasında bacakların omuz genişliğinden daha fazla açıldığı bir deadlift çeşididir. Tanımında “sumo” ifadesinin yer almasının nedeni de sumo güreşçilerinin müsabakalarda bacaklarını açış şekillerinden gelir. Üst sırt kaslarının, diz eklemlerinin ve bel kaslarının kuvvetini artırmak için yapılan bir egzersizdir. Yapılması sırasında vücudun birçok bölümünün birlikte çalışıyor olması, onu oldukça yararlı bir deadlft egzersizi yapmıştır.
Sumo deadlift nasıl yapılır?
Diğer deadlift çeşitlerinde olduğu gibi bunda da ayakların duruş yönü önemlidir. Parmakların yönü öne doğru dik olarak bakmalıdır. Kollar da yine omuz genişliğine uygun bir biçimde açık olmalıdır. Ancak kolların açıklığı kişiden kişiye göre farklı bir biçimde ayarlanabilir. Dikkat edilmesi gereken husus, kolların, ellerle barın kavranması sırasında ağırlığı kaldırabilecek bir konumda olmasıdır. Bütün bu duruş ve tutuş biçimi uygun hâle geldikten sonra, sırt-kol-bacak üçlüsü olabilecek en gergin şekliyle sıkılmalıdır. Yani bu uzuvlarda kaslarınızla bir baskı oluşturmalısınız. Bu, ağırlığın kaldırılması esnasında egzersizin pratik hâle gelmesini sağlayacaktır. Sırt-kol-bacak üçlüsünün üstündeki gerekli baskıyı oluşturabilmek için kollar bar tutulurken hafif yukarı çekilebilir. Son olarak kaldırma işleminden önce nefes egzersizi yapılması da önemlidir. Son olarak derin bir nefes alınır ve nefes verilirken güçlü bir şekilde halter yukarı çekilir.
Sumo deadlift vücutta birçok bölgedeki kasın eşzamanlı çalışmasını sağlar. Bunlardan bazıları kalça, üst sırt, alt sırt ve diz arkası kaslarıdır. Sumo deadlft diz kapağı ve bel kasları dayanımını en yüksek düzeylere çıkarır, bunun dışında omurga sağlığının korunmasında da büyük bir rol oynayabilir. Elbette bir uzman kontrolünde ve vücuda en uygun ağırlıklar seçilerek.
Romen Deadlift
Romen deadlift egzersizi klasik deadift hareketi ile oldukça benzerlik gösterir. Ancak bu deadlif çeşidinde eller ağırlığın bulunduğu metal çubuğu kavrarken sırt az da olsa kambur bir hâl alabilir. Omuzlar daha arkada kalır ve eller de avuç içleri aşağı doğru bakacak konumda olmalıdır. Ağırlık yukarı çekildikten sonra da yere indirilirken bar yine vücuda en yakın yerde olmalıdır. Kalçalar da yine hareket esnasında arkaya doğru itilmelidir. Bacaklar için ise mümkün olduğunca düz durmaları ya da dizlerin çok az bükülmesi önerilir.
Deficit Deadlift
Deficit deadlift yapılırken kaldırılacak ağırlığın hemen önüne üzerine çıkılmak üzere bir platform yerleştirilir. Üzerine çıkılacak olan şey herhangi bir ağırlık diski ya da tahta bir platform olabilir. Bu platform sayesinde egzersiz sırasında ağırlığın hareket boyutu genişletilmiş olur.
Küçük bir not olarak deficit deadlif egzersizinde, ayakların altında bulunan platformla ağırlığın kaldırılması daha zahmetli hâle gelir. Bu da beraberinde ağırlığın kaldırılması için daha fazla güç harcanması gerektiği anlamına gelir. Ancak bu durum, kasların daha sıkı çalışmasına ve daha hızlı güçlenmesine yardımcı olur.
deadlift nedir? deadlift nasıl yapılır? en kapsamlı anlatım 44
Block Deadlift
Block deadlift de deficit deadlftin aksine ağırlık disklerinin altına ikisi de aynı yükseklikte olacak şekilde platform yerleştirilerek yapılır. Zemin seviyesinden daha yüksekte kalan ağırlığın kaldırılması egzersizidir. Bu durum vücudun kaldırabileceği maksimum ağırlık değerlerini daha üst seviyelere çekmenize yardımcı olur. Çünkü ayakların bastığı zeminden daha yüksekte duran ağırlık kaldırılırken yer çekimine karşı daha az iş yapmış olunur.
deadlift nedir? deadlift nasıl yapılır? en kapsamlı anlatım 45
Dumbbell Deadlift
Dumbbell deadlift, diğer çeşitleri ile mukayese edilmesi durumunda kaslara güç ve hacim kazandırmaları bakımından daha aşağı seviyelerdedir. Bu açıdan bakıldığında yeni başlayanlar için bir “Deadlifte Giriş Dersi” niteliğindedir. Deadlif öncesi güçlü bir vücut kondisyonu, hareket kısıtlılığını ve sakatlanma riskini de en aza indirir. Adından da anlaşıldığı gibi ekipman olarak dumbbell kullanılır ve squat yapar gibi çömeldikten sonra dumbbell iki elle tutularak kaldırılır. Düzenli olarak uygulandığında sırt ve arka kol ve bacak kaslarının gelişimine büyük ölçüde katkı sağlayan bir egzersizdir.
Deadlift haftada kaç gün yapılmalı?
Deadlift haftada kaç gün yapılmalı? En genel anlamda tüm vücut bölgelerinde kasların tam anlamıyla güçlenebilmesi için haftada en az bir gün deadlift yapılması önerilir. Ancak yeni başlayanlar için, vücut için en iyi egzersiz programına karar verildikten sonra haftada iki kez de yapılması önerilmektedir. Vücudunuza çeşitli egzersizlerle form kazandırmaya çalışıyorsanız bunlardan biri de mutlaka deadlft olmalıdır. Çünkü deadlif önerilen periyotlarda ve tekrarlarla yapıldığında vücudun şekillendirilmesi için mükemmel bir egzersizdir.
Bunların dışında deadlift sırasında yapılacak olan tekrarlar da kasların gelişiminde büyük bir etki yapar. Ancak deadlif egzersizinde kaç kez tekrar yapacağınızı kaldıracağınız ağırlığın değeri belirlemelidir. Sağlıklı tekrar da bunu gerektirir.
Deadliftin yeni bir tutkunu değilseniz ve vücudunuzun kondisyonu yeterli seviyelerde ise, deadliftin kaslara olan etkisinden faydalanmak için yüksek ağırlıklara çıkabilirsiniz. Bu ağırlıklarla da çalışabileceğiniz tekrar miktarı 1 ila 6 arasındadır. Yorgunluk hissedildiğinde dinlenilmeli ve 3 ila 5 kez bu tekrarlar belirli zaman aralıklarında set olarak gerçekleştirilmelidir.
Yeni başlayanlar için deadlft setleri ise daha hafif ağırlıklar ve daha yüksek tekrarlar ile gerçekleştirilmelidir. Vücudunuz için genel olarak uygun olabilecek tekrarlar 5 ila 8 tekrar arasındadır Her sette 5 ila 8 kez tekrar yapılmalı ve 3 ila 5 sete kadar çıkılmalıdır.
Deadlift Faydaları
Deadlift faydaları açısından çok etkili bir spordur. İçerdiği hareketler doğrultusunda vücutta birçok kası eşzamanlı olarak çalıştırır. Kasların gelişiminde oynadığı rol ile daha zinde bir görünüme ve daha güçlü bir vücuda sahip olmayı da sağlar. Her idman programında mutlaka yer alması gereken bir egzersiz olarak deadliftin diğer faydaları ise şu başlıklar altında toplanabilir:
Deadlift ile vücudunuzdaki yağları yakın: Deadlift neredeyse vücudun tüm kaslarının etkin olarak çalışmasını sağlar. Bu da vücudun deadlft sırasında büyük bir enerji gereksinimi duyduğu anlamına gelir. Kaslar çalıştıkça vücut daha fazla oksijene sahip olmak için soluk alışverişini hızlandırır. Bu sayede de metabolizma hızlanır ve vücutta depolanan yağlar yakılarak enerjiye dönüştürülür. Yağlar enerjiye dönüşür, kilolar da uçup gider!
Deadlift ile güçlü bir fiziğe sahip olursunuz: Vücutta bulunan en yoğun kas topluluklarının gelişimine katkıda bulunan deadlft ile güçlenirsiniz. İleride yaşanması muhtemel ortopedik sorunlara da bir nevi önlem almış olursunuz. Çünkü egzersiz sırasında vücudun duruşu için belirli kalıplar vardır. Bu kalıplar fiziki açıdan kamburluğu, bel sorunlarını, omurga eğriliğini önlemeye yardımcı olur. Sırt ve bel kaslarına yaptığı katkı ile de fıtığa yakalanma riskini minimize eder. Çünkü bu kasların bulunduğu bölgeler omurga ile doğrudan bağlantılı olduğundan buradaki kaslar güçlendikçe omurgaya binen yük miktarı da azalmış olur. Omurganın vücudun büyük bir kısmının ağırlığını yüklenmesi sırasında yükün bir kısmını güçlenen sırt kasları da üstlenebilecektir.
Deadlift ile güçlü ve şekilli karın kaslarına sahip olabilirsiniz: Deadliftin gelişimine katkıda bulunduğu kaslardan biri de karın kaslarıdır. Namıdiğer adonisler. Bu bölgedeki yağların erimesine de yardımcı olan deadlft yağ yakma süreci geride bırakıldıktan sonra vücudun şekillendirilmesinde büyük bir rol oynar. Karın kasları da deadlft egzersizleri sırasında payına düşeni alır ve oldukça hızlı bir şekilde gelişmeye başlar. Düzenli olarak deadlift yapıldığında adonislerin belirginleştirilmesine de yardımcı olmuş olursunuz. Yağlardan kurtuldukça kilo verir, sağlıklı bir vücuda sahip olmanın yanında bir de adonisleri karnınıza konuşlandırmış olursunuz. Bu güzel bir süreçtir!
