İçeriğe Git
Story Görsel

Başın Aşırı Terleme: Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

İçeriğe Git
Story Görsel

Kolon Kalınlaşması: Belirtiler ve Tedavi Yöntemleri

İçeriğe Git
Story Görsel

İndirimli Büyük Beden ve Tesettür Elbise Alışverişinin Adresi

İçeriğe Git
Story Görsel

Bebek Çorbası Nasıl Olmalıdır?

Türkiye'nin Diyet & Beslenme ve Sağlık Platformu!

Bağırsak Temizliği Nasıl Yapılır?

bağırsak temizliği

Toksinler, bağırsaklarımız için zararlıdır ve belli bir süre içerisinde bazı sağlık problemlerine neden olur. Bu sağlık problemlerinin başında da, sindirim sisteminin zayıflaması gelir. Sindirim sisteminin zayıflaması halinde vücudumuz en büyük savaşçısını kaybeder ve birçok hastalığa karşı mağlup olur. Bu yüzden bağırsak temizliği nasıl yapılır? Sorusunun cevabı insanlar için önemli bir konudur.

Kolon (bağırsak),  besin maddeleri, tuz ve su gibi öğelerin diğer sindirilemeyen besinlerden ayrılmasında önemli bir görev üstlenir. İnce bağırsak da katı atıkların vücuttan atılması görevin yapar.

bağırsak temizliği nasıl yapılır
bağırsak temizliği nasıl yapılır

Bağırsak Temizliği İçin En Etkili Kür

Bağırsak temizliği için aşağıdaki kürü deneyebilirsiniz.

Malzemeler

  • Tamamen organik elma suyu (1 fincan yeterli olacaktır)
  • Taze olmak koşulu ile limon suyu ( 2 yemek kaşığı ölçütünde)
  • Zencefil suyu ( 1 tatlı kaşığı)
  • Yarım çay kaşığı deniz tuzu
  • Son olarak yarım fincan sıcak su

Yapılışı

  •  Bu tarifin yapılabilmesi için yarım fincan su koyulmalı ve ısıtılmalıdır. Suyun arıtılmış su olması daha da etki gösterecektir.
  • Suyun ısınması ile birlikte deniz suyunu içerisine ekleyin
  • Son olarak zencefil suyu, organik elma suyu ve taze limon suyu da eklendikten sonra, karıştırma işlemi yapın.

Bu karışım gece yatmadan önce içildiği takdirde kolonların hızlı bir şekilde temizlenme sürecine gireceğini sizlerde göreceksiniz. Bu kür her öğünden 1 saat önce içildiği takdirde de etkisini fazlası ile gösterecektir.

bağırsak temizliği nasıl yapılır
bağırsak temizliği nasıl yapılır

Kolon Temizliği İçin Zencefil Mucizesini Denediniz mi?

Yukarıda yer verdiğimiz kür, bağırsak temizleme için en etkili kürlerden birisidir ve bunun yanı sıra zencefil ile de bu işlem gerçekleştirilebilmektedir. Bunun için;

Gerekli Malzemeler

  • Taze ve küçük boyutlarda bir tane zencefil
  • 1 bardak su
  • Bal ( zevkinize kalmış)

Nasıl Yapılır?

  • Zencefil parçalara bölünmeli ve sonrasında blendera konulmalıdır. 1 Bardak su da içerisine konulmalı ve çalıştırılmalıdır.
  • Sonra süzgeç aracılığı ile süzme işlemi yapılmalı ve bir bardak içerisine konulmalıdır.
  • Bu aşamada dilerseniz bal da kullanılabilir. Hem tatlandıracaktır hem de vücudun daha fazla dirençli olmasını sağlayacaktır.

Bu kür haftalık tekrarlanır ise, bağırsak temizleme konusunda oldukça faydalı olacaktır.

bağırsak temizliği nasıl yapılır
bağırsak temizliği nasıl yapılır

Bağırsak Temizliğinde Çilek, Ananas ve Maydanoz Karışımı

Gerekli Malzemeler:

  • Ananas ( bir dilim)
  • 6 adet çilek
  • 4 adet maydanoz

Hazırlanışı:

  • Püre haline gelmesi gerektiği için yukarıda yer alan besinleri blendera atılmalı.
  • Püre haline gelmesi ile birlikte bir bardak suyu ekleyiniz ve bu kürü her sabah aç karnına tüketmelisiniz.

Bu kür 1 hafta süresinde tekrar edilmelidir. Böylece bağırsaklarda hareketlenme meydana gelir. Kolon temizlemenin yanı sıra bağırsakta biriken toksinlerin yok olmasında da etkilidir. Faydaları bununla da bitmiyor. Aynı zamanda idrar söktürme konusunda da bu kür oldukça başarılıdır.

Bu kürde kullanılan besinlerin her biri metabolizmanın çalışmasını sağladığı için kabızlık sorununa da çözüm olarak tüketilebilir. Ayrıca bu karışımı ara ara kullanmanız halinde kolon kanseri için bir tedbirdir.

8 Besinden Oluşan Muhteşem Karışım

Malzemeler:

  • 1 adet armut
  • Zencefil ( taze ve ince dilim halinde olmalıdır)
  • Ispanak (1 avuç )
  • Keten tohumu (1 tatlı kaşığı )
  • 1 adet yeşil elma
  • Yulaf ezmesi ( 1 yemek kaşığı ölçütünde)
  • 1 avuç maydanoz
  • Kefir ( 1 su bardağı)

Hazırlanışı:

  • Yukarıda ki malzemelerin her birini blendara atın.
  • Sonrasında çıkan bu karışımı bekletmeden tüketin.

Bu karışımı 7 günde bir kez tekrarlamanız yeterli olacaktır. Kolonların temizlenmesi için oldukça etkili olan bu karışım, toksinler ile savaşta sistemin çok daha güçlü olmasını sağlayacaktır.

Bağırsak Temizlemede Etkili Besinler

Bağırsak temizleme için yukarıda yer verdiğimiz kürler haricinde aşağıda yer verdiğimiz besinleri de tüketebilirsiniz.

  • Su, bağırsak temizliğinde önemlidir ve günde 2 litre su tüketimi bu konuda oldukça fayda sağlayacaktır.
  • Kuru incir, hurma ve kuru kayısı da temizleme konusunda etkili besinlerdir. Her birinin içinde bulunan lifler bağırsağın yüzeyinde kayganlık yaratma özelliğine sahiptir.
  • Lif değeri yüksek olan çorbalarda bu konuda yararlıdır. Kurubaklagil içeren çorbaların bu aşamada tercih edilmesi gerekir. Özellikle buğday ve mercimek bu konuda yüksek lif değerine sahip besinlerdir.
  • Bağırsakların verimli bir şekilde çalışması önemlidir ve kimyon, kırmızı pul biber ve karabiber bu konuda önerebileceğimiz besinlerdir.
  • Son olarak keçiboynuzu tüketimi de kolon temizlemede kullanılan bir besindir.

Kaynak: mayoclinic / livescience

Laktoz Nedir? 8 Laktoz İntoleransı Belirtileri

laktoz nedir

Laktoz nedir diye sorduğumuzda, hepimizin de artık bildiği gibi, sütte bulunan bir madde kastedilmektedir. Diğer adıyla da süt şekeri şeklinde bilinmektedir. Genellikle, mide problemi çekenler laktozu iyi bilmektedirler. Çünkü, sindirim sorunu yaratabilmektedir.

Laktoz Nedir?

Laktoz, memeli canlıların sütlerinde yer alan karbonhidrat biçiminde de bilinmektedir. Anne sütünde ve ineklerin sütünde yer alan ve kristalize olma özelliğiyle de bilinen bir tür şekerdir. İçinde glukoz ve galaktoz denilen ana maddeler yer almaktadır.

Enerji ve vücut gelişimi için önemli bir madde diye de görülmektedir. Laktoz, disakkarit grubundan bir şeker şeklinde de geçiyor. ‘’Disakkarit’’ (çift şeker) denilen madde, iki basit şekerin (monosakkarit) bir araya gelerek tek bir şeker oluşturması olayına deniliyor. Laktozdan başka, maltoz ve sükroz da disakkarit grubunda yer alıyor. Böylelikle, sütteki karbonhidrat salınımı daha da arttığı için, yüksek dozda şeker de meydana geliyor. Disakkaritler, hayvansal olabildiği üzere, bitkisel de olabiliyor. Bunlardan en fazla bilinenini laktoz oluşturuyor.

laktoz nedir
Laktoz nedir

Laktozun Etkileri Nelerdir?

Laktozun Etkileri Nelerdir? Laktoz içerikli sütlerin kimi etkiler yaptıkları bilinmektedir. Bu yönde, bazı ağrılara, gaz sancılarına sebebiyet vermemek adına kimi üretici firmalar laktozsuz süt üretimi de yapmaktadırlar. Çünkü, laktoz kabızlık, ishal, mide sancısı ve yanması yan etkilerini de taşıyabiliyor.

Laktoz İntoleransı Nedir?

Laktoz intoleransı, insanlarda sıklıkla görülen problemlerden biridir. Bu rahatsızlık, günümüzde sindirim sistemi düzgün çalışmayan birçok insan için de acı vericidir.  Laktoz intoleransı adlı sindirim sistemi hastalığı, midenin laktoza karşı bir tolerans göstermemesinden ve ondaki şekeri sindirememesinden kaynaklanmaktadır.

Disakkaritlerden biri olan laktozu sağlıklı şekilde sindirebilmek için, vücuttaki laktaz enziminin yeteri kadar üretilmesi gerekmektedir. Oysa, bu sorunda mevcut enzimin yoğunluğu azdır, laktozu sindirmeye yetmemektedir. Laktoz enzimi bağırsaklardan geçtiğinde, rahatça emilebilmelidir; ardından, içindeki iki temel şeker olan glukoza ve galaktoza ayrışabilmelidir.

Laktoz intoleransında bu ayrışma gerçekleşmez. Aslında, herkes bebekken laktozu sindirme gelişimiyle doğar. Çünkü, bu madde aslen anne sütünde de yer almaktadır. Fakat, zamanla büyüyen insan, stres, sağlıksız yaşam, hızlı bir süreç içinde ne kadar istese de, kendisine ihtimam gösteremez. O yüzden, 21. yüzyılda sindirim sistemi hastalıkları, bağırsak problemleri de oldukça fazla şikayetle birlikte çoğalmaktadır.

laktoz nedir
Laktoz nedir

Laktoz İntoleransının Belirtileri Nelerdir?

Laktoz intoleransı genellikle iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar birinci (primer) laktoz intoleransı ve ikinci (sekonder) laktoz intoleransı adıyla ayrılmaktadır. Birnci laktoz intoleransı daha fazla rastlanılan bir rahatsızlıktır. İkinci laktoz intoleransı ise, daha çok kalıtımsal şekilde görülebilmektedir. İkinci laktoz intoleransı, çölyak diye bilinen hastalıkla da birlikte gelişir.

Laktoz intoleransının birtakım belirtileri nüksetmektedir. Bunları aşağıdaki şekilde sayabilmemiz mümkündür:

  • Karın  ağrısı
  • Midede yanma
  • Midede şişkinlik hissi
  • Kramplar
  • Kabızlık
  • İshal
  • Gaz yapmak
  • Bel ağrısı

Bunlardan en sık görüleni midedeki şişkinlik hissidir. Kişi ağrıyla birlikte, o şişkinliğe istinaden, bir şey yiyip içmek istemez. Sindirilemeyen laktozun yerine bağırsağa su dolmaya başlar. Sanki, bir musluk açık kalmışçasına bağırsak dolar. Kalın bağırsağa ulaşan laktoz, bakterilerce fermente edilemediği için şişkinliğe sebebiyet verir. Burada yağ asitleri yayılmaya, gaz oluşumu gelişmeye başlar. Kişide kramplar meydana gelir. Bazen bu kramplar insanı iki büklüm hale getirir.

Laktoz İntoleransını Bilmek Neden Önemlidir?

Laktoz intoleransını bilmek önemlidir. Çünkü, bunun kronik hale gelmesi ve yaşam standartlarının düşürülmemesi arzu edilmektedir. Laktoz intoleransı genellikle beslenmeden de kaynaklanmaktadır. Süt, süt tozu, peynir, yoğurt, bisküvi, tatlı, şekerli gıdalar, süt katkılı her türlü ürün tüketildikçe mide aşınmaya başlar. Bu sebeple, dikkat edilmesi gerekmektedir. Bilhassa, laktozsuz süt kullanımı arttırılmalıdır.

Eğer, bunun önlemi alınmazsa, vücut çok hassas hale gelebilir. Bir damla sütün ağzına değmesiyle, kişi mide ağrılarından, kramplardan duramayabilir. Beslenmeden kesilip, uykusunu alamayabilir. Bu anlamda, süt ve süt ürünleri doğru tüketilmezse, bunlarda bulunan kalsiyum, A, B12, D gibi vitaminlerden de mahrum kalınması, başka rahatsızlıkları da tetikleyebilir. Nitekim, mide de oldukça hassas bir organdır, bağırsağı etkilemektedir. Vücudun tabiri caizse ikinci beyni diye geçen bağırsaklara özen gösterilmemesi, kansere değin giden zorlu bir süreci de ortaya çıkarabilir.

laktoz nedir
Laktoz nedir

Laktoz İntoleransının Tedavisi Nasıldır?

Eğer ki, süt ve süt ürünlerine karşı büyük bir hassasiyetiniz baş gösterdiyse, vakit kaybetmeden bir doktora gitmenizde yarar vardır. Bu anlamda, doktora gittiğinizde, size birtakım testler uygulanacaktır. Bunlar, laktoz toleransı testi, dışkı asidi testi, hidrojen solunum testi biçiminde bilinmektedir. Bunlarla beraber, endoskopi yöntemiyle, bağırsaklarınızdaki laktoz sindirim seviyesi de ölçülmektedir.

Laktoz toleransı testinde, laktoz intoleransı olan hastaların kanında glukoz artışının olmadığı gözlemlenmektedir. Dışkı asidi testindeyse, bağırsakta fermente edilememe durumuna göre, dışkıdaki laktik asidin oranı ölçülür. Son olarak, hidrojen solunum testindeyse, sizden laktozlu ürünler tüketmeniz istenir. Ardından, yaklaşık 15 dakika sonra, bir balona üflemeniz rica edilir. Buna göre, hasta olan bireylerde hidrojende bir artış görülmektedir. Tüm bu testlerin neticeleri bağlamında, size uyarlanan bir tedavi süreci başlayacaktır.

Laktoz İntoleransını Önlemek İçin Neler Yapmalıdır?

Laktoz intoleransının önlenmesi bağlamında, en güvenli yöntemlerin başında, laktoz içeren ürünlerin tüketilmemesi gelmektedir. Bu anlamda, en sık önerilen takviyelerden biri probiyotiklerdir. Probiyotikleri içeren ürünler, düzenli sindirim yapılmasına destek vermektedir. Bunun için, eczanelerde özel ilaçlar ve takviyeler bulunmaktadır. Doğal probiyotikler denilince de akla, kombu çayı, tarhana çorbası, kefir, salatalık ve lahana turşusu, mikro yosunlar, doğal yoğurt gelmektedir. Laktoz intoleransının düşürülmesi adına, ayrıca laktozu sindirmenize yardımcı olabilecek laktaz enzimi prepatları satılmaktadır. Doktor tavsiyesiyle alınabilecek bu prepatların gramajları kişiden kişiye, semptomdan semptoma farklılık gösterebilmektedir.

Kaynak: webmd / mayoclinic

Hydrafacial Nedir? Nasıl Uygulanır?

hydrafacial

Hydrafacial, adına da istinaden (hydra + facial) yüzde kullanılan bir çeşit arındırma yöntemidir. Bunun için cildi yenileme özelliğine sahip aletler kullanılmaktadır. Yüzdeki ölü derileri, kırıkşıklıkları, sertlikleri, gözeneklerdeki tıkanmayı önlemeye dayalı bir tedavi yöntemi şeklinde de bilinmektedir.

 Yüzünüze su serinliğinde bir yenilik gelmesi adına, uygulanabilecek en fresh yöntemlerden biridir. Hydrafacial, ışıl ışıl görünüm kazanmasını istediğiniz cildiniz için önerilen bir numaralı cerrahi yöntemlerden de biridir. Estetik alanında çığır açan güzellik yöntemlerinin en önemlilerinden biri şeklinde bilinen bu sistem sayesinde, yüzünüz eskisinden de dikkat çekici ve parlak olacaktır.

Hydrafacial uygulama, uzun süre makyaja maruz kalmak zorunda kalan insanların ciltlerindeki tortuyu da temizlemek için biçilmiş bir kaftan olarak düşünülen bir yenilenme yöntemidir. Gün boyu sürekli koşturmaya, sağlıksız ortamlara maruz kalan, stres yaşayan ve ne kadar dikkat ederlerse etsinler beslenmelerinde hep bir açık olan kişilerin ciltlerindeki fer sönerken, aynı zamanda yüzleri de gerilmekte, çatlamakta ve giderek kırışmaktadır. Bu anlamda, hydrafacial sistemi yeni dünya düzeninde sizi esir alan yaşlanmanın etkilerini de önleyerek, cildinize bebeksi bir dokunuş getirmektedir.

hydrafacial
hydrafacial nedir? nasıl uygulanır? 12

Hydrafacial Nedir?

Hydrafacial nedir? bilhassa yüzdeki siyah noktalarla, sivilcelerle, izlerle, deliklerle ilgilenmektedir. Bir çeşit cilt yenileme yöntemi şeklinde de bilinen bu uygulama, oldukça pratiktir, acı yaratmaz, ağrıtmaz, iz bırakmaz ve kanatmaz. Buna göre, cildin hava alması, nemini koruması, esneyebilmesi anlamında başvurulan yöntemlerden biridir.