Evde Deadlift
Evde kendi imkânlarınızla da deadlift yapabilmek mümkündür. Spor salonlarında yapmak zorunda değilsiniz. Birkaç gerekli ekipmana sahip olmanız, evde deadlift yapabilmeniz için yeterlidir. Aynı anda büyük bir kas topluluğunu çalıştırmayı sağlayan bu sağlıklı egzersizi evde belirli periyotlarla gerçekleştirerek form tutabilir, güçlü bir vücuda sahip olabilirsiniz.
Evde deadlift nasıl yapılır?
Evde deadlift yapmak için evin geniş bir bölümünü seçmeniz hareket kısıtlılığını ortadan kaldıracaktır. Herhangi bir nesne ile tatsız kazalar yaşamamak ve egzersizinizi zehir etmemek için en sağlıklısı geniş bir oda seçmek ya da evin bir bölümünü deadlft için uygun hâle getirmektir. Bunların dışında bir ayna ile birlikte kendinizi izleyerek çalışmak, doğru duruş ve hareketleri alışkanlık hâline getirmek için çok etkili bir yöntemdir. Eğer mümkünse deadlft egzersizleri sırasında kendinizi izleyebileceğiniz bir aynanın karşınızda durmasını da sağlayabilirsiniz.
Deadlifte Başlamadan Önce Isının
Deadlifte başlamadan önce kasların gevşetilmesi ve vücudun ısınması çok önemlidir. Egzersiz öncesi basit hareketlerle boynunuzu, omuzlarınızı, kollarınızı ve bacaklarınızı ısındırın. İp atlayabilir ya da basit ısınma egzersizleri uygulayarak kendinizi deadlifte hazır hâle getirebilirsiniz.
Evde Dumbbell Deadlift
Dumbbell deadlift evde uygulanabilecek en uygun deadlift çeşididir. 3 ila 4 kg ağırlıktaki bir dumbbell ekipman olarak yeterlidir. Dumbbell gibi bir ekipmanınız yoksa da alternatif ağırlık nesneleri kullanabilirsiniz. Evde deadlft için kullanabileceğiniz, kaldırılması güvenli her eşya bu gruba dâhil olabilir. Kaldırabileceğiniz ağırlıkları test etmek için başlangıç olarak hafif nesneler tercih edin ve yavaş yavaş ağırlık yükseltin. Bu, vücudunuz için en iyisini bulmanıza yardımcı olacaktır. 8 ila 12 kez tekrar edebileceğiniz miktardaki ağırlıklar seçilirse egzersiziniz daha kaliteli olacaktır.
Ağırlıklar daha önce anlattığımız gibi ayaklarınıza mümkün olduğunca yakın bir konumda olmalıdır. Bunun dışında ayaklar yüzünüzün baktığı yöne dik bir konumda durmalıdır. Ayaklar zemine tam basmalı, herhangi bir şekilde parmak uçlarında yükselme hareketi yapılmamalıdır. Bacaklar da kalça genişliği kadar açılmalıdır. Güvenli bir şekilde dizler kırılmalı ve çömelerek ağırlık kaldırılmalıdır. Göğüs de yukarı kaldırılarak karın özellikle karın kasları sıkılmalıdır.
Sarımsak yutmak faydalımı? Bu sorunun cevabından önce sarımsağın nasıl bir sebze olduğundan bahsedilmelidir. Birçok hastalığın tedavisi için mucize bir şifa yöntemi olarak sarımsak, soğangiller ailesinin bir üyesidir ve farklı çeşitleri bulunmaktadır. Soğangiller familyasından farklı olarak sarımsak, küçük parçalardan oluşan taneler taşır.
Tarih boyunca neredeyse tüm uygarlıklar tarafından çeşitli amaçlar için kullanılıp tüketilen sarımsak günümüzde de birçok kültürün farklı mecralarda vazgeçilmezi hâline gelmiş durumda.
Çiğ, pişirilerek, kavrularak, yemeklerin içinde, tek başına tüketilebilir. Peki sarımsak yutmak faydalımı?
Sarımsak Yutmanın Faydaları
Sarımsak yutmanın faydaları sarımsağın çiğ tüketilmesi üzerine yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Çiğ sarımsak vücuda pişmiş olarak tüketildiğindekinden çok daha fazla faydalıdır. Sarımsakta bulunan A, C, E vitaminleri ve antioksidanlar onu besin değeri oldukça yüksek bir doğal mucize hâline getirir. Ayrıca günlük olarak vücut tarafından alınması gereken manganezin %10’u sarımsakta bulunur. Antioksidan özelliği ile de hücrelere zarar vermesi muhtemel olan zararlı etkenleri yok eder.
sarımsak yutmak faydalımı
Sarımsak mantarlara karşı da önleyici bir etki gösterir. Ayrıca antibakteriyel ve antiviral özelliklere de sahiptir. Bu üç özelliği sayesinde sebzeler arasında önleyici değil, aynı zamanda anti-bakteriyel ve anti-viraldir. Bu, bu üçlü afet bitkisini çok güçlü kılıyor. Sarımsağın kan akışını artırarak kalp rahatsızlıklarına yardımcı olduğu söyleniyor. Kilo vermeye de yardımcı olabilir. Bu güçlü bitki, tüm diyetlerimizin temelini oluşturmalıdır.
Aç Karnına Sarımsak Yutmak
Aç karnına sarımsak yutmak, diğer sebzelerin çiğ tüketimi ile karşılaştırıldığında daha etkili bir yöntemdir. Sarımsak, diğer sebzeler ile mukayese edildiğinde onun aralarındaki en güçlü sebze olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü çoğu sebzeden çok daha etkilidir ve çok az miktarlarda yenildiğinde bile sayısız fayda sağlar.
Diyetisyenlerin ve diğer birçok uzmanın önerileri gün boyunca tüketilmesi gereken meyve ve sebze miktarının 800 gram civarında olduğunu gösterir. Günlük tüketilmesi gereken meyve ve sebze miktarının bir kısmını da sarımsağa ayırmanız gerekmektedir. Günde 1 ya da 2 diş sarımsak yutmak birçok kronik rahatsızlığın etkilerini en aza indirir. Hâlihazırda bu rahatsızlıklardan birine sahip değilseniz yakalanma riskinizi de en aza indirir. Aç karnına sarımsak yutmak, sarımsağın mucize içeriği ile savaştığı belirlenen şu hastalıklara iyi gelir ve etkileri de şöyledir:
Kolesterolün düşürülmesinde etkilidir.
Kan basıncının (tansiyon) normal düzeylerde seyretmesine yardımcı olur.
Kanın pıhtılaşma riskini azaltır ve inme, felç, kalp krizi gibi hastalıkların riskini azaltır.
Bronşit, astım ve öksürük gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır.
Antimikrobiyal etkileri ile mikroplara karşı koruma sağlar.
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli ölçüde pay sahibi olur.
sarımsak yutmak faydalımı
Sarımsakta hangi vitaminler var?
Sarımsakta hangi vitaminler var olduğu ortaya çıktığından beri birçok bilim insanı onu süper sebze olarak anmaktadır. Sarımsağın kalorisi oldukça düşüktür. Ayrıca C ve B6 vitaminleri açısından zengindir. Bunların dışında yapısında bol bol manganez bulunmaktadır. Bütün bunların dışında içeriği ile besin değeri çok yüksek bir sebzedir.
Bir diş çiğ sarımsakta bulunanlar:
Manganez: Günlük tüketilmesi gereken değerin %2’si kadar manganez bulunur.
B6 Vitamini: Günlük tüketilmesi gereken miktarın %2’si
C Vitamini: Günlük tüketilmesi gereken miktarın %1’i
Selenyum: Günlük tüketilmesi önerilen miktarın %1’i
Kalsiyum
Bakır
Potasyum
Fosfor
Demir
B1 vitamini
Protein
Karbonhidrat
Sarımsak zayıflatır mı?
Sarımsak zayıflatır mı? Sarımsak sahip olduğu besin değerleri ve onların etkileri sayesinde zayıflamaya yardımcı olur. Beslenme düzeninde mutlaka yer alması, kilo vermek isteyenler tarafından tercih edilmektedir. Sarımsak bağışıklık sistemini güçlendirir, kan dolaşımının düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar ve etkinliğini artırır, ayrıca enflamasyonu azaltır. Kan damarlarının genişlemesine yardımcı olduğu için de kan basıncını düşürerek tansiyonun normal seviyelerini korur. Tansiyon kaynaklı hastalıklardan biri olan kalp hastalığı riskini de bu sayede azaltmış olur.
Yapılan bir araştırmaya göre sarımsağın kilo verme etkinliğinde söz sahibi olabileceği ortaya konulmuştur. Yapısında bulunan besinlerin vücuda faydaları sayesinde yağ yakılmasında oldukça etkilidir. Böylece formunu korumak isteyenlerin ilgi odağı hâline gelmiştir. Zinde bir bağışıklık sistemi hareket etmek için yeterli enerjinin vücutta yer almasını sağlar. Böylece spor destekli zayıflama süreçlerinin bir parçası olarak sarımsak da öne çıkmaktadır. Lifli yapısı, B6 ve C vitamini açısından zenginliği, manganez ve kalsiyum içermesi onu kilo vermeye yardımcı olan bir sebze yapmaktadır.
sarımsak yutmak faydalımı
Sarımsak Yutmak ve Saça Faydaları
Sarımsak yutmak saça faydaları ile de ön plana çıkar. Sarımsak çeşitli rahatsızlıkları iyileştirmeye yardımcı tıbbi özelliklerin yanı sıra saça da faydalıdır. Bu harika sebze mucize içeriği ile bir ilaçtan çok daha fazlasıdır. Birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığı gibi, mükemmel bir saç bakım ürünü olarak da tüketilebilir. Özellikle saç dökülmesi şikâyetleri ile savaşmak isteyenlerin sarımsak tükettiği bilinmektedir.
Saç dökülmesi sadece saç derisi ya da saç kaynaklı olmayabilir. Vücutta meydana gelen herhangi bir eksikliğin ya da başka tür bir problemin işareti olabilir. Vücudun yaşadığı bu dengesizlikler yüzünden saç dökülmesi ile sonuçlanan can sıkıcı olaylar ortaya çıkabilir. Sarımsağın içeriğinde bulunan bileşenler onu doğal bir saç çıkarma ve saç bakım ürünü hâline getirir. Saç dökülmesi ile ilgili klinik araştırmalar yürüten birçok dermatolog tarafından sarımsak tüketimi önerilmektedir.
Hint dermatoloji, veneroloji ve leproloji alanlarında içerik üreten bir dergide yayınlanan araştırmaya göre, saç dökülmesinin meydana geldiği bölgelere sarımsak özlü jellerin uygulanması saç derisinin iyileştirilmesine yardımcı olmaktadır. Sarımsak özlü jellerin uygulandığı bölgelerdeki kelliğin azaldığı, saç derisindeki deformasyonların ortadan kalktığı ve saç diplerinin beslendiği ortaya çıkmıştır. Araştırmaya göre sarımsağın içinde bulunan kükürt ve selenyum, saç telinin yapısını güçlendirmede etkili olmaktadır. Ayrıca sarımsak sadece saç dökülmesine ya da kelliğe çare olmaz. Aynı zamanda bu problemlerin herhangi birinin bulunmadığı kişilerin de saçlarına bakım yapar ve onları güçlendirir.
Sivilce İçin Sarımsak
Yüzyıllardır tıbbi amaçlar için kullanılan sarımsak yapılan birçok araştırma sonucunda göstermiştir ki cilde de çok iyi gelmektedir.
Antibakteriyel, antifungal, antiviral ve antiseptik özellikleri sayesinde sivilceye neden olan cilt problemleri ve bakterileri öldürmeye yardımcı olur. Ayrıca ciltte yağ bezelerinin ve iltihaplı yapıların tedavi edilmesinde de kullanılır. Cildin alması için gerekli olan nemi ve yararlı maddeleri cilt tarafından emilimini sağlar. Kan dolaşım sisteminin de iyileştirilmesinde etkin bir rol aldığı için sarımsak cildin dolaşımdaki kandan daha fazla yararlanmasını ve beslenmesini sağlar. Sarımsak ayrıca antimikrobiyal olarak işe yarayan tiyosülfinatlar ile donatılmıştır. Sarımsağın düzenli kullanım il birlikte cildin temizliğinde de önemli bir rol oynadığı kanıtlanmıştır.
Sarımsak bunların dışında akne ile mücadelede de etkili bir besin maddesidir. Aknelerin tedavi edilmesinde etkili vitamin ve mineralleri içeren sarımsak, akne tedavi edici özelliğini C vitamini, A vitamini, B6, selenyum, bakır, çinko gibi maddeleri içermesine borçludur. Ciltte ciddi sorunlara yol açabilen ve iltihaplı bir hastalık olan sedef hastalığına ve yaralara da iyi geldiği de kanıtlanmış etkilerinden biriridir. Dolayısıyla sarımsak tüketimi sayesinde kişiler sağlıklı ve pürüzsüz bir cilde sahip olabilmektedirler.
sarımsak yutmak faydalımı
Sarımsak şekeri düşürür mü?
Sarımsak, yüksek tansiyonu düşürmeyi sağlamasının yanı sıra; kolesterol seviyesini de düşürür. Ek olarak sarımsak, kalp rahatsızlıklarının da büyük ölçüde önünde geçilmesini sağlayan yararlı bir besindir.
2006 yılında gerçekleştirilen bir çalışmada şeker hastalarının kalp damarlarındaki deformasyon riskini azaltmak için çiğ sarımsağın kullanılabileceği kanıtlanmıştır. Böylece kan şekeri düzeyini düşürmeye yardımcı olduğu da ortaya çıkmış oldu.
Kan şekeri seviyelerine olan etkileri hâlâ ayrıntılı olarak araştırılsa da 2014 yılında yapılan ek bir çalışma sonrası sarımsak tüketiminin kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olduğu yeniden kanıtlanmıştır.
Sarımsağın aynı zamanda iyi bir B6 ve C vitamini kaynağı olduğunu söylemiştik. B6 vitamini karbonhidrat metabolizmasında rol oynar. C vitamini ise kan şekeri seviyelerinin korunmasında rol oynayabilir.
Şeker hastalığının seyrini ağırlaştıran bazı hastalıklara etkisiyle de sarımsak diyabet için etkili bir takviye gıdadır:
Kolesterol, trigliserit ve kan lipit seviyelerini azaltır.
Kardiyovasküler sistemi tedavi eder.
Tümör önleyici etkisi vardır
Kanser hücrelerinin büyümesini önler.
sarımsak yutmak faydalımı
Sarımsak kokusu nasıl geçer?
Sarımsak kokusu nasıl geçer? Yetişkinler arasında sarımsak tüketimi güvenle sürdürülebilir. Ancak sarımsağın pişirilerek yenmesi ya da yemeklerle birlikte tüketilmesi koku problemi yaratabilir.
Sarımsak soğangiller familyasının bir üyesi olduğu için bileşimleri soğangiller ürünlerinin yapılarına benzer ve kükürt açısından zengindir. Kükürt gıdalara kendine özgü bir lezzet ve koku verir. Kesildiklerinde ya da ezildiklerinde bulundukları ortama yapısında bulunan gazları yayarak keskin bir kokuya neden olurlar. Sarımsak tüketimi sonrası da midede sindirimi gerçekleşen maddeler nefesinizin bu keskin kokuyla birleşirler.
Sarımsağın neden olduğu nefes kokusu saatlerce etkili olmaya devam edebilir. Hatta sindirim sürecinin bir parçası olarak kan dolaşımına da katıldığı için tende de ter vasıtası ile koku yapabilir. Nefes kokusuna olumsuz etkileri de olsa sarımsak tüketimi oldukça sağlıklıdır ve bu kokunun önlenmesi için de birçok yol mevcuttur.
Elma, ıspanak veya taze nane sarımsak kokusunun giderilmesinde etkilidir: Aralarında özellikle de taze nane sarımsak kokusunu önlemede birebirdir. Yoğun sarımsak kullanılmış bir yemek sonrası tatlı olarak elma tercih edebilir, taze ıspanak ya da naneyi de çiğ olarak bir miktar tüketebilirsiniz. Ayrıca bazı klinik çalışmalar göstermiştir ki taze veya pişirilmiş elma sarımsak kokusunun giderilmesine yardımcı olmaktadır.
Yemekten sonra mutlaka dişlerinizi fırçalayın ve düzenli diş ipi kullanımına özen gösterin: Ağız kokusuna neden olan bakterilerin çoğu, diş eti çizgisinin altında ve dişlerde plak oluşumuna etki ederek oluşurlar. Sarımsaklı bir yemek yedikten sonra dişlerinizi fırçalamak ve düzenli diş ipi kullanımına bu yemekten sonra da özen göstermek, kokuya neden olan bakterileri ve besin artıklarını ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Özellikle de elektrikli bir diş fırçası kullanmak, diş eti çizgisinin altını da fırçalamanıza imkân tanır ve plak oluşumunu azaltmanıza yardımcı olabilir. Bu, nefesi daha uzun süre temiz tutar. Ağzınızda diş fırçası ile ulaşabildiğiniz her bölgeyi ve ayrıca dilinizi özenle fırçalamak, sarımsak kaynaklı ağız kokusunun giderilmesinde etkilidir.
Klor dioksit ağzı bakım suları kullanın: Bilimsel araştırmalar sonucunda bu konuda içerik üreten kaynaklar klor dioksit içeren ağız bakım sularının ağız kokusuna etkili bir darbe vurduğunun kanıtlandığına sık sık değinmektedirler. Klor dioksit, plak oluşumunu önler ve oluşmuş plağın giderilmesini sağlar. Yemek sonrası dilde kalan besin artıklarının temizlenmesini sağlar.
Bazı bitki özü yağları sarımsak kokusunun önlenmesinde yardımcı olabilir: Bitki özlerinden elde edilen bazı yağlar ile gargara yapmak da sarımsak kokusunu önlemede etkildir. Ferah bir nefese sahip olmanızı sağlamanın yanında antibakteriyel özellikler taşıyan bitki yağları da mevcuttur. Hindistan cevizi yağı, tatlı badem veya zeytinyağı gibi malzemeler ile kendi ev yapımı gargaranızı üretebilir ve ferah bir nefese sahip olabilirsiniz. Ağızdaki sarımsak kokusunu gidermek için kullanımında olumlu etkileri kanıtlanmış diğer bitki özü yağlarına gelince onlar da şöyle sıralanabilir: nane, biberiye, mür, okaliptol.
Küçük bir öneri: Hem sarımsak kokusunun etkilerinden hem de ağızdaki yemek artıklarından kurtulmak için 1 çay kaşığı nane yağını ağzınıza sürün. Ağız içerisinde oluşan koku ve bakterilerden kurtulabilmek için, yalnızca 1 çay kaşığı yağı ağzınıza sürebilirsiniz.
Çay ağacı yağı faydaları nelerdir? Nasıl kullanılır? Kullananlar ne diyor? Çay ağacı yağı, Avustralya’ya özgü olan bir ağaç türünün yapraklarından elde edilir. Oolong çay ağacı ile oldukça benzerlik gösterir ve siyah ya da yeşil çay olarak kullanılabilen bu çay ağacı ile karıştırılmamalıdır.
Dışa kapalı, ilkel bir topluluk olan Aborjinler tarafından yüzyıllar boyunca ilaç olarak kullanılmıştır. Bu Avustralya yerlileri ağacın yağını çıkarmak için yapraklarını iyice ezmiş ve öksürük, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde kullanmışlardır. Bu hastalıkların tedavisi için yağın kokusunu solumak yeterliyken cilt için ise cilt yüzeyine doğrudan uygulanması gereklidir. Aborjinlerin bu ağaç ile ilgili tedavi yöntemi bu şekildedir.