Hydrafacial cilt bakımı, teknolojinin son olanaklarını her şekilde kullanmaktadır. Bu sistemde çeşitli peelingler de değerlendirilir; meyvelerin özlerinden de yararlanılmaktadır. Cilde uygulanan vitamin takviyesi, onu beslemektedir. Bu anlamda, yaklaşık bir ay süreyle mis gibi kokan, parıl parıl parlayan, ilgi çekici bir cilde sahip olmanın ayrıcalığını yaşarsınız. Ardından, yeni seanslara başvurmanızın da olanağı vardır. Hydrafacial sistem, yüzünüze büyük bir elastiklik sağlar. Cildinizin gerçekten nefes aldığını bire bir hissedersiniz. Bu teknolojik yöntem, dünya üzerinde oldukça ilgi gördüğü için, giderek de önem kazanmaktadır. Bununla birlikte, ayrıcva göğüs bölgesine de uygulama yaptıranlar da sayı olarak artmaktadır. Göğüslerinizin güzel görünmesi adına da bir çeşit tedavi yöntemidir.

Hydrafacial Nasıl Bir Yöntemdir?

Hydrafacial nasıl bir yöntemdir? Vakumlu bir başlık kullanılarak uygulanan bir yöntemdir. Her türlü cilt tipi için güvenle değerlendirilebilen bu sistem içinde, incelmiş derilere hacim kazandırma, göz, ağız, alın çevresindeki kırışıklıklara müdahale etme, renk farklarını giderme, sivilceleri yok etme gibi başlıklar yer almaktadır. Oldukça yararlı, pratik, tercih edilebilen bir yöntemdir. Cildin yumuşacık olmasının sağlanması için, her türlü uygulamayı barındırmaktadır. Ölü hücrelerin baş düşmanlarından birisidir.

Hydrafacial denilen kavram, cildi temizleyen makineye verilen isimdir. Bu yönde, aşağıda belirtilen beş aşamalı bir temizleme içeriğini kapsamaktadır:

  • Vortex Exfoliation- Bu aşamada, bir çeşit serum olarak bilinen ‘active-4’ ile yüzünüzdeki ölü derileri müdahale edilir.
  • Vortex Peel- Burada ‘glysal’ kullanımına geçilmektedir. Glysal, salisik ve glikolik asidin birleşimiden oluşmaktadır.
  • Vortex Extraction- Bu üçüncü kısımda da, ‘beta-hd’ denilen vakumla yöntemiyle, ciltteki siyah noktalar, akneler temizlenmeye çalışılır.
  • Vortex Fusion- Bu dördüncü aşamaya gelindiğinde, ‘antioks+’ile içeriği boşltılan cilde, başka bir serum verilir.
  • Extendt And Protect- Beşinci ve en son aşamada ise, yapılan bakımlarla beraber çeşitli bakım ürünleri önerilir. Bunların evde de devamlı surette kullanılması sağlanır.

Bu beş koruma yöntemiyle beraber, ciltte gözle görülür büyük bir fark hissedilmeye başlanılır. Bu temizleme yöntemi, kendi kendinize evde uyguladıklarınızdan da oldukça farklıdır; hatta, onların da çok ilerisindedir. Nitekim, bu tedaviyle beraber, burun gözeneklerinizin nefes aldığına şahit olursunuz. Vücudunuzda selülit namına hiçbir kırıntı kalmaz. Diri bir bedeni taşımanın gururunu yaşarsınız. Cildinizdeki sıklaşmayı kendiniz de gözlemleme şansı elde edersiniz. Öyle ki, bu işlemi yaptırdıktan sonra cildinizin doğal ışıltısı başınızı döndüreceği için, bazen makyaj yapmaktan bile vazgeçebilirsiniz.

Hydrafacial Ne İçin Önerilmektedir?

Hydrafacial Ne İçin Önerilmektedir? Hydrafacial Yüzde nükseden veya ileriki süreçlerde nüksedeceği düşünülen her türlü problemi gidermek anlamında, önerilmektedir. ‘Anti-aging’ etkisi yüklendiği gibi, antioksidan özellikler de gösterir. Hydrafacial adlı yöntem, enjeksiyon gibi acılı yöntemleri tercih etmez. Tamamen doğal yönlerden, vakum sistemiyle çalışmaktadır.

hydrafacial 3 1
hydrafacial nedir? nasıl uygulanır? 13

Hydrafacial Kimler İçin Kullanılmaktadır?

Hydrafacial adlı uygulama, her cilt tipine, her yaş kadına ve erkeğe gönül rahatlığıyla uygulanmaktadır. Bilhassa, yaşlanma etkilerinin görüldüğü, cildin genişlemeye, sarkmaya başladığı noktalarda, bir müdahale şeklinde de görülebilmektedir. Tedavi maksadıyla kullanıldığı için, ciddi bir işlemdir. Bu yönde, aylık seanslarla alındığında, etkisini daha hızlı bir şekilde gösterir. Haftada ortalama 2 seans arasında değişen yöntemleriyle, bu sistem işinize fazlasıyla yarayacaktır. Yahut, istenilen işleme göre birer hafta arayla da seans yapılabilmektedir. Bir aylık ortalama seanslar 10’u bulabilmektedir. Bu anlamda, öncelikle uzmanın da cildinizi görmesi gereklidir.

Hydrafacial Nasıl Uygulanır?

Hydrafacial Nasıl Uygulanır? Hydrafacial uygulaması ağrısız sızısız, dertsiz bir yöntemdir. Bu anlamda, yöntem içinde hücrenin metabolizmasını harekete geçirici bir temizleme solüsyonu kullanılarak işe başlanılmaktadır. Cildin yumuşatılması ve kıvama getirilmesi sağlanır. Ardından, bir vakum vasıtasıyla, cildin çekimiyle gözeneklerin açılmasına yardımcı olacak ilk işlem gerçekleştirilir.

Bundan sonraki ikinci adımda ise, radyofrekans etkileri de verilerek, vakumun yarattığı yumuşamanın tüm yüze iyice yedirilmesi hedeflenir. Burada bilhassa ‘anit-aging’ için şiddetle önerilen kolajen maddesi devreye girer. Bu yapıyı hareketlendirmek adına, hyaluronik asitle birlikte, peptit ve antioksidan da uygulamaya koyulur. Kolajen, yüzün bağ dokusunun sıkılaşması için en temel bağ dokusuna katkı sağlar. Soğutucu başlığın yarattığı ferahlıkla beraber gelen şok etkisi, yüzde bir canlanmanın olmasına olanak sağlar. En son aşamada LED ışıklarının yaydıkları etki sayesinde, bütün işlemler bitmiş olur.

Kaynak: everydayhealth / allure

Dermapen Nedir? Dermapen Öncesi Sonrası

dermapen

Dermapen Nedir? Dermapen Öncesi Sonrası Günümüzün en önemli korkularından biri yaşlanmak veya erken yaşlanmaktır. Hızlı yaşam koşulları ne kadar dikkat edersek edelim, bizleri etkilemektedir. Bu yüzden, çeşitli çarelere başvurmak istesek de, birçoğundan kısa sürede ve uzun soluklu dönüşler alınamayabilmektedir. Fakat, Dermapen yöntemi gitgide gelişen teknolojiyle birlikte, daha etkili bir alan yaratmaya başlamıştır. Yaşlanmayı geciktirici bu yöntem, yüzdeki kırışıklıkları gidermek üstüne kurgulanmıştır. 2010’u takiben, yıllardır da, başta ABD olmak üzere, birçok yerde kullanılagelmektedir. Kırışıklıkların dışında, sivilce izlerine, suçiçeği kızarıklıklarına karşı da kullanılmaktadır.

Dermapen sistemi genellikle, yüz için tercih edilebilmekte olup, ayda bir kere düzenli şekilde yapıldığında da nitelikli sonuçları beraberinde getirebilmektedir.

dermapen
dermapen nedir? dermapen öncesi sonrası 18

Dermapen Nedir?

Dermapen Nedir? Dermapen, cildi sıkışlaştırmak adına kullanılmaktadır. Antik çin döneminde bilhassa ölümsüzlük kazanmak ve beğenilmemekten vazgeçmemek için özellikle prenseslerin kullandığı bu uygulama, yüzyılımıza kadar sürmüştür. Bugün de güzellik için yapılan birçok yatırımın içinde dermapen sistemi en çok tercih edilenlerden biri şeklinde görülmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde en sık başvurulan yöntemlerin başında gelmektedir. Deriyi oluşturan üç tabakanın en üstündekine epidermis denilmektedir. Epidermis, yaşlanma etkilerinin görüldüğü en temel tabaka şeklinde de bilinmektedir. Dermapen ise, bu tabakanın üstünde hiçbir tahribat gerçekleştirmeksizin, işlem yapmaya olanak vermektedir. Güneş lekelerinde ve vücut çatlaklarında da kullanılmaktadır.

Selülit giderici özelliğiyle de bilindiği için, bu yönde de kadınların tercih ettikleri bir uygulamadır. Gözeneklerin tıkandığı noktalarda, hemen imdada yetişir. Derinin en ince yüzeylerine değin nüfuz edeceği bir iğne sistemine sahiptir.

Dermapen, kişilerin yaşlanma sürelerini geciktiren, onları psikolojik olarak da iyi hissettiren bir çeşit motivasyon yöntemidir de. Nitekim, vücuttaki uzuvlarda uygulanan her türlü teknik sadece kişiyi dışsal olarak beslemez, içsel olarak da onun kendisini daha güçlü hissetmesini sağlar. Her aynaya baktığında, kendisini daha güzel ve yakışıklı bulan birey, yaşam kalitesini de arttırmış olacaktır.

Dermapen Neden Tercih Edilir?

Dermapen Neden Tercih Edilir?  Dermapen çok güvenli bir yöntemdir. Cildi tahriş etmediği gibi, acıtmaz, kalıcı bir iz de bırakmaz. Kolaylıkla uygulanabilir. Hiçbir pürüz, soyulma, yara, kızarma gibi faktör görülmez. Pratik bir uygulama olduğu için çok sık tercih edilmektedir. Bu sebeple, dermapen öncesi sonrası şeklinde bir ayrımın da görüldüğü bilinmektedir. Etkisini çok çabuk gösterir. Herhangi ağrı, sızı derdi de oluşturmaz.

Dermapen, oldukça hafif bir yöntem olduğu, günümüzde zamanın kıymetli olduğu bir çağda daha az zamanla daha çok sonuca ulaştırdığı için tercih edilmektedir. Dermapen, hijyenik anlamda da, kişinin sağlığını korumak adına düşünülmüş en güvenli yöntemlerden biri şeklinde bilinmektedir. Dermapen yaptıran kişi, gündelik hayatına sıkıntı yaşamaksızın, hızla geri dönebilmektedir. Ayrıca, bu tedavi yönteminin etkileri herkes tarafından kolayca fark edilebilmektedir.

dermapen
dermapen nedir? dermapen öncesi sonrası 19

Dermapen’i Tercih Ettiğinizde Neler Kazanırsınız?

Dermapen’i tercih ettiğinizde, bebek misali pürüzsüz, taze, hava alan bir ciltle karşılaşırsınız. Gözeneklerinizin her birinde yeniden bir canlanma olur. Kırışıklıklardan, kaz ayaklarından, buruşukluklardan kurtulursunuz.

Bu yönde, dermapen özellikle uygulandığı bölgeler bulunmaktadır. Bunları aşağıda saymak mümkündür:

  • Alın- Buradaki kırışma ve buruşma giderilebilmektedir.
  • Göz çevresi- Kaz ayakları, gözün ve kaşın çevresindeki kırışıklıklar, gözaltı torbaları, buradaki kahverengi lekeler
  • Yanaklardaki sivilceler, izler
  • Üst dudak kırışıklıkları
  • Çene, boyun çevresindek izler ve sarkmalar

Her türlü cilt tipine uyarlanmak üzere ayarlanmaktadır. Lazerdeki gibi bir uyuşturma, ısı etkisi yayma sistemi yoktur. Direk, en kolay şekilde deriye zarar vermeden ve onu soymadan yapılabilmektedir. Her türlü bölgeye kolayca uyumlanabilmektedir. Fakat, bunun için kişilerin hiçbir alerjik reaksiyona tepki göstermeyecek bir ve iltihapsız bir ciltleri bulunması gerekmektedir. Şeker hastaları için de bu yöntem pek tavsiye edilmemektedir.

Dermapen, ağırlıkla yüze ve ellere uygulanmaktadır. Ellerin derisinin giderek incelmesi, yüzdeki derinin de hasar görmesi, kırışması, sertleşmesi gibi etkenler özellikle bu bölgelerdeki tedavi sürecini yoğunlaştırmaktadır. Ayrıca, kişilerin dış dünyayla bağ kurdukları yegane alan yüzleri ve elleridir. Kadınlarda el bakımının hassasiyeti de ayrıca bilinmektedir.

Dermapen Yöntemi İçin Neler Gereklidir?

Dermapen yöntemi, bilhassa yüz için sıkça kullanılmaktadır. Doku kaybının hissedildiği her bölgede uygulamaya hazır şekilde kullanılabilmektedir. O yönde, saç dipleri, ense, boyun, omuz, yüz, eller gibi bölgelerde uygulanabilmektedir.

Dermapen yöntemi, herkes için uygulanabilmektedir. Kişi, sadece ben yaşlanıyorum ve yüzüme bir yenilik, bir ferahlık gelsin istiyorum düşüncesiyle bile, bu yöntemi uygulatmayı isteyebilir. Dermapen yöntemi yanmış, hasar görmüş, aşırı güneşe, makyaja, darbeye maruz kalmış ciltler için de sıklıkla uygulanabilmektedir. Dermapen cildinizdeki ölü derilerin tazelenmesi ve yüzünüzün filizalenmesi işlemidir.

dermapen
dermapen nedir? dermapen öncesi sonrası 20

Dermapen Uygulaması Nasıl Yapılmaktadır?

Dermapen’in genellikle bir ay içinde etkisini gösterdiği ifade edilmektedir. Bu da, yaklaşık 4 seansa tekabül etmektedir. Dermapenin uygulaması hayli basittir. Öncelikle, cildin temiz olması, bakımının yapılması şarttır. O sebeple, dermapen yöntemine girişilmeden, yüzde makyaj kalıntıları varsa temizlenmelidir. Ayrıca, cildin yıkanması, sabunlanması, bir cilt temizleyiciyle kirlerden arındırılması da tercih edilmektedir.

Ardından, ilgili bölgeye birtakım cerrahi işlemler gerçekleştirilmektedir. Buraya, saf hyalüronik asit verildiği gibi, PRP uygulamasıyla beraber, mezoterapi solüsyonları da yapılmaktadır. Titreştirilen iğnelerin olduğu bir makine ciltte gezdirilmektedir.  İğnelerin sıklığına, aralıklarına ve giriş çıkış hızlarına göre, gözeneklerde de hareketlenme, yeniden canlanma görülmektedir. Her seans 15-45 dakika arasında bir süreye denk düşmektedir. Uygulamanın yapıldığı noktada, doku kaybına uğrayan yer üstünde yapılan iğneli basınçla birlikte bir onarılma gerçekleştirilir. İşlem esnasında kesinlikle bir kesik, bir açık, bir yara, bir kanama meydana gelmez. Erkeklere de kadınlara da uygulanabildiği üzere, ayrıca, cilt tipine, yapısına, tercih edilen bölgeye göre seansları değişlik gösterebilmektedir.

Kaynak: hf.org / healthline

Alexandrite Lazer Epilasyon En İyisi mi?

alexandrite lazer

Alexandrite Lazer Epilasyon En İyisi mi? Vücuttaki istenmeyen tüylerin yok olmasını sağlayan lazer epilasyon uygulamaları, aktif olarak 1994 yıllarında kullanılmaya başlamıştır. Lazer, ilk olarak Albert Einstein tarafından kuantum teorisinin bir işlevi olarak ortaya çıkmıştır. Fonksiyonel lazer cihazlarının ilk üretilmesi ise 1960 yılında, ruby lazer ile gerçekleşmiştir.

Lazer sistemleri, ilk başlarda askeriyede ve endüstriyel amaçlarla kullanılmış olup, tıbbi açıdan ilk kullanımları 1983 yıllarında başlamıştır. Tıbbi alanda kılcal damar tedavilerinde, leke ve dövme çıkarma işlemlerinde kullanılan lazer sistemleri, sonraki yıllarda gelişen teknolojiye paralel olarak ilerleme kaydederek, epilasyon lazerlerin kullanılmasına olanak sağlamıştır.

Lazer uygulamaları arasında Alexandrite Lazer, en iyi sonuçları veren epilasyon yöntemlerinden biridir. Dalga boyları, atım hızı ve sahip olduğu hava soğutma sistemi ile epilasyon yaptıran kişilere en güvenli ve sağlıklı yollardan çözüm sağlamaktadır.

Aynı zamanda 755 nm dalga boyuna sahip olan Alexandrite sistemleri, dalga boylarının ayarlanabilir olması nedeniyle, epilasyonlardan en verimli sonuçların elde edilmesine imkân tanımaktadır. U.S. Food and Drug Administration yani FDA onayına sahip olan Alexandrite Lazer, epilasyon çeşitleri arasında en hızlı uygulamayı yapabilen özelliklere sahip bulunmaktadır.

alexandrite lazer 2 1
Alexandrite Lazer

Alexandrite Lazer Epilasyonun Özellikleri Nelerdir?

Alexandrite epilasyon, açık tenli ve koyu kıl rengine sahip olan kişilerde daha verimli sonuç elde edilmesini sağlamaktadır. Seans aralıkları fazla olan ve oldukça hızlı uygulama imkânı veren Alexandrite Lazer, zamandan büyük oranda tasarruf edilmesini sağlayıp, kısa yoldan çözüme ulaşılmasında etkili olmaktadır. Epilasyon uygulaması sırasında tüylerin anında çabuk yoldan yakılmasını ve yok edilmesini sağlamaktadır.

Kıl foliküllerini hedef alan lazer sistemi sayesinde, epilasyon sırasında uygulama yapılan alandaki dokulara hiç bir zarar vermektedir. Bu nedenle epilasyon yaptıran kişilerin sıkıntı çekmeden işlemin tamamlanmasına imkân verir. İnce yapılı kıllarda daha verimli sonuç elde edilmesini sağlayan Alexandrite Lazer, aynı zamanda geniş alanlar üzerinde de rahatlıkla ve hızlı bir şekilde tatbik edilebilmektedir.

Alexandrite Lazer Epilasyon Nasıl Gerçekleştirilir?