Günümüzde çay ağacı yağı %100 doğal olarak, seyreltilmemiş, saf hâliyle yaygın bir şekilde mevcuttur. Cilde iyi gelmesi için hazırlanan formlarında ise %5 ila 50 oranında seyreltilmiş içerik bulunmaktadır. Çay ağacı yağı bazı türlerdeki bakterileri, mantarları ve hatta virüsleri öldürdüğü ortaya çıkan Terpinen-4-ol başta olmak üzere; birden fazla bileşik içermektedir. İçeriğinde bulunan bu bileşikler, özellikle de Terpinen-4-ol beyaz kan hücrelerinin aktivitelerini artırmaya yardımcı olarak vücudun mikroplara karşı daha güçlü korunmasını sağlar. Bunların dışında gözle görülmeyen diğer birçok mikroorganizmayla savaşmada da etkilidir.
Bütün bu özellikleri göz önüne alındığında çay ağacı yağı, bakteriyel ya da fungal cilt rahatsızlıkları ve diğer enfeksiyonların önlenmesinde, iyileştirilmesinde doğal bir çare olarak düşünülebilir. Bu doğal bitki yağının saymakla bitmeyen faydaları elbette bunlarla da sınırlı değildir.
Çay ağacı yağı, cilt, saçlar, kişisel temizlik, enfeksiyonlar, yaralar ve ağız sağlığı için birçok fayda içerir. Vücutta neredeyse iyi gelmediği bir yer olmayan çay ağacı yağı faydaları birçok uzun soluklu araştırmaya konu olmuş ve sonuçları bilim insanlarını çok şaşırtmıştır:
Diş için çay ağacı yağı: Teorik olarak çay ağacı yağı antibakteriyel özellikler taşır ve ağızda besin artıkları ya da başka etkiler ile oluşan bakterilerin temizlenmesinde oldukça etkili bir çözümdür. Sürdürülebilir ağız sağlığı diş çürümesinin ve plak oluşumunun önlenmesine bağlıdır. Çay ağacı yağı da dişlerde tartar oluşumunun ve çürümenin en büyük düşmanıdır. Tartarlar diş etlerinin çekilmesine neden olabilen periodontal bir hastalıktır. Hastalık süreci kontrol altına alınmazsa diş kaybından ağır enfeksiyonlara kadar birçok soruna neden olabilir. Bu yüzden dişlere çay ağacı yağının düzenli olarak uygulanması önerilir.
El temizliği: Çay ağacı yağı doğal bir el dezenfeksiyonu sağlar. Yapılan birçok araştırmaya göre hastalığa neden olabilecek bazı bakteri ve virüsleri öldürdüğü ortaya çıkmıştır. Ayrıca el temizliğine sabun ve haricî dezenfektanlarla hâlihazırda dikkat edilirken ekstradan kullanılmasının çok sağlıklı olduğu da bir gerçektir. Nemlendirici etkisiyle dezenfektan kullanımının yan etkilerinden olan egzama ve kuruluğu da önemli ölçüde azaltır.
Doğal böcek kovucu: Çay ağacı yağı aynı zamanda evleri istila ederek sorunlara yol açabilecek böceklerin uzaklaştırılmasında da etkilidir. Hatta bazı böcek türlerinde böcek öldürücü malzemelerden çok daha etkilidir. İnekler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre de derisine çay ağacı yağı sürülenlerin sürülmeyenlere göre %60 oranında daha az sineğe maruz kaldığını göstermiştir.
Doğal bir deodorant: Çay ağacı yağı, vücutta koku oluşumundan sorumlu olan bakterilere karşı savaşan bir içeriğe sahiptir. Deodorant olarak kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur. Çay ağacı yağı güvenli ve uzun süre etkili bir deodorant olarak kullanılabilir.
Yaralar için doğal antiseptik: Çay ağacı yağının Hindistan cevizi yağı ile karışımından elde edilen kürün yara bölgelerine uygulanması bölgenin enfekte olmasını önlemeye yardımcı olur. Küçük kesik ve sıyrıklar söz konusu olduğunda bu kür ile yaraların güvenle korunmasına yardımcı olunabilir.
Aknelere karşı etkili: Çay ağacı yağı içeren jeller ciltteki lezyonların ve sivilcelerin önemli ölçüde azalmasına yardımcı olur. Çay ağacı yağının cilde etkisi üzerine yapılan bir dizi araştırma bu yağı içeren jellerin kullanımıyla ciltteki lezyonların önüne geçilebileceğini ortaya koymuştur.
Tırnak mantarına iyi geliyor: Çay ağacı yağı, mantar oluşumunun bulunduğu vücut bölgelerinde en az antifungal ilaçlar kadar mantar kaynaklı enfeksiyonları önlemektedir. Özellikle tırnaklarda meydana gelen mantarların tedavisinde tek başına ya da diğer antifungal ilaçlarla birlikte kullanılabilir. Tırnaklardaki sağlıksız görünümün giderilmesi ve hastalığın ilerleyerek yayılmasını önlemek için çay ağacı yağı güvenle kullanılabilir.
Doğal ağız bakım suyu: Ağız sağlığının korunmasında düzenli olarak gargara yapmak önemli bir yer tutar. Çay ağacı yağı da doğal bir ağız bakım suyudur. Ağza bir miktar çay ağacı yağı alınarak yapılacak 30 saniyelik bir gargara işlemi, ağız içi birçok sorun için birebirdir. Gargara sonrası yağ yutulmadan tükürülmelidir.
Kepek önleyici: Yapılan sınırlı sayıda araştırma çay ağacı yağının kepeklenmenin şiddetini azalttığı yönünde sonuçlar ortaya koymuştur. Hatta saç derisindeki bazı yaraların iyileştirilmesinde etkili olduğu da söylenebilir.
Yaraları çabuk iyileştirir: Çay ağacı yağı, iltihap oluşumunun önüne geçebilecek nitelikteki özellikleri ile yaranın iyileşme hızını artırır. İyileşme hızının artmasında etkili olan bir diğer özelliği de beyaz kan hücrelerinin vücuttaki etkinliğini artırmasıdır.
Çok amaçlı yüzey temizleyici: Çay ağacı yağı, evlerde birçok alanın temizliğinde kimyasal içermeyen bir temizleme ürünü olarak kullanılabilir. Daha derinlemesine ve güçlü bir temizlik malzemesi elde etmek için çay ağacı yağı su ve sirke ile karıştırılabilir. Böylece tuvalet gibi temizliği çok daha önemli olan bölgelerin mikroplardan arındırılmasında daha etkili sonuçlar verir.
çay ağacı yağı faydaları
Çay ağacı yağı nasıl kullanılır?
Vücudun birçok bölgesinde kullanılabilmesinin yanı sıra yüzey temizliğinde de etkili olan çay ağacı yağı nasıl kullanılır?
Ağız ve diş bakımında kullanımı: Diş çürümesine ve ağız kokusuna sebep olan bakterilerden ağzı arındırmak için çay ağacı yağı ile hazırlanan ağız bakım suyu kullanılabilir. Hiçbir kimyasal madde içermeyen çay ağacı yağı gargarası için bir bardak ılık suya bir damla çay ağacı yağı ekleyin. İyice karıştırın ve 30 saniye kadar gargara yapın. Daha sonra tükürerek ağzınızı bol su ile çalkalayın.
Çay ağacı yağı ile el dezenfektanı yapımı: Küçük bir cam kâseye veya herhangi bir sert plastik kaba 30 damla çay ağacı yağı, 10 damla lavanta yağı koyun. Yağların iyice karışmasını sağladıktan sonra yaklaşık 100 ml kadar etil alkol ekleyin ve tekrar karıştırın. Bu karışıma da 25 ml kadar aloevera jeli ekledikten sonra tekrar karıştırarak her malzemenin homojen olmasını sağlayın. Püskürterek kullanabileceğiniz bir kaba alarak her uygulama öncesi şişeyi hafifçe çalkalayın.
Sivrisineklerden korunmak için: Bir sprey şişesine 20’şer damla kadar çay ağacı yağı, lavanta yağı, limonotu yağı ve sardunya yağı doldurun. Daha sonra 150 ml kadar etil alkolü de şişeye ekleyerek iyice karıştırın. Bu karışım, cilde uygulandığında sivrisinekler ve diğer böcekleri, konmayı ve ısırmayı en sevdiği uzuvlarınızdan mahrum bırakmış olacaksınız.
Doğal deodorant olarak kullanımı: 3’er yemek kaşığı Hindistan cevizi yağı ve shea yağını bir cam kavanozun içine koyun. Kavanozu kaynar su dolu bir tencere ya da tavanın içine koyarak yağların iyice erimesini sağlayın. İkisi de eriyip birbirine iyice karıştıktan sonra suyun içinden kavanozu alın. İçine ikisi de yarım çay bardağı olacak şekilde nişasta ve karbonat koyun. Son olarak 30 damla çay ağacı yağı da ekleyerek malzemelerin iyice karışmasını sağlayın. Sonra da karışımı uygun bir kaba boşaltıp katılaşmasını bekleyin. Katı bir hâl aldıktan sonra artık kullanıma hazırdır. Elde edilen bu katı karışımdan elinize bir miktar alarak koltuk altlarınıza deodorant olarak uygulayabilirsiniz.
Çay ağacı yağı ile yüzey temizleyici yapımı: 20 damla çay ağacı yağı, bir su bardağı suyu ve yarım bardak elma sirkesini karıştırın. Bir sprey şişesine karışımı boşaltın ve malzemelerin iyice karışması için çalkalayın. Yüzey temizliği için kullanırken yüzeylere yeteri kadar sıkın ve kuru bir bezle bölgeyi iyice silin. Her kullanım öncesi de şişeyi çalkalayarak karışımın homojen kalmasını sağlamayı unutmayın.
Cilt temizliği için kür: İltihaplı bir cilde sahipseniz cildin iltihaptan arınmasını sağlamak için 10 damla çay ağacı yağını, bir çorba kaşığı ölçüsünde eritilen Hindistan cevizi yağıyla beraber homojen hale gelene kadar karıştırın. Kapağı sıkıca kapalı kalabilecek bir kaba alın ve cilde günde iki kez iltihap semptomları düzelene kadar uygulayın.
çay ağacı yağı faydaları
Çay Ağacı Yağı Cilde Faydaları
Çay ağacı yağı cildi, tırnakları, saç derisini ve dolayısıyla da saçı etkileyen birçok rahatsızlığı tedavi etmek için de kullanılır.