Alexandrite epilasyon uygulamasında güçlü bir soğutma sistemi bulunmakta olup, epilasyon sırasında cilt bölgesinin en iyi şekilde basınçlı bir gazla soğutulması sağlayabilmektedir. Bu soğutma işlemi, lazerle kıl kökleri yakılırken acı duyulmasını önlemeye yaramaktadır.

Alexandrite epilasyonun gerçekleştirmeden önce dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, kılların lazer ışınları için en uygun zamanının yakalanabilmesidir. Bu evre kılların büyümesi zamanı olup, bu evrede Alexandrite Lazer tatbik edilmesi, en iyi ve kalıcı epilasyon sonucunun elde edilmesi sağlamaktadır.

Epilasyon uygulanacak olan alanlarda kılların büyüme evreleri farklılık gösterebildiği için, epilasyonu tatbik edecek olan uzman doktorun oluşturduğu program üzerinden uygulama gerçekleştirilmektedir. Aynı zamanda seans aralıkları ve seans sayıları da yine uzman doktorların değerlendirmeleri sonucunda belirlenmektedir.

Alexandrite epilasyonun seans süresi ise uygulanacak olan alanın genişliğine ve o alanda bulunan kıl yoğunluğuna göre farklılıklar gösterebilmekte olup, genel olarak bir seans süresi en az 15 dakika ile en çok 60 dakika arasında değişmektedir. Alexandrite Lazer epilasyon uygulamasında seans aralıkları ise 1,5 ay kadar olmaktadır.

alexandrite lazer 3 1
Alexandrite Lazer

Alexandrite Lazer Epilasyon Uygulamasında Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Nelerdir?

Alexandrite epilasyon uygulaması öncesinde ve sonrasında bazı noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Alexandrite Lazer epilasyon öncesinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, uygulama gerçekleşmeden önce güneşlenilmemiş ve solaryuma girilmemiş olmasıdır.

Aynı zamanda sır ağda, normal ağda, epilatör, cımbız ya da iple alım gibi kıl köklerini tamamen alan uygulamaların yapılmamış olması gerekmektedir. Çünkü Alexandrite epilasyon uygulamasından en iyi sonucu elde edebilmek için, kılların köklerine kadar uzamış olması şarttır. Yine Alexandrite Lazer epilasyon yapılmadan önce uygulama yapılacak olan alana, 20 gün içerisinde glikolik asit içeren kremlerin tatbik edilmemesi gerekmektedir.

Alexandrite epilasyon uygulaması öncesinde kullanılan ilaçların ve özellikle deri hastalıkları olmak üzere bütün hastalıkların, epilasyonu gerçekleştirecek olan uzman doktora mutlaka bildirilmesi lazımdır. Aynı zamanda son altı ay içerisinde herhangi bir sivilce tedavisi görülmüşse, bunun da ilgili doktora bildirilmesi gerekmektedir.

Alexandrite epilasyon sonrasında ise, uygulama yapılan bölgeye 24 saat sıcak su temaslarından kaçınılmalıdır. Bronzlaşmak için güneşlenmek ya da solaryuma girmekte sakıncalı olmaktadır. Epilasyon olan alanları, güneş ışınlarından korumak için UV filtreli kremlerin kullanılması yarar sağlamaktadır. Bunların dışında epilasyon yapılan bölgelere, 1 hafta boyunca glikolik asitli kremler tatbik edilmemelidir.

Alexandrite Lazer Epilasyon Uygulaması Kimler İçin Zararlıdır?

Alexandrite epilasyon uygulaması aktif yara, aktif uçuk olan taşıyan kişilere ve kanser hastalarına yapılmamaktadır. Uzman doktorların muayene sonucu vereceği karara göre deri hastalıkları olanlara ve bazı ilaçları kullanan kişilere de Alexandrite Lazer epilasyon uygulaması yapılmamaktadır.

Akneler ve hormonal bozukluklar için ilaç kullanan kişilere de, epilasyonu yapacak olan uzman doktorun kararına bağlı olarak Alexandrite Lazer uygulanmaktadır. Yine aynı şekilde hamile olan kadınlarında epilasyon yaptırabilmeleri, uzman doktorun kararına ve kontrolüne bağlı olarak gerçekleştirilmektedir.

alexandrite lazer
alexandrite lazer epilasyon en i̇yisi mi? 25

Alexandrite Lazer Epilasyon Uygulamasının Yan Etkileri Nelerdir?

Alexandrite Lazer epilasyon uygulaması, tatbiki sonunda ciddi bir sağlık sorununa yol açmamaktadır. Basit tıbbi uygulamaların gerektirdiği ufak çaplı sorunlar olabilmektedir. Alexandrite Lazer epilasyon uygulamasının başlıca yan etkileri; uygulama alanlarında acı hissi, açık lekeler, kızarma, yanma hissi ya da koyu lekeler gibi olabilmektedir. Bu sorunlara ait sıkıntılı durumlarda, hafif ağrı kesici ilaçları kullanmak yeterli olmaktadır.

Kaynak: hairfreelife / ncbi.nlm.nih.gov

Pesketaryen Ne Demek? Pesketaryen Diyet Listesi

pesketaryen

Pesketaryen ne demek? Pesketaryen diyet listesi çok merak edilen ve herkes tarafından şaşkınlıkla karşılanan bir beslenme metodudur. Bu beslenme şekli çoğunlukla vejetaryen beslenme biçimine alternatif olarak sunulan ve vejetaryen beslenmenin bir alt çeşidi olma özelliğine sahiptir.

Sözcüğün etimolojik kökeni yapılacak olan diyetin ya da tercih edilecek beslenme yönteminin ne olduğu hakkında fikir sahibi olunması konusunda ipuçları vermektedir.

Pesketaryen sözcüğü kökeni İtalyanca ve İngilizce olan iki kelimeden birleştirilerek türetilmiştir. Buna bağlı olarak Pesce kelimesi İtalyancada balık anlamına gelmekle birlikte vegetarian sözcüğü de bilineceği üzere İngilizce et yememeye dayalı bir beslenme yöntemi anlamına gelmektedir.

Bu bağlamda sözcük temel olarak su ürünleri üzerine kurulu bir beslenme yöntemine işaret etmektedir ve doğal olarak Pesketaryen diyeti de bu bağlamda su ürünlerinin tüketilmesi üzerine inşa edilmektedir.

pesketaryen
pesketaryen

Bu beslenme yöntemi ile temelde kırmızı et tüketimi tamamen sonlandırılmalıdır ve beyaz et tüketimine ise kısmen izin verilmektedir. Vejetaryen beslenme yönteminden temel olarak ayrıldığı nokta da tam olarak burası olmaktadır. Bilineceği üzere vejetaryen beslenme yöntemi tamamıyla et tüketimini engellemektedir. Burada ise tavuk eti ve kırmızı etin dışında balık eti ve buna bağlı su ürünü olan etlerin tüketilmesine izin verilmektedir. Bu sebepten dolayı söz konusu diyeti tercih edecek olanlar, sadece deniz ürünleri ve doğal sebze, ot ya da bitkiler ile beslenmeye hazırlıklı olmalıdır.

Pesketaryen Nedir?

Pesketaryen nedir? Sorusunun cevabı ise diyet hakkında pek çok ipucu sunmaktadır. En genel anlamıyla bu sözcük diyetin tercih edilmesi durumunda beslenme sisteminin nasıl şekilleneceği konusunda fikir sahibi olunmasını sağlamaktadır.

Söz konusu sözcük en genel anlamıyla balık yiyen anlamına gelmektedir. Bu bağlamda diyet kapsamında balık ve buna benzer su ürünleri ağırlıklı bir şekilde beslenme sistemi oluşturulmaktadır.

Pesketaryen beslenme sistemini tercih edecekler için ağırlıklı olarak tercih edilmesi gereken besin kaynaklarını genel olarak şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Tüm yeşillikler
  • Sebze ve meyveler
  • Tahıl ve karbonhidrat grubu
  • Deniz ürünleri

Diyet kapsamında belli oranlarda bu besin kaynakları üzerinden belenme yapılmaktadır. Böylelikle doğal beslenme et ürünlerinden uzak durularak sağlanmaktadır. Burada karbonhidrat ağırlıklı ve bol vitaminli beslenildiğinin altı çizilmelidir. Öte yandan protein ise deniz ürünlerinden sağlanmaktadır.

pesketaryen
pesketaryen

Pesketaryen Beslenme

Pesketaryen beslenme ağırlıklı olarak deniz ürünleri, tahılgiller, sebze, meyve ve en genel anlamıyla yeşillik ağırlıklı bir beslenme felsefesidir. Diyetin sağlıkla yapılabilmesi için çoğunlukla zeytin, tam tahıllar, baharatlı bitkiler, tohumlar, kabuklu yemişler ve deniz mahsulleri ile beslenmenin sağlanması gerekmektedir.

Böylelikle vücudun ihtiyaç duyduğu temel besin kaynakları göz ardı edilmeden sağlıklı bir beslenme yöntemi oluşturulacaktır.

Bu beslenme yöntemi katı kurallar ve buna bağlı listeler ile hareket etme konusunda özgürlük de vadetmektedir. Bu bağlamda ne yenileceği konusunda belirleyici ve kesin kurallar bütünü de bulunmamaktadır.

Dolayısıyla böyle bir beslenme yöntemini tercih eden biri, bazı durumlarda yoğurt ve peynir gibi hayvansal gıdalar da tercih edilebilmektedir. Öte yandan kesin olarak uzak durulması gereken temel besinler kırmızı et ürünleri ve beyaz tavuk etidir. Aynı zamanda buna ek olarak domuz etinden de uzak durulması gerekmektedir.

Pesketaryen Diyeti Listesi

Pesketaryen diyet listesi için kesin kurallar ile sağlanmış bir yöntem belirlemek zorunlulukla gerekli değildir fakat buna karşın bu diyet kapsamında diyet listeleri de hazırlanabilmektedir. En nihayetinde diyet kapsamı itibariyle kırmızı et ve beyaz tavuk eti ya da domuz eti gibi ürünlerden uzak durulmasını sağlayan bir beslenme yöntemi olmakla birlikte, gerçek bir yaşam felsefesi anlamına da gelmektedir. Bu sebepten dolayı hazırlanan listelerin kesin hatlar çizmediğinin bilincinde olunması önemle tavsiye edilmektedir.

Pesketaryen beslenme sistemi için ana hatlarıyla tüketilebilecek yemeklerin listesini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Suşi
  • Somon
  • Yeşil Salata
  • Ton Balıklı Salata
  • Balık Taco
  • Balık Güveç
  • Sardalyalı Pizza

Gibi ana yemekler tüketilmeye uygundur. Bu ana yemeklerin yanı sıra gerçek bir diyet listesi hazırlama imkanı da vardır.

Pesketaryen beslenme yöntemi için örnek diyet listesi:

  • Kahvaltı: 1 adet haşlanmış yumurta, 1 dilim beyaz peynir, 2 ceviz, 1 dilim tam buğday ekmeği, domates, salatalık, biber
  • Öğe Yemeği: Izgara somon, buharda haşlanmış sebze, 1-2 dilim tam buğday ya da çavdar ekmeği
  • Ara Öğün: 1 bardak kadar leblebi veya buna alternatif olarak 1 bardak kadar süt ile hazırlanmış kahve
  • Akşam Yemeği: 7-8 yemek kaşığı kadar sebze yemeği, salata, 1 kase yoğurt, 1-2 dilim kadar tam buğday ya da çavdar ekmeği, tam buğdaydan yapılmış makarna ya da bulgur pilavı veya 2 kepçe kadar çorba

Bu örnek liste ve buna benzer listeler oluşturularak diyetin sağlıklı olarak yapılması mümkündür. Bunun dışında ara öğünlerde kefir ya da yoğurt tercih edilmesi de son derece öneme sahiptir.

pesketaryen
pesketaryen

Pesketaryen Diyeti Faydaları

Pesketaryen diyeti faydaları bakımından pek çok sağlıklı yaşama uygun avantajlar sağlamaktadır. Özellikle deniz ürünleri ve ağırlıklı sebze tüketiminin metabolizmaya ve sindirim sistemine sağlamış olduğu katkıların yanı sıra pek çok farklı alanda bu beslenme felsefesi takip edilmesi durumunda avantaja sahip olunacaktır. Balık temelli bir beslenme yöntemi olması tahmin edileceği üzere Omega-3 bakımından yüksek oranda fayda sağlanacağı anlamına da gelmektedir.

Pesketaryen diyetinin sağladığı faydalar arasında:

  • Pankreas ve meme kanseri konusunda önleyici etkiye sahiptir.
  • Ağırlıklı olarak Omega-3 sağladığından gebelik döneminde tavsiye edilmektedir.
  • Kemik gelişimine katkı sağlamaktadır.
  • Kas dokusunu koruma özelliği vardır.
  • Kalp ve yüksek tansiyon rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.
  • Diyabet konusunda düzenleyici ve besleyici bir etkiye sahiptir.

Bu ve buna benzer pek çok fayda bulunmakla birlikte, zengin bir Omega-3 kaynağı sunduğundan özellikle göz konusunda yaşanılan pek çok problemin çözümü adına kullanılabilir niteliktedir.

Kaynak: definicionabc / wikipedia

Aşotu Nedir? 13 Mucize Faydası

aşotu nedir

Aşotu Nedir? Faydaları Nelerdir? Bu küçük ve etkili ota yönelik sorulan soruların başına gelmektedir. Aşotu Latince adı Coriandrum Sativum olmakla birlikte halk ağzında Kişniş Otu adıyla daha çok bilinmektedir. Bu ot maydanozgiller ailesinden olmakla birlikte sağlık açısından tamamlayıcı bir etkiye sahip olan doğal bir mucizedir.

Günümüzde beslenme şekli ağırlıklı olarak doğal yollardan sağlanan besinler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu bağlamda en doğal olarak tüketilecek besinlerin başında otlar gelmektedir ve genel anlamıyla bu otlar sağlıklı bir yaşamın anahtarları olmaktadır. Aşotu da doğal ve sağlıklı bir yaşam sürebilmek adına en çok tercih edilen otların başında gelmektedir.

Bir diğer ismi kişniş olan ot, Anadolu coğrafyasında çok sık olarak bulunmasının yanı sıra yoğunlukla tercih edilen otlar arasındadır. Görünüş bakımından maydanoza çok benzeyen Aşotu pek çok farklı yöntem ile tüketilebilmektedir.

Anadolu’da çoğunlukla yoğurt ya da ayran çorbası adı verilen çorbanın temel malzemesi olmakla birlikte, hamurişi ürünlerde, salatalarda, güveçte pişen yemeklerde aroma katmak amacıyla baharat gibi kullanılıyor olmasının yanı sıra, gövde ve kökü de tıpkı bir sebze gibi pişirilerek ya da kaynatılarak tüketilebilmektedir.

Aşotu aynı zamanda çay haliyle de tüketilebilmektedir. Buna karşın çaydan elde edilen posa aynı zamanda yüze sürülmek üzere de kullanılabilmektedir. Cilde sürülmesi durumunda akne ya da sivilce oluşumunu engellediği gibi bu tarz problemlerin giderilmesi adına da etkili çözümler sunduğu düşünülmektedir.  

aşotu nedir
Aşotu Nedir

Aşotu Nedir?

Aşotu nedir? Sorusu özellikle şifa kaynağı olan bu bitki hakkında en çok merak edilen soruların başına gelmektedir. Pek çok amaçla ve yöntemle kullanılabilen ve maydanoza benzerliği ile dikkat çeken bu ot, gerçek bir şifa deposu olmak özelliği göstermektedir.

Diğer bir ismi kişniş olmakla birlikte, oyun ana yurdunun Akdeniz Havzası olduğu tahmin dilmektedir. Gerçek bir yabani ot olmasının yanı sıra günümüzde pek çok alanda kullanılarak, şifa kaynağı olarak tüketilmektedir.

Aşotu aynı zamanda meyvesinden tutun, yaprağına ve köklerine, gövdesine kadar tüketilmesi uygun olduğundan son derece bereketli bir bitki olma özelliği de göstermektedir. Baharat olarak da kullanılabilen ot gerçek anlamıyla bir şifa deposudur ve her evden eksik olmaması uzmanlar tarafından önemle tavsiye edilmektedir.

Aşotu Nasıl Tüketilir?

Aşotu nasıl tüketilir? sorusu ile birlikte aşotu nedir? Sorusu da herkes tarafından çok merak edilen bu küçük otun işlevleri ve faydaları konusunda ne denli büyük öneme sahip olduğunu göstermektedir. Bilineceği üzere aşotu bitkisinin hemen hemen her bölgesi besin olarak tüketilmeye son derece uygundur. Kökünden tohumuna kadar her tarafı değerlendirilebilir ve kolaylıkla tüketilebilmektedir.

Aşotunun tüketim alanlarını şekillerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Aşotu yapraklarından soslar yapılabilir ya da doğrudan salatalara eklenebilir.
  • Gövdesi ve kökü kendi başına çorba yapımına da uygun olmakla birlikte, çorbalara eklendiğinde eşsiz bir lezzet sunacaktır.
  • Tohumundan turşulara eklenilerek faydalanılmasının yanı sıra toz haline getirilerek baharat olarak da kullanılabilmektedir.
  • Yine tohumları aracılığıyla çay olarak kullanımına da uygundur.

Aşotu nedir? Ve ne işe yarar? Diyorsanız bu uygulamalar ile kullanarak ne denli lezzetli ve sağlıklı sonuçlar vereceğini görebilmeniz mümkündür.

Aşotu Nerede Bulunur?

Aşotu Nerede Bulunur? Sorusunun cevabı doğal olarak bu bitkinin Akdeniz Havzası özelinde yetiştiği düşünüldüğünde bu alanda sıklıkla yabani olarak bulunabileceği anlamına gelmektedir. Burdur, Antalya, Konya, Isparta ve Erzurum gibi bölgelerde bitkinin yabani halini görmek ve toplamak mümkündür.