Kozmetik kaygıların yanında cilt rahatsızlıkları, çok ciddi enfeksiyonları da tetikleyebileceği için daha hayati kaygılar oluşturabilir. İster ciltte estetik bir görünüm elde etmek ister ciltteki enfeksiyonların giderilmesini sağlamak amacıyla olsun, çay ağacı yağı güvenle kullanılabilir. Çay ağacı yağı cilde faydaları söz konusu olduğunda çok daha ayrıntılı bir maddeleme gerektirir. Bu maddelerin başlıkları ise şöyledir:
Kuru ciltleri nemlendirir.
Egzamaya iyi gelir.
Yağlı ciltler için antiseptik olarak kullanılabilir.
Saç derisindeki zararlı mikroorganizmaları ve ölü deri hücrelerini temizler. Kepek oluşumunun önüne geçmek için de kullanılabilir. Sağlıklı ve neme doymuş saçlara sahip olmanın yolu saç derisine düzenli çay ağacı yağı uygulamaktan geçer.
Çay ağacı yağı, antienflamatuvar ve antimikrobiyal özellikleri ile akne tedavisi için de önemli bir alternatif oluşturur. Yüzdeki kızarıklıkların, şişliklerin ve iltihabın giderilmesinde etkili olduğu için akne oluşumunun da önüne geçebilir. Ayrıca sivilcelenmenin de tedavisinde kullanılabilir.
Çay ağacı yağının sedef hastalığına da iyi geldiği ortaya çıkmıştır. Her ne kadar araştırmalar bu alanda kısıtlı olsa da bu hastalık için çay ağacı yağı kullananların tedavisinin olumlu sonuç vermesi önemli bir kanıttır. İçeriği itibarıyla zaten iltihaplanma ve enfeksiyonlara iyi gelen çay ağacı yağı, iltihaplanma ile seyreden sedef hastalığına karşı da etkili olabilmektedir. Ayrıca bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de etkili olması, ciltte baş göstermesi muhtemel birçok hastalığın önüne geçer.
Ciltte meydana gelen kaşıntıların da büyük bir kısmını çay ağacı yağı ile tedavi etmek mümkündür. Çay ağacı yağının antienflamatuvar özellikleri kaşıntılı cilt yüzeyindeki problemlerin giderilmesinde etkili olabilir. Cildi nemlendirerek rahatlatması da kaşıntıya neden olan bazı cilt enfeksiyonlarının tedavisi için kullanılabilir. Göz kapaklarında meydana gelen kaşıntılar üzerine yapılan bir araştırmaya göre kaşıntının azaltılmasında çay ağacı yağı etkili olmuştur. Kaşınan göz kapaklarına içinde çay ağacı yağı bulunan merhemlerle tedavi uygulanmış ve merhem uygulanmayan hastalar nazaran olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Kaşıntıya neden olan cilt hastalıklarının önlenmesinin yanı sıra hâlihazırda kaşıntı yapan rahatsızlıkların tedavisi için de çay ağacı yağının kullanılabileceği açıktır.
Bunların dışında böceklerin ısırması sonucu ciltte meydana gelen iltihapların tedavisinde de çay ağacı yağı kullanılabilir. Böcek ısırığına maruz kalan ciltler üzerinde yapılan araştırmalar, çay ağacı yağının enfeksiyon önleyici, iyileştirici özelliğini kanıtlamıştır.
Çay Ağacı Yağı Kullananlar
Çay ağacı yağı kullananlar göz önüne alındığında vücuttaki birçok sorunun giderilmesinde yaygın hâle geldiği söylenebilir. Çay ağacı yağı kullanımının yaygınlaşması da bu yağın çok amaçlı uygulanabilmesi durumuyla ilgilidir.
Yapılan klinik araştırmalar doğrultusunda da etkileri göstermiştir ki, çay ağacı yağı piyasada kutulu satılan birçok ürünün yerine geçebilecek doğal bir mucizedir.
Aspirin ne işe yarar? Aspirin oldukça uzun bir zamandan beri ağrı ve iltihabın hafifletilmesinde kullanılmaktadır. Ağrılar için kullanımında baş rolü baş ağrısı, diş ağrısı ve regl ağrıları almaktadır. Aynı zamanda aspirin soğuk algınlığı ve grip benzeri semptomlar gösteren sorunların giderilmesinde de etkilidir. Bunların dışında aspirin ateş düşürücü özelliği ile de ön plana çıkmaktadır. Bir kimyasal bileşik olarak ismini ifade etmek gerekirse aspirin, asetilsalisilik asittir.
Soğuk algınlığı ve grip için reçete edilen ilaçların büyük bir bölümünde, ilaçların yapısındaki bileşenlerden biri de aspirindir. Çoğu aspirin eczanelerin yanı sıra, bazı sağlık marketler, süpermarketler ve alışveriş merkezlerinden temin edilebilir. Ancak aspirinin türüne göre reçete ile satılanları da mevcuttur.
Aspirin tablet ya da fitil formunda bulunabilir. Bunun dışında ağız ülseri ve uçuk gibi hastalıklar için kullanılabilen jel formunda da satılmaktadır.
Genellikle inme veya kalp krizi geçirilmesi üzerine ya da inme veya kalp krizi riski taşıyor olunması durumlarında doktorlar tarafından reçete edilebilir. Aspirinin bu sorunlar ile karşı karşıyayken kullanımı, ağrı kesici olarak içilmesinden çok farklıdır. Dozları çok daha yüksek olabilir. Ama aspirin içeriği itibarıyla sadece içilerek kullanılmaz. Çünkü cilt için de oldukça faydalı sonuçlar verdiği klinik deneyler ile kanıtlanmıştır.
aspirin ne i̇şe yarar
Aspirin faydaları nelerdir?
Aspirinin çoğu zaman ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanıldığını söylemiştik. Ancak aspirinin bunların dışında iyi geldiği birçok sorun vardır. Yaygın kullanım amacı ağrıların giderilmesi olunca da diğer faydaları hakkında insanlar daha az bilgi sahibidirler. Aspirinin faydaları;
Aspirinin Saça Faydaları
Saç derisindeki bazı problemler saçların sağlıksız hâle gelmesine, yağlanmaya, kepeğe ve saç derisinde meydana gelen yaralara neden olabilir. Günümüzde kepek önlemede yardımcı olabilecek birçok ürüne ulaşabilmek mümkündür. Fakat aralarında biri vardır ki hem saça etkileri pek bilinmez hem de saç için kullanılan bakım ürünlerinden çok daha fazla olumlu sonuç verir. Aspirin saç derisini besleyici içeriği ile hem kepek oluşumunu önler hem de saçların sağlıksız görünmesinin nedeni birçok cilt rahatsızlığını tedavi eder.
Saç derisinde yaşanan sorunlar semptomların boyutlarına göre tedavi süreleri farklılık gösteren sorunlardır. Bazılarının üstesinden gelmek için birkaç gün yeterliyken bazıları haftalar, hatta aylar sürebilir. Dolayısıyla saç bakımında olumlu sonuçlar alabilmek için harcanan zaman da onun için kullanılan ürünlerin çeşitleri de oldukça fazladır. Alternatif saç bakım ürünlerinin hiçbirinden olumlu sonuç alınamadıysa aspirin çok iyi bir çözümdür.
Aspirini Şampuana Karıştırmak
Peki saça bu kadar faydalı olan aspirini şampuana karıştırmak saç bakımı için etkili bir malzeme yaratır mı? Bu sorunun cevabını almak için iki tablet aspirin yeterli olacaktır. Bu bakım yönteminde iki adet aspirini toz hâline getirerek saçlarınız için kullandığınız en uygun şampuanın içine karıştırın. Aspirin ile karıştırdığınız şampuanı ıslak saçlara uygulayın ve iyice köpürtün. Şampuanın saçınızda 2 ila 3 dakika kadar kalmasına izin verin. Saç bakımı için gerekli olan aspirin içeriği saç derinize iyice nüfuz edecektir. Saçlarınızı ılık su ile durulayın. Saçınızın tamamen durulandığından emin olun.
Saç Dökülmesine Aspirin
Aspirin ne işe yarar? Ayrıca son yıllarda yapılan çalışmalar günlük düşük bir dozda aspirin kullanımı ile saç dökülmesinin önüne geçilebileceğini ortaya çıkarmıştır. Aspirin kullanan kişiler arasında gerçekleştirilen klinik gözlemler göstermiştir ki aspirin, saç dökülmesinin azalması ya da durması ile doğrudan bağlantılıdır.
Dolayısıyla aspirini bir saç bakım ürününe dönüştürerek kullanmak, saçlarınızın daha parlak, doğal, kepekten arınmış ve sağlıklı görünmesini sağlayabilir. Ayrıca saç derisindeki tıkanmış gözeneklerin de açılmasını sağlayarak bölgenin beslenmesine yardımcı olur. Bunun dışında da aşırı yağlanmanın önlenmesinde etkilidir, bu da aspirini saç dökülmesine karşı güçlü bir bileşen hâline getirir.
aspirin ne i̇şe yarar
Aspirinin Cilde Faydaları
Günde 1 kere aspirin alırsanız ciltteki yaşlanmayı geciktirebilir ve sivilceleri önleyebilirsiniz.
Aspirin cildin yaşlanmasını yavaşlatır ve akneyi önler. Bütün bunları nasıl yapabildiği ise içeriğinde saklıdır. Aspirin kimyasal yapısı sayesinde iltihapla savaşma yetisindedir ve cilde iyileştirici gücünü bu özelliğiyle aktarır.
Enflamasyon, yani iltihaplanma ciltte akne, gül hastalığı, kırışıklık ve sarkmalara neden olabilir. Bütün bunlar cildin yaşlanma hızını önemli ölçüde artırır. Cildin sağlıklı ve pürüzsüz görünümünün nedeni vücuttaki kolajen miktarıdır. İltihaplanma meydana geldiğinde cildin sarkmasını ve kırışmasını önleyen kolajenler parçalanmaya başlar. Kolajen eksikliğinin bir sonucu olarak da cildiniz sarkmaya ve kırışmaya başlar. Bütün bunların kaynağı iltihaptır ve iltihabın giderilmesi de aspirin sayesinde gerçekleşebilir. Aspirin, kolajen eksikliği sonucu ciltteki yapının bozulmasının önüne geçer. Cildinizin genç ve sağlıklı görünümüne katkıda bulunmak için düzenli olarak aspirin kullanmak yeterlidir.