Öte yandan internet üzerinden de aşotu satışı yapan kimseler bulunmaktadır. Sahip olmak istemeniz durumunda aktar ya da benzeri ürünler satan yerlerden temin etmek mümkündür. Öte yandan sebze, Ağustos ve Eylül aylarında olgunlaşıyor olmasından dolayı, en taze şekilde kullanılmak isteniyorsa bu aylarda tedarik edilmesi tavsiye edilmektedir.

aşotu nedir
Aşotu Nedir

Aşotu Faydaları

Aşotu faydaları bakımından Anadolu coğrafyasının mucizevi özelliğe sahip bitkilerinden biri olmakla birlikte, her derde deva olma niteliğine sahiptir. Tohumu, yaprakları, meyvesi, kökü ve gövdesi dahil olmak üzere her bölgesinden ay ayrı yararlanılması mümkün olan aşotu nedir? Ya da ne faydaları vardır? Gibi soruların cevapları pek çok kimse tarafından merakla takip edilmektedir. Tam bir şifa deposu olmasının yanı sıra, sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olmak adına düzenleyici özelliğe sahip olan aşotunun faydaları saymakla bitmez durumdadır.

Aşotu ya da kişniş olarak bilinen bu bitkinin faydaları arasında:

  • Güçlü bir antioksidan özelliğe sahip olduğundan grip ve soğuk algınlığı gibi dönemsel hastalıklara çok iyi gelmektedir.
  • İçinde barındırmış olduğu bazı özel asitlerden dolayı kötü kolesterolün yok edilmesi konusunda son derece etkin bir rol oynamaktadır.
  • Kan şekerini düzenler ve kolesterolü dengeler.
  • Felç ve kalp krizi gibi hastalıkların yaşanmasına yönelik engelleyici bir etkisi vardır.
  • Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlamakla birlikte hazımsızlığı da gidermektedir.
  • Mide krampı, şişkinlik ya da mide ağrısı gibi yemek sonrasında yaşanılan problemlere iyi gelmektedir.
  • Aşotu tohumları çiğnenmesi durumunda ağız kokusunu giderici bir etkiye sahiptir.
  • Etkili bir zayıflama aracıdır.
  • Stres ve kaygı gibi zihin yoran durumların önüne geçme konusunda son derece etkilidir.
  • Özellikle kadınlarda olmak üzere cinsel isteği arttırdığı bilinmektedir.
  • İştah açıcı bir etkiye sahiptir.
  • Akne, sivilce ya da açık yaralar üzerinde güçlü bir etkisi vardır.
  • Göz ve deride oluşan iltihaplara da iyi gelmektedir.

Bunlar ve bunlara benzer pek çok fayda bulunmaktadır. Kişniş ya da aşotu adı verilen bu mucizevi bitki gerçek anlamıyla bir şifa deposu olma özelliği göstermektedir. Bu bağlamda aşotu nedir? Diye soranlara verilebilecek en net yanıt, her bir bölümü ayrı ayrı şifaya sahip mucizevi bir sağlıklı beslenme aracıdır demek yanlış olmayacaktır.

Kaynak: wikipedia / thespruceeats

Paleo Diyeti Nasıl Yapılır? Örnek Diyet Rehberi

paleo diyeti

Paleo diyeti nasıl yapılır? Örnek diyet rehberi ışığında son dönemde çok popüler olan bu diyet yöntemi hakkında bilgi almak ve fikir sahibi olmaya imkan tanınmaktadır. Paleo diyeti bir diğer ismi ile Taş Devri Diyeti gerçek anlamıyla kadim bir geçmişe sahiptir.

Diyetin çıkış noktası bakımından taş devri döneminde insanların beslenme yöntemlerinden feyz alınarak tasarlanmıştır. Bu bağlamda pişmemiş ürünleri merkez alan bir yönteme sahip olan diyet, son derece başarılı sonuçlar vermesi bakımından oldukça dikkat çekici görülmektedir.

Paleo diyeti kamuoyunda pek çok özel isim ile bilinmektedir ve buna karşı diyetin orijinal ismi, Paleotik çağdan gelmekle birlikte Paleo olmaktadır.

Taş Devri Diyeti, Avcı-Toplayıcı Diyet, Mağara Adamı Diyeti isimleriyle de anılan diyet, gerçek bir zayıflama tekniği sunuyor olması bakımından etkin bir zayıflama yöntemi olma özelliğine sahiptir. Sporcular tarafından da çok sık tercih edilen zayıflama yöntemlerinden biri olan bu diyet, günümüzde en popüler zayıflama tekniklerinin başına gelmektedir. 

paleo diyeti 2 1
Paleo diyeti

Paleo Diyeti Nedir?

Paleo diyeti nedir? Sorusu özellikle son dönemde herkes tarafından sıklıkla sorulan soruların başına gelmektedir. Özellikle bu mucizevi zayıflama tekniğinin etkin sonuçlar verdiğinin farkında olan kimseler, bu zayıflama tekniğine son derece yüksek ilgi göstermektedir. Diyet esas itibariyle beslenme düzeni konusunda kadim alışkanlıklar üzerine bina edilmiştir. Bu alışkanlıkların temelinde tahmin edileceği üzere işlem görmemiş besinler ve pişmemiş doğal besin kaynakları bulunmaktadır.

Paleotik dönemde bilineceği üzer insanoğlu henüz yerleşik yaşantıya geçmediğinden tarım ya da buna benzer beslenme yöntemleri henüz gündelik yaşantının bir parçası haline gelmemiştir. Bu devirde insanoğlu avcılık, toplayıcılık ve yabani bitkilerin köklerinden oluşan doğal besin kaynakları aracılığıyla en temel ihtiyaçların başına gelen beslenme ihtiyacını karşılamaktadır. Söz konusu diyet de bu bağlamda insanoğlunun bu çağ üzerinde gerçekleştirdiği beslenme yönteminden feyz almaktadır.

Antik çağın beslenme tekniklerinin kullanıldığı paleo diyeti, dönemin beslenme esaslarına göre, unlu mamuller, süt ürünleri ve şeker gibi yerleşik hayata dair temel besin kaynaklarının kullanılmaması üzerine kuruludur. Buna karşın diyet kapsamında sebze ya da meyve tüketilmesi konusunda herhangi bir engel bulunmamaktadır

Diyet, temelde basit ve ilkel beslenme yöntemi ile zayıflamayı vadettiğinden, komplike besin ürünleri yerine daha basit ve kolay erişilebilir temel besinler diyet kapsamında tercih edilmektedir. Dolayısıyla diyet kapsamında sadece doğal ürünler tercih edilmekle birlikte, işlenmiş ürünlerin tercih edilmemesi zaruridir. 

paleo diyeti
Paleo diyeti

Paleto Diyeti Nasıl Yapılır?

Paleo diyeti nasıl yapılır? sorusunun cevabı ise son derece basit ve temel öngörülebilir besin kaynaklarının tüketilmesi üzerine kuruludur.  Sebepten dolayı diyet kapsamında en çok dikkat edilmesi gereken temel mesele, tüketilecek besinlerin tamamen doğal olmasıdır.

Diyet kapsamında ilk olarak dikkat edilmesi gereken şey karbonhidrat tüketiminin minimuma indirilmesi gerektiğidir. Dolayısıyla şeker ve nişasta içeren unlu mamullerden ve buna bağlı bazı meyvelerden uzak durmak gerekecektir.

İnsan vücudu için hayati bir öneme sahip olan karbonhidratlar bu gıdalar yerine gündelik yaşantı içerisinde tüketilen doğal ürünlerden sağlanacağından, herhangi bir endişe ya da kaygı taşınmasını gerektirecek bir durum yoktur.

Paleo diyeti kapsamında protein tüketimine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Antik çağlarda insanların çoğunlukla kaslı ve atletik bir yapıya sahip oldukları düşünülecek olursa, bunun temel sebebinin protein ağırlıklı beslenme olduğu görülecektir. Bu sebepten dolayı doğal şartlarda yetişmiş olan hayvanlardan elde edilen kırmızı et, tavuk eti, balık eti ya da yumurta gibi besin kaynakları bu diyet kapsamında önemli rol oynamaktadır.

Diyet kapsamında yaşantıdan tamamen çıkarılması gereken besinleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Tuz ve tüm bakliyatlar
  • Süt ve süte bağlı ürünler
  • Bakliyatlar, un ve tahılgiller
  • Mayalı besinler ve alkol
  • İşlenmiş yağlar ve tüm işlenmiş besinler

Diyet kapsamında bu ve buna benzer doğallıktan uzak tüm besin kaynaklarının tercih edilmesine engel olunmaktadır. Bu sebepten dolayı diyet boyunca bu ürünler üzerine kurulu bir beslenme biçimi tercih edilememektedir.

Paleo Diyeti Listesi

Paleo diyeti listesi kapsamında tahmin edileceği üzere tamamen antik beslenmeye uygun besin kaynakları bulunmaktadır. Bu besin kaynakları çoğunlukla protein ağırlıklı olmakla birlikte karbonhidrat barındıran besinlerden uzak durulması sağlanmaktadır.

Paleo diyeti kapsamında örnek verilebilecek diyet listesini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Kahvaltı: Haşlanmış ıspanak, 5 dilim pastırma ve 5 adet ceviz
  • Ara Öğün: 1 adet portakal
  • Öğle Yemeği: 250 gr dana bonfile, 1 tatlı kaşığı tereyağı, 5 dilim ananas ve 1 kase semiz otu
  • Ara Öğün: 1 adet yeşil elma
  • Akşam Yemeği: 2 fileto ızgara somon, 1 kase yeşil salata, 1 kase fıstık ve son olarak 1 yemek kaşığı zeytinyağı

Görüleceği üzere liste çoğunlukla protein ağırlıklı olmakla birlikte lif içeren besin kaynaklarından oluşmaktadır. Böylelikle karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden uzak durularak protein ağırlıklı bir beslenme düzeni oluşturulmaktadır.

paleo diyeti
Paleo diyeti

Paleo Diyeti Faydaları

Paleo diyeti faydaları bakımından da tıpkı beslenme düzeninin sağlanarak sağlıklı bir zayıflama sunma konusunda olduğu gibi pek çok avantaj sunmaktadır. Bu avantajlar tahmin edileceği üzere diyetin özünü oluşturan doğallıklardan gelmekle birlikte sağlıklı ve zinde bir yaşam adına da alternatifler sunmaktadır. Ayrıca kaslı ve atletik bir vücut görünümü sağlamak isteyenlere de son derece etkin bir çözüm önerisi sunmaktadır.

Paleo diyetinin zayıflama ve sağlıklı bir beslenme düzeninin sağlanması dışında faydalarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Diyabet ve tansiyon hastalıkları konusunda risk azaltıcıdır
  • Kansere bağlı hastalıklara yakalanma riskini de düşürmektedir.
  • Kalp rahatsızlıkları konusunda düzenleyici bir işleve sahiptir.

Bunlara ek olarak düzenli ve sağlıklı besleniyor olmanın, uyku düzenini sağlanması, sindirim sisteminin sağlıklı şekilde işlemesi gibi yan faydalarını da görmek mümkündür.

Kaynak: mayoclinic / thepaleodiet

Sinir Otu Faydaları Nelerdir?

sinir otu faydaları

Sinir otu faydaları nelerdir? Sorusu son dönemde kamuoyunu son derece meşgul etmektedir. Faydaları bakımından sağlıklı bir yaşamın anahtarı olan sinir otu nerdeyse her derde deva olma niteliği taşımaktadır. Tohumu ve yaprağı ayrı ayrı şifa kaynağı olan sinir otu faydaları saymakla bitmeyecek alternatif sağlıklı yaşam ürünlerinden biri olmakla birlikte, vadettiği doğallıkla pek çok derdin çözümü olma konusunda son derece kritik bir öneme sahiptir.

Sinir otu faydaları açısından çok şey vadediyor olmasına karşın düzenli olarak kullanılması da gerekmektedir. Bu otu düzenli olarak tüketen kimselerde son derece belirgin yararları olmasına karşın bazı durumlarda otun zarar veren yapısı da belirgin bir şekilde açığa çıkabilmektedir. Çoğunlukla çay olarak tüketilerek tercih edilen ot, alternatif tıbbın şifa kaynağı olma özelliği göstermektedir. Bu sebepten dolayı günümüzde son derece popüler olarak tüketiliyor olmakla birlikte, her geçen gün talep yüksek oranda artış göstermektedir.  

sinir otu faydaları
Sinir otu faydaları

Sinir Otu Nasıl Kullanılır?

Sinir otu nasıl kullanılır? Sorusu adeta şifa kaynağı olan bu otun popüler hale gelmesi ve sağladığı şifanın kamuoyu tarafından bilinmesiyle en çok sorulan soruların başında gelmektedir. Doğada bulunan ve alternatif tıbbı tedavide rolü son derece önemli olan bitki ve otlar gibi sinir otunun kullanımı da son derece kolaydır. Çoğunlukla çay olarak tüketilen otun kullanıma hazır hale gelmesi hız ve basitlik konusunda avantaj sağlamaktadır.

Sinir otunu çay haliyle kullanmak için demleme yönteminin tercih edilmesi tavsiye edilmektedir. Şifa kaynağı olan bu otu demleme işlemine başlamadan önce 3 su bardağı kadar suyun kaynatılması gerekmektedir. Kaynamış bu suya birkaç tutam kadar sinir otu ilave edilmelidir ve demlenmesi üzere beklenmelidir. Yaklaşık olarak 10 ile 15 dakika kadar sonra çay hazır hale gelecektir ve gönül rahatlığıyla içilebilir durumdadır.

Alternatif tıbbın bu çok kullanılan otu, aynı zamanda kekik ile benzerliklere sahiptir. Bu sebepten dolayı kekik ile karıştırılarak tüketilmesi de mümkündür. Kekik ve sinir otunun birleştirilerek oluşturulan karışım yine demleme yöntemiyle ve çay haliyle yapılmaktadır. 3 bardak kaynamış suya kekik ve bir tutam kadar sinir otu ilave edilir ve yine demlenmesi üzere 10 ya da 15 kadar bekletilmesi gerekmektedir.

Sinir Otu Faydaları

Sinir otu faydaları sıralamakla bitmeyecek bir şifa kaynağıdır. Pek çok problemin çözümü konusunda yardımcı ve alternatif bir şifa kaynağı olmasının yanı sıra, düzenli tüketilmesi durumunda özellikle kalp ve damar hastalıkları başta gelmek üzere, pek çok rahatsızlık konusunda önleyici bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda yine düzenli tüketiminde sindirim sistemini düzenleyici bir etkiye sahip olan ot, kabızlık durumlarına son derece faydalı gelmektedir.

Sinir otu faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  1. DNA üzerinde gerçekleşebilecek yıkıcı etkileri tamamen önler.
  2. Kalp ve damar hastalıkları konusunda mucizevi bir etkiye sahiptir.
  3. Karaciğer hastalıkları konusunda yardımcı besin kaynağıdır.
  4. Solunum yollarını açar ve solunum yolu hastalıkları konusunda son derece etkilidir.
  5. Kansere bağlı kötü huylu hücrelerin çoğalmasının önüne geçer.
  6. Cilt konusunda eşine az rastlanır bir fayda sağlamaktadır.
  7. Çıban tedavisinde etkin bir şekilde kullanılır.
  8. Bağırsak hastalıkları konusunda son derece etkilidir ve sindirim sistemini düzenler.

Bu belirleyici faydalarının yanı sıra pek çok konuda fayda sağlayan sinir otu adeta doğanın sunduğu mucizevi bir çözüm önerisi olma özelliğine sahiptir.

Sinir otu faydaları arasında diğer faydalara bakılacak olursa, açık yaraların tedavi edilmesi konusunda kullanılmasının yanı sıra, akciğer ve karaciğer üzerinde dağılan pis kanı temizleme özelliğine de sahiptir. Öksürük ve ona bağlı oluşan boğaz gıcıklanmalarına karşı son derece etkili olmakla birlikte, nasıl oluşumlarının önüne geçmektedir ve bu bağlamda nasır tedavisinde de aktif olarak kullanılabilmektedir. Böcek ısırıklarına karşı da doğal bir çözüm önerisi olan sinir otu, mantara bağlı yaşanılan rahatsızlıklarda da başvurulacak ilk alternatiflerin başında gelmektedir.

sinir otu faydaları
Sinir otu faydaları

Sinir Otunun Zararları

Sinir otunun zararları en az faydaları kadar dikkat edilmesi gereken bir öneme sahiptir. Şifa ve sağlık kaynağı olan bu otun faydaları olduğu kadar zararları da vardır. Bu sebepten dolayı kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmakla birlikte, yine de tüketilmeden önce uzmanlara danışılmasında son derece fayda vardır.

Sinir otu faydaları olduğu kadar zararları da olan bir ottur. Sinir otu zararları arasında başlıca olanlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

  1. Doğrudan deriye temas ettiği durumlarda sıklıkla olmasa da tahriş özelliğine sahiptir.
  2. Astım ve Tansiyon hastaları kullanmadan önce uzmanlara danışmalıdır.
  3. Gereğinden çok tüketilmesi durumunda göğüs ağrısı ve göğüs sıkışması görülebilir.
  4. Gözde yaşlılık hissi yaratabilir.
  5. Gıcık hissinin yanı sıra hapşırma ve öksürmede yapabilmektedir.

Bu tarz durumların yaşanmaması adına böylesine yüksek ölçekli etkiye sahip bu şifa kaynağı ot tüketilmeden önce daima uzmanlardan ya da hekimlerden tavsiye almak son derece kritik bir öneme sahiptir. Özellikle sinir otu faydaları bakımından çok cazip gelebilmektedir ve bununla birlikte pek çok kimse hassasiyet göstermeden bu otun sağladığı şifadan yararlanabilmeyi arzu etmektedir. Olumsuzlukların yaşanmaması adına bu tarz durumlarda uzman tavsiyesiyle hareket edilmelidir.

Kaynak: wikipedia / ncbi.nlm.nih

Kapari Turşusu Nasıl Yapılır? Kapari Faydaları

kapari turşusu

Kapari turşusu nasıl yapılır? şüphesiz herkes tarafından çok meral edilen soruların başına gelmektedir. Kapari, çoğunlukla Ege ve Akdeniz Bölgelerinin kıyı kesiminde yer alan bölümlerde bolca görülen, yabani bir bitki olma özelliğini göstermektedir. Ege ve Akdeniz Bölgelerinde bolca yetişiyor olmasından tahmin edileceği üzere güneşi çok seven bitkinin toplanması son derece güçtür. Dikenli bir yapıya sahip olan Kapari, pek çok anlamda şifa kaynağıdır. Reçeli ve çayı da yapılabilen bu meyvenin en çok tercih edilen tüketilme biçimi ise şüphesiz turşu şeklindedir.