Aspirinin cilde faydalarından biri de çatlak giderici özelliği ile ilintilidir. Aspirinin yapısında bulunan asetilsalisilik asit birçok dermatolog tarafından akne tedavisi için önerilir. Bu yüzden hem akne hem de sivilce oluşumunun engellenmesi için aspirin maskesi oldukça etkili bir yöntemdir.
Aspirin Maskesi
Aspirin ne işe yarar? Aspirin maskesi yüze uygulandığında mucizevi sonuçlar doğurabilir. Aspirinin yapısındaki aktif bileşenler, cilt bakımında çok olumlu etkiler yaratmaktadır. Sivilcelerin kurutulmasında önemli bir rol oynayabilen aspirin maske olarak cilde uygulanabilir. Yağlı cilt tipine sahip olan kişilerde ise cildin yağdan arındırılması için birkaç tane aspirinin suda eritilip yüze uygulanması yeterlidir. Çoğu zaman yüzü yağdan arındırma işlemi için hazırlanan aspirin maskesinin içine avokado ya da badem yağları da konulabilir.
Aspirin maskesi nasıl yapılır?
3 ya da 4 adet aspirin tableti
Yağlı ciltler için bir çay kaşığı su
Kuru ciltler için bir çay kaşığı avokado ya da badem yağı
Bir miktar bal
Küçük bir kâse alın. Kâsenin sığabileceği kadar da daha büyük başka bir kap bulun. Büyük kabın tam ortasına küçük kâseyi koyun ve içine küçük kâsenin boyunu geçmeyecek şekilde sıcak su doldurun. Kâse ısınsın. Daha sonra boş olan küçük kâsenin içine bir çay kaşığı balı ve cilt tipinize göre yağı ya da suyu ekleyin. Aspirinleri de bir çatal ya da havan yardımı ile iyice ezerek toz hâline getirin ve karışıma ekleyin. Kâseyi suyun içinden çıkararak temiz bir yüzeye alın. Karışımın kıvamına göre biraz daha su eklenebilir. Eğer maske olarak yüze uygulanabilecek kıvamdaysa suya ihtiyacınız yok demektir. Maskenin yüze uygulanabilir sıcaklıkta olup olmadığını kontrol edin. Eğer yeteri kadar soğuduysa parmak uçlarının yardımı ile göze bulaştırmayacak şekilde yüzünüzün her yerine ve özellikle iltihaplı olan bölgelere uygulayın. 10 dakika boyunca maskenin kurumasını bekleyin ve ardından yüzünüzü ılık suyla durulayın. Cilt tipinize ve yüzünüzdeki iyileşme durumuna bağlı olarak maskeyi haftada bir ya da iki kez uygulayabilirsiniz.
aspirin ne i̇şe yarar
Aspirin Kanseri Önlüyor
Aspirin, yapılan birçok klinik çalışma doğrultusunda göstermiştir ki kansere karşı güçlü bir silahtır. Bu bakımdan ecza dolaplarında mutlaka bulundurulması gereken bir ilaçtır. Özellikle de yakalanma ihtimalinin çok yüksek fakat başarıyla tedavi edilme oranlarının çok düşük olduğu kanser türlerine karşı. Bu kanser türlerinden birkaçına örnek verecek olursak;
Kolon kanseri
Rektum kanseri
Prostat kanseri
Meme kanseri
Akciğer kanseri
Gastroentereloji ve beslenme uzmanlarının kanser hakkındaki açıklamalarında sıklıklar yer alan bir ifade olarak aspirin, bu kanser türlerine yakalanma ihtimalini güçlü bir şekilde düşürmekte. Özellikle kolon, rektum ve prostat kanseri en sık görülen kanser türleridir ve aspirin, Uluslararası Kanser Enstitüsü’ne göre hastalık riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Tabii bu risk azaltıcı etkisini sadece düzenli kullanımlarında göstermektedir.
Meme kanserinde de durum farklı değildir. Hastalığın nüksetmesi ile ilgili yapılan bazı araştırmalarda, günlük düzenli olarak aspirin alanların meme kanserine tekrar yakalanma risklerinde %60 düşüş olduğunu göstermiştir. Düzenli olarak aspirin kullanan meme kanseri hastalarında ise kanser nedeni ile ölüm olasılığı %71 daha düşüktür.
Akciğer kanserinden bahsetmek gerekirse, aspirin kullanımının kanserin yayılımını %20 ila 30 oranında yavaşlattığı görülmüştür.
10 yıldan fazla bir süredir her gün düzenli olarak aspirin alanlarda ise mide kanserinden ölme olasılığının %31 oranında daha az olduğu ortaya çıkmıştır.
Aspirin Cinsel Gücü Arttırıyor
Aspirin ne işe yarar? Aspirin cinsel gücü arttırıyor. Çünkü yapılan araştırmalarda ereksiyon problemi yaşayanlar için de oldukça etkili bir ilaç olduğu kanıtlanmıştır. Aspirin penise giden kan akışını artırıp hızlandırarak ereksiyon problemini de ortadan kaldırır.
Aspirinin etkileri cinsel performans artırıcılara benzetilebilir. Cinsel performans artırıcı ilaçların etkilerine benzer bir şekilde kan damarlarını genişletir ve dolayısıyla kan dolaşımını hızlandırır.
Cinsel ilişki için yeteri kadar sertliğe ulaşamama sorununu 40 yaş ve üstü erkeklerin %40’ı, 70 yaş ve üstü erkeklerin ise %70’i yaşamaktadır. Stres ve diğer psikolojik, sosyal faktörler söz konusu olabilse de vakaların %90’ında penise yeteri kadar kan pompalanamamasının asıl nedeni damarlar kaynaklıdır.
Cinsel birleşme sırasında yeterli ereksiyona sahip olmak ve bu ereksiyonun sürdürülmesi için kan dolaşım sistemi çok önemlidir. Ereksiyonun oluşumu damarların genişlemesi ile gerçekleşir ve cinsel uyarılma sırasında penisin sertleşmesi için gerekli koşullar sağlanmış olur. Fakat bu bölgedeki kan damarları daralırsa ereksiyonun kalitesi de zayıflar ve hatta ereksiyon gerçekleşmesi ihtimali tamamen ortadan kalkabilir.
Aspirin kan damarlarını gevşeterek kan akışının hızlanmasına yardımcı olur ve gevşeyen damarlarda tıkanıklık ihtimalini de en aza indirir. Uzun süreli ve düzenli olarak aspirin kullananlar arasında ereksiyon problemi de yaşayanların oranı sadece %22’dir. Bu oranı oluşturanların da çoğu kronik hastalıklar yüzünden damarları hasar görmüş hastalardır. Dolayısıyla aspirin güçlü bir ereksiyon ve sağlıklı cinsel hayat için oldukça gerekli bir ilaçtır.
aspirin limon
Sivilce İçin Aspirin Limon Kürü Tarifi
Aspirin limon suyu karışımı da cildin kendini yenilemesi için çok etkili bir yoldur. Aspirinin kendi başına cilt için mucizevi derecede faydalı olduğu zaten kanıtlanmıştır. Aspirinin limon suyu ile birlikte cilde ekstra bir mucize katabileceği de uygulayanlar tarafından kabul edilmiştir. Limon suyu sitrik asittir ve bu asit sivilceler ile savaşta büyük bir rol oynar. Aspirinde de salisilik asit vardır. Bu asit de yine sivilcelerden arınmak ve sağlıklı bir cilde sahip olmak için kullanılır. İşte bu iki asidin güçlerini birleştirmesi ile birlikte aspirin limon mucizesi ortaya çıkar.
Peki aspirin limon yüze nasıl uygulanır? Aspirin ve limon dışında başka malzemeler gerekli midir? Bu iki sorunun cevabı da burada.
Aspirin limon karışımı için malzemeler
1 adet yumuşak bir limon
6 adet aspirin tablet
2 yemek kaşığı organik bal
bir miktar karbonat
oklava, metal ya da tahta kaşık veya kahve fincanı (aspirin haplarını ezmek için)
Hazırlık: Aspirin tabletlerini, ezmek için kullanacağınız oklava, kaşık ya da kahve fincanının alt kısmıyla sert bir yüzeyde ezin. Kahve fincanı kullanıyorsanız, fincana çok fazla güç kullanmamaya ve kırmamaya özen gösterin. Ezilmiş ve toz hâline gelmiş aspirinleri karıştırmak için seçeceğiniz bir kaba koyun ve içine 2 ya da 3 yemek kaşığı taze limonun suyunu sıkın. Aspirin limon suyu ile birlikte çözünecektir. Aspirin tamamen çözününceye kadar karıştırın. Üzerine bal da ekleyin ve yüzünüze uygulayın. 20 dakika yüzünüzde bekletin ve bu sırada ılık bir suya kabartma tozu ekleyerek başka bir karışım oluşturun. 20 dakika geçtikten sonra yüzünüzü bu su ile durulayın. Yüzünüze daha sonra da ekstradan nemlendirici uygulayın.
Chia tohumu, tok tutma özelliği ve içerdiği yüksek protein ile son dönemlerde diyetlerin, zayıflamak isteyen insanların gözdesi haline gelmiş durumda. Uzmanlarında yazmış oldukları diyet listelerinde ilk sıraları alıyor. Bu tohumun aslen yetiştiği yer Meksika’dır ama Amerika ve Avrupa ülkelerinde oldukça fazla tüketilmektedir. Birçok hastalık içinde faydalı olan bu besin sadece tokluk hissini arttırmakla kalmıyor aynı zamanda saç, tırnak, cilt bakımı içinde oldukça faydalıdır.
Magnezyum, demir, kalsiyum gibi minareleri içeren chia tohumu A,B,E ve D vitaminlerini de bünyesinde bulundurmaktadır. Baktığımız zamanchia tohumu faydalarısaymakla bitmemektedir.
chia tohumu faydaları nelerdir? chia tohumu nasıl tüketilir 64
Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?
Birçok faydası bulunan Chia Tohumunun en bilinen faydalarından bazıları şunlardır:
İçerisinde bulundurduğu C vitamini sayesinde düzenli tüketilmesiyle birlikte hastalıklara karşı savaşırken, yine bu düzenli tüketim sayesinde günlük almanız gereken kalsiyum miktarının çoğunu karşılamaktadır.
Chia tohumu enerji verir ve dinç hissetmenizi sağlar.
Kan şekerini dengeleyerek ve mide de bulunan karbonhidratların parçalanma hızını yavaşlatarak acıkma hissini oldukça geciktirir ve bu sayede de egzersiz ve spor yaparken kişinin halsiz hissetmesini engeller.
Bünyesinde bulundurduğu yüksek oranda lif diyetlere yardımcı olur.
Tohum antidoksidan içermesiyle kişinin vücudunu kansere ve yaşlanmaya karşı korumaktadır.
Düzenli tüketilmesiyle kış aylarında sıklıkla yakalandığımız nezle, grip gibi hastalıklara karşı direnç geliştirmenizde yardımcı olur.
Hazımsızlığı gidererek kabızlığı önlediği bilinmektedir.
Çölyak hastaları için tüketime uygundur. Gluten içermez.
Kan şekerini dengelediği için şeker hastaları için faydalı olmakla birlikte tohumda bulunan demir oranı sayesinde kansızlığa da iyi gelmektedir.
Tırnakların kırılmasını önler, saçları uzatır ve cilt güzelleştirme de oldukça faydalıdır.
Beynin gelişimini sağlar.
Oluşabilecek kalp rahatsızlıklarını önleme de önemli rol oynar.
Chia Tohumu Yan Etkileri Var Mıdır?
Genel olarak alerjiniz yoksa ya da fazla tüketmediyseniz görülen yan etkisi görülmeyecektir. Fakat chia tohumunun fazla tüketilmesi şişkinliğe sebep olabilir. Yine fazla tüketilme sebebiyle erkeklerde prostat kanserini tetiklediği bilinmektedir. Emziren anneler ve hamile kişiler tarafından da tüketilmesi önerilmemektedir. Bununla birlikte düzenli olarak ilaç kullanan kişiler chia tohumunu kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdırlar.
chia tohumu faydaları nelerdir? chia tohumu nasıl tüketilir 65
Kullanım
Chia tohumu genellikle çiğ olarak tüketilen bir besindir. Yoğurtlarda, salatalarda, çorbalarda oldukça sık kullanılmaya başlamıştır. Bu kullanım sadece zayıflamak amaçlı değil bunun yanında diğer chia tohumu faydaları da es geçilmemelidir. Tohumu hem çiğ olarak hem de çay olarak kullanabilirsiniz. Chia tohumunun en sık kullanıldığı, en sevilen hali ise Chia puding ‘ir. Hem daha sağlıklı hem de daha besleyici olan muzlu chia puding şu şekilde yapılmaktadır;
Malzemeler
5 yemek kaşığı chia tohumu
1 adet muz
2 tatlı kaşığı bal
2 su bardağı badem sütü
1 çay kaşığı vanilya esansı (isteğe bağlı)
Hazırlama
Fazla küçük olmayan bir kap alarak 2 bardak badem sütünü ve chia tohumlarını karıştırın. Kullandığınız kabın ağzını hava almayacak şekilde güzelce kapatarak 30-45 dk. kadar buzdolabında bekletin. Bu süre sonrasında chia tohumları sütü içine çekecek ve artık jel kıvamında olacaklardır. Jel kıvamına gelen bu karışıma vanilya özü ve balı ekleyin sonrasında muzunuzu güzelce ezerek bu karışıma ekleyin ve iyice karışana kadar harmanlayın. Hazırladığınız karışımı dilerseniz muzla dilerseniz de başka meyvelerle süsleyebilirsiniz. Chia tohumu faydaları sayesinde hem sağlıklı olabilir hem de enfes tatlılarla karnınızı doyurabilirsiniz.
İnsanın en küçük yapıtaşları hücrelerdir. Bu hücrelerde kendine özgü gelişmiş birçok hücre elemanı bulunur. Hücre iskeletinde mekanik desten olarak bulunan aktin bu elemanlardan birisidir. Bir hücrenin görev yapmasında organizasyon çok önemlidir. Tüm hücre elamanları ortaklaşa bir çalışma içinde olmazsa yaşamla bağdaşamaz.
Hücre İskeletinin Görevleri
Aktininde yer aldığı birçok eleman beraber çalışarak bazı görevleri yerine getirirler.
Bu görevlerden kısaca bahsedersek;
Hücre/Çekirdek şeklinin ve yerleşiminin belirlenmesi ve korunması ve hücreye destek olmak
Hücrenin koordinasyonunu sağlamak
Mesaj iletmek
Diğer hücreler ile bağlantıyı gerçekleştirmek
Hareketi organellerin hücre içinde yer değiştirmesini sağlamak
Hücrenin hareket ve hücrenin bir bölümünün hareketini yönlendirmek ve koordine etmek
Bu sayılanlar ve daha birçok görevi ile kısaca hücre iskeleti hücrenin birçok mekanik işlevini gerçekleştirir.
Aktinde bu bağlamda önemli roller oynar.
aktin nedir? aktinin görevleri 69
Aktin ve Rolleri
Aktin bir proteindir. Hücre iskeletinde bulunan bu proteinler bir araya gelerek özel yapılar oluşturur. Bu yapılara mikrofilamanlar denir. Mikrofilamanlar kendisine ATP bağlar. Kas hücrelerinde, hücre zarı altında, epitel hücrelerinde mikrovillus yapısında, kültür hücrelerinde bağlanma bölgesinde yoğun olarak gözlenir.
Kısaca aktinin görevlerinden bahsedersek;
Hücre sitoplazmasında bulunan bileşenlerin hareketini sağlamak
Hücre zarı ile ilişkisiyle hücre-hücre bağlantılarını sağlamak
Çoğu hücrede hücre göç hareketini yaptırmak
Mitoz sırasındaki hücrelerin ikiye ayrılmasında görev alırlar
İskelet kasında kasılma gevşeme mekanizmasını sağlamak
Mekanik destek ve gerginlik sağlamak
Aktin bu görevleri ile hücre hareket ve korunmasında oldukça önemli bir konumda bulunur. İnsan ve memeli hücrelerinde oldukça fazla üretilir.
Eritrosit ve Aktin
Aktin özellikle eritrositlerin hücre zarında rol oynar. Eritrositlere bikonkav şeklini veren esas mekanizma actin temelli hücre iskeletidir. Actin hücre iskeletini oluştururken eritrositlerdeki spekrin denilen bir protein ile birleşir.
Aktin ve Hareket
Hücreler çeşitli işlemleri gerçekleştirebilmek için hareket eder. Bu hareketi başlıca sağlayan aktinler tarafından oluşan bir kaç yapıdır. Bazı hücrelerde hareketleri sırasında actin içeren pseudopod, lamellipod ve mikrospike denilen hareket yapıları oluşur. Hayvan hücreleri hareket ederken veya şekil değiştirirken aktin içeren hücre yüzey uzantılarını oluşturur.
aktin nedir? aktinin görevleri 70
Aktin Ve İletişim
Dışarıdan herhangi bir uyarı geldiği zaman aktin filamentleri sayılarını arttırmaya başlar. Dışarıdan gelene cevap vermeye çalışır. Bu nedenle actin filamentlerinin aynı zamanda hücrede sinyal iletiminde görev aldığı düşünülür. Örneğin tamamen hareketsiz bir konumda kültür bulunurken biz bu kültüre büyüme faktörü verirsek anında ara filamentler oluşmaya başlar. Hücreler lamellipod oluşturarak hareket etme yeteneği kazanırlar.
Aktin ve Kas Kasılması
Aktin kas hücrelerinde hem kas kasılması hem de gevşemesi mekanizmalarında görev alır. Bir başka molekül olan miyozin ile beraber çalışırlar. Çeşitli ATP bağlanma ve ayrılma mekanizmaları ile aktinler miyozinler üzerinden kayarak kas liflerini sıkıştırmış olur. Bu kasılma olayıdır. Aynı şekilde tam tersi döngü ise gevşeme olarak geçer. Actin bu mekanizmada baş karakterlerden biridir. Aktinler miyozinlere göre çok daha açık renklidir. Kas liflerini incelediğimiz zaman bunu net bir şekilde görebiliriz. Kas liflerinde koyu görünen alanlar miyozin iken, açık görünen bölgeler aktinler tarafından oluşturulmuştur.
Hemoglobin, demir açısından zengin kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir proteindir. Akciğerlere girmiş olan oksijen kanda bulunan hemoglobine yapışır, hemoglobinde oksijeni vücuttaki dokulara taşımaktadır.
Hemoglobin Nedir?
Akciğerlere girmiş olan oksijeni vücuttaki dokulara taşıyan hemoglobindir. Bu yüzden hemoglobin çok önem taşımaktadır.
Hemoglobin nedir:
Kanda demir molekülü içeren kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir proteinidir.
Her bir hemoglobin proteini, kırmızı kan hücreleri ile dört oksijen molekülü taşımaktadır.
Vücut hücrelerinin kendini tamir etmesi ve koruması oksijene bağlıdır. Oksijeni taşıyan hemoglobinler bu yüzden çok önemlidir.
Hemoglobin kırmızı kan hücrelerinin disk şeklini almasını sağlamaktadır. Bu şekil sayesinde kan damarları yolunca kolay hareket edebilirler.
Hemoglobinin normal değerinden düşük olması anemi göstergesidir.
Anemi; kanama, vitamin eksikliği, kronik hastalıklar gibi birçok nedene bağlanabilir.
hemoglobin nedir? hemoglobin kaç olmalıdır? 74
Hemoglobin Normal Değerleri Nelerdir?