Kapari turşusu için ihtiyaç duyulan malzemeler

  1. Kapari meyvesi (Yarı olgunlaşmış ve yaklaşık 1 kilogram)
  2. 5 Diş Kadar Sarımsak
  3. İsteğinize göre bir miktar kişniş
  4. 1 litre kadar içme suyu
  5. 1 çay bardağı kadar ev yapımı olmasına özen gösterilmesi gereken Elma sirkesi
  6. 4 yemek kaşığı kaya tuzu (İri olmasına özen gösterilmeli)
  7. Tercihen 2-3 adet kadar defne yaprağı

Bu malzemelerin tamamı sağlanması durumunda kapari turşusu için her şey hazır duruma gelecektir.

kapari turşusu
Kapari turşusu

Kapariler güzelce yıkanmalıdır ve kavanozun en alt kısmına yerleştirilmelidir. Bu işlem sırasında 2-3 parmak kadar boşluk bırakılmalıdır ve sonrasında diğer malzemeler boşluk bırakılmayacak şekilde kavanoza sıkıca yerleştirilerek kavanoz kapatılmalıdır. Bu noktada hava almadığından emin olmanız gerekmektedir. Bu işlemin tamamlanarak turşunun yenmeye hazır hale gelmesi için yaklaşık olarak serin bir ortamda 10 ya da 15 gün kadar beklemesi gerekmektedir.

Kapari Turşusu Nedir?

Kapari turşusu Nedir? Son dönemde en çok merak edilen soruların başına gelmektedir. Kapari turşusu pek çok konuda şifa kaynağı olmakla birlikte, doğru şekilde hazırlanması durumunda sağlık açısından kritik faydalar içermektedir. Turşu adını aldığı kapari meyvesinden yapılmaktadır. Meyve, güneşi çok seviyor olması bakımından ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde sıklıkla görülüyor olmasına karşın toplaması son derece zahmetlidir.

Akdeniz iklimine uygun özellikli ve kısa boylu olan Kapari bitkisi sert yamaçların güneşe bakan yüzünde bolca bulunabilmektedir. Bitkinin yaklaşık olarak 100 ya da 150 yıl kadar yaşayabiliyor olduğu bilinmekle birlikte, dünya mutfaklarında çok sık tüketilen meyvesi ülkemizde son dönemde tüketilmeye uygun şekliyle günümüzde yeni yeni popüler olmaya başlamıştır. Öte yandan bitkinni ismi yöresel olarak değişiklik de göstermektedir. Kepere, keper, gebere, geber otu ve buna benzer bazı isimlerle anılan bitkinin orijinal ismi Kapari’dir. 

Kapari turşusu tüketilmeden önce dikkat edilmesi gerekenlerin başında, bu bitkinin tüketilmeden önce bir süre tuzlu suda ve sonrasında sirkeli suda bekletilmesi gerekliliğidir. En çok tüketim şekli olan turşu haliyle meyvenin tüketilmesi için tomurcuklarını bir süre tuzlu suda bekletildikten sonra, yaklaşık olarak 10 ile 15 gün kadar da sirkeli suda bekletilmesi gerekmektedir. Böylelikle turşu tüketimi için hazır hale gelecektir.

kapari turşusu
Kapari turşusu

Kaparinin Acısı Nasıl Giderilir?

Kaparinin acısı nasıl giderilir? Sorusu özellikle kapari meyvesi ile turşu yapmak isteyenler için en merak edilen soruların başında gelmektedir. Son derece endemik ve yabani olan bu meyvenin suya yatırılması durumunda ne denli acı olduğu da anlaşılmaktadır. Toplandıktan sonra suya yatırılmasında faydalan olan meyve, gün içerisinde suyunun değiştirilmesini gerektirmektedir. Böylelikle acı giderme işlemi daha da hızlanacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken temel mesele su değiştirirken verdiği acı hissidir. Suya biraz yaklaşıldığında acı kendini belirgin edeceğinden, su değiştirme işlemlerini tamamlamak için acı kokusunun bitmesini beklemek son derece kritik bir öneme sahip olmaktadır.

Kapari Faydaları

Kaparinin faydaları saymakla bitmez. Alternatif bir sağlık deposu olan meyve, zorlu işlemlerden geçtikten sonra tüketime hazır hale gelmektedir. Buna karşın bu zorluklara değecek oranda faydaları da bulunmaktadır. En çok tüketim şekli olan turşu haliyle meyvenin tüketilmesi özellikle pek çok konuda fayda sağlamaktadır.

Kaparinin faydaları arasında:

  1. Kilo verilmesini sağlar.
  2. Uzun süreli tokluk hissi yaratır
  3. Gündelik yaşantıda dinç ve dinamik bir özelliğe sahip olunmasını sağlar.
  4. Kronik bir yorgunluk hissine sahip olanlar için bu hissi giderir.
  5. Kemik ve diş gelişimine son derece kritik katkılar sağalar.
  6. Hücre hasarlarının en aza indirilmesini sağlar.
  7. Karaciğer yağlanmalarına karşı mucizevi bir çözüm önerisidir.
  8. Regl düzensizliğini düzenli hale getirir.
  9. Sindirim sistemine katkı sağlar.
  10. Kanser hastaları için alternatif yan katkı sağlamaktadır.  

Bu ve buna benzer pek çok şey bulunmaktadır. Meyvenin magnezyum ve kalsiyum bakımından zengin olması özellikle bu elementlerin eksikliği üzerine gelişen rahatsızlıklarda son derece etkili bir çözüm öneri olarak görülmektedir.

kapari turşusu
Kapari turşusu

Kapari Turşusu- Nefis Yemek Tarifleri 

Kapari nefis yemek tarifleri açısından da lezzetlere lezzet katma konusunda son derece değerli bir meyvedir. Kapari kullanılarak yemeklere lezzet katmak mümkündür. Özellikle basit ve işlevsel olmayan yemeklere bir miktar kapari katılarak renkli ve sağlıklı hale getirilebilmektedir. Bilineceği üzere kapari meyvesinin yararları saymakla bitmemektedir. İşte kapari ile yapılabilecek yemekler:

  1. Kaparili Somon Carpaccio
  2. Limon ve Kapari Soslu Balık Kek
  3. Kaparili Makarna Sosu
  4. Kaparili Levrek
  5. Kaparili Somon
  6. Kaparili Mantar
  7. Kaparili Rus Salatası

Gibi pek çok yemek üzerine bir miktar kapari ilave edilerek çok lezzetli ve son derece sağlıklı bir hale gelmektedir. Bunlara ek olarak unutulmamalıdır ki kapari en çok turşu hali ile tüketilmektedir ve kapari turşusu her anlamda sağlık deposudur.

Kaynak: wikipedia / thespruceeats

Ceviz Suyu Faydaları Nelerdir? 12 Bilimsel Sonuç

ceviz-suyu-faydalari-4

Ceviz suyu faydaları nelerdir? Sorusunun cevabı pek çok şifa kapısını aynı anda açmasının yanı sıra ceviz suyu düzenli olarak tüketildiğinde mucizevi bir alternatif tedavi yöntemi olarak kullanılabilmektedir.

Özellikle her gün aç karınla tüketilmesi sonucundan zayıflama ve dengeli bir sindirim sisteminin oluşmasına çok yüksek katkıları olan ceviz suyu faydaları bakımından en çok tercih edilen alternatif sağlıklı yaşam yöntemlerinin başında gelmektedir.

Bilineceği üzere ceviz zihin açıcı etkisi ve zekaya yaptığı katkıdan dolayı herkes tarafından çok sık tüketilen ve ülkemizde kolaylıkla bulunabilecek alternatif besin kaynaklarının başında gelmektedir.

Cevizin bilinen faydaları arasında diyabete iyi gelmesinden, vücutta bulunan kötü huylu kanser hücrelerin yok edilmesine kadar pek çok özellik bulunmaktadır. Bunların yanı sıra kemik erimesi ve kemik zayıflaması gibi pek çok derde de deva olma özelliğine sahip olan ceviz, su ile tüketildiğinde adeta sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez bir besin kaynağına dönüşebilmektedir. Ceviz suyu faydaları bakımından alternatifi olan pek çok sağlıklı zayıflama yönteminden daha etkili sonuçlar verebilmektedir. 

ceviz suyu faydaları
ceviz suyu faydaları

Ceviz Suyu Nasıl Hazırlanır?

Ceviz suyu nasıl hazırlanır? Sorusu özellikle ceviz suyu tüketerek sağlıklı bir yaşama sahip olmak isteyen ve yine bu doğrultuda sağlıklı bir zayıflama yöntemi belirlemek isteyenler için en çok merak edilen soruların başına gelmektedir. Ceviz, kolayca bulunabilen bir ürün olması bakımından çok tercih ediliyor olmakla birlikte, ceviz suyunun hazırlanması da tıpkı cevizin tedarik edilmesindeki kolaylık kadar son derece basit ve rahat yapılabilmektedir.

Ceviz suyu faydaları bakımından hemen hemen herkesin ilgi odağı haline gelmeye devam etmektedir. Ceviz suyu hazırlamak son derece kolay olmakla birlikte, tüketilmesi ve tedarik edilmesi de son derece koalydır. Öncelikle kabuklu halde bulunan cevizlerin kırılarak içlerinin çıkarılması gerekmektedir. Ceviz suyu hazırlanırken 2 ya da 3 parça ceviz içine ihtiyaç duyulmaktadır. Kırılarak içi ayıklanan 2-3 parça ceviz, akşam uyumadan önce bir bardak kadar suyun içerisine bırakılmalıdır. Böylelikle ceviz suyu hazırlanmış olacaktır. Sonrasında ise bu su afiyetle içilerek, içinde ki cevizlerin de yenilmesi gerekmektedir.

Ceviz Suyu Faydaları

Ceviz suyu faydaları bakımında adeta bir şifa deposu olmaktadır ve onlarca sağlık probleminin çözümünde etkin bir şekilde kullanılabiliyor olmasının yanı sıra sağlıklı bir kilo verme ve sindirim sisteminin düzenli çalışması için de alternatif oluşturmaktadır. Neredeyse hiçbir yan etkisi olmayan ceviz suyu, vücut içerisinde dengeleyici özelliğiyle dikkat çekmektedir. Cevizin doğal faydalarının yanı sıra ceviz suyunun faydaları tahmin edileceğinden çok daha yüksektir.

Ceviz suyu her anlamda bir şifa kaynağı olmakla birlikte doğru şekilde tüketilmesi gerekmektedir. Özellikle aç karınla tüketilmesi göstereceği etkilerin açığa çıkması bakımından son derece kritik bir öneme sahip olmaktadır. Şifa deposu olan ceviz suyu faydaları arasında şunlar bulunmaktadır:

  1. Kolesterolü düşürmektedir.
  2. Kalp sağlığını koruyarak, kalp krizi riskini en aza indirmeye katkı sağlamaktadır.
  3. Sinir sistemi üzerinde son derece etkilidir ve stres ya da kaygı gibi durumları önler.
  4. Kalp damalarının en iyi şekilde çalışmasında yardımcı role sahiptir.
  5. Tiroid hastaları için alternatif bir şifa kaynağıdır.
  6. Cildin tazelenerek genç bir görünüm kazanmasına katkı sağlar.
  7. Kansere karşı son derece etkilidir.
  8. Karaciğeri güçlendirmektedir.
  9. Sağlıklı kilo vermeyi sağlamakla birlikte metabolizmayı hızlandırmaktadır
  10. Sedef ve egzama gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilir.
  11. Emziren kadınlar için uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir.
  12. Tok tutucu özelliğe sahiptir.
  13. Diyabet hastaları için yüksek faydaları bulunmaktadır.  

Bunlar ve bunlara benzer pek çok konuda şifa kaynağı olan ceviz suyu, kolaylıkla hazırlanarak herkes tarafından ulaşılabilir bir alternatif sağlıklı yaşam yöntemi olma özelliğine sahiptir. Özellikle cevizin zengin bir besin değerine sahip olması ve pek çok vitamini içeriyor olması emziren anneler açısından büyük önem arz etmektedir. Ceviz suyu faydaları içerisinde en dikkat çekici özellik emzirme döneminde olan annelerin, süt aracılığıyla şifa deposu olan ceviz suyunun faydalarını bebeklerine geçirebilecek olmasıdır.

ceviz suyu faydaları
ceviz suyu faydaları

Ceviz suyu faydaları arasında regl döneminin düzenli olarak yaşanması ve cilt konusunda yapmış olduğu mucizevi etki ile kadınları son derece önemle ilgilendiren özellikler de bulunmaktadır. Bunların yanı sıra ceviz suyu karışımı ile tırnak ve saçlar da beslenmektedir. Böylelikle ceviz suyu sadece alternatif bir şifa kaynağı olmakla kalmayarak alternatif bir bakım aracı olarak da görülebilmektedir. Kan şekerini düzenleme konusunda da son derece etkin çözümler sunan ceviz suyu, uyku problemi yaşayan insanlar için de uyku düzenleyici bir yapıya sahiptir.

Ceviz Suyu Ne kadar Süreyle İçilmeli?

Ceviz suyu ne kadar süreyle içmeli? Sorusu özellikle bu karışımın ne denli yararlı ve sağlıklı sonuçlar verdiğinin bilincinde olan kimseler tarafından belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda ceviz suyu tüketmenin genel anlamıyla zararlı hiçbir yönü olmamakla birlikte, yan etkileri de neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu sebepten dolayı gönül rahatlığıyla tüketilebilir olmaktadır. Ceviz suyunun uygun şekilde tüketilmesi bu karışımın sağlayacağı faydaların en etkin şekilde alınması adına önemli bir yere sahiptir. Her ne kadar açık bir yan etkisi olmamasına karşın suyun tüketilmesi açısından dikkat edilmesi gereken bazı noktalarda bulunmaktadır. Ceviz suyu faydaları en iyi şekilde açığa çıkarılması adına günde bir bardak kadar aç karınla içilmesi gerekmektedir. 15 gün arayla düzenli olarak kullanılmasına da dikkat edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: healthline / health.harvard

Diz Ağrısı Neden Olur? Geçirmek İçin 2 Etkili Yöntem

diz ağrısı

Diz ağrısı tek ya da çift taraflı olarak ortaya çıkabilen bölgesel bir rahatsızlıktır. Ağrı bölgeseldir ancak altında yatan nedenler kişiden kişiye değişebilir. Dolayısıyla dizde oluşan ağrının nedenlerini de yaşanılan semptomlar doğrultusunda belirlemek daha isabetlidir. Aslında diz kapağı ağrısı birçok yöntemle tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Ancak herkesin iyileşme süresi ve süreci farklı seyredebilir. Ağrı şiddeti de keza böyledir. Eklemler ve kas yapısı her insan için farklı olabileceğinden, diz ağrısı hassasiyeti de herkes için farklı olabilir.

Diz ağrısını geçirmek için etkili yöntem bulmak kolay olmayabilir. Dolayısıyla kendiniz için en iyisini bulabilmek ağrının nedenleri hakkında bilgi sahibi olmaktan geçer. Peki diz ağrısı neden olur?

diz ağrısı
diz ağrısı neden olur? geçirmek i̇çin 2 etkili yöntem 50

Diz Ağrısı Nedenleri

Diz ağrısı nedenleri ağrının uzun ya da kısa süreli olmasına göre sınıflandırılabilir. Çünkü kronik diz ağrısı, kısa vadeli diz ağrılarından çok farklıdır. Kısa vadeli ağrılar genellikle herhangi bir tedaviye gerek duyulmadan geçer. Ancak kronik diz ağrısı nedenleri hakkında daha derin bir araştırma gerekebilir. Kronik diz ağrılarında nedenler genellikle bir bütün hâlindedir ve birden fazladır. Diz ağrısı nedenleri arasında gösterilebilecek bazı durumlar şöyle sıralanabilir:

  • Osteoartrit: Eklemlerin yıpranması ya da yapısının bozulması şeklinde ifade edilebilecek, iltihaplanmanın kaynaklık ettiği diz ağrıları
  • Tendinit: Diz önü ağrısı şeklinde tanımlanabilen ve genellikle efor hâlindeyken ortaya çıkabilen ağrı (yokuş çıkarken, merdiven çıkarken ya da dizlere yüklenilen bir başka eylemde)
  • Bursit: Dizin aşırı zorlanması ile tekrarlayabilen ya da yaralanmalar sonucu ortaya çıkabilen iltihapların kaynaklık ettiği ağrılar
  • Kondromalazi patella: Diz kapağının arkasında yer alan kıkırdağın yumuşaması sonucu kemiklerin birbirine sürtünmesi nedeniyle ortaya çıkan ağrı
  • Diz arkası kistleri: Dizin arka bölümünde sinoviyal sıvı (eklemlerin kayganlığını sağlayan yağın) birikmesi sonucu meydana gelen ağrılar
  • Romatoid artrit (eklem romatizması): Bölgesel bir şişme gözlenebilen, ilerleyen süreçte eklem deformasyonlarına ve kemik erozyonuna da neden olabilen bu enfeksiyonel hastalığın kaynaklık ettiği ağrılar
  • Çıkıklar: Diz kapağının olağan konumundan oynaması ve çıkması sonucu ortaya çıkan travmatik bir ağrı
  • Menisküs yırtığı: Dizde yer alan kıkırdağın küçük ya da büyük bir bölümünde meydana gelen yırtılma kaynaklı ağrılar
  • Bağ yırtığı: Dizde yer alan dört ayrı bağdan birinde ya da birkaçında yırtık meydana gelmesi sonucu ağrı (Bu yırtık genellikle ön çapraz bağda gerçekleşir.)
  • Kemik tümörü: Osteosarkom, yani kemik kanseri türleri arasında en yaygın ikinci kanser.

Bütün bu durumlar kronik diz ağrısı oluşumuna neden olabilecek faktörleri içerir. Eğer kronik ağrı tedavi edilmezse daha ciddi eklem ve kemik sorunlarıyla karşılaşılabilir. Hayat kalitesini ciddi oranda düşüren bu rahatsızlığa iyi gelen tıbbi tedavi yöntemleri olduğu gibi, alternatif tedavi yöntemleri de vardır. Peki diz ağrısına ne iyi gelir?

diz ağrısı
diz ağrısı neden olur? geçirmek i̇çin 2 etkili yöntem 51

Diz Ağrısına Sirke

Diz ağrısına sirke ile oluşturulabilecek doğal bir kür ile tedavi uygulamak mümkündür. Sirke sağlık için çok faydalıdır ve tarih boyunca birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Diz ağrısı için kür tarifi de sirkenin içinde bulunduğu etkili bir yöntemi meydana getirir. Sirke ile zeytinyağı karıştırılarak iyi gelebilecek bir kür elde edilir. Bu kür diz ve komşu bölgelere hafif şiddetli bir masaj eşliğinde uygulanabilir. Deri altına nüfuzunun tam olarak sağlanması için de bir müddet beklenir. Bu mucizevi kürü düzenli uygulayarak diz ağrılarından kurtulmanız mümkün olabilir.

Ayrıca sirke sadece kür yoluyla değil, içilerek de iyi gelebilmektedir. Ağrıların şiddetlendiği zamanlarda bir bardak sirke-su karışımı içmek oldukça etkilidir. Bu da denenmeye değer bir yöntemdir.

Diz Ağrısına Patates

Diz ağrısına patates kullanılarak hazırlanacak bir karışım da oldukça iyi gelmektedir. Çünkü patatesin yapısında bulunan bileşenler onu ödem ve ağrı giderici bir sebze hâline getirmektedir. Bu yüzden patates eklem ağrılarının tedavisinde alternatif bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Patates püresi ile tedavi uygulamak için;

  • Bir adet orta boy haşlanmış patates
  • Bir tatlı kaşığı kadar ozon yağı
  • Bir çay kaşığı pelesenk yağı
  • Bir çay kaşığı çörek otu yağı
  • Bir tatlı kaşığı karabiber
  • Bir tatlı kaşığı pulbiber

Patates ezilerek püre hâline getirilir ve tarifte yer alan tüm malzemeler bu pürenin içine karıştırılır. Malzemelerin iyice karışması önemlidir. Daha sonra bu püre, ağrının yaşandığı dize ya da ekleme dağıtılır ve streç filmle sarılarak beklenir. Pürenin sıcak ya da soğuk olması önemli değildir. Ağrılı bölgeye uygulanması, karışımın tüm tedavi edici özelliklerinin deri altına geçmesini sağlayacaktır.

Kaynak: webmd / mayoclinic

Limon Kabuğunun Faydaları 11 Mucize Özellik

limon kabuğunun faydaları

Limon, taze ve ferahlatıcı tadıyla mutfaklarımızda sıkça yer bulur. Ancak limonun sadece suyu değil, kabuğu da sağlık açısından inanılmaz faydalar sunar. İşte limon kabuğunun 11 mucizevi faydası:

1. Güçlü Antioksidan Kaynağı

Limon kabuğu, yüksek miktarda antioksidan içerir. Antioksidanlar, vücuttaki serbest radikalleri nötralize ederek hücrelerin zarar görmesini engeller. Bu sayede yaşlanma belirtilerini geciktirir ve genel sağlığı destekler.

2. Kanserle Mücadelede Etkili

Yapılan araştırmalar, limon kabuğunda bulunan D-limonen adlı bileşiğin, belirli kanser türlerine karşı koruyucu özellikler taşıdığını göstermiştir. Bu bileşik, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engellemeye yardımcı olur.

limon kabuğunun faydaları
limon kabuğunun faydaları

3. Bağışıklık Sistemini Güçlendirir

C vitamini açısından zengin olan limon kabuğu, bağışıklık sistemini güçlendirir. C vitamini, enfeksiyonlara karşı vücudu korur ve hastalıklarla mücadelede etkilidir.

4. Sindirimi Destekler

Limon kabuğu, diyet lifi içerir. Lif, sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlar ve bağırsak hareketlerini düzenler. Ayrıca, mide rahatsızlıklarını ve kabızlığı önlemeye yardımcı olur.

5. Kalp Sağlığını Korur

Limon kabuğunda bulunan polifenoller, kalp sağlığını korur. Bu bileşikler, kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olur ve kalp krizi riskini azaltır.

limon kabuğunun faydaları
limon kabuğunun faydaları

6. Cilt Sağlığını Destekler

Limon kabuğundaki doğal yağlar, cilt sağlığını destekler. Bu yağlar, cildi nemlendirir ve canlandırır. Ayrıca, akne ve sivilce gibi cilt problemlerine karşı etkilidir.

7. Kemik Sağlığını Güçlendirir

Limon kabuğu, kalsiyum ve C vitamini açısından zengindir. Bu mineraller, kemik sağlığını korur ve osteoporoz riskini azaltır. Düzenli tüketim, kemik yoğunluğunu artırır.

8. Kilo Vermeye Yardımcı Olur

Limon kabuğunda bulunan pektin, tok hissetmeyi sağlar ve iştahı kontrol eder. Bu sayede kilo vermeye yardımcı olur. Ayrıca, metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekler.

limon kabuğu çayı
Limon kabuğu çayı

9. Diş ve Ağız Sağlığını Korur

Limon kabuğundaki antimikrobiyal bileşikler, ağız sağlığını korur. Bu bileşikler, ağızda bakteri oluşumunu engeller ve diş eti hastalıklarını önler. Ayrıca, nefesi ferahlatır.

10. Toksinleri Temizler

Limon kabuğu, vücuttaki toksinleri temizlemeye yardımcı olan detoksifiye edici özelliklere sahiptir. Bu sayede karaciğerin daha sağlıklı çalışmasını sağlar ve genel detoks sürecini destekler.

11. Enerji ve Ruh Halini İyileştirir

Limon kabuğundaki uçucu yağlar, enerji seviyelerini artırır ve ruh halini iyileştirir. Bu yağlar, sinir sistemini rahatlatır ve stresle mücadelede etkilidir.

haşlanmış limon kürü
haşlanmış limon kürü

Limon Kabuğunu Nasıl Tüketmeli?

Limon kabuğunu tüketmek oldukça kolaydır. İşte birkaç öneri:

  • Salatalara rendeleyin: Limon kabuğunu ince ince rendeleyerek salatalarınıza ekleyebilirsiniz.
  • Çayınıza katın: Limon kabuğunu çayınıza ekleyerek hem lezzet katabilir hem de sağlığınızı destekleyebilirsiniz.
  • Smoothie’lerde kullanın: Limon kabuğunu smoothie’lerinize ekleyerek ekstra vitamin ve mineral alabilirsiniz.

Sonuç

Limon kabuğu, sağlık açısından sayısız fayda sunan mucizevi bir besindir. Antioksidan, kanserle mücadele, bağışıklık sistemi desteği, sindirim sağlığı, kalp sağlığı, cilt sağlığı, kemik sağlığı, kilo kontrolü, diş ve ağız sağlığı, detoks ve enerji gibi birçok alanda olumlu etkileri bulunmaktadır. Günlük diyetinize limon kabuğunu ekleyerek bu faydalardan yararlanabilirsiniz.

Unutmayın, doğanın sunduğu bu mucizevi besini tüketerek sağlığınıza yatırım yapın ve hayatınıza tazelik katın.

Kekreyemiş Tozu Zayıflatır mı? Kapsamlı Analiz

kekreyemiş tozu

Kekreyemiş tozu zayıflatır mı? Kırmızı yaban mersini olarak da adlandırılan kekreyemiş meyvesinden elde edilen kekreyemiş tozu kilo verdirme özelliği ile ön plana çıkar. Ancak yağ yakıcı özelliğinin yanı sıra, sağlık için daha birçok faydasıyla ünlüdür. Ayrıca kalp sağlığını iyileştirici etkisiyle de günümüzde oldukça popüler hâle gelmiş bir meyvedir.

Kekreyemiş Tozu Nedir, Ne İşe Yarar?

Kekreyemiş tozu nedir? Ne işe yarar? Ağırlıklı olarak Kuzey Avrupa’nın İskandinav bölgesine özgü bir meyve olan kekreyemiş, oldukça küçük çalılar üzerinde yetişir. Yapılan klinik araştırmalar doğrultusunda gerek metabolizma hızlandırıcı gerekse de kalp sağlığını iyileştirici etkisiyle tıbbi literatürde süper meyve olarak anılmaktadır. yetişen bukızılcıklara benzer tada sahip ancak pek de ekşi olmayan küçük kırmızı meyvelerdir.

Kilo vermek isteyen ve birçok yöntem deneyerek sonuç alamamış kişiler tarafından sorulan o popüler soru: “Kekreyemiş tozu zayıflatır mı?” Bakalım nasıl zayıflatıyormuş…

kekreyemiş tozu
kekreyemiş tozu zayıflatır mı? kapsamlı analiz 61

Kekreyemiş Tozu Nasıl Zayıflatır?

Kekreyemiş tozu düşük kalorili besin içeriği ve lifli yapısıyla zayıflatır. Bu yüzden günlük düzenli tüketimi sırasında yaşattığı tokluk hissi ile zayıflamaya büyük ölçüde yardımcı olur.

100 gramlık bir porsiyonunda sadece 54 kalori vardır. Bununla birlikte düşük kalorili bir besin olmasının yanında lifli yapısıyla da vücudun tok tutulmasını sağlar.

Vücut yağı bakımından obezite düzeyinde olan katılımcıların yer aldığı üç aylık bir klinik araştırma oldukça şaşırtıcı sonuçlar ortaya koymuştur. Üç aylık bir zaman dilimi boyunca katılımcıların bir kısmından günlük porsiyonlarının %20’sini kekreyemiş meyvesinden oluşturmaları istenmiştir. Bir kısmı ise her zamanki beslenme düzenlerine devam edeceklerdir. Üç aylık süre sonunda kekreyemiş meyvesini tüketen grubun vücut yağlılık oranlarında önemli ölçüde düşüş gözlenmiştir. Bu da kekreyemiş meyvesinin yağ yakıcı özelliğine ilişkin önemli bilgiler sağlamıştır.

Ayrıca kekreyemiş meyvesinin kilo verdirici etkilerinin bağırsak hareketliliğini iyileştirici gücünden de kaynaklanması muhtemeldir. Bu da yine tıbbi literatürde kekreyemiş meyvesi ve tozu ile ilgili varılan bir başka kanıdır. Çünkü sindirim sistemine olumlu etkileri yönünden besinlerin sindiriminde oynadığı rol de önemli bir detaydır.

Direkt kekreyemiş tozu ile ilgili yapılan bir başka klinik çalışma ise bağırsaklarda yararlı bakterilerin artmasında önemli bir rolü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bağırsak tarafından sindiriminde zorlanılan besin artıklarını iyi bir şekilde değerlendirir. Dolayısıyla vücutta yağ oluşturucu etki yapma özelliğinde olan bazı besinlerin sindiriminde bağırsağa yardımcı olması kekreyemiş tozunun kilo verdirdiğini kanıtlamıştır.

Bütün bu araştırmaların dışında yapılan bir başka klinik çalışma ise yağların sindirimi ile ilgilidir. Yağların vücutta sindirimini sağlayan bazı enzimlerin salgılanmasına engel olur. Bu da yağların sindirilmeden vücuttan atılabileceği anlamına gelmektedir. Yağlar sindirilmezse vücuda katılmaz ve kilo almaya da neden olmaz. Bu yanıyla da kilo verdirme özelliğini taşır.

kekreyemiş tozu
kekreyemiş tozu zayıflatır mı? kapsamlı analiz 62

Kekreyemiş tozu 1 ayda kaç kilo verdirir?

Kekreyemiş tozu düzenli kullanımlarda 1 ayda kişiden kişiye değişen miktarlarda kilo verdirir. Bunun nedeni her insanın vücudunun metabolizmasındaki çalışma etkinliğinin farklı olmasıdır. Metabolizma hızlandırıcı ve yağ yakıcı özelliği ile kekreyemiş tozu sayesinde kilo verenlerin sayısı günden güne artmaktadır. Düzenli bir beslenme pratiği, düzenli egzersizler ve düzenli kullanımı ile 1 ay içinde 10 kilo vermek bile mümkündür. Bu, metabolizma çalışma hızlarına göre değişiklik gösterebilir. Ancak şu bir gerçektir ki vücuttan ciddi miktarda yağ kaybettirebilir. Bu da obezite sınırında olan ya da hâlihazırda obeziteyle mücadele edenlerin güvenle kullanabilecekleri anlamına gelir.

kekreyemiş tozu
kekreyemiş tozu zayıflatır mı? kapsamlı analiz 63

Kekreyemiş Tozu Nasıl Kullanılır?

Kekreyemiş tozu her bitkisel ürün diyetinin gerektirdiği gibi açken tüketilmesi önerilen bir besindir. Her gün düzenli olarak aç karna iki kez tüketildiğinde zayıflamak isteyenlere önemli etkiler gösterecektir. Ayrıca bağırsak hareketliliğini ve sindirim sisteminin çalışmasını destekleyici özelliğiyle de besinlerin yakılmasına yardımcı da olacaktır.

Kekreyemiş tozu ister süt ister su ile karıştırılarak günde iki kez tüketilebilir. Aç karna günde iki kez alımlarda kilo verdirici özelliğini bir iki hafta içinde görmek mümkündür. Süt ve suyun yanı sıra yoğurda karıştırılarak da tüketilmesi yağ yakmanız için etkili bir yoldur. Ancak hamilelere ve kronik böbrek yetmezliği olanlara tüketimi önerilmez. Bu yüzden kronik herhangi bir hastalığınız varsa ya da böyle bir hastalıktan şüpheleniyorsanız bir doktora danışmadan kullanmaya başlamak riskli olabilir. Bu yüzden güvenli bir şekilde tüketmek için herhangi bir kronik rahatsızlığınız olmadığından emin olun.

Kaynak: wikipedia

EMS nedir? Gerçekten kilo vermeyi sağlıyor mu?

ems nedir

EMS nedir? Teknolojinin kilo verme prosedürlerine en büyük etkilerinden biri de EMS’nin ortaya çıkışıdır. 18. yüzyılın sonlarında bir fizik tedavi yöntemi olarak uygulanmaya başlanan ancak sonraları kilo vermeye de yardımcı olduğu ortaya çıkan EMS, günümüzde de popülaritesini korumaktadır.

EMS (Electro Muscle Stimulation) elektronik bir makine üzerinden oldukça düşük frekanslardaki akımların elektrotlar yardımı ile vücuda verilmesidir. Vücut için etkili bir egzersiz yöntemidir ve kilo vermek isteyenler tarafından oldukça sık tercih edilmektedir.

electro muscle stimulation
electro muscle stimulation

EMS bir fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci için kullanıldığı zamanlarda da amaç motor sinirlerin düşük frekanslı akımlarla uyarılması olmuştur.

Motor sinirlere gönderilen elektrik akımı ile kasların aldığı sinyal onların fazladan kasılmalarını ve daha aktif bir hâle gelmelerini sağlamaktadır. Etkili bir kilo verme prosedürü olarak EMS bu sayede kasların çalışmasını teşvik etmektedir.

Günümüz teknolojisinin geldiği noktada, keşfedildiği günlerdekinden çok daha üst düzey bir çalışma prensibine sahip olan EMS yaygın kullanımı ile birçok kişinin fit bir vücuda kavuşmasına eşlik etmektedir.

ems nedir
ems nedir

EMS nedir? EMS’nin açılımı nedir? EMS neyin kısaltması?

EMS’nin açılımı Electro Muscle Stimulation’dur. Türkçesi ise “Elektriksel Kas Uyarımı”dır. Adından da anlaşılacağı üzere elektrik akımlarının kasların uyarılması için vücuda verilmesi işlemidir. Kaslar, EMS cihazının bağlı olduğu kemerler ya da giyilebilir yelekler yardımıyla egzersiz sırasında ekstra uyarılır.

Vücudun egzersiz sırasında zaten kasları çalıştırdığı düşünüldüğünde, ekstra bir uyarımla kasların etkinliğini artırmak çok olumlu bir süreci başlatır. Egzersizler vücudun enerji harcayarak kasları çalıştırması anlamına gelir.

Yapılan egzersizin vücuda yaptığı etkileri, gönderilen elektrik akımı yardımıyla artırmak da daha fazla efor sarf edileceği anlamına gelir. Dolayısıyla EMS kasları elektrikten aldığı güçle vücuda bağlı elektrotlar üzerinden uyarır ve kilo verme sürecinde de olumlu sonuçlar alınmasına yardımcıdır.

EMS ile Kilo Verme

2015 yılı içerisinde yapılan “EMS ile Kilo Verme: Genç Kadınlarda Yüksek Frekanslı Elektrik Akımlarının Abdominal (Karın Bölgesi) Obezite Üzerine Etkisi” adlı kontrollü bir çalışma sürecinin sonuçları uluslararası bir dergide yayımlanmıştır.

Bu çalışmaya göre EMS ile kilo vermenin mümkün olup olmadığı araştırılmıştır. Dolayısıyla EMS’nin vücutta yağ yakma etkinliğine ilişkin yararları üzerine bir klinik çalışmayla sonuçlar hakkında tıp çevrelerinin bilgilendirilmesi amaçlanmıştır.

ems nedir
ems nedir

Söz konusu çalışma obezite ile ilgili sorunlar yaşayan bir grup katılımcının midelerine yerleştirilen elektrotlar yardımı ile sürdürülmüştür. Katılımcıların midesine yerleştirilen ve yüksek frekanslı elektrik akımları yayan bu elektrotlar yaklaşık 30 dakika boyunca etkin hâle getirilmiştir.

6 haftalık bir süre içerisinde haftada 3 kez alınan bu akım terapisi katılımcıların vücutlarındaki değişikliklerin izlenmesi ile olumlu sonuçlar ortaya koymuştur. Çünkü 6 haftalık EMS terapisi sonunda katılımcıların vücut kitle endeksleri, deri altında bulunan yağ yüzdeleri ve vücutlarının toplam yağ kütleleri ölçülmüştür.

Kaynak: wikipedia / scientificamerican

Karbonhidrat tozu nedir? Ne işe yarar? En iyisi hangisi?

karbonhidrat tozu

Karbonhidrat tozu nedir? Ne işe yarar? En iyisi hangisi? Karbonhidrat tozu, içinde vücudun kas ve bu sayede hacim kazanmasına yardımcı birçok önemli bileşik barındıran takviye maddesidir.

Karbonhidratlar sakkarit olarak da adlandırılan bileşiklerdir. Kimyasal açıdan incelediğimizde karbonhidratlar 4 ayrı gruptur. İlk grup monosakkarit, ikincisi disakkarit, üçüncü oligosakkarit ve son olarak dördüncüsü de polisakkarittir. Bunlardan ilk iki grup şeker olarak kabul edilen basit karbonhidrat grubudur. Bileşik yapılarına göre basit olarak kabul edilirler.

Oligosakkarit ve polisakkaritlerin ise bileşik yapıları daha komplekstir. Bu yüzden bu iki grupta bulunan her iki bileşik de karmaşık karbonhidrat olarak kabul edilir. Karbonhidrat tozları da kimyasal olarak 4 ayrı grupta incelenen karbonhidratın yanı sıra, vitamin, mineral, aminoasit, yağ ve protein gibi kalori bakımından oldukça yüksek bileşenleri de içerirler. İçeriğin bu denli yüksek kalorili bileşiklerden oluşmasının nedeni, kullanılması durumunda vücuda yüksek enerji ve güç sağlamasının istenmesinden kaynaklıdır.

Ayrıca karbonhidrat tozu vücudun ihtiyacı olan enerjinin büyük bir bölümünü karşılamasının yanı sıra, yorgunluk hissinin meydana gelmesini de uzun süreler geciktirebilir. Peki bütün bu etkilerinin dışında karbonhidrat tozu ne işe yarar?

karbonhidrat
karbonhidrat tozu nedir? ne işe yarar? en iyisi hangisi? 72

Karbonhidrat tozu ne işe yarar?

Karbonhidrat tozu metabolizmayı hızlandırır. Bu, vücudun hızlı bir metabolizmaya sahip olması bakımından daha fazla enerji üreteceği anlamına gelir. Metabolizması hızlı çalışan bir vücut yüksek enerjiler harcayacağı gibi, aynı zamanda bu enerjinin karşılanması için daha fazla gıda takviyesine ihtiyaç duyar.

Karbonhidrat tozunun yapısında yer alan protein ve yağ gibi bileşenler sayesinde bu vücudun enerji ihtiyacını en üst seviyede karşılar. Sahip olduğu enerji ile de artık olağan bir performansla çalışmaz. Normalden çok daha hızlı çalışan metabolizma vücudun optimum düzeyde performans sergilemesine yardımcı olur.

Vücudun enerji ihtiyacı büyük ölçüde glikozdan, yani şekerden karşılanır. Çünkü beyinin kasların gelişiminde ve çalışmasında kullanmak için tercih ettiği enerji kaynağı glikozdur. Kaslar çalışma etkinliği süresi boyunca en çok glikoz parçalayarak enerji sağlar.

Bu nedenle kaslar için tercih edilebilir bir enerji kaynağı hâline gelmesi için karbonhidratın glikoza çevrilmesi gerekir. Glikoza dönüştürülmek için kullanılabilecek karbonhidrat ihtiyacı da vücut için karbonhidrat tozları tarafından karşılanabilir.   

Eğer vücudun enerji ihtiyacı yoksa, glikoza da ihtiyacı yok demektir. Durağan hâldeyken vücut çok fazla enerjiye ihtiyaç duymaz. Dolayısıyla vücutta bulunan karbonhidratlar yakılmak yerine glikojen olarak depolanır. Bu depolama işlemi, olası bir enerji ihtiyacı sırasında kullanılmak üzere karaciğer ve kaslarda gerçekleştirilir.

Yani enerji ihtiyacı anında harcanmak üzere bir karbonhidrat kumbarası olarak karaciğer ve kaslar kullanılır. Vücudun herhangi bir şekilde enerjiye ihtiyaç duyması durumunda ise glikojene dönüştürülerek depolanmış olan karbonhidratlar devreye girer.

Ancak şunun belirtilmesinde fayda vardır: Eğer glikojen olarak depolama kapasiteleri hem kaslar için hem de karaciğer için dolduysa artık karbonhidratlar yağ olarak vücutta barındırılır. Dolayısıyla vücudun ne fazla ne de az karbonhidrat alması gerekir. Karbonhidrat yeterli miktarın üstünde tüketildiğinde vücutta yağlanma gibi ciddi hastalıkların kaynağı olabilecek bir süreç meydana gelir. Bu yüzden kullanılan karbonhidrat tozu miktarı vücudun alabileceği maksimum kapasiteyi geçmemelidir.

Yeterli miktarda alındığı takdirde vücutta şu önemli gelişmelere de önemli ölçüde öncülük eder:

karbonhidrat tozu
karbonhidrat tozu nedir? ne işe yarar? en iyisi hangisi? 73
  • Kasların geliştirilmesi ve bu sayede sahip olunacak güçlü bir iskelet sistemi: Karbonhidrat tozu yeterli miktarlarda alınacaksa bu, genellikle egzersiz öncesi süreç içinde gerçekleşmelidir.Vücut geliştirme ve egzersiz uzmanlarının önerileri, karbonhidrat tozunun vücut için optimum seviyede yarar sağlayabilmesi için egzersiz öncesi kullanımının uygun olduğuna yöneliktir. Ancak yüksek miktarlarda olmamak şartıyla egzersiz sonrası da küçük bir doz karbonhidrat tozu alınabilir. 2010 yılında bir dergide yayımlanan spor ve metabolizma hızı üzerine yapılan bir araştırma ortaya koymuştur ki, karbonhidrat tozu yapılan egzersizden maksimum düzeyde yarar sağlayabilmek için gereklidir. Ayrıca beslenme ve diyetetik alanında uzman birçok kişi tarafından da karbonhidrat tozunun emilim hızı ile vücudun enerji ihtiyacının önemli ölçüde karşılanabileceğini kabul etmektedir.
  • Vücudun sergileyebileceği maksimum performansı zamanla üst seviyelere çıkarır: Kullanım amacına göre değişen yararları ile karbonhidrat tozu egzersiz yaparken vücudun ihtiyacı olan enerji miktarını büyük ölçüde karşılar. Eğer sadece bir enerji takviyesi olarak kullanılacaksa etkileri hızlı emilimi sayesinde kısa sürede gözlemlenebilir.
  • Kas kayıplarının yeniden onarılması için yapılan egzersizlerde zaman kazandırır: Vücutta bulunan kas miktarının daha geniş hacimlere ulaşmasını sağlamak ya da herhangi bir kas kaybı yaşandıysa kasları geri kazanmak için egzersiz yapmak… Her iki amaç için de oldukça sık kullanılan karbonhidrat tozu vücuda sağladığı karbonhidrat miktarıyla kas geliştirme sürecini daha kısa hâle getirebilir. Bu, elbette birkaç günde sonuç alabileceğiniz anlamına gelmez. Ancak kas gelişiminde elle tutulur sonuçlar alınabilmesi için gereken asgari süreyi daha alt seviyelere çekebilir.
karbonhidrat tozu
karbonhidrat tozu nedir? ne işe yarar? en iyisi hangisi? 74

En İyi Karbonhidrat Tozu

En iyi karbonhidrat tozu seçiminde rol oynaması gereken en önemli faktör kullanım amacıdır. Kullanım amacı belirlendikten sonra ürünün içeriği ayrıntılı bir biçimde kontrol edilmelidir. Çünkü kullanımı sırasında vücuda yarar sağlama mekanizmasını belirleyecek olan karbonhidrat tozu içeriğidir.

Son yıllarda kilo kaybının takviye edilmesi için de kullanılabilen karbonhidrat tozu içeriğinde bulunan bileşiklerin yüzdelerine göre sınıflandırılabilir. Dolayısıyla kilo almak için kullanmak istiyorsanız %70 oranında karbonhidrat ve geri kalanı da proteinden oluşan karbonhidrat tozları sizin için uygun olabilir. Kas geliştirme amacı ile kullanılmak istenmesi durumunda ise bu yüzdeler tam tersi biçimde değişebilir.

Aynı düzeylerde karbonhidrat ve protein tozları içeren ya da bu miktarlara yakın bir içerikte olan karbonhidrat tozları da genellikle kas geliştirme ve performans artırıcı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla kullanım amacınız size, piyasadaki en iyi karbonhidrat tozunu seçme imkânı tanıyacaktır.

Kaynak: muscleandstrength

Biorezonans nedir? Sigara bıraktırır mı? Bilimsel mi?

biorezonans

Biorezonans nedir? Sigara bıraktırır mı? Bilimsel mi? Biorezonans vücuttan yayılan manyetik enerjinin dalga boylarını ölçen ve bu dalga boyları hakkında frekans bilgisi veren işlemdir. Pek çok hastalığın erken teşhis edilmesinde kullanılan bu yöntem aynı zamanda tedavi amacı ile de kullanılabilmektedir.

Günümüz teknolojisinde bulunduğu konum ile biorezonans örneğin sigara bıraktırma süreci için de etkili bir araçtır. Biorezonans terapisi olarak da anılmaktadır ve kullanımında bilimsel yönden herhangi bir tutarsızlık teşkil etmez. Birçok uzman doktor tarafından da önerilebilen biorezonans teknolojisi verdiği olumlu sonuçlar sayesinde günümüzde çok daha popüler hâle gelmiştir.

biorezonans
biorezonans nedir? sigara bıraktırır mı? bilimsel mi? 78

Biorezonans ne işe yarar?

Biorezonans sağlıklı yapısını kaybetmiş hücreler ya da işlerliğini sürdüremeyen organlarda meydana gelen DNA kaynaklı hasarlar doğrultusunda bir elektromanyetik alan oluşturdukları varsayımına göre kullanılır.

Bu, fiziksel ve kimyasal yapısı bozularak sağlıklı çalışamayan hücre ya da organların yaydığı manyetik dalgaların teşhis edilerek meydana gelebilmesi muhtemel hastalıkların önüne geçilmesini sağlayabilmektedir. Yapılan çeşitli analizler sonucu herhangi bir hastalığın bulunduğu tespit edildiği takdirde de yayılan dalga boylarının bozuk frekanslarını eski hâline getirmenin tedavi sağlayacağı fikri bu yöntemde oldukça hâkimdir.

Biorezonans işlemi sırasında, vücuttan yayılan elektromanyetik enerjinin dalga boylarının ölçümünü ve analizini yapan elektrotlar kullanılır. Biorezonans cihazına bağlı bu elektrotlar vücutta cilt üzerine yerleştirilerek gerekli ölçümler yapılır.

Kompleks bir makine olan biorezonans cihazı yaptığı ölçümleri hafızasına kaydederek sonradan analiz edilmek üzere bazı raporlar sunar. Bu, bir teşhis işlemidir ve teşhis tamamlandıktan sonra uygulanacak tedavi yöntemine karar verilir. Sonuçların yorumlanması doğrultusunda da vücuttan alınan elektromanyetik enerji dalgalarının frekansları biorezonans cihazı ile olması gereken değerlere geri döndürülebilir.

Biorezonans ne için kullanılır?

Biorezonans tedavisi vücut sağlığını ilgilendiren birçok olumsuz durumun teşhisi ve tedavisinde kullanılır. Vücudun ve geri kalan her organının kendi alanlarında oluşturduğu manyetik alanı teşhis ve tedavi eden bu yöntemle:

  • Uzun yıllardır kullanılmakta olan ve sağlığı ciddi anlamda tehdit eden hastalıklara yol açabilen sigarayı bırakabilir,
  • Gündelik hayatın can sıkıcı engellerinden biri olan ve genellikle stresin kaynaklık ettiği karın ağrısını vücudunuzdan uzaklaştırabilir,
  • Çeşitli alerjik reaksiyonlara yol açan durumları (alerjik astım ve benzer durumları), egzamayı tedavi edebilir,
  • Romatizmal hastalıkların vücutta yol açtığı eklem iltihaplarını giderebilir,
  • Vücutta oluşması muhtemel ya da oluşmuş olan kanserli hücreleri teşhis edebilir,
  • Fibromiyalji gibi birlikte yaşanmaya alışılan ve kurtulması güç bir hastalıktan kurtulabilirsiniz.
biorezonans 2 1
biorezonans

Biorezonans işe yarıyor mu?

  • Biorezonansla sigara bırakma: 2014 yılı içinde yürütülen bir placebo araştırmasında alınan sonuçlar biorezonansı sigara bırakmada çok etkili bir tedavi yöntemi olarak ön plana çıkarmıştır. Biorezonans tedavisi uygulanan sigara tiryakilerinde placebo etkisi gözlenip gözlenmediğine ilişkin yürütülen çalışmada tiryaki grubunun %77’lik kısmı bir sonraki hafta sigarayı bırakmayı başarmıştır. Bütün bu sonuçlar doğrultusunda sigara bırakma tedavisi için kullanımı yaygınlaşan biorezonans terapisine de duyulan güven fazlasıyla artmıştır. Biorezonansla sigara bırakma tedavisi gören ve olumlu sonuçlar alan kişilerin sayısı günden güne artmaktadır.
  • Karın ağrısı tedavisinde kullanımı: Biorezonansın karın ağrısının tedavisinde kullanımı da olukça yaygındır. Talep edilmesi durumunda biorezonans işlemi ile karın ağrısından kurtulanların sayısı da oldukça fazladır. Karın ağrısı tedavisi olarak kullanılmaya başlanmasında etkili olan faktör aslında midedir. Mide ağrısının hafifletilmesi ya da tamamen giderilmesinde kullanılan biorezonans, yapılan klinik araştırmalara göre bu soruna da iyi gelmekte başarılı olmuştur.
  • Alerji, egzama ve astım tedavisi: Alerji, egzama ve astım için biorezonans kullanımı, diğer sorunların tedavisinde kullanımı ile mukayese edildiğinde belki de en etkili olduğu alandır. Tedavide placebo etkisi oldukça ayrıntılı bir biçimde klinik ortamda çalışılmış ve dikkat çekici sonuçlar elde edilmiştir. Alerji, egzama ve astım tedavisinde kullanımı ve olumlu etkileri hakkında yapılan araştırmalar çok az olsa da yararlarının gözlemlenebilmesi için yeterlidir. Talep edilmesi durumunda bu sorunların tedavisinde de kullanımı mümkündür.
  • Romatizmal eklem iltihabı tedavisi: Romatoit artrit olarak da adlandırılan romatizmal eklem iltihapları da biorezonansla tedavi edilen bir diğer hastalıktır. Yapılan bazı resmî olmayan biorezonans çalışmaları göstermiştir ki romatizmal eklem iltihabının azaltılmasında da biorezonans tedavisi işe yaramaktadır. Biorezonans, işlerliğini sürdürmekte sorun yaşayan ve vücut için önemli olan antioksidanların elektromanyetik frekanslarına olumlu etkiler yapabilmektedir. Bu da, antioksidanların tekrar aynı mekanizmaları ile eklem iltihabıyla savaşmalarına yardımcı olabilmektedir.
  • Fibromiyalji tedavisinde kullanımı: Biorezonans terapisinin etkili olduğu bir diğer hastalık da fibromiyaljidir. Yapılan resmî bir biorezonans araştırmasına göre fibromiyaljinin ağır bir şekilde seyrettiği hastalar elektromanyetik alan tedavisi ile iyileştirilmeye çalışılmıştır. Bu tedavi sürecinde hastaların %72’lik bir bölümünde fibromiyaljide ciddi bir iyileşme gözlemlenmiş ve biorezonansın bu hastalığın tedavisinde kullanılması adına önemli bir aşama kaydedilmiştir. Biorezonans fibromiyaljinin yanı sıra insomnia gibi uyku bozukluğuna neden olan hastalıkların tedavisi için de denenmektedir. Bu alandaki araştırmalarda da olumlu sonuçlar gelmeye başlamıştır ve çalışmalar son hızıyla sürmektedir.

Kanserde erken teşhis ya da tedavi: Biorezonansın kanser üzerindeki etkisine ilişkin de birkaç çalışma bulunmaktadır. Biorezonansın aşırı hızlı çoğalan kanser hücrelerinin etkinliğinin baskılanmasında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Ayrıca hücrelerde çoğalma etkinliğini baskılamasının yanı sıra, kanserli hücreleri öldürmesi konusunda da bazı kabuller mevcuttur.

Kaynak: scmp / drstephensimpson

Tahin Helvası Faydaları 8 Önemli Özellik

tahin helvası faydaları

Tahin helvası faydaları ile vücuda etkisini öğütülmüş susamdan alır. Dünya üzerinde birçok kültür tarafından sevilerek tüketilen tahin helvası faydaları ile günümüzde de popülerliğini korumaktadır. Tahin, birçok mutfağın vazgeçilmezi olarak türlü gıdalarda kullanımının yanı sıra, sağlık için de sıklıkla tüketilmektedir.

Tahinin yapımında çövenin kullanılması oldukça eski bir geleneğe dayanır. Çövene ek olarak şeker de karıştırılan bu müthiş lezzet bulaşıcı hastalıklara karşı vücudu korumaktadır. Bunu da bağışıklık sistemini güçlendirici etki yapan çövene borçludur.

Hem çöven hem susam tarih boyunca birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmıştır ve günümüzde de tahin helvası bu iki mucizevi bileşeni barındırması bakımından bir şifa kaynağıdır. Bunların dışında içeriği ile bin bir derde deva olarak tanımlanabilecek tahin helvasının faydaları şöyle sıralanabilir:

  • Kalsiyum bakımından oldukça zengin bir besin olan tahin helvası bu özelliği ile kemikleri besler.
  • İçerdiği lesitin ile vücudumuzun daha güçlü bir yapıya sahip olmasını teşvik eder.
  • Hücre yenilenmesi vücut için çok önemli bir süreçtir. Kolajen üretimine etkileri bakımından tahin helvası vücuttaki hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur ve gençleştirici etki yapar.
  • Vücudun enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayabilir. Tahin, içeriğindeki yüksek kalori ile yorgunluk hissinin şiddetini azaltır. Zinde bir vücuda sahip olmanızı sağlar.
  • Yüksek kalorili içeriğinin aksine kolesterolün yükselmesinde herhangi bir olumsuz etki yapmaz. Tahin helvası tüketilmesi durumunda yüksek kaloriler kolesterolsüz olarak vücuda alınmış olur.
  • Tok tutma özelliği ile günlük öğünlerin azaltılmasına yardımcı olabilir ve kilo vermeyi sağlayabilir. Beslenme düzenindeki atıştırmalıklara ayrılan öğünlerin ortadan kaldırılmasına yardımcıdır.
  • Mide asitliğini düzenleyici etkisiyle reflü, hazımsızlık gibi mide şikâyetlerini gidermeye yardımcı olur.
  • Üst solunum yollarının sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı olur. Tahin helvası etkili bir balgam söktürücü olarak kullanılabilir.
  • Egzama, sedef hastalığı gibi cilt sorunlarının hafifletilmesi ve tedavi edilmesinde etkilidir. Dermatologlar tarafından da önerilebilmektedir.
  • Doğum yapmış olan kadınların süt sorunlarına çare olabilmektedir.
  • Enerji verici özelliği ile sporcular tarafından güvenli bir şekilde tüketilmektedir. Enerji verici özelliği, yüksek efor isteyen eylemlerde bulunanlar için birebirdir.
  • B grubu vitaminler bakımından vücudunda eksiklikleri olanlar güvenle tüketebilir. B vitamini eksikliği için bir takviye olarak kullanılabilir.
tahin helvası faydaları
tahin helvası faydaları

Tahinin Mideye Faydaları

Tahinin mideye faydaları asitlik düzenleyici etkisi sayesindedir. Midede yaşanan birçok hafif şiddetli problemin giderilmesinde kullanılabilir. Bunların yanı sıra tahin helvasının susam içeriğinde, karaciğeri ve böbrekleri korumada etkili bileşikler bulunur.

Tahin, karaciğerinizi ve böbreklerinizi herhangi bir hastalıktan kaynaklı hasarlardan korumaya yardımcı olabilecek bileşikler bakımından zengindir. Toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması sürecinde oldukça etkin bir konumda olan bu iki hayati organa tahin helvasının yararları dikkate değerdir.

Tip 2 diyabet hastalığı ile mücadele eden yaklaşık 50 kişilik bir katılımcı grubu üzerinde yapılan bir araştırma, tahin helvasının yararları hakkında net sonuçlar ortaya koymuştur. Üç ay boyunca düzenli olarak tahin helvası tüketen katılımcıların, tahin helvasının içeriğindeki susam yağı sayesinde karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının iyileştiği gözlemlenmiştir.

Ayrıca aynı çalışmada susam yağının karaciğeri vanadyum adlı toksik bir bileşenin zararlı etkilerinden de koruduğu ortaya çıkmıştır. Bunun dışında karaciğer yağlanmasına da iyi geldiği birçok başka araştırma tarafından kanıtlanmıştır.

Bütün bu olumlu etkileri düşünüldüğünde göstermektedir ki, tahin helvası karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının sağlıklı bir biçimde işlerliğini sürdürebilmesi için önemlidir.

tahin helvasi faydalari 1 2
tahin helvası faydaları

Tahin Yağının Faydaları

  • Antibakteriyel özellikleri ile bakterilere karşı vücudu koruyucu etkiler yapabilir.
  • Antioksidanlar bakımından zengindir. Bu sayede hücrelerin oksidasyonuna engel olmakta, oksidasyon hızını da yavaşlatmaktadır. Serbest radikaller olarak anılan ve hücre hasarına neden olan zararlı bileşikler vücutta hastalık yapıcı etki yapabilirler. Özellikle de tip 2 diyabet, kalp hastalıkları ve bazı kanser türleri, serbest radikallerin yol açabileceği hastalıkların başında gelmektedir. Tahin helvasının içeriğinde lignan adlı bir bileşik bulunur. Bu bileşik bir antioksidandır. Dolayısıyla hücre hasarının önlenmesinde tahin helvası tüketimi etkili bir yöntemdir.
  • İçerdiği antiinflamatuar bileşenler ile vücutta iltihaplanmayı azaltıcı etkiler gösterir. Enfeksiyon vücut için çok ciddi bir risk hâline gelebilir. Tahin helvasının düzenli tüketimi, enfeksiyonlara karşı önlem alınmasına yardımcı olabilir.

Tahin Helvası Besin Değerleri

Tahin helvası kolesterole olumsuz etkileri olmayan yağlar, vitaminler ve mineraller bakımından oldukça zengindir. İnce bir dilim tahin helvası, günlük vücuda alınması gereken yararlı bileşiklerin neredeyse %10’undan fazlasını karşılamamızı sağlar.

Kibrit kutusu kadar (ya da ince bir dilimlik) tahin helvasında:

  • 12,53 gram yağ
  • 1,37 gram lif
  • 5,11 gramlık protein
  • 56 mg potasyum
  • 5,95 mg sodyum
  • 15,79 gramlık karbonhidrat
  • 18,2 mg kalsiyum
  • Çok az bir miktar da A vitamini ve demir

bulunmaktadır.

Kaynak: wikipedia / thespruceeats

Pilates Hareketleri 5 Çok Kolay Hareket Videolu Anlatım

pilates hareketleri

Pilates hareketleri sağlıklı bir vücuda sahip olmanıza yarayacak bir dizi egzersiz metodunu içerir. Sağlıklı ve dinç olabilmenin en önemli koşulu da formda ve güçlü vücut bölgeleridir. Vücudun her yeri farklı kas çeşitleri ile donatılmıştır. Bu kasların düzenli olarak çalışması kan dolaşımına ve dolayısıyla metabolizmanın etkinliğine iyi gelir. Haftalık egzersizler ile formda ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak pilates hareketleri sayesinde çok kolay.

Pilates hareketleri herhangi bir egzersiz ekipmanı kullanmadan da yapılabileceği gibi aletli pilates metotları da mevcuttur. Her ikisi için de konuşmak gerekirse vücudunuzdaki kasları çalıştırmak oldukça basittir. Çünkü pilates hareketleri daha çok vücut odaklıdır ve vücudunuzun alacağı bazı biçimler egzersiz sürecini kolaylıkla başlatmanızı sağlar. Sırtınızı güçlü omurlarla güçlendirmek, karın kaslarınızı çalıştırıp şekillendirmek ve tüm bunların yanında metabolizma hızınızı da artırarak huzurlu bir hayat sürmek istiyorsanız pilates hareketleri tam size göre.

Pilates Hareketleri Köprü Metodu

Köprü Metodu

Köprü metodunda sırt üstü konum alınır. Bacaklar yukarı doğru bükülür. Ayaklar yere basar hâldedir ve yönü karşı tarafa bakmalıdır. Kollar kapalı ve yere yatay biçimde konulmuş hâlde olmalıdır. Bu konumdayken poponuzu yukarı doğru kaldırarak belinizi hafif bir kıvrımla bükün. Vücudunuz, omuzlar ve kalça düz bir şekle bürünene kadar da yerden bel kaldırma hareketini devam ettirin. Daha sonra kalça kaslarınızı sıkın ve yavaşça ilk konumunuza dönmek için poponuzu aşağı indirin. Bu hareketi on kez tekrarlayarak ilk seti tamamlamış olursunuz. Art arda iki setlik bir egzersizle bu hareketi sonlandırabilirsiniz.

Pilates Hareketleri Abdominal Metodu

Abdominal Metodu

Sırt üstü konumda durulur. Bacaklar kırılarak ayakların üzerine basılır. Bacaklar ters V şeklini aldıktan sonra vücut ideal konuma gelmiş olur. Eller başın arkasına sıkıştırılır. Ve mekik hareketine hazırlanıyormuş gibi bir hâl alınmış olur. Başınızın arkasına koyduğunuz ellerinizle ensenize tutunarak hafifçe karnınıza doğru kalkılır. Karın kasları hafifçe sıkılır. İlk konumunuza yeniden dönmek üzere bu hareket sonrası baş yavaşça aşağı indirilir. Bu hareketi de on kez tekrarlayarak ilk seti tamamlamış olursunuz. Art arda iki seti, setler arasında 10 dakikalık aralar vererek tamamlayabilirsiniz. Bu hareketle karın, sırt ve omurlarınız güçlenecektir.

Pilates Hareketleri Bisiklet Metodu

Pilates Hareketleri Bisiklet Metodu

Yine sırt üstü yatar pozisyon alınan bir hareket daha… Ellerinizi başınızın arkasında konumlandırın ve dirsekler iki yana açılmış olsun. Bacaklar dizden kırılarak havaya kaldırılır ve yere 90 derecelik bir açıyla bakmalıdır. Yatar konumda ayaklarınızın altında bisiklet pedalı varmış gibi çevirme hareketi yapılır. Bu sırada ayak tabanları hafifçe öne doğru eğilerek bacak kaslarının sıkılması sağlanır. Ayaklarınız pedal çevirme hareketi yaparken iki yana açık dirseklerinizle de sağ ve sol yanınıza esnemeye çalışın. Kalçalarınız yere dokunur hâlde olmalıdır ve yerinden kalkmamalıdır. İlk konumunuza dönmek için bacaklar yavaşça indirilir. Bu, hareketin ilkidir. Hareketi yaklaşık 20 kez tekrarlayarak bir set bitirmiş olursunuz. Arka arkaya iki seti, aralarında belirli bir zaman mola verecek şekilde bitirin. Vücudunuzu bu hareketle oldukça verimli bir şekilde çalıştırabilirsiniz.

Pilates Hareketleri Yüzükoyun Metodu

Yüzükoyun Metodu

Adından da anlaşılacağı üzere yüz üstü uzanılır ve bacaklar yere paralel olacak şekilde durur. Her iki bacak da birbirine yapışıktır ve ayaklar da bu sırada serbest bir hâldedir. Dirsekler iki yana açık olacak şekilde eller birbirine kenetlenir ve alın da ellerin üzerine kapanır. Bu şekilde göğüs bölgesi ile birlikte koordineli bir şekilde baş yukarı doğru yavaşça kaldırılır. Sırtın üst bölgelerini çalıştırmak için ideal bir harekettir. Başlangıç durumunuza geri dönmek için yavaşça başınızı yere indirin. Bu hareketi 10 kez tekrarlayın. Her set 10 tekrardan oluşacak şekilde iki set tamamlayın.

Pilates Hareketleri Av Köpeği Metodu

Pilates Hareketleri Av Köpeği Metodu

Av köpeği metodunda pozisyon almak için öncelikle dizlerinizin üzerine çökün ve öne doğru ellerinizin üzerine basın. Adeta bir köpeğin dört ayağı üzerindeki duruşu gibi… Bu pozisyonda boynunuz yere 45 derecelik bir açı yapabilir. Av köpeği metodunu gerçekleştirmek için şimdi de sağ elinizi öne doğru, yere paralel duracak şekilde uzatın. Sağ elinizi bu şekilde uzatırken sağ ayağınızı da yere paralel olacak şekilde kaldırarak arkaya doğru gerin. Bacağınız dizden kırılmamalıdır. Bacağınızı dizlerinizi kilitleyerek uzatmanız gerekir. Daha sonra bu hareketin aynısını sol el ve sol bacak ile tekrarlayın. Sağ el ve bacaktan sola geçerken yavaş hareket edin. Bu hareketi sağ ve sol el/bacak için 10 kez tekrarlayın. Her set 10 tekrar içerir. Art arda iki set gerçekleştirebilirsiniz.

Kaynak: self / verywellfit

Bağırsak Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir? Nasıl Açılır?

bağırsak tıkanıklığı

Bağırsak tıkanıklığı, sindirim sisteminin önemli bir ögesi olan bağırsağın fiziksel nedenler ya da kasılma yoksunluğuyla tıkanmasıdır. Bağırsak içinde vücuttan atılmak üzere bulunan maddeler dinamik bir durumdadır. Bağırsakta sürekli hareket ederler. Bağırsakta herhangi bir şekilde tıkanıklık meydana gelirse bu hareketlilik hâli sekteye uğrar. Bağırsak tıkanıklığı hem ince bağırsağın hem de kalın bağırsağın tıkanması ile ortaya çıkabilir. Tıkanmanın bağırsağın bir bölümünde ya da tamamında gerçekleşmesi mümkündür. Her iki durumda vücut, atık hâline getirdiği maddeleri bağırsaktan geçiremez.

Bağırsak tıkanıklığı oluşması durumunda, tıkanmanın gerçekleştiği bölümün arkasında kalan yerde sıvı ve katı atıklar, mide asitleri ve bir miktar gaz yığılır. Tıkanmanın boyutuna ve yığılan maddelerin miktarına göre bağırsak yırtılması meydana gelebilir. Bu durumda vücut için çok zararlı olan bu maddeler iç organlarınıza temas edecek biçimde yayılabilir. Hayati tehlike de bu süreçte başlar. Bu yüzden bağırsak tıkanıklığı oluşmadan önce engelleyici yöntemler kullanılmalıdır. Bağırsağın hayati bir biçimde tıkanmasına neden olabilecek durumlara karşı önlem alınmalıdır.  

bağırsak tıkanıklığı
bağırsak tıkanıklığı belirtileri nelerdir? nasıl açılır? 87

Bağırsak Tıkanıklığı Nedenleri

Bağırsak tıkanıklığı nedenleri birçok durumun kompleks bir araya gelişini içerebilir. Her hastalıkta olduğu gibi bağırsak tıkanıklığında da erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi bağırsak tıkanıklığı ölümcül sonuçlara yol açabilir. Tıkanıklık kısmi ise ameliyat edilmeden de tedavi edilebilir. Ancak bağırsağın tamamı tıkandıysa ameliyat kaçınılmaz olabilir. Bağırsak tıkanıklığına neden olan durumlar ise fiziksel ve fiziksel olmayan tıkanma şeklinde iki ayrı başlıkta incelenebilir.

  • Fiziksel Tıkanma
  • Eğer abdominal ya da pelvik ameliyatlar geçirdiyseniz sonrasında, ameliyat geçirmediyseniz iltihaplar yolu ile gelişebilen fibröz dokularda gözlemlenen adezyonlar
  • Bağırsakların boğumlarında ya da başka bir bölgesinde bükülmeler
  • Bağırsağın herhangi bir bölümü ile bir bölümünün birbirine dolanması ya da bir bölümün konum değiştirmesi (itme yolu ile)
  • Bağırsak içinde oluşabilen malformasyonlar (çoğunlukla yeni doğmuş bebeklerde gözlemlenir ancak çocuklar ve gençlerin de bu durumu yaşaması muhtemeldir)
  • Bağırsaklarda meydana gelmiş tümörler
  • Safra kesesinde taş oluşumuna bağlı tıkanmalar
  • Genellikle çocuklarda rastlanılan yabancı cisim yutulması durumu
  • Bağırsakların bir bölümünün vücudun dışına çıkması
  • Enfeksiyonlara neden olabilecek Crohn hastalığı
  • Yumurtalık kanseri
  • Kolon kanseri
  • Bağırsakta yara ya da enfeksiyonlar sonucu kolon daralması
  • Fiziksel Olmayan Tıkanma
  • Abdominal ya da pelvik cerrahi işlemi
  • Gastroenterik ya da apandisit kaynaklı enfeksiyon
  • Ağrı kesici olarak kullanılan opioid gibi bazı ilaçlar
  • Elektrolit yapıda dengesizlik
bağırsak tıkanıklığı
bağırsak tıkanıklığı

Bağırsak Tıkanıklığı Teşhisi

Bağırsak tıkanıklığında teşhis nasıl konur? Öncelikle bir uzman doktor tarafından muayene edilmeniz gerekir. Doktorunuz muayene sırasında karnınıza temas eder ve baskı uygulayabilir. Ayrıca bağırsak hareketliliği ve durumu ile ilgili bilgi alabilmek adına stetoskop yardımı ile karnınızı dinleyebilir. Doktorunuz, karnınızın herhangi bir bölümünde bağırsağın tıkanıklığı ihtimalini düşündüren bir yumru arar. Bunun dışında da bağırsakların çıkardığı seslere göre durumu analiz edebilir. Bütün bunlar doktor muayenesi sürecidir. Daha sonra ayrıntılı tetkikler yapılabilir. Bunlar:

  • Kan sayımı,
  • Karaciğerin, böbrek fonksiyonlarının ve elektrolit dengesinin kontrolü için kan testleri,
  • Röntgen ile bağırsaklarınızın görüntülenmesi
  • Bilgisayarlı tomografi
  • Lavman

Kolonoskopi (Kolonoskopi işleminde kalın bağırsak kontrolü yapılmaktadır. Ucunda aydınlatıcı olarak ışık bulunan küçük ebatlarda bir tüp ile bağırsaklarınız görüntülenebilir.)

Bağırsak Tıkanıklığı İçin Keten Tohumu

Bağırsak tıkanıklığı tedavisinde keten tohumu kullanmak etkili bir yöntemdir. Keten tohumu ile hazırlayabileceğiniz basit bir kür ile bağırsaklarınızın hareketlerini düzenleyebilir ve tıkanıklığını açabilirsiniz.

bağırsak tıkanıklığı
bağırsak tıkanıklığı belirtileri nelerdir? nasıl açılır? 88

Bağırsak tıkanıklığı için keten tohumu kürü: Çekilmiş keten tohumu kullanılır. Keten tohumu taze çekilmiş olmalıdır. 1 çay kaşığı kadar keten tohumunu bir bardak su ile tüketebilirsiniz. Bu sayede bağırsaklarınız çalışmaya başlayacak ve tıkanıklığı da tarih olacaktır. Daha ciddi bir durum varsa doktora mutlaka başvurulmalıdır.

Keten tohumunun yanı sıra kıvırcık labada da bağırsak tıkanıklığını açmak için kullanılan bir diğer yöntemdir. Kıvırcık labada bağırsak hareketliliğini artırır ve tıkanıklığa neden olan atık maddelerin dışarı atılmasına yardımcı olur. Kıvırcık labada kapsülleri piyasada oldukça yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Bağırsaklarınız ile ilgili herhangi bir ciddiyet sezmeniz durumunda bir uzman doktora başvurmak sağlığınız için en iyisi olacaktır.

Kaynak: mayoclinic / medlineplus