Hemoglobinin normal değeri erkeklerde ve kadınlarda farklılık göstermektedir. Erkeklerde hemoglobinin normal değerleri desilitrede 13,5 ile 17,5 gram aralığındadır. Kadınlarda hemoglobinin normal değerleri desilitrede 12 ile 15,5 gram arasında bulunmaktadır. Çocuklar için hemoglobin değerleri yaş ve cinsiyete göre değişiklik göstermektedir.
Hemoglobin Düşüklüğü Nedir?
Kişinin hemoglobin değerinin yaş ve kilosuna göre normal değerinin altında olması durumudur. Hemoglobinin düşüklüğüne anemi denir. Anemi tek tür değil çeşitleri bulunmaktadır.
Anemi çeşitleri nelerdir:
Demir eksikliği anemisi: En sık görülen anemi eksikliğidir. Bu anemi de insanın vücudunun ihtiyaç duyduğu hemoglobini yapamadığı ve vücudunda yeterli miktarda demir bulunmadığı durumlarda oluşur. Anemi kan kaybına bağlı oluşmaktadır. Ama yetersiz demir emilimi sonucunda da oluşabilmektedir.
Vitamin eksikliği anemisi: B12 vitamini veya folik asit gibi düşük seviyelerde besin maddeleri tüketildiğinde ortaya çıkar. Kırmızı kan hücrelerinin şeklini değiştirir. Bu da kırmızı kan hücrelerinin etkisini azaltır.
Gebelikte anemi: Gebelikte çok miktarda demir gerektiği için bir demir eksikliği anemisi oluşabilmektedir.
Hemolitik anemi: Genetik olabilmektedir. Kırmızı kan hücrelerinin ömürlerini tamamlamadan yıkıma uğrayarak hücrelerden uzaklaştırılmasıdır.
Orak hücreli anemi: Hemoglobin proteinin normal olmadığı kalıtsal bir durumdur. Kırmızı kan hücreleri orak şeklinde ve sert olmaktadır. Bu durumda küçük kan damarlarından akması engellenir.
Anemi çeşitleri bu şekilde sıralanabilir.
hemoglobin nedir? hemoglobin kaç olmalıdır? 75
Aneminin Nedenleri Nelerdir?
Anemi temel olarak kanamaya bağlı olsa da farklı nedenleri de bulunmaktadır.
Bu nedenler nelerdir:
Böbrek hastalıkları aneminin nedenleri arasında bulunmaktadır.
Karaciğer hastalıkları anemiye neden olabilmektedir.
Hipotiroidi anemiye sebep olmaktadır.
Talasemi anemiye sebep olan nedenler arasındadır.
Aneminin nedenleri bu şekilde ifade edilebilir. Ayrıca daha önce anemi geçirmiş olmakta risk taşımak anlamına gelmektedir.
Hemoglobin Yüksekliği Nedir?
Kan tahlili sonucunda cinsiyet, boy ve kiloya göre normal değerlerinden yüksek olması durumudur. Hemoglobinin yüksekliği nadir görülen hastalıklar arasından polisitemi sebebidir. Vücudun çok fazla alyuvar yapmasına ve kanın normalden kalın olmasına sebep olur. Bu durum pıhtılara, kalp krizine ve felçlere sebep olabilir. Tedavi edilmez ise yaşam boyu süren rahatsızlıklara sebep olabilir.
Yüksek hemoglobinin sebepleri nelerdir:
Polisistemi (Kemik iliğinin çok fazla kan hücresi oluşturduğu bir kan hastalığıdır.) yüksek hemoglobininsebepleri arasındadır.
Dehidrasyon yüksek hemoglobine neden olmaktadır.
Akciğer hastalığı hemoglobinin yükselmesine neden olur.
Sigara kullanımı yüksek hemoglobine sebep olur.
vücut ısısının yüksek olması hemoglobinin yüksek olmasına neden olmaktadır.
Aşırı fiziksel egzersiz yapmak hemoglobinin yükselmesine sebep olmaktadır.
Hemoglobin değerinin normalden yüksek olmasının sebepleri bu şekilde sıralanabilir.
Eğer doğal yollarla tedavi gerçekleştirmek istiyorsanız kantaron yağı iyi bir alternatiftir. Şifa kaynağı kantaron, yıllardır alternatif tıp alanında tercih edilmektedir. Pek çok faydası bulunur ve bu faydaları renklerine göre değişiklik gösterir. Cam şişelerde muhafaza edilen kantaron yağıcilt bakımından antiseptik özelliği sayesinde yara tedavisinde kullanılmaktadır.
Sarı Kantaron Yağı Faydaları
Kantaron yağı çeşitleri arasında ilk akla gelen sarı olandır. Avrupa ülkelerinde daha yaygın olarak bulunan sarı, mayasıl ot yara otu olarak da bilinir. Yani yaralara çok iyi gelir. Antiseptik özelliği sayesinde iltihapları ve enfeksiyonları iyileştirir. Yara dışında yanıklara da iyi gelir.
Düzenli kullanıldığı taktirde yanığın iz kalmadan iyileşmesini sağlar, ilk kullanımda kendini belli eder. Hücre yenileme özelliği de bulunmaktadır. Yani akne ve sivilce tedavisinde işe yarayabilir. Bunun dışında ani kan kayıplarında oldukça etkilidir, kan akışını yavaşlatır. Demir eksikliği yaşayanlarda kullanabilir. El ve ayak üşümelerine iyi gelir, vücut ısısını arttırır.
kantaron yağı faydaları genel analiz 78
Bunlar dışında diğer faydaları;
Varisleri iyileştirir
Uçukları iyileştirir
Saç dökülmesini engeller
Adet sancılarına iyi gelir
Bebekler için rahatlatıcı etkisi bulunur
Baş ağrısını önler
Yorgunluğu alır
Yağı direk sürebilir veya bir çay kaşığı olacak şekilde içebilirsiniz. Sorunlara karşı kullanımı da değişiklik gösterir.
Kırmızı Kantaron Yağının Faydaları
Özellikle enfeksiyonlara neden olan bakteri, virüs, mantar gibi hastalıklara iyi gelir. Bu sayede cilt üzerindeki hastalıklarla mücadele eder. Yara ve aknelerle savaşır, kabuk bağlama süresini kısaltır ve egzama iyi kuruluk hastalıklarına iyi gelir. Sindirime faydalıdır, az miktarda ağızdan alındığında sindirim sistemini düzenleyici etki gösterir. Yemeklerden biraz önce alınırsa kabızlığı önler.
Kantaron Yağı Saça Faydaları
Saç bakımında kantaron yağı kullanılabilir. Saç dökülmesini azaltır, kepekleri önler, saçtaki kuruluğu önler ve nemlenmesini sağlar. Bu sayede egzama oluşumunu engellemiş olur. Ayrıca saçları onarır ve daha gür görünmesini sağlar. Saç derisindeki pullanmayı da önler.
Düzenli kullanım sonucu tüm bu faydalarını görebilirsiniz. Dozunu kaçırmamak çok önemli. Açık yaralara sürülmemelidir. İçmeden önce başka bir hastalığınız varsa doktorunuza danışın.
Bağırsak kurdu veya parazitleri bağırsaklarda tutuldukları vakit sağlık problemlerine sebep olabilecek organizmalardır. Size bulaşmasında ardından karın ağrısına sebep olur. Aynı zamanda rektal bölgede yenilenen rahatsız eden bir kaşıntıya ve yorgunluğa sebep olurlar. Bunun yanı sıra bir kısım doğal maddelerin içerikleri sayesinde bu parazitin tedavisi mümkün olmaktadır. Daha fazla kötü sonuçlara yol açmadan bu tedaviyi gerçekleştirebiliriz.
Bağırsak Kurdu İçin Kür Tarifi
Birçok rahatsızlıkta olduğu gibi bağırsak kurdu tedavisinde de kür tarifleri bulunmaktadır.
Bunlar;
Nane ve limon kürü
Hindistan cevizi kürü
Hint yağı ve süt kürü
Karabiber ve tuzlu domates kürü
Bal ve sarımsak kürü
Kirlenmiş su, gıda ve baz böcek cinsleri ile temasın oluşmasından dolayı vücudumuza yerleşmek tedbirler. Pek çok birey bu parazitin daha çok yoksul toplumlarda olduğunu düşünür. Bununla beraber, hakikat şu ki, herkesin enfekte olma ihtimali tehlike arz etmektedir.
bağırsak kurdu temizlemenin en i̇yi yolu 81
Bağırsak Kurdu Tedavisinde Nane ve Limon Kürü Faydaları
Nanenin sindirim özelliği ve limonun anti parazit ve antibiyotik özelliği birleşmektedir. Bu, parazitlerin sebep olduğu herhangi bir problemi gidermek amaçlı iyi bir yöntemdir. Bir bardak su, bir adet limon suyu ve iki yemek kaşığı kadar nane ile elde edeceğimiz bu kür bağırsak paraziti için oldukça faydalıdır. Öncelikle sıcak su ile naneyi karıştırıp sekiz veya 10 dakika kadar dinlendirin. Daha sonra süzme işlemini gerçekleştirip üzerine limon suyunu ilave edin. Enfeksiyonu önleyene kadar 2 kez günde tüketiniz.
Bağırsak Kurdu Tedavisinde Hindistan Cevizi Kürünün Faydaları
Hindistan cevizi yumuşatıcı ve anti parazitik özelliklere sahip olmaktadır. Hindistan cevizi, bu organizmaların sebep olduğu enfeksiyonlarla karşılaştığımız zaman sindirime katkıda bulunur. Bu meyvenin antibiyotik özellikleri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Aynı zamanda size ağrıdan korumaya ve iltihaplanmaya karşı yardımcı olur.
Bağırsak Kurdu Rahatsızlığında Dikkat Edilecek Hususlar
Bağırsak kurdundan kaynaklı enfeksiyonlardan tamamen kurtulmak istiyorsanız rahatsız edici bütün gıdalardan uzak durmanız gerekmektedir. Bunlara yağlar, şekerler ve unlar da dahildir. Bu parazitlerle savaşmak için uygulanan ilaçların hepsi herkes için değişik biçimde işlemektedir. Bu durum bağışıklık sistemimizin verdiği tepkilere ve beslenme şeklimize göre farklılık gösterir